Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Eylül 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ
Ad:  bs1.gif
Gösterim: 1448
Boyut:  3.6 KB

Bağışıklık sözcüğünün tıp terminolojisindeki karşılığı immunitedir. İmmunite, Latince “immunitas” sözcüğünden köken almaktadır. İmmunitas, bağımsız olmak, özgür olmak anlamlarına sahiptir. Bu kapsamda immunite de vücut için yabancı ve zararlı olan her şeyden arınabilme durumu olarak ifade edilebilir. Peki gerçekten de immunite bize böylesine güzel bir “özgürlük” vaat edebilir mi?
Ad:  bs2.jpg
Gösterim: 1356
Boyut:  7.7 KB
Yaşamımızı sürdürebilmemizin temel öğesi olan bağışıklık sistemimiz normal şartlarda kusursuz bir organizasyona sahiptir. Bu organizasyon, bağışıklık sisteminin vücuda yabancı ve zararlı olan her şeyi, gereği ölçüsünde, etkisiz hale getirmesini, buna karşılık vücudun kendinden olanı da korumasını sağlar. Bu doğal dengenin bozulduğu durumlarda rastladığımız hastalıklar spektrumu iki ucu keskin kılıç benzetmesiyle tanımlanabilir. Bağışıklık sisteminin azalmış yada etkisiz yanıtı, AİDS’TE (Kazanılmış İmmun Yetmezlik Sendromu) olduğu gibi ölüme dek uzanabilecek tablolara yol açarken uygunsuz yada aşırı yanıtı “otoimmunite” dediğimiz vücudun kendi öğelerini yabancıymış gibi algılayıp onları ortadan kaldırmaya yönelik süreçleri başlattığı çok çeşitli hastalıkları oluşturur. Kanserlerde de bağışıklık sisteminin fonksiyonel organizasyonunun bozulması söz konusudur.
Bağışıklık sisteminin fonksiyonel organizasyonu çeşitli aşamalardan oluşan bir takım oyununa benzer. İlk aşamada vücutta bağışıklık sisteminin tetiklenmesine yol açacak etkenle “karşılaşma” yer almaktadır. Bu aşamada vücudun doğal bariyerleri (deri, solunum sisteminin titrek tüylü hücreleri, vücudun farklı bölgelerindeki farklı pH değerleri, doğal flora bakterileri gibi) ilk savunma kalkanını oluştururlar. Buna rağmen etkisiz hale getirilemeyen etken, ikinci aşamada kendini tanıma potansiyeline sahip hücreler tarafından bağışıklık sisteminin daha özelleşmiş unsurlarına sunulur. Bu özelleşmiş unsurları, en genel anlamda, bağışıklık sisteminin hücresel ve salgısal bileşenleri olarak tanımlamak mümkündür ki, bu ana sınıflama pek çok farklı hücre tipini ve birbiriyle bağlantılı çok sayıda ve çok çeşitli biyolojik molekülü kapsamaktadır. İdeal yanıt, bağışıklık sisteminin yabancı etkeni etkisiz hale getirmesi ve bunu yaparken daha sonraki karşılaşmalar için bu etkeni tanıyacak bellek öğeleri oluşturup işlemi sonlandırmasıdır. Bu işlemin uygun şekilde sonlandırılmaması kansere yada otoimmuniteye uzanan tehlikeli bir yolculuğun tetikleyicisi olabilir.
Ad:  bs3.JPG
Gösterim: 1576
Boyut:  22.8 KB
Kimi özel durumlarda bağışıklık sisteminin halihazırda tehdit yaratan bir etken yokken de uyarılması ve bu olası etkene hazırlanması istenebilir. Bu amaçla yapılan uygulamalar, yani aşılar, bellek öğeleri oluşturarak gerçek etkenle karşılaşılması durumunda onu hızlı ve etkili bağışıklık yanıtıyla vücuda zarar vermeden ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. On sekizinci yüzyılın sonları, on dokuzuncu yüzyılın başları ilk aşı denemelerine sahne olmuş ve özellikle ünlü bilim adamı Pasteur’ün katkılarıyla hak ettiği önemi kazanan aşılama, koruyucu tıp etkinlikleri arasındaki öncü yerini almıştır. Günümüzde kimi aşıların immun sistemin fonksiyonel organizasyonunu bozarak orta ve uzun vadede çeşitli hastalıklara yol açabileceği savları mevcutsa da eldeki veriler bu konuda net yargılar oluşturmaya yetecek düzeyde değildir. Özellikle kızamık aşısı-otizm ilişkisi son 10 yılda ayrıntılı olarak sorgulanmış, geriye dönük araştırmalar bu iddiaları doğrulamamıştır.
Ad:  bs4.gif
Gösterim: 1501
Boyut:  27.1 KB
Doğada yapım-yıkım (entropi- negentropi) arasındaki dinamik denge insan vücudu söz konusu olduğunda da geçerliliğini korumaktadır. Bağışıklık sistemi de bunu yansıtan bir ayna gibidir. Genetik alt yapımıza ek olarak ya da kimi durumlarda genetik alt yapımıza rağmen dengeli beslenme, düzenli uyku, bize uygun egzersizler, pozitif düşünce ve rahatlama teknikleri, stresle baş edebilme stratejileri, bağımlılık yapan zararlı maddelerden uzak durmak gibi sağlıklı yaşam alışkanlıklarıyla dengeyi olumlu yönde tetikleyebilmek büyük ölçüde elimizdedir. Yaşama gülümseyelim, o da bize gülümseyecektir!
Ad:  bs5.gif
Gösterim: 1316
Boyut:  13.4 KB


Bağışıklık sistemimizin vücudumuz için önemi nedir?
Bağışıklık sistemimiz vücudumuzu dış ortamda bulunan mikroorganizmalara karşı korumakla yükümlüdür. Vücudumuz hastalıklara karşı bu sistem aracılığıyla savaşır.

Çocuklarda ve erişkinlerde bağışıklık sistemi neden zayıf düşer?
Çocuklarda yeni doğan dönemi ile 1-3 yaş arasında fizyolojik direnç düşüklüğü vardır. Bunlar bilinirse o dönemler bir takım destekler ile daha rahat geçirilebilir. Bağışıklık sistemini beslenme, genetik özellikler, birtakım hastalıklar ve tedavi süreçlerinde (örneğin; kanser, romatizmal hastalıklar) etkileyebilir. Örneğin; aşırı hijyenik ortamlarda bulunma bağışıklık sisteminin gelişimini engeller ve allerji potansiyelini arttırır. Ayrıca ailelerde genetik olarak bazı enfeksiyon hastalıklarına karşı yatkınlık vardır (örneğin; sık üst solunum yolu enfeksiyonları, sık üriner sistem enfeksiyonları ve sık barsak enfeksiyonları).

Bağışıklık sistemimizin zayıflamaması için nelere dikkat etmeliyiz?
Çocuklarınızı aşırı hijyenik ortamda büyütmemek, düzgün ve dengeli beslenme, uykuya yeterince zaman ayırma, mümkün olduğunca stresten uzak durmaya çalışmak, erişkinler için alkol ve sigara kullanımının minimuma indirilmesi, kontrolsüz ilaç (özellikle antibiyotik) kullanımını engelleyerek bağışıklık sistemimizin zayıflamasını önleyebiliriz.

Özellikle hangi dönemlerde bağışıklık sisteminin zayıflamasına karşı önlem almak gerekir?
Çocukluk dönemleri, özellikle 1-3 yaş bağışıklık sistemimizin alt düzeyde olduğu dönemdir. Ayrıca “hümaral immünite” dediğimiz bağışıklık sistemimizin bir parçası erişkin düzeyine 7 yaşında ulaşır. Ayrıca geçirilen her enfeksiyon ve sonrası dönem, bağışıklık sisteminin düştüğü dönem olduğu için özellikle korunmak gerekir. Kış ayları, sıcak soğuk farkının arttığı dönemlerde, yaşlılıkta, aşırı çalışma ve stres dönemlerinde önlemlerin alınması gerekir.

Bağışıklık sistemimizi nasıl güçlendirebiliriz?
Yukarıda saydığımız dönemlerde belirtilen olumsuz koşullar iyileştirilerek (dinlenme, iyi beslenme vb.) ve ayrıca bağışıklık sistemini güçlendiren doğal ürünler ve vitaminler takviye amaçlı kullanılarak bağışıklık sistemi güçlendirilebilir.

Dünyadaki trende baktığımızda Avrupa ülkelerinde, özellikle de Amerikan toplumunda beslenme alışkanlıklarının yoğun yaşam temposuna etkisiyle bağışıklık bilincinin daha fazla yerleşmiş olduğunu görmekteyiz. Özellikle enfeksiyona yakalanma riskinin yoğun olduğu dönemlerde vücut direncini arttırma amacıyla Beta-Glukan gibi doğal bağışıklık güçlendirici beslenme desteği ürünlerinin sıkça kullanılmakta. Bu trendin Türkiye’deki etkileri konusundaki düşünceleriniz nelerdir?
B-glukan adı madde hakkında Türkiye’de olumlu yaklaşımlar olduğunu düşünüyorum. Pediatri camiasında kabul gören bir molekül. Bu düşüncelerin nedeni literatür bilgileri, ürünün doğal olması ve edinilen deneyim ile klinik gözlemlerdir.

Bu tür ürünleri hem yetişkinler hem de çocuklar kullanabilir mi?
Evet, kullanılabilir. Gereksiz antibiyotik kullanımını azalttığı ve hastalıkların azalması nedeniyle hayat kalitesini yükselttiği, okul döneminin sağlıklı geçmesini sağladığı erişkin döneminde mikroorganizmalara karşı vücut direncini arttırdığı için, en önemlisi de güvenilir olduğu için kullanılabilir.
Son düzenleyen Safi; 10 Mayıs 2016 03:42