Arama

Özgürlük Nedir? - Tek Mesaj #3

GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
30 Eylül 2011       Mesaj #3
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
ÖZGÜRLÜK NEDİR?


Özgürlük; çaresizliğin bittiği yerde başlayan ve artık bunun yaşanmayacağı garantisini verdiği sanılan bir duygudur.Oysa çaresizlik duygusunun bittiği garantisini maalesef hiçbir şey veremez.Kendine çok güvenen dalgalı bir denizde kayık içinde kalan ateist insan gibi…Hiç ummadığı bir anda insan kendisine yetemeyeceği düşüncesine balıklama atlar yada bodoslama çarpıverir…
Özgürlük; insanın gerçekleştirebildiği kadarıyla benliğini, dış dünyasıyla birlikte kendi ruhsal dünyasına kabul ettirmesidir.Yani kişisel bütünlüğünü sağlamasıdır.Özgürlük, insanın öncelikle kendisinden memnun ve sonra diğerlerinden hoşnut olmasıyla elde ettiği bir duygudur.Kendinden memnun ve diğerlerinden hoşnut olamayan hiçbir zihin; özgürlüğü tattığına akıllı insanları asla inandıramaz.
Duygular; ruh dünyamızdan köken alırken bir sürü yanlış öğrenilmişliklerin azizliğiyle insanı kısır ve basit nitelemelerin iğretiliği içinde kendi içlerine hapsederler.Duyguların içine tutsak olmak özgürlüğü kumdan kalelere sokmak demektir.Çoğu kez insanların yaptığı budur…Asıl olarak özgürlük; duyguları sadece yaşadığı zaman süresi içinde değil, gelecekte ve daha henüz yaşamadığı fakat yaşayacağı tüm zamanlar içinde kendi yararına kullanma becerisi göstermektir.
Özgürlük; siyasi ve ideolojik düşünce kalıplarından tam olarak kurtulmaktır.Hele hele özgürlüğü tarif ederken bunların boyunduruğu altında olduğunu gösteren tanımlamalarla adeta ruhunun inim inim inlediğini dünya aleme ispatlama acizliğine ise hiç kapılmamaktır. Sağ, sol, laiklik yada irtica diyerek ve sadece bir yada birkaç kişi ile bu kelimeyi özdeşleştirmeye çalışmak özgürlüğün hedef tahtasına karavana atış yapmaktır…Bu durum ava giderken avlanan avcıyı ne kadar da güzel tarif etmektedir…
Aslında insanlar olarak hepimiz her yazdığımız çizdiğimizle biricikliğimizi ifade etmeye çalışıyor ve dertlerimize çözüm arayışımızı sürdürüyoruz.Bu dertlerden birisi de özgürlük arayışımızdır….Özgürlük insanlığın en eski derdidir.Hem şu anda dünyanın dört bir kıtasında devam etmektedir…Özellikle Ortadoğu’da…Ruhun labirentlerinde…İnsanlar genellikle çözüm ararken ve kendi dertleriyle ilgili önemli ifadeleri açıklamaya çalışırken kendi kazdıklara çukurlara kendilerini düşürmeye bayılırlar…’Türkiye laiktir laik kalacak’ diyenlerin bizatihi yaşadıkları açmaz gibi…Özgürlük sadece benim için vardır ve bunun şartı da sadece laikliktir anlamını kullanarak….
Özgürlük; duygularını, bedenini, ruhunu, zihnini savruk ve disiplinsiz kullanarak kendini diğerlerinden farklı gösterme zavallılığına düşmemektir.Bedenimiz ve ruhumuz için iyi gibi olan yada hoşumuza giden bir şey aslında iyi ve hoş bir şey olmayabilir.Bizim için iyi ve hoş olan her şey iyi ve hoş değildir her zaman…Bununla birlikte yine de kimi zaman iyi ve hoş olmayan bazı şeylerin ruhumuzun özgürlüğünün önünde engel olduğu söylenebilir…Bazen ise bu engeller ruhun gelişmesinde en önemli kazanç olurlar…
Özgürlük; insanın kendisini sadece bir partinin, bir cemaatin, bir tarikatın, bir sivil toplum kuruluşunun, bir grubun yada genel olarak herhangi bir kliğin üyesi, sempatizanı yada müridi olmadığını kabul etmesidir.İnsan bunların içinde elbette olabilir.Fakat sadece bunlardan birisinden olduğunu kabul ederek diğerlerini dışlaması hatta onlara mesafeli bulunması onun özgürlüğü hiç anlamadığını gösterir.Diğer yandan özgürlük; güncel ve yöresel politikanın acizliğinden sıyrılmaktır.Çok daha büyük ve anlamlı hedeflere yoğunlaşarak onlarla ilgilenip zaman kavramı içinde akışa geçmektir…Akış; zamanın nasıl ilerlediğini anlamaksızın yapılan işlere tam yoğunlaşmayla elde edilen ve en yüksek oranda verim alınan bir başarıdır.
Özgürlük; biz değil ben diyerek kendini diğer insanlara ispatlayıp onların hegamonyalarına baş kaldırmak değil, onları yanına alıp onlarla güçlenmek ve onlara rağmen onlara karşı durmaksızın ruh dünyasının çalkantılarından kurtulmaktır.Bağırarak ve ben diyerek değil mütevazi bir şekilde usulcacık biz diyebilme başarısını göstermektir…Özgürlük bağırıp çağırmayı unutup susmasını bilmek, sessiz ve derinden ilerleyerek sağlam tutarlı kararlar verme başarısını yaşamaktır.
Özgürlük; milletin memuru olup başkalarının memuru olmamaktır.Bazen hata yapıp istemesine rağmen olmayı başaramamaktır aslında…Katipliğin esareti ve iğretiliğiyle kağıtların arasında sıkışıp kalmamaktır.Makamların, paranın, kadının ve dünyaya dair pek çok iyi zannedilen şeylerin ağırlığından kurtulmaktır.Kurallar ve yasalar doğrultusunda bir şeyler yapmak zorunda kalındığında bunu dayatmayla zorlamayla değil doğal olarak yapıp zevk alarak gerçekleştirmektir…Tıpkı tüm hayattan zevk alarak mutlu olma becerisi kazanmak gibi…
Özgürlük; aklına her gelen şeyi yapmak ve her istediğini gerçekleştirmeye çalışmak hiç değildir.Akılla duygular arasında denge unsurunu keşfettikten sonra hayatı, istek ve hevesleri bu denge unsuru sayesinde kontrol ederek gerçekleştirmektir.Bu ise gerçek anlamda bilgeliğe yol almaktır.Bilgelik özgürlük yolculuğunda varılacak en önemli hedeftir.Ruhsal tekamülü gerçekleştirmeden hiç kimse özgürlüğü tadamamıştır.Özgürlük öyle kolay elde edilebilecek bir duygu değildir.Özgür olduğunu zannedenlerin çoğunluğu kavanozun içindeki bala dışarıdan bakıp tattığını sananlardır…Oysa tat ve görme duyusu çok farklıdır fakat insanlar çoğu kez bu iki duyuyu karıştırırlar…
‘Laik olmak adam olmaktır’ diyenle ‘tüm laikler adam değildir’ diyenin mantığı aynıdır ve her iki mantık da kesinlikle özgür zihinlerden ortaya çıkmamıştır.‘Papa gelmesin’ demek yada illa da ‘bizden özür dilesin’ diye diretmenin de çok fazla bir anlamı yoktur.Gelmek isteyen gelir gitmek isteyen gider.Her insan özgürce ama usturuplu bir şekilde düşüncesini söyleme özgürlüğüne sahip olmalıdır.Başkasının özgürlüğüne saygı duyduğumuz kadar özgürleşmişizdir.
Papa’nın ülkemize yapacağı ziyareti kimsenin farklı boyutlara taşımaya hakkı yoktur.Zorla ondan özür dilemesini beklemeye de hakkımız yoktur.İte kaka yapılan özür zaten özür değildir.Her kes kendisini söyledikleri ve yazdıklarıyla ele vermektedir.Suçluyu suçundan dolayı sürekli tahkir etmek anlamsızdır. Hayatlarımızı maalesef yapaylıklar ve cafcaflı gösteriler istila ettiğinden karşımızdaki insanlardan da genellikle gösteri bekleriz…Sirklerde ip üstünde oynayan cambazlar gibi gösteriye meraklıyızdır.Diğerlerine kendimizi zorla kabul ettirmeyi yada onları dışlamayı çok sevmemiz gibi…
Özgürlük; sana, bana, ona ve tüm diğerlerine göre farklı anlamlar taşır.Fakat asıl evrenin gerçekliğine göre en tutarlı tanımı nedir? Bu kadar çok tanımı olan kelimenin gerçek tanımını kimler yapmaya yetkilidir? Ve onlar hakikaten gerçek tanımını yapmaya muktedir olabilirler mi? Özgürlüğün iktidarını mı yoksa tutsaklığın muktedirliğini mi yaşamaya çalışmaktadır insanlar?…Özgürlüğümüze bu kadar meraklı olmamız fakat onu yanlış yaşayarak ulu orta yorumlayışlarımızın nedeni nedir? Çabalarımız onu aramakta olduğumuzu ve hala tam olarak bulamadığımızı göstermiyor mu? Bulunan şey aranmazdı değil mi? Hayat aramanın gizemli anlamının omuzlarımıza yüklendiği bir yer mi yoksa?
Sözün özü olarak tam ve kusursuz özgürlük; ‘Gerçek Yaratıcı’ya sadece kul olabildiğine inandığında kuşatır insanı…Bir de kul olmak yada kul olanların sayısını arttırmak için kıtalar ötesine hicrete gitmeyle* özgürleşir insan…Bir kelebeğin kanatlanıp yemyeşil ovada özgürce uçması gibi bir duygudur bu…Kanatlandığı yer bu dünyadır fakat konacağı yer çok ötelerde bilinmeyen fakat emin olunan bir mekandır… Kelebek gibi uçup sonra arı gibi sokanlar değil… Bu duyguyu sadece kelebek gibi uçanlar öğrenebilir…Diğerleri ise sadece merak etmeyle tüm ömürlerini geçirmeye çalışırlar…Böylelikle özgürlük hakkında şairler, yazarlar, doktorlar, gazeteciler görüşlerini belirtirler ve bu konu hakkında her kes bir şeyler yazmaya karalamaya çabalayıp durur…Bunların hepsi bir araya geldiğinde kim bilir bir gün belki de kitap olur!…

kaynak
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.