Arama


Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
29 Temmuz 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Filistin

Yakın Doğu'da bölge.

Kuzeyde Lübnan, doğuda Ürdün, güneyde Sina Yarımadası, batıda Akdeniz ile sınırlanır. Günümüzde bu bölgenin 20.085 km2lik bölümünde İsrail, 1.000 km2'lik bölümünde Mısır, 9.925 km2lik bölümünde Ürdün yer alır. Bölgede 4.000.000 kadar Yahudi ve Arap yaşar.

Eski çağlarda Yunanlılar "kıyı bölgesi"ni belirlemek amacıyla bu adı kullandılar. Eski İbranice "Kenan" adının yerini, sonraları "Filistin" (Filistler ülkesi) aldı. Bölge, İbraniler döneminde Yahuda ve İsrail krallıklarına bölündü. İslâmiyet'in doğup yayılmasına dek bölge, İran, Mezopotamya, Yunan, Roma, Mısır ve Makedonya devletleri arasında, sık sık el değiştirdi. Filistin'in Araplar tarafından fethi, Muaviye döneminde tamamlandı. 16. yüzyılın başlarına dek Arap yönetimi altında kalan ve bu arada birçok saldırıya uğrayan bölge, Yavuz Sultan Selim'in 24 Ağustos 1516'da kazandığı Mercidabık Zaferi'nden sonra Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlılar Filistin'i Suriye sınırları içinde Şam'a bağlı Kudüs, Gazze, Nablus adlı üç sancağa ayırdılar. Bu sancaklar sonraları Kudüs kentine bağlı birer eyalet oldu. İmparatorluğun zayıf düştüğü son dönemlerde eyaletler bağımsız birer emirlik durumuna geldiler. Bir ara Napoléon tarafından işgal edilen Filistin 1779'da Cezzar Ahmet Paşa tarafından geri alındı. Daha sonra Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa kumandasındaki ordu bütün Filistin'i fethetti. Bölge, 1840'ta yeniden Osmanlıların eline geçti.

Osmanlılar döneminde Filistin halkının din, inanç ve mezhep işlerine karışılmadı. Ve bu arada Yahudilerin kutsal tapınaklarına dokunulmadı. 20. yüzyılın başlarında Filistin'de "Kudüs-i Şerif" adı altında, Filistin'in Hayfa, Akka, Taberiye illerini içine alan bağımsız bir eyalet bulunuyordu. Bölge, siyasal bakımdan Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetimi altındaydı. I. Dünya Savaşı yıllarında Osmanlılar Mısır'da üslenen İngiliz ordusuna karşı, Filistin'i karşı üs olarak kullandılar. Osmanlıların yapılan savaşları kaybetmesi üzerine Filistin 29 Ekim 1918'de imzalanan ateşkes antlaşmasıyla bağlaşıklara bırakıldı. İngiltere, Arapların da yardımıyla Filistin topraklarında üslenerek askerî bir yönetim kurdu. 1920'de bu yönetimin başına bir yüksek komiser atayarak askerî yönetimi sivil yönetime dönüştürdü. 1922'de Milletler Cemiyeti, Filistin'i Birleşik Krallık yönetimine bıraktı. 1922 yılından başlayarak bölgeye özellikle Avrupa'dan birçok Yahudi göçmen geldi. Hitler'in iktidara gelmesinden sonra (1933) bu göç daha da hızlandı. Göçler nedeniyle azınlıkta kalacaklarını anlayan Araplar, İngilizlere karşı 1939'da ayaklandılar. II. Dünya Savaşı'nda Filistin'deki Yahudiler, bağlaşıkların saflarında savaştılar. Savaştan sonra, ülkeye gizli olarak Yahudiler sokuldu. Bu arada Filistin'de İrgun ve Stein adlı Yahudi tedhiş grupları, Araplara karşı yürüttükleri yıldırma hareketlerini artırdılar. Bu durumda Birleşik Krallık, Filistin üzerindeki "manda"sını bıraktı. 1947'de İsrail Devleti'nin kurulmasından sonra İngilizler, Yahudi-Arap çatışmasına müdahale etmeden Filistin'i boşalttı. Birleşmiş Milletler'in karma ateşkes komisyonu, Filistin'i üç bölgeye ayırarak, Mısır'a işgal ettiği Gazze şeridini, Ürdün'e Yahudiye'nin ve Gor Çukuru'nun (Ürdün Çukuru) büyük bölümünü ve İsrail'e Taberiye Gölü bölgesini, batı yaylalarını ve Necef Çölü'nü verdi. İsrail Devleti'nin Filistin toprakları üzerinde kuruluşu, Araplar ile İsrail arasında 1949-1950, 1967, 1973 ve 1982 yıllarında bir dizi savaş çıkmasına yol açtı. Filistinliler yurtlarından ayrılarak çeşitli Arap ülkelerinde mülteci olarak yaşamaya ve bu arada kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü çerçevesinde birleşerek Filistin topraklarının tekrar Filistinlilere verilmesi amacıyla savaşmaya başladılar. Filistin komandoları gerek Filistin, gerekse Avrupa'nın çeşitli yerlerinde İsrail ve İsrail yanlılarına karşı çeşitli eylemlere giriştiler. 1982'de İsrail ordusu Lübnan topraklarına girerek burada üslenmiş olan Filistin gerillalarının ülke dışına çıkartılmalarını sağladı. Bu arada, özellikle İsrail'in desteklediği Hristiyan Falanjistler'in Beyrut'taki Filistin kamplarında giriştikleri katliamlarda yüzlerce Filistinli sivil öldü. Eylül 1982'de ABD, işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistinlilerin barış görüşmelerinde Ürdün tarafından temsil edilmesi ve Gazze Şeridi ile Batı Şeria'da oluşturulacak özerk bir siyasal birimin Ürdün'e bağlanması önerisini ortaya attı. Aynı ay Fez'de toplanan Arap zirvesi, BM Güvenlik Konseyi'nin Ortadoğu'daki bütün devletler arasında barışı garanti etmesini öngörüyor ve FKÖ'nün Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğunu vurguluyordu. Fez Plânı, ABD ve İsrail tarafından reddedildi. Ocak 1983'te, Arafat önderliğindeki FKÖ yönetimini uzlaşmacılıkla suçlayan beş Filistin örgütü, Libya'da bir araya gelerek Fez Plânı'na karşı çıktılar. Aynı yıl Suriye'nin desteğini alan Arafat karşıtları, Arafat'a bağlı birlikleri sıkıştırmaya başladı. Arafat ve askerleri 20 Aralık'ta Trablusşam'ı terk etti. 1985'te Ürdün Kralı Hüseyin ile Arafat, İsrail karşısında barış girişimlerini ortaklaşa sürdürmek için anlaştılar. Ancak bir yıl sonra Kral Hüseyin, ortak girişimin sona erdiğini açıkladı ve El-Fetih'in Ürdün'deki bürolarını kapattı. Bunun üzerine FKÖ, güçlerini yeniden Lübnan'da toplamak zorunda kaldı.

1987'de Ortadoğu'da etkinliğini artıran Sovyetler Birliği'nin aracılığıyla örgüt içinde birlik yeniden sağlandı. Öte yandan İsrail'de ve işgal altındaki topraklarda yaşayan 2 milyon Arap arasındaki huzursuzluk 1987'nin son günlerinde, silâha başvurmaksızın genel bir ayaklanmaya dönüştü. 14 Kasım 1988'de Cezayir'de toplanan Filistin Ulusal Konseyi, bağımsız Filistin Devleti'ni ilân etti. Suriye dışındaki tüm Arap ülkeleri bağımsız Filistin Devleti'ni desteklediklerini bildirdiler. Türkiye, bağımsız Filistin Devleti'ni ilk tanıyan ülkeler arasında yer aldı. FKÖ Merkez Konseyi, 2 Nisan 1989'da Arafat'ı oybirliğiyle, bağımsız Filistin Devleti başkanlığına getirdi. Kararın amacı, Filistin Devleti'ni tanıyan ülkelerle diplomatik ilişkileri kolaylaştırmaktı.

Aralık 1988'de FKÖ'nün terörist eylemlere son verdiğini açıklamasından sonra ABD, FKÖ ile diyalog başlatılmasını destekleyeceğini bildirdi. Körfez Savaşı sonrasında Ekim 1991'de, barış görüşmeleri kapsamında, ABD'yle BDT'nin (Bağımsız Devletler Topluluğu) himayesinde bölgesel bir konferans düzenlendi. 4 Mayıs 1994'te FKÖ'yle İsrail, birbirlerini karşılıklı tanıdıklarına ilişkin bir antlaşma imzaladılar:Gazze ve Eriha ilk özerk Filistin toprakları ilân edildi. 29 Ağustos 1994'te İsrail'in 27 yıldır işgal altında tuttuğu Batı Şeria'da, sivil iktidarın Filistinlilere devrini öngören bir anlaşma, Erez şehrinde imzalandı.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi