"Kendimle uzlaşmak gibi bir arzum yok, olmadı da hiç. George Brassens'in bestelediği ve yaygınlaştırdığı "Mutlu aşk yoktur", 1943'de yazdığım bir şiirin dizesidir. Söz konusu mutsuzluk, işgal yıllarının mutsuzluğu. Fransa'nın içinde bulunduğu o acıklı durumda mutlu bir aşk olabilir miydi? Ortak bir mutsuzlukta bireysel mutlulukların olamayacağı teması, o zamanlar işlediğim bu tema, aslında hemen yazdığım tüm yapıtlarda da var. Gerçekten, bu şiirde ortaya çıkan sorun, mutlu aşkın olup olmayacağı değil, mutlu çiftin olup olmayacağıdır. Kadın-Erkek çiftini, erkeğin ve kadının en yüce şekli olarak düşündüğümü söylemiştim. Umarım gelecek günler kadın-erkek çiftine mutluluk taşır."
Elsa'nın Gözleri Öyle derin ki gözlerin içmeye eğildim de Bütün güneşleri pırıl pırıl orada gördüm Orada bütün ümitsizleri bekleyen ölüm Öyle derin ki herşeyi unuttum içlerinde Uçsuz bir denizdir bulanır kuş gölgelerinde Sonra birden güneş çıkar o bulanıklık geçer Yaz meleklerinin eteklerinden bulutlar biçer Göklerin en mavisi buğdayların üzerinde Karanlık bulutları boşuna dağıtır rüzgâr Göklerden aydındır gözlerin bir yaş belirince Camın karılan yerindeki maviliğini de Yağmur sonu semalarını da kıskandırırlar. ............... Ben bu radiumu bir pekbilent taşından çıkardım Benim de yandı parmaklarım memnu ateşinde Bulup bulup yeniden kaybettiğim cennet ülke Gözlerin peru'mdur benim golkond'um hindistan'ım Kâinat param parça oldu bir akşam üzeri Her kurtulan ateş yaktı üstünde bir kayanın Gördüm denizin üzerinde parlarken elsa'nın Gözleri elsa'nın gözleri elsa'nın gözleri.