“Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever. ” (Al-i İmran 159 )
“Allah size yardım ederse, artık size üstün gelecek hiç kimse yoktur. Eğer sizi bırakıverirse, ondan sonra size kim yardım eder? Müminler ancak Allah'a güvenip dayanmalıdırlar.” (Al-i İmran 160)
“Allah; O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.” (Tağâbün 13 )
“(Ey Muhammed!) Yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O'na güvenip dayanırım. O yüce Arş'ın sahibidir.” (Tevbe 129)
“Allah'a güven. Vekîl olarak Allah yeter.” (Ahzab 3)
“Müminler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah'ın âyetleri okunduğunda imanlarını artıran ve yalnız Rablerine dayanıp güvenen kimselerdir.” (Enfal 2)
“Ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarını O'nun bilmesi yeter.” (Furkan 58)
“Sen O mutlak galip ve engin merhamet sahibine güvenip dayan ” (Şuara 217 )
“Ümmetimden yetmiş bin kişi, hesapsız olarak cennete girecektir. Bunlar, okuyarak ve üfleyerek tedavi olmayan, fala bakmayan, ümitsizliğe kapılmayan, tedavi için dağlanmayan ve ancak Rablerine tevekkül edenlerdir.”
“Siz, hakkıyla Allah'a tevekkül etmiş olsaydınız, aç olarak yuvasından çıkan, tok olarak yuvalarına dönen kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de Allah rızıklandırırdı.”
“Tevekkül Allah'a doğru manevi yolculukta aşılması gereken konaklardan biridir. Bu konakta bulunan kişi, Allah'tan başka hiç bir şey ve kişiye güvenmez. Allah'ın yazdığından başka hiç bir şeyin insana nasip olmayacağını, her türlü kuşkudan uzak olarak bilmek suretiyle, kendisi ile ilgili her türlü önlemi terk etmesi, her türlü güçten yoksun olarak, (Aynı şeyhe olan teslimiyette verilen örnekte olduğu gibi) ölü yıkayıcının elleri arasındaki ölü gibi kendisini Allah'ın ellerine bırakmasıdır. Kulun, her türlü davranış, hareket ve iş sahibinin Allah olduğunu bilerek onun vekilliğini tam olarak kabul etmesi gerekir.”
“Maksada erişmek için lazım gelen maddi ve manevi sebeplerin hepsine yapışmaktan ve başka hiç bir şey kalmadıktan sonra Allah'a bırakmaktır.”
“İşin sonunu Allah'a bırakmak, sebeplere sarılıp sonucu Allah'tan beklemek, Tedbir alıp Allah'a güvenmek”
“O zaman münafıklarla kalplerinde hastalık bulunanlar, (sizin için), "Bunları, dinleri aldatmış" diyorlardı. Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. (Kendisine güveneni üstün ve galip kılacak O'dur. Yoksa orduların sayı ve techizat üstünlüğü değildir). ” (Enfal 49)
“Bir kısım insanlar, müminlere: 'Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!' dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve 'Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!' dediler.” (Al-i İmran 173)
“Bunun üzerine, kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan, Allah'ın nimet ve keremiyle geri geldiler. Böylece Allah'ın rızasına uymuş oldular. Allah büyük kerem sahibidir.” (Al-i İmran 174)
“Halbuki kim Allah'a dayanırsa, bilsin ki Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. ” (Enfal 49)