Arama

İslam Dininde Zulüm - Tek Mesaj #2

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Temmuz 2011       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Zulüm
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi

Zulüm kökü bakımından "Bir şe­yi ait olduğu yerin dışında bir yere koymak" anlamındadır. Adalet de tam tersine "Bir şeyi ait olduğu yere koymak ve her şeyi denge noktasın­da tutmak"tır. Görüldüğü gibi zu­lüm, adaletin tam karşıtı bir tutumu ve istikametten sapmışlığı ifâde etmektedir. Zulmün kökü itibariyle en yakın olduğu kelime karanlık anla­mındaki "zulmet"tir. Anlam itibariy­le zulüm ve zulmet arasında benzer­lik vardır. Çünkü her zulüm bir ka­ranlıktır ve Peygamberimiz de bunu belirtmektedir.
Zulüm dinimizde anlamı en geniş kavramlardan biridir. Biz, zulüm de­nince anlamını daraltıyor, ancak be­lirli fiilleri onun kapsamında anlıyo­ruz. Haksız yere birinin canını yak­mak, kanını akıtmak; arkasız, destek­siz kimseleri itip kakmak; hakkını aramaktan ve savunmaktan âciz kim­selerin hakkını teslim etmemek, yeti­mi yoksulu horlamak, vb. gibi.
Dinimizde ise, en küçüğünden en büyüğüne her türlü haksızlık, yolsuz­luk, aldatma, kandırma, yalan dolan, hile, vb. zulmün muhtevasına girer. Bi­rinden borç para alıp zamanında ver­memek, geciktirerek vermek bile bir zulümdür. Bir kimsinen gıybetini yap­mak, koğuculukta bulunmak, ara aç­mak zulümdür, özürlü, kusurlu bir malın özür ve kusurunu alıcıdan giz­lemek, yutturmak bir zulümdür. Hü­lâsa herhangi bir kimseye maddî ma­nevî en küçük bir zarar vermek zulüm olarak kabul edilir.
Haksızlığın her çeşidi, başkaları­nın haklarına en küçük ölçüde bir te­cavüz, bir hakkı en küçük ölçüde ih­lal zulüm sayılınca bunun bir sonucu olması, buradan bir yere varılması ge­rekir. Gerçek de budur. Kuran ve ha­dis yani Allah ve Resulü, hiçbir zul­mün karşılıksız bırakılmayacağını, her zâlimden zulmünün hesabının so­rulacağını, her mazlumun hakkının karşı zulme yol açmadan alınacağını, böylece adaletsizliğin giderileceğini çok açık olarak haber vermektedirler. Her zulüm, her haksızlık için onun gerektirdiği kadar bir ceza tertiplenmiştir. Ne az ne fazla. Cenâb-ı Hak kullara da aynı şeyi emretmiş, yapıl­mış bir haksızlığı düzeltirken, bir zâlimi cezalandırırken kin ve intikam duygusundan uzak olunmasını aşırı­lığa kaçılmamasını istemiştir.
Kur'ân'da, zâlime ve zulmüne gö­re olmak üzere en şiddetli cezaların, en acıklı sonların zalimler için hazır­landığı haber verilmektedir. Ahirete, öte dünyaya ait en büyük tehditler birinci planda kâfirlere, ikinci olarak da zâlimlere yöneltilmiştir.
"Eğer yerdekilerin hepsi, ayrıca bir o kadarı da zâlimlerin olsaydı, kıyamet gününde azabın şiddetinden bunları feda eder­lerdi."
"Zalimler için samîmi dost ve sö­zü dinlenir şefaatçi yoktur."
"Sakın Allah'ı zalimlerin yapmış olduğu zulümlerden habersiz sanma­yın, ancak Allah onların cezasını göz­lerin şaşkınlıktan bakakalacağı bir gü­ne erteler." (İbrahim sûresi 42)
Kur'ân'da bunların benzeri nice âyet vardır ki zalimlerin yaptıklarının yanlarına bırakılmayacağım, mutlaka cezalarım bulacaklarını haber veriyor.
Peygamberimiz (S.A.V.) zulmü üçe ayırmıştır:
1- Allah'a karşı zulüm: Bu Allah'­ın varlığını ve birliğini tanımamak ve­ya O'na şirk koşmaktır. Bunun affı yoktur. Ama döküp tövbe etmek mümkündür.
2- Kulun kula zulmü: Bizim bura­da söz konusu ettiğimiz zulüm budur.
3- Kulun kendi nefsine zulmü: Di­lerse Allah bunu affedebilir.
Peygamberimiz kulun kula ve di­ğer yaratıklara zulmüyle ilgili olarak şöyle buyuruyor:
"Zulümden kaçının, çünkü zulüm kıyamet gününde karanlıktır."
"Haklar kıyamet gününde sahip­lerine iade edilecektir. Hatta boynuzlu koyundan boynuzsuz koyunun öcü alınacaktır."
Kim elindeki gücü, imkânı, üstün­lüğü başkalarının aleyhine kullandıysa mutlak hesabı sorulacaktır.
Zulüm ve haksızlık işleyenlere tatlı gelebilir, bu yoldan elde ettikleri, ken­dilerine para ve mevki sağlamış ola­bilir. Ama zulümle ilelebet payidar olunamaz. Bütün tarih bunun şahidi­dir. Zalimler ilâhî adaletin bir tecel­lisi olarak bu dünyada da ibretli ce­zalara hedef olmaktadır.
"Zulüm ile âbâd olanın âkibeti berbâd olur."
"Alma mazlumun ahım çıkar aheste aheste."
"Her firavunun bir Musâ’sı çıkar."
gibi atasözleri, zalimlerin çoğu zaman daha dünyada iken acıklı ve ibretli sonlara maruz kaldıklarının tecrübe­siyle söylenmiş sözlerdir.
Mazlumun ahi, zalim için en sivri okun, en keskin kılıcın göremediği işi görür. Peygamberimiz bunun için
"Mazlumun bedduasından sakının, çünkü onunla Allah arasında engel yoktur (Muhakkak kabul edilir)."
bu­yurmuştur.
Mazlumların yanık yüreğinden çı­kan ahlar nice zalimleri, tahtları, taçlarıyla yakıp kül etmiştir. Allah indindeki cezalarının ise daha şiddetli ol­duğuna şüphe yoktur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 3 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!