Arama

Menemen Olayı (Kubilay Olayı)

Güncelleme: 20 Aralık 2016 Gösterim: 25.183 Cevap: 7
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Aralık 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Menemen Olayı,

Ad:  Menemen Olayı1.jpg
Gösterim: 4389
Boyut:  81.1 KB

bir grup Nakşibendi tarikatı üyesinin Menemen’de şeriat istemiyle giriştiği hareket.
Sponsorlu Bağlantılar

Serbest Cumhuriyet Fırkası’nm (SCF) kendini feshetmesinden yaklaşık bir ay sonra, Nakşibendi tarikatı üyesi bir grup, “mehdi” olduğunu ileri süren Derviş Mehmet öncülüğünde Menemen ilçesinde şeriat ilan etti (23 Aralık 1930). Silahlı olan isyancı grup, olaya müdahale eden güvenlik güçlerinin başında bulunan Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ı ve bir bekçiyi öldürdü. Halkın bir bölümünün de katılmasıyla genişleyen ayaklanma başka ilçelerden gelen askeri yardımla bastırılabildi. Derviş Mehmet ve yanındakiler öldürüldü, ayaklanmaya katılan birçok kişi yakalandı.

Olay üzerine toplanan Bakanlar Kurulu, Menemen Olayı’nın cumhuriyete karşı geniş kapsamlı bir ayaklanma olduğu gerekçesiyle Menemen ile Manisa ve Balıkesir’in merkez ilçelerinde bir ay süreyle sıkıyönetim ilan etti (31 Aralık 1930). Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal de olayın siyasal kaynaklarının araştırılmasını, olayla ilgili herkesin şiddetle cezalandırılmasını, verilen ölüm cezalarının hemen yerine getirilmesini, olaya seyirci kalan, hatta açıktan açığa destekleyen Menemen halkının başka yere göç ettirilmesini, SCF’yi desteklemiş olan muhalif basma karşı sert önlemler alınmasını istedi.

Bu arada Kâzım Karabekir gibi eski Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın önde gelen kişilerinin olayla ilgisinin olup olmadığının araştırılması emrini verdi. Tümgeneral Mustafa Muğlalı başkanlığındaki sıkıyönetim mahkemesi olaydan hemen sonra İstanbul’da tutuklanan Nakşibendi kutbü’l-aktabı Esat Efendi ile birlikte 34 kişiyi ölüm cezasına çarptırdı. Aynca 41 kişiye ae ağır hapis cezalan verdi. Mahkeme Menemen Olayı’nın siyasal yönünün bulunmadığı ve bölgesel kapsamda kaldığı kanısına vardı. Bunun üzerine 26 Şubat 1931’de Balıkesir ve Manisa’nın merkez ilçelerinde, 8 Mart’ta da Menemen’de sıkıyönetim kaldırıldı. Menemen halkının başka bir yere göç ettirilmesinden de vazgeçildi. Menemen’de daha sonra Kubilay’ın anısına bir anıt dikildi.

kaynak: Ana Britannica

Son düzenleyen Safi; 20 Aralık 2016 05:01
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
30 Ocak 2010       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Menemen Olayı (Kubilay Olayı)

Yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay
Ad:  Yedek_Subay_Mustafa_Fethi_Kubilay.jpg
Gösterim: 2178
Boyut:  7.9 KB
Sponsorlu Bağlantılar
Menemen Olayı ya da Kubilay Olayı, 23 Aralık 1930 günü gerçekleşen, Cumhuriyet tarihinin ikinci önemli irtica hadisesidir. İzmir'in Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki'nin şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmesiyle başlayan olaylar zinciridir. Olayların ardından bölgede sıkıyönetim ilan edilmiş, kurulan Divanı Harp'te failler idam dahil çeşitli cezalarla cezalandırılmışlardır.

Olayların Siyasi Boyutu


Siyasi bağlamda Kubilay Olayı, 1930'da Ali Fethi Okyar tarafından Atatürk'ün tavsiyesiyle kurulmuş olan ve Menemen Olayı'ndan hemen önce 17 Kasım 1930'da kendi kendini fesheden, Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci ana muhalefet partisi Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın 99 günlük varlığı ile bir arada değerlendirilmektedir.
Olayın, zamanın Nakşibendi tarikatının lideri Şeyh Esat ve yandaşları tarafından planlandığı ve Menemen'de uygulamaya konulduğu iddia edilmiştir. Ancak Şeyh Esad'ın Nakşibendilikle alakası bulunmadığı yönünde görüşler de vardır.
Olaylar Menemen'de cereyan ettiği için genellikle "Menemen Olayı" olarak anılmaktadır ve bu durum günümüzde bazı Menemen vatandaşlarını huzursuz etmektedir. Olaylardaki faillerin yaklaşık üçte ikisi Menemen dışındandır.

Olayların Gelişimi


Mustafa Fehmi Kubilay, 1930 yılında Menemen'de yedek subay sıfatıyla askerlik görevini yapmaktadır. 23 Aralık 1930 sabahı Menemen'de cereyan eden hadiseler genel anlatıma göre şu seyri izlemiştir:
Şeyh Esat’ın Manisa’da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim tarafından yönlendirilen, Manisa tarafından gelen çember sakallı, sarıklı ve cüppeli dördü silahlı 6 meczup, 23 Aralık 1930'da sabah namazından sonra camiden aldıkları Yeşil Sancağı yola dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalışırlar. Elebaşılar arasında, Giritli Derviş Mehmet, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan vardı. Derviş Mehmet camide namaz kılanlara kendini "Mehdi" olarak tanıtır ve dini korumaya geldiklerini söyler.
Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söylerler. Camideki yeşil bayrağı alıp uzun bir sopaya takarlar ve Menemen şehir meydanında kazdıkları bir çukura dikerler. Bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye, zikretmeye ve
"Şapka giyen kafirdir! Yakında yine şeriata dönülecektir."
diyerek bir isyan hareketi başlatmak isterler. Bayrağın altından ahaliden bazı kişileri (bir fabrikada çalışan Hayimoğlu Jozef de dahil) geçirirler. Kasabaya halife ordusunun geleceği iddiası halkı korkutur.

Olaylara Müdahele


Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulmasıyla, bir bilgiye göre alay komutanı, yedeksubay Kubilay'ı olay yerine gönderir.
Kubilay bu hareketi bastırmak için bir manga askerle olay yerine gelir. Askerlerin yanından ayrılarak tek başına onların arasına girip teslim olmalarını ister. İçleriden biri ateş ederek Kubilay’ı yaralar. Karşıdan bunu gören askerler ateş açarlar. Fakat tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardır. Eylemciler "bize kurşun işlemiyor” diyerek halkı kandırmaya çalışışırlar.
Kubilay yaralı halde cami avlusuna sığındıysa da, Derviş Mehmet ve arkadaşları peşisıra gelirler. Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkarır ve yaralı Asteğmen Kubilay'ın başını keser.
Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalışırlar ancak başaramazlar. Birisi ip getirir ve Kubilay'ın başı yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlanır. Olay yerine yetişen Bekçi Hasan ateş edip gruptan birini yaralar. Ancak açılan ateş sonucu o da ölür. Arkadaşının yardımına koşan Bekçi Şevki de açılan ateş sonucu ölür.
Bu aşamada askeri birlik yetişir. Komutan "Teslim olun!" diye bağırır. Ancak olay çatışmaya dönüşür ve askeri birlik ateş eder. Göstericilerden Derviş Mehmet de dahil bazıları yere serilirken, bazıları kaçar. Daha sonra hepsi birden yakalanır.

Olayın Ankara`da Duyulması


Kubilay Olayı, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin 1925'deki Şeyh Said İsyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayıdır.
Devlet sert tepki gösterir. 27 Aralık 1930 günü Dolmabahçe Sarayı’nda Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığında bu konuda bir toplantı yapılır. Kaynakların ifadesine göre, Atatürk, Kubilay Olayı'na çok kızmıştır. Daha birkaç yıl önce Yunan İşgali'nin acısını tatmış bir muhitte bu olayın meydana gelmesi üzerine, bazı kaynaklara göre, ilçenin haritadan silinmesini emretmiştir. Ertesi gün de
"Böyle emirler verirsem, uygulamayın, sonra bir daha sorun" demiştir.
28 Aralık 1930'da orduya gönderdiği başsağlığı telgrafında,
"Mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise" olduğunu belirtmiştir.

Sıkıyönetim ve Mahkeme


31 Aralık 1930 günü Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir’in merkez ilçelerinde 1 Ocak 1931’den itibaren 1 ay süre ile Fahrettin Altay komutasında sıkıyönetim ilan edilmiş ve 1. Kolordu Komutan Vekili General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Divanı Harp kurulmuştur.
7 Ocak 1931'de bu kez İzmir'de yine Mustafa Kemal Paşa başkanlığında ikinci bir toplantı yapılmıştır. Olaya doğrudan veya dolaylı katılan 105 sanık (anayasayı cebren tağyir, eyleme iştirak, azmettirme veya Mehdi Mehmedin Mehdiliği için harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında Hükümete haber vermedikleri ve tekkelerin seddinden sonra ayini tarikat icra ettikleri suçlamalarıyla) 15 Ocak 1931'den itibaren Divanı Harp’te yargılanmaya başlamıştır.

Divan-ı Harp Mahkemesi


General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan Divan Harp Mahkemesinde 24 Ocak 1931 günü iddianame okunmuş ve 29 Ocak 1931 günü mahkeme 36 (ölmüş olan bir sanık ile 37) kişinin idama mahkum edilmesine, 40 kişinin sorumsuzluğu nedeniyle salıverilmesine, 27 sanığın beraatine, 41 kişiye çeşitli hapis cezaları verilmesine hükmetmiş ve karar Meclis’in onayına sunulmuştur. İdam hükümlülerinin 6'sının yaşı küçük olduğundan, onların ölüm cezaları ağır hapse, TBMM Adalet Divanı ayrıca iki idamlığın cezasını 2 yıl hapse
çevrilmiştir.
Kalan 28 sanık, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de idam edilmiştir. Bazıları Kubilay'ın başının kesildiği yerde asılmıştır. Mahkumlardan biri idam sehpasının önünden kaçmiş, iki hafta sonra yakalanıp ertesi gün idam edilmiştir.
Olayın hemen ardından Menemen'de devrim şehidi iki bekçi ve Kubilay adına anıt dikilmiştir.

Şehit Kubilay Anıtı

Ad:  SehitKubilayAniti.JPG
Gösterim: 2055
Boyut:  21.7 KB
Heykeltraş Ratip Aşir Acudoğlu (1898 - 1958) tarafından 1932 yılında yapılan anıt Kubilay Kışlası (57. Topçu Tugay Komutan Yardımcılığı) içerisindeki etrafı çam ağaçlarıyla çevrili en yüksek rakımlı tepenin üzerinde ve tüm Menemen'e hakim bir konumdadır. Anıt Manisa yönüne doğru bakar. Elinde mızrağıyla ufka doğru bakan genç heykeli Türk gençliğini temsil eder. Onun altında ise Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin bir bölümü yer alır. Arka alanda yan yana yükselmekte olan üç sütundan soldaki Şehit Bekçi Şevki, ortadaki Şehit Asteğmen Kubilay ve sağdaki ise Şehit Bekçi Hasan'ı temsil eder. Anıtın arka tarafında ise
İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.
cümleleri yazmaktadır.
Sıkıyönetim, 28 Şubat 1931’de Manisa ve Balıkesir’den, 8 Mart 1931'de de Menemen’den kaldırılmıştır.

Gazinin Orduya Taziyenamesi


Menemen’de ahiren vukua gelen irtica teşebbüsü esnasında Zabit Vekili Kubilay Beyin vazife ifa ederken duçar olduğu akıbetten Cumhuriyet ordusunu taziyet ederim. Kubilay Beyin şehadetinde mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tavripkâr bulunmaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hâdisedir. Vatanı müdafaa için yetiştirilen; dahilî her politika ve ihtilâfın haricinde ve fevkinde muhterem bir vaziyette bulunan Türk zabitinin mürteciler karşısındaki yüksek vazifesi vatandaşlar tarafından yalnız hürmetle karşılandığına şüphe yoktur.
Menemen’de ahaliden bazılarının hataları bütün milleti müteellim etmiştir. İstilânın acılığını tatmış bir muhitte genç ve kahraman Zabit Vekilinin uğradığı tecavüzü milletin bizzat cumhuriyete karşı bir suikast telâkki ettiği ve mütecasirlerle, müşevvikleri, ona göre takip edeceği muhakkaktır. Hepimizin dikkatimiz bu mes’eledeki vazifelerimizin icabatını hassasiyetle ve hakkile yerine getirmeğe matuftur.
Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyetin mefkûreci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kublay Bey, temiz kanı ile cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.
Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal

İsmet İnönü'nün Mesajı

Kubilay devrim uğruna, vatan sevgisi ve bütünlüğü yolunda yalnız başına, kuvvet hesabı yapmayan bir idealist vatanseverlik örneğidir. Kubilay, millet yolunda canını her an fedaya hazır olan geleneksel Türk yaradılışının müstesna abidesidir.
İsmet İnönü

Cezalandırılanlar


İdam Cezası Alanlar
  • Manisa'dan Manifaturacı Osman
  • Manisa'dan Hafız Cemal
  • Manisa'dan Tabur İmamı İlyas Hoca
  • Manisa'dan Alipaşazade Ragıp Bey
  • Manisa'dan Şeyh Hafız Ahmet
  • Manisa'dan Giritli İbrahimoğlu İsmail
  • Menemen Bozalan'dan Koca Mustafa
  • Menemen Bozalan'dan Hacı İsmail
  • Menemen Bozalan'dan Hacı İsmailoğlu Hüseyin
  • Menemen Bozalan'dan Göriceli Abdülkerim
  • Menemen'den Yukarıcumalı Ramiz
  • Menemen'den Çıtaklı Molla Süleyman
  • Menemen'den Hayimoğlu Jozef
  • Menemen'den Şımbıllı Ali Osmanoğlu Memet
  • Menemen'den Arnavut Yusufoğlu Kâmil
  • Menemen'den Kerimoğlu İbrahim
  • Menemen'den Selimoğlu Boşnak Abbas
  • Alaşehir'den Şeyh Ahmet Muhtar
  • Alaşehir'den Esat’ın oğlu Memet Ali (Mehmet Ali Erbil'in dedesidir, dedesinin babası Şeyh Esat -aşağıda- çok yaşlı olduğu için onun yerine oğlu Mehmet Ali idam edilmiştir.)
  • Manisa Hastanesi imamlığından mütekait Laz İbrahim Hoca
  • Manisa'dan Emrullahoğlu Memet
İdam Cezası Hapis Cezasına İndirilenler
  • Manisa'dan Nalıncı Hasan idama bedel (24) yıl hapis (20) yaşında
  • Manisadan Çoban Ramazan idama bedel (24) yıl hapis (20) yaşında
  • Manisadan Giritli Küçük Hasan idama bedel (24) yıl hapis (17) yaşında
  • Menemenden Harputlu Ömeroğlu Memet idama bedel (24) yıl hapis (65)i mütecaviz
  • İzmirden Laz Mehmet Ali Hoca idama bedel (24) yıl hapis (65)i mütecaviz
  • Erbilli Şeyh Esat idama bedel (24) yıl hapis (65)i mütecaviz
Hapis ve Ağır Hapis Cezalarına Mahkûm Edilenler
  • Horus köyünden Selâhattin oğlu Naşit (15 yıl ağır hapis)
  • Horus köyünden Yakupoğlu Ali (15 yıl ağır hapis)
  • Horus köyünden Muhittinoğlu Ali Koç (15 yıl ağır hapis)
  • Horus köyünden Hasanoğlu Ahmet (15 yıl ağır hapis)
  • Horus köyünden Neciboğlu Mevlût (15 yıl ağır hapis)
  • Horus köyünden Ragıboğlu Osman (15 yıl ağır hapis)
  • Horus köyünden Mümtazoğlu Haşim 65 yaşını mütecaviz olduğundan 12,5 yıl ağır hapis
  • 14 kişiye 3'er yıl hapis
  • 20 kişiye 1'er yıl hapis

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 19 Aralık 2016 09:06
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
30 Ocak 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Menemen - Kubilay Olayı'nın Tanıkları Anlatıyor


SAMİ ÖZYILMAZ

Ad:  1.JPG
Gösterim: 1575
Boyut:  13.7 KB

Kubilay 'Hücum' dese hepsi süngünün ucunda kalırdı"

Eniştem bakkaldı. Sabah dükkanı açmış. 'Menemen'in etrafını 70 bin Arap'ın çevirdiğini' duymuş. Eniştem 'Gel dükkanı kapatalım' diye beni kaldırdı. Dükkanı kapattık. O eve gitti. Ben Hükümet'in (Vilayet'in) önüne gittim.

6-7 kişi vardı orada... Normal adamlardı, kafaları kasketli, omuzlarında çanta var. Birinin eli silahlı... Ellerinde bir bayrak... Musabey köyünün Çarşı Camii'nden almışlar sabah namazında... 'Öğlene kadar o bayrağın altından geçen geçecek, geçmeyen kılıçtan geçecek' diyorlarmış.
Millet etraflarını çevirmiş. Ben köşeden onlara bakıyorum. Epey durdular. Hükümet tarafından ya da büyüklerden kaymakam, hoca falan gelse, sivillere 'Yakalayın bu adamları' dese, yakalarlardı.

Ondan sonra telefon ettiler Alay'a... Bir manga asker geldi karşı sokaktan... Asker süngüyü taktı. Siviller açıldı. Orada Kubilay askere süngüyü taktıktan sonra 'Hücum' dese, hepsi süngünün ucunda kalacaktı.

Bir silah patladı. Bir tek el ateş edildi. Kubilay ayağından vuruldu. Asker geri kaçtı. Millet kaçıştı.

Kubilay önce Hükümet'e giriyor, kapılar kapalı. Oradan geri, camiye dönüyor, cami avlusundaki taşın dibinde düşüyor. Bunlar da gidip başını kesiyorlar.

Sonra askere telefon ediyorlar Hükümet'ten... Asker geliyor. Kahveden onlara makineleri tüfeklerle ateş ediyor. Hepsi esrarkeşmiş zaten. Asker hepsini vurdu, yalnız bir tanesi kaçtı, onu gördüm.

Sonra bütün cesetleri topladılar oraya... Halk toplandı, jandarmalar, subaylar geldi, ölülerin torbalarından esrar çıktı, parça parça... Ben de esrarı ilk orada gördüm. Cesetleri kamyonlarla götürdüler.

Sonra sıkıyönetim oldu. Kaçan adamı bulmak için haftalarca nöbet tuttuk. Evleri aradılar tek tek... Manisa'da bulundu. Bir oduncunun ekmek torbasını almış. Oduncu da ihbar etmiş, yakalanmış orada... 28-29 gün sonra... Mahkemeye getirdiler. Adama bizi gösterip 'Bunlardan kimse var mıydı?' diye sordular. O da bakıp 'Bu vardı', 'Bu yoktu' diyordu. 'Var' dese yandın.
Ben şofördüm. Mahkemenin emrinde akşam iki araba nöbet bekliyorduk. Adam kimin ismini söylediyse 'Getirin' diye telefon ediyorlardı. Getiriyorduk, içeride mahkeme ediyorlardı.
Onların asılacağı gün, nöbet yine bendeydi. Korkudan otomobilin dışına çıkmıyordum. Hep seyrettik, üzüldük.

Hükümet'in altında Birincieller'in evi var, önce onu astılar: Manisalı Hocazade Ahmet Efendi... Astıktan sonra önüne ismini asıyorlar. Ondan sonra geldik akasyaların altında birini astılar. Sonra Ali Efendi'yi tütün satılan barakanın yanında astılar. Adamlara mecburen cigara satan Molla Osman'ı astılar. O çok bağırdı asılırken 'Kurtarın' diye, askerler vaziyet aldı. Ondan sonra sırayla asıldı, asıldı, ta çarşının içine kadar hepsini gördüm.Kamyonlarla atıp mezara götürdüler öğlene kadar...

Bence asılanlar içinde suçlu olan yoktu. 6-7 tane sarhoşun işi... Bunlar içinde Menemen'den bir Gazozcu Abbas vardı, bir de Kubilay'ın kafasını bayrağa asmakta kullandıkları urganı elinden aldıkları çocuk...

Olaydan sonra bizi caminin önünde topladılar. Sivil birkaç kişi vardı, bir de alay komutanı paşa... Orada gözlüklü bir sivil "Menemen'i toprak halinde (yerle bir) görseydim, iftihar ederdim" dedi.

Bunlar gelmeden Menemen'de gericilik yoktu. Ama parti meselesi vardı. Serbest Fırka kazanmıştı. Onun intikamı mı, bilmem. Bildiğim şu ki Menemen'in bu işte hiçbir suçu yok. Zaten içlerinde Menemenli de yok."

Ad:  2.JPG
Gösterim: 1341
Boyut:  12.8 KB

SABAHAT ERKAL


"Atatürk geçerken pencereyi açmazdı"

Babam Sabri Bey, Seferihisar'dan Menemen'e posta müdürü olarak atandı. İlkokulu bitirince 14 yaşında postanede çalışmaya başladım. Kubilay okulunun karşısındaki bir Rum evinde oturuyorduk.

Menemen mutaassıp küçük bir kasabaydı. Biraz gericiliği vardı. Mesela şapkaya karşı çok düşmanlık vardı. 'Şapkayı gavurlar giyiyor, biz nasıl giyeriz?' derlerdi.

O gün babam sabah 5'te postaneye gitmiş. Kahvenin önünde 6 kişinin hu çektiğini görmüş. Bunlar esrarkeşmiş, içip içip köylerden silah bıçak topluyorlar, şehre girince 'Biz mehdiyiz. Arkamızda 70 bin kişi var, Müslümansanız bu bayrağın altından geçin, yoksa kurtulamazsınız' falan diyorlarmış. Babam Kaymakam'ın evine gidip durumu anlatmış. Alay Kumandanı'na gitmişler. Kumandan, hemen 'Cephane alın ve Hükümet meydanına gidin' diye emir vermiş. Kubilay'ı görevlendirmişler.

Kubilay bir manga askerle meydana gitmiş. Gençlikten olsa gerek, hemen 'Ne istiyorsunuz?' diye birinin yakasına yapışmış. Fakat içlerinden biri silahı ateşleyince Kubilay ayağından vurulmuş. Askerler de ellerinde süngü olduğu halde kaçmışlar. Kubilay sürüne sürüne yakındaki camiye kaçmış, musalla taşına yaklaştığı sırada Mehmet'lerden birisi (bunlar dört Mehmet, iki Zeki idi) gidip bağ bıçağıyla kafasını kesmiş. Civardaki dükkanlardan sopa, ip istemişler. Kafayı sopanın ucuna asmışlar. 'Biz mehdiyiz' deyince halk da inanmış.
Biz pencereden seyrediyorduk, geçenler kaçışırken 'Kafayı değneğin ucuna takmışlar, gözlerini açıp kapatıyor' diyordu, çok fena oluyorduk. Böyle bir kargaşa... O sırada babam geldi eve, anneme 'Kadriye, siz hemen ev sahibinin evine geçin, memur ailelerine karşı bir hareket var' dedi. Bu arada iki bekçi de vurulmuştu. Kubilay'ın cenazesinde onlar da vardı arkada...
Adamlar, 'Arkamızda 70 bin kişi var' dediğinden çalılar, bağlar, her yer arandı. Hatta komutan tepelere toplar, tüfekler yerleştirdi. Şimdiki Kubilay İlkokulu'na kurulan Divan-ı Harp mahkemesinde ben şahitlerin ifadesini yazıyordum. Köyden gelen adamlara, hocalara 'Allahınız kim?' diye soruyorlardı. Onlar da 'İstanbul'da Esat Hoca' diyordu. Mehdi diye bunlara tapmışlar.

Esat Hoca'yı İstanbul'dan sedyeyle getirdiler. 90 yaşındaydı, eceliyle ölür diye asmadılar. Zaten çok yaşamadı, öldü. İdam edilecekleri gün babam dışarı çıkmadı, bizi de çıkarmadı. İbret için ortalığa asmışlar. Asılanlar içinde adamlara sigara, kazma, ip verenler de vardı. Babama durumu haber verdiği için İçişleri Bakanlığı takdirname verdi. Maaşına zam yapıldı.
Sonradan duyduk ki, Atatürk Manisa, Menemen çevresinden trenle geçerken penceresini bile açmazmış. Biz istasyona giderdik onu görelim diye, göremezdik."

MUSTAFA ŞENGÖNÜL

Ad:  3.JPG
Gösterim: 1437
Boyut:  13.5 KB

Ben Menemen'de marangoz çırağıydım. Dükkanı açmaya gittim. Karşımda uncu Mehmet Efendi vardı. Belediye Meclis üyesiydi. Bana 'Dükkanı açma, eve git. Çarşıda bir karışıklık var' dedi. 'İzmir'den 70 bin kişi harekete geçti. Burayı işgal edeceklermiş' diye duyduk.

Ben dükkanı açmadan döndüm. Ama sonra meraktan geri gittim. Köşeden baktım, direğin etrafında 7-8 kişinin döndüğünü gördüm. Menemenli değillerdi. Bazısı sakallı. Aralarında genç olanlar da vardı. Bozalan'da kazandıkları parayla esrar alıp içmişler diye duyduk sonradan... Ellerinde silah vardı.
Bekçi Hasan'ı kafasından vurdular. Yere düştü. O zaman millet kaçtı. O ara Kubilay alaydan bir manga askerle gelmiş.

Ben Kubilay'ı tanıyordum. Bizim mahallede otururdu, yüksekte, Dermandağı'nda ev tuttuydu, gidip dönerken bizim evin önünden geçerdi. Uzun boyluydu.

Kubilay askeri yolun kenarına bırakmış, adamların yanına gitmiş.'Ne yapıyorsunuz burada?' diye sormuş. Adamlardan birine tokat atmış. Bunun üzerine ateş etmişler Kubilay'a, yaralanıp yere düşmüş. Silah patlayınca asker kaçmış. Cephanesizmiş. Kubilay sürüne sürüne cami avlusuna girmiş. Arkadan gelip kafasını kesmişler. Ben kanları gördüm sonradan... Karşıda eskici Kamil vardı ondan ip alıp kafasını bayrağın üstüne bağlamışlar.

Fabrikada çalışan bir Musevi vardı, oradan geçerken 'Sen de bayrağın altından geç' dediler. Bayrağın altından onu da geçirdiler. Karşıda Molla Osman'ın çalıştığı bir büfe vardı, ondan sigara aldılar.
Sonra ahaliye mecburi alkış yaptırdılar. Millet '70 bin kişi geliyor' korkusundan yaptı. Hepimiz korktuk. Meğer adamlar sarhoşken böyle demişler, hepsi yalanmış.

Ordu, haber alınca geldi. Kahvenin oraya mitralyözü koydular, bunlara ateş ettiler, kimi yaralandı, kimi öldü. Manisalı genç olan, mezbahanın oradan kaçtı.

Sonra sokağa çıkma yasağı kondu. Şimdiki Kubilay okulunun orada mahkeme oldu. Her gün benim dükkanın önünden geçiyorlardı. 4-5 jandarma bir kişiyi götürüyordu. Elleri kelepçeliydi. Sakalları uzamıştı.

İstanbul'dan bir şeyh geldi, o da mahkemelik oldu. Bunların asılacağı gece 'Yarın hepimiz asılıyoruz' demiş, kendisi de o gece mah****a ölmüş.

Ben hepsinin asıldığını gördüm. Sabah geldiğimde caminin yanından Kabak Pazarı'na kadar 8-10 kişi vardı. İstasyonda 7 kişi vardı. Tren yolunda böyle boydan boya asılmışlardı. Kamil de istasyonda asılmıştı. Önlerinde bir kağıt vardı, ne suçu olduğu yazılıydı.
Manisalı bir çocuk, Kubbeli bakkalın önünde asılmıştı.

Suçsuz olanlar da asıldı. 'Neden sigara verdin?', 'Neden ip verdin?' diye Kamil'le Molla Osman'ı astılar. Halbuki Menemen içinden o hadiseye karışan kimse yoktu.

Sonradan bir emir gelmiş 'Menemen'i yakın' diye. Onu duydum. Korktuk tabii... Manisa'dan her sene otobüslerle gelip miting yapmaya başladılar. Çok şeyler söylediler bize, ama katlandık. Çünkü Menemenlilerin bu işte zerrece günahı olmadığını onlar da bilmiyordu."

Can Dündar
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 19 Aralık 2016 09:09
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
17 Haziran 2010       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  Menemen Olayı2.jpg
Gösterim: 6741
Boyut:  72.5 KB

MENEMEN OLAYI, MENEMEN OLAYI’NIN SONUÇLARI


(23 Aralık 1930 ):
— Serbest Cumhuriyet Partisinin kapatılmasını hazmedemeyen gerici unsurlar Derviş Mehmet'in ışığında "Menemen Olayı'nı çıkarttı.
— Olay bastırıldı.
  • Bu olay da çok partili hayata geçilemeyeceğini ortaya çıkartır­ken, laiklik ilkesinin henüz ülkede yerleşmediğini gösteri­yordu.
  • Bu ayaklanma mevcut düzeni değiştirmeye yönelik bir ayaklanmadır.
  • Osmanlı Döneminde 31 Mart Olayı, Cumhuriyet Döneminde, Şeyh Sait ve Menemen olayı'nın ortak ve benzer yönü mevcut düzeni yıkmaya yönelik olmasıdır.
Cumhuriyet yönetimine karşı olanlar Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kapatılmasının ardından Menemen olayını çıkarttı.

Ayaklanmayı bastırmaya giden Öğretmen Asteğmen Kubilay ve iki bekçi isyancılar tarafından şehit edildi. Daha sonra Menemen'e gelen askeri birlikler isyanı bastırarak isyancıları yakaladı.

İstiklal Mahkemelerinde yargılanan isyancılar ağır cezalara çarptırıldılar.

Mustafa Kemal, Menemen olayı ve Şeyh Sait isyanlarından sonra ülkede çok partili hayata geçiş için gerekli ortamın olmadığını anladı. Mustafa Kemal'in hayatı boyunca bir daha çok partili hayata geçiş denemesi yapılmadı.

Ülkemizde çok partili hayata 1946'da geçildi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 20 Aralık 2016 05:03
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
28 Nisan 2011       Mesaj #5
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  1.JPG
Gösterim: 1310
Boyut:  10.5 KB
23 Aralık 1930'ta, sabahın erkan saatlerinde Menemen meydanında 5-6 kişi görüldü. Bunların arasından esrar satan ve para kazanan Giritli Derviş Mehmet'te vardı. Bazı kaynaklarda bu tarikatın esrar satarak para kazandığı söylenir.

O zamanlarda Kubilay genç bir öğretmen... 24 yaşında. Menemen'e atanmış yedek assubay. Derviş Mehmet elinde mavzer ile havaya birkaç ateş açıyor sonra "Kardeşimiz camiinin sancağını alacak. Bu sancağın altında toplanmayan bizden değildir, kafirdir. Şapka giyen kafirdir kardeşlerim." deyip tekbir edip dualar okuyorlardı. Sonra bir yobaz yeşil sancağı alıp, çukurlu olan bir yere sancağı diker. Daha sonra Derviş Mehmet tekbirler getirmeye başlar. Diğerleride yeşil sancağın etrafında dolaşmakta ve zikr etmektedirler.

O sırada Kubilay gelir. Onlara bu işi bırakmalarını bu yaptıklarının hatalı bir davranış olduğunu, sonucunda cezalarının çok ağır olacağını söyledi. Buna yobazlar mavzerin kurşunuyla cevap verirler. Kubilay ayağından vurulur. Bunu gören Hasan ve Şevki adında iki bahçıvan, silahlı ateş açar. 1-2 yobaz yaralanır. Ama o sırada Hasan ve Şevkide ölmüştür. Kubilay o sırada camiye doğru kaçmıştır ama yaranın etkisiyle yere yatmıştır. O sırada Derviş Mehmet onu bulup, çantasından çıkardığı keskin kör bıçağıyla Kubilay'ın başını keser. O sırada bir başkası esnaftan ip getirir. Bu yobazlar Kubilay'ın kesik başının kanını bir güzel içtikten sonra tekbirler getirerek. Bayrağa takarlar. Daha sonra sokak gezdirmeye başlarlar.

O sırada Alay komutanı ve birkaç alay birliğinden birkaç asker kahvenin oradan (yobazların çaprazında) taramalı tüfeklerle ateş açar. Eli sancaklı kişi, sancağı bir yere bırakıp mavzerle karşılık vermeye çalışır ama o da vurulur. Aralarından 1-2 kişi kaçar. Onlardan birkaç hafta aramadan sonra bulunurlar ve ertesi gün diğerleri gibi onlarda idam edilir. İstanbul'dan getirilen Şeyh Es'at Hazretleride, ağır hapise çarptırılmıştır.
Ad:  2.JPG
Gösterim: 1323
Boyut:  10.7 KB


Bu haber Atatürk'e iletilmiştir ve sanıkların idamından önce Atatürk'ün emriyle bazı sanıklar, Kubilay'ın öldürüldüğü yerde idam edilmiştir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 19 Aralık 2016 09:44
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
25 Mayıs 2012       Mesaj #6
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Kubilay Olayı
Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayı...
"Kubilay Olayı", Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biridir. Menemen olayının izleri toplumsal bellekten hiç silinmedi. Kubilay "devrim şehidi" olarak simgeleşti.

Adı Mustafa Fehmi Kubilay. Baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep. Giritli bir ailenin çocuğu. 1906 doğumlu. Kubilay bir öğretmen. Cumhuriyet öğretmeni. 1930 yılında İzmir'in Menemen İlçesi'nde askerlik görevini yapıyor. O sırada 24 yaşında.

Bu genç insan, Menemen’de 23 Aralık 1930’da şeriat isteyenler tarafından öldürüldü. Genç Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu ikinci önemli irtica olayı, "Menemen Olayı - Kubilay Olayı" olarak tarihe geçti.

Menemen olayının izleri toplumsal bellekten hiç silinmedi. Kubilay "devrim şehidi" olarak simgeleşti.

Kubilay Olayı ile ilgili olarak, Atatürk'ün Silahlı Kuvvetlere mesajı, Genelkurmay Başkanı'nın mesajı, TBMM'de soru önergesi ve Başbakan İsmet İnönü'nün konuşması, Bakanlar Kurulu'nun sıkıyönetim ilanı kararı, Sıkıyönetim ilanının TBMM görüşmeleri, yargılamanın ilk günkü tutanakları, Savcılığın Esas Hakkındaki İddianamesi, Divanı Harp Kararnamesi, TBMM Adliye Encümeni Mazbatası ve TBMM Genel Kurul kararları, tam metin olarak yer almaktadır.

Menemen’de 23 Aralık 1930’da patlak veren Cumhuriyet karşıtı olayda yedek subaylığını yapmakta olan öğretmen Kubilay şeriat isteyenler tarafından öldürüldü.

Olayın elebaşısı “mehdi” olduğunu iddia eden Giritli Mehmet (Derviş Mehmet) adında Nakşibendi tarikatına bağlı biriydi. 7 Aralık’ta 6 müridiyle (Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan) Manisa’dan yola çıkan Derviş Manisa’dan yola çıkan Derviş Mehmet, 23 Aralık sabahı, gün doğarken Menemen’e girdi. Belediye Meydanında çevresine topladığı yaklaşık yüz kişiyle zikrederek şeriat ilan etmeye kalkıştı. Meydandaki kalabalığın bir bölümü çağrısına uymuş, bir bölümü ise seyirci kalmayı yeğlemişti. Silahlı olan asiler bir müfrezenin başında olaya müdahale eden yedek subay Asteğmen Kubilay’ı hemen ardından da Hasan ve Şevki adındaki iki mahalle bekçisini öldürdüler.

Olay, arkadan yetişen askeri birlikler tarafından şiddetle bastırıldı. Bu arada Derviş Mehmet de vuruldu. Kaçanlar yakalandı, ilişkisi olanlar hakkında hemen kovuşturma başlatıldı.

27 Aralık’ta, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile Ordu Komutanı Fahrettin Paşa (Altay) İstanbul’a giderek Dolmabahçe Sarayı’nda Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’e olay hakkında bilgi verdiler.

Mustafa Kemal Paşa, 28 Aralık’ta orduya gönderdiği başsağlığı mektubunda şöyle diyordu:
Alıntı

"Mürtecilerin (gericilerin) gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmaları bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadisedir."

31 Aralık 1930’da toplanan bakanlar kurulu, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir merkez ilçelerinde bir ay süre ile sıkıyönetim ilan edilmesine karar verdi. Sıkıyönetim komutanlığına 2. Ordu Kumandanı Fahrettin Paşa (Altay), Divan-ı Harp Reisliği’ne 1. Kolordu Komutan Vekili Muğlalı Mustafa Paşa atandı.
Olay 1 Ocak 1931’de Denizli Milletvekili Mazhar Müfit (KANSU) ve arkadaşlarınca verilen soru önergesiyle TBMM Gündemine getirildi. Soru önergesini Başbakan İsmet Paşa (İnönü) cevaplandırdı. Daha sonra Sıkıyönetim ilanına ilişkin önerge tartışıldı ve oybirliğiyle kabul edildi.

7 Ocak 1931’de Çankaya’da, Mustafa Kemal Paşa başkanlığında, Başbakan İsmet Paşa, Meclis Başkanı Kazım Paşa (Özalp), Sıkıyönetim Komutanı Fahrettin Paşa (Altay), İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve Milli Savunma Bakanı Zekai Bey’in (Apaydın) katıldıkları bir toplantı yapıldı ve Menemen Olayı bütün yönleriyle ele alındı. Olayın gerici nitelikte, düzenli ve siyasi olduğu görüşüne varıldı.

Sıkıyönetim mahkemesi, 105 sanığı 15 Ocak 1931’de yargılamaya başladı. Duruşmalar, 25 Ocak’ta sona erdi ve 105 sanıktan 37’si için ölüm cezası verildi. 6’sının ölüm cezası yaş haddi nedeniyle 24 yıl “idama bedel hapis cezası”na çevrildi. Diğer sanıklardan 20’sine bir yıl, 14’üne üç yıl, 6’sına 15 yıl, birine 12,5 yıl hapis cezası verildi, 27 sanık beraat etti.

Karar, 31 Ocak 1931’de TBMM’ye sunuldu. Aynı gün Adalet Komisyonu’nda görüşüldü. Komisyon, 31 ölüm cezasından 28’ini onayladı. 2 kişinin ölüm cezasını 2 yıl hapis cezasına çevirdi. Bir kişinin cezası da, ölmesi nedeniyle kalktı. TBMM Genel Kurulu, 2 Şubat 1931’de cezaları onayladı.

Ölüm cezaları 3 Şubat 1931’de yerine getirildi.
Sıkıyönetim, 28 Şubat 1931’de Manisa ve Balıkesir’den, 8 Mart 1931'de de Menemen’den kaldırıldı.

Olayın gerçekleştiği yer:
Ad:  1.JPG
Gösterim: 1757
Boyut:  72.1 KB
Son düzenleyen Safi; 19 Aralık 2016 09:46
In science we trust.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Aralık 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Menemen olayı


Menemen'de şeriat düzeni ilan etmeye kalkışan ve kendilerine engel olmak isteyen yedeksubay Mustafa Fehmi Kubilay'ı şehit eden gericilerin yarattığı irtica hareketi. Serbest cumhuriyet fırkası'nın kapanmasından hemen- sonra nakşibendi tarikatına bağlı İbrahim Hoca, Derviş Mehmet gibi kişilerce kışkırtılan ve Menemen’de halkı 23 aralık 1930'da yeşil bayrak altında toplanmaya çağıranlara, Kubilay, emrindeki mangayla karşı çıktı.

Başkaldıranlar Kubilay'ı yaraladılar sonra başını kestiler; yeşil bayrağın ucuna takarak sokaklarda dolaştırdılar; engel olmak isteyen iki bekçiyi daha öldürdüler. Ordu birliklerinin duruma müdahale etmesi üzerine elebaşıları Derviş Mehmet ve iki adamı öldürüldü. Balıkesir, Manisa ve Menemen'de sıkıyönetim ilan edildi. Olayı öğrenen Mustafa Kemal Paşa, Ankara'da Başbakan ismet Paşa (İnönü), Milli savunma ve içişleri bakanlarıyla bir toplantı yaptı. Toplantıda, sıkıyönetim mahkemesinin hükmedeceği cezaların, bütün mürtecilere ibret olacak biçimde verilmesi; cezaların hemen yerine getirilmesi, olaya karşı çıkmayan Menemen halkının başka yerlere göç ettirilmesi kararı alındı.

Ancak sonradan Menemen halkının tümüyle cezalandırılmasından vazgeçildi. General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan sıkıyönetim mahkemesi 2 200 kişiyi yargıladı, içlerinde nakşibendi kutbülaktabı Esat Efendi'nin de bulunduğu 34 kişi idama mahkûm edildi; Esat Efendi hapishanede öldü. 41 kişi çeşitli cezalara çarptırıldı. Sıkıyönetim mahkemesinin soruşturmasında olayın siyasi bir yönü bulunmadığı ve sınırlı nitelikte olduğu anlaşıldı. Menemen'de Kubilay'ın anısına bir anıt dikildi.

KUBİLAY (Mustafa Fehmi),


türk devrim şehidi
(Kozan 1906 - Menemen 1930).
ilköğrenimini Antalya'da tamamladı. Bursa Erkek öğretmen okulu'nu bitirdi (1926). Aydın'da ilkokul öğretmenliği yaptığı sırada askere alındı. Yedeksubay okulu’ndan sonra asteğmen rütbesiyle Menemen'e gönderildi. Burada nakşıbendi tarikatı önderlerinden Derviş Mehmet’in çevresinde örgütlenen gericilerin ayaklanmasını önlemek isterken kafası kesilerek öldürüldü.

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 20 Aralık 2016 04:57
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
20 Aralık 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
MENEMEN OLAYI



SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

20 Aralık 2016 / _Yağmur_ Siyasal Bilimler
3 Mayıs 2012 / Misafir Taslak Konular
10 Mart 2017 / Misafir Cevaplanmış
5 Nisan 2008 / KisukE UraharA Fizik