Kazak Türklerinin Baksılık Geleneği
Kazak Türklerinin eski gelenek ve göreneklerinin tarihi hakkında bizlere önemli bilgiler veren konuların birisi de Baksılık geleneğidir. Kazak Baksılarının tarihini araştıran ve yazan P.Rıçkov, A.İ.Levşin, G.N.Potanin, Ş.Velihanov, E.Divayev (Radloff), B.Dosımbekov gibi ilmi şahsiyetler bu hususta sayısız eserler yazmışlardır. Bu konuda yakın zamana kadar ciddi manada ilmi kaynaklarla araştırmalar yapan A.Margulan, A.Konıratbayev, N.Basilov’ların eserleri de bu alanda kıstas teşkil etmektedir. Günümüzde ise son yıllarda baksılık ve halk hekimliği konusunda yayınladığı eserleriyle baksıları araştıran ve yazan etnograf ve arkeolog Prof.Dr.Küzenbay Baybosınov’u görmekteyiz.
Bu yazı dizimizde kendisiyle Kazakistan’da 2 yıl ‘Kazaklarda baksılık geleneği’ nin son yarım yüzyılına ait bazı çalışmalar yapma ve bir kitap hazırlığı sırasında elde ettiğimiz bilgileri sizlere aktarmak istedim.
Kazak halkının arasından bugünkü şamanlığın kalıntılarını araştırarak, baksılık hakkındaki düşüncelerini ilk kez yazan alim ise, Şokan Velihanov olmuştur. Şokan Velihanov “Kazaktarda şamandıktın kaldıktarı” (Kazaklarda Şamanlığın Kalıntıları) eserin de Şamanlığın Kazak halkının günlük yaşantısına ne kadar sinmiş olduğundan bahsetmektedir. Yazar eserinde; “… Baksı-balgerlik geleneği bana göre Moğollardan ziyade Kazakların kendilerine miras olarak aldığını kabul etmek gerekir” diyerek, bu konudaki gerçek düşüncesini ortaya koymaktadır. Şokan çocukluğunda kendi köyündeki baksı ayinlerine ve ilginç danslarına defalarca şahit olduğunu ve “baksı” sözünün Moğolca’da “üstad”, Uygurca’da “okutman”, Türkçe’de ve Türkmence’de ise “bakıcı” veya “bekçi” manalarına geldiğini yine bu eserinde anlatmaktadır. Kazak Türkçesinde bal-gerlik kelimesinin kökü Türkiye Türkçesinde “fal-cılık” kelimesi karşılığıdır. Baskı-balgerlik kelimelerinin birlikte kullanılmasının sebeplerinden biri de balgerlerin kendini esrarengiz baksıların yaşantısına benzetmeye çalışmalarıdır. Kendilerine böylelikle baksılar gibi saygın bir ortam kurabilmişlerdir.
Araştırmacı ve yazar M.N. Bekimov “Kazaktarda baksılıktın kaldıktarı” (Kazaklarda Baksılık Kalıntıları) adlı eserinde Kazak Baksılığı hakkında fikirlerini şu sözlerle dile getirmektedir. “Kazaklar bugüne kadar tabiata, gökyüzü alemine, ölmüşlerin ruhlarına inanmakta ve sığınmaktadırlar. Onlar Allah ifadesinden ziyade tanrı (tengri, teyri) kelimesini tercih etmektedir. Baksıların söylediklerine göre insanın doğumu ve ölümü güneş, yıldız, ay ve gökyüzü alemiyle doğrudan bağlantılıdır. Onun için ölümden sonra ruhlar âlemi dönüşmektedir. Bunun için onların ruhları rahat olsun diye tasattık* verirler. ” diye yazmaktadır. Kazak halkının Baksı-balgerliği (balger; falcı) hakkında ünlü folklorcu, etnograf Ebubekir Divayev (W.Radloff) birçok eser yazmıştır. Onun araştırdığı ve yayınladığı eserler bugün bile önemli kaynaklar olarak gösterilmektedir. E.Divayev’in Kazak folkloru onun içerisinde Baksılık geleneğiyle ilgili yazdıkları konusu ve içeriliği itibariyle önemlidir. Araştırmacı gerçek Baksılarla konuşarak bizim bilmediğimiz sır olarak kalmış yönleriyle bu konuyu önümüze koymaktadır. Onun eserinde karabasanlar, şeytan ve kara güçler hakkında çok önemli bilgiler verilmektedir.
Baksılar hakkında A.Y.Alektorov ise yazdığı bir eserde; “… Baksılar Kazak beyleri ve Sultanlarından sonra saygı duyulan şahsiyetler olmuştur. Baksı olmak için bölgenin en saygın Baksısından düstur almak ve ondan ders almak gereklidir.”-diyor.
Ekim ihtilaline kadar Kazak Baksıları hakkında eserler yazanların çoğunluğu bu halkı başka bir yerden gelen sığıntılar olarak aşağılayıcı bir üslupla göstermekteydi. Onlar Kazak halkının dilini, tarihini ve sosyolojik yapısı bilmeyen Baksılığın halk için ezelden gelen geleneklerden birisi olduğunun farkında olmayan ayaküstü yazan kişilerdi. Baksılıkla ilgili başka kaynaklara değinecek olursak, ünlü tarihçi A.Levşin ve seyahatçi A.Yagmin ise “… Onların ayin ve zikirlerini seyrettim. İlginç danslar ve vücut titremeleriyle garip sesler çıkaran komik hareketleri dokuz gün boyunca sürdü. ”diyor.
V.N.Karamzin iki Baksının aynı anda bir hastayı hiç konuşmadan ve kopuz çalmadan ilkel ve komik davranışlar gösterdiğini 1899 yılında “Orenburgskiy listok” gazetesine “… Tajihan adlı kızı avare ve şarlatan Baksılar kaygılandırdı” adlı yazıyla dile getirmiştir. Sovyetler Birliği döneminde Baksılığın ilkelliğin kalıntıları olduğu ifade edilerek, hep aşağılamaya çalışılmıştır. Elbette bu dönemin siyasi ideolojisi gereği olmuştur. Bunun etkisinden olsa gerek 1992 yılında Kazak alimleri A.Aldaşev ve C.Alimcanov “Kazak halık meditsinasının kupiyası” (Kazak Halk Hekimliğinin Sırrı) adlı eserinde Baksılar hakkındaki düşüncelerinden bahsederken “…Baksı hayatının bir gününe bile önem vermeyen, ne bulursa onunla beslenen ve giyen, saçları bakımsız, görünüşüne önem vermeyen, bazen de alışılmışın çok dışında delice davranan kişidir…” diye yazmışlardır. Bize göre bu fikirler yakın zamanda bile bu siyasi ideolojiden kurtulamamışlığın göstergesidir.