Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Mayıs 2011       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Mecelle
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi

Osmanlı İmparatorluğu'nda 1868 tarihinden başlayıp Türkiye Cumhuriyeti'nin de 1926 tarihine kadar geçerli olan medeni kanundur. Ahmed Cev­det Paşa'nın başkanlığında 1868 yı­lında kurulan Mecelle Cemiyeti'nin 1876 yılına kadar süren çalışmaları ile 16 kitap ve 1851 maddeden mürekkep muamelata ilişkin fıkıh hükümleriy­le, bu konudaki çeşitli içtihadı bir sis­tem dâhilinde bir araya getirir. Mecelle-i ahkâm-ı adliye adını taşıyan kanun İslam hukukunun ilk defa kanunlaştırılmasıdır.
1856 Islahat fermanından sonra Fransız medeni kanununun tercüme edilip uygulanması yolundaki faali­yetlere karşılık Cevdet Paşa'nın gay­reti ile fıkha dayanan bu kanun ka­bul olundu. İslam hukukuna dayalı olarak yönetilen Osmanlı İmparatorluğu'nda çeşitli devirlerde, çeşitli konularda fetvalar, hukukçulara yol gösterici bir fonksiyon icra ediyordu. Ancak ictihadların çokluğu ve çeşit­liliği ve mezheblere göre farklılıkları, karışıklığa ve uygulamada bazı güç­lüklere yol açıyordu. İslam hukuk esasları, toplu bir halde bulunamıyor­du. İslam hukuk âlimlerinin re'y ve ictihadlarının bir araya toplanması için bütün İslam âleminde ilk ve en geniş çalışma, Mecelle Cemiyeti'nin Mecelle'yi hazırlamak için gösterdiği faaliyettir. Hazırlanacak olan kanun­da Kur'an-ı Kerim ve hadislerde ya­zılı hükümlere aykırı bir kaide bulun­mamasına itina edilecekti.
Mecelle "def-i mefasidin celb-i menafiden evla olduğu" (fenalık ve haksızlıkların ortadan kaldırılması, menfaat sağlamaya tercih olunur) anlayışına göre hazırlandı.
Mecelle'nin muhtelif kitapları başka başka zamanlarda ayrı ayrı neşrolunmuş ve yürürlüğe konmuştur.
Mukaddime ve ilk kitap 1870, 16. ve son kitap ise 1877'de neşrolunmuştur. 16 kitap olan eser sırası ile Bey', İc­ra, Kefalet, Havale, Rehin, Emanet, Hibe, Gasp, Hacir, İkrah, Şüpa, Şir­ket, Vekâlet, Sulh, Dava, Beyyime ve Kaza kitaplarından ibarettir. Her ki­tap ayrı giriş ve bablara ayrılır. Genelden özele doğru giden belli bir sis­tematiği vardır. Mecelle'nin muhtelif kitaplarında ve muhtelif akitlerinde, koyduğu hükümlerde, daima kendi adalet ve hakkaniyet ölçüsü dâhilinde bir muvazene kurmak ve haksız menfaat teminine yer vermemek te­mayülü görülür. Aynı zamanda her mesele teferruatına kadar tanzim edi­lerek ihtilaflarda keyfi verilecek hükümlere yer bırakmaz ve netice itiba­riyle hâkimlere pek âz takdir hakkı tanır. Bu yönü ile garp medeni kanun­larında görülmeyen teferruatı ihtiva eder ve bu teferruata ait hükümler ta­şır. Bu hükümler tefsiri mahiyette olmayıp, amir hükümlerdir. İslam hu­kukuna dayanan Mecelle'nin üslubu ile hükümlerindeki açıklık ve katiyyet onun en önemli tarafını teşkil eder.
Mecelle Arab ülkelerinde de be­nimsendi, Arapçaya tercüme edildi ve uygulandı. İngilizceye tercüme edilip Kıbrıs'ta uygulandı, Bulgarcaya tercüme edilerek, bazı Bulgar kanunla­rının hazırlanmasında esas olarak kullanıldı.
Mecelle üzerinde çalışanlar, Mecelle'nin oldukça mükemmel ve devrinin ihtiyaçlarına cevap veren bir me­deni kanun olduğu noktasında birleşmektedirler. (Ansiklopedik İslam Lü­gati'ndan Tercüman Yayını 1982)
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!