Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Eylül 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Türkler'de cam sanatı.


Anadolu Selçuklu döneminden günümüze ulaşmış çok az örnek bulunmaktadır. Artuklu ve Selçuklu yapılarında cam kullanıldığını gösteren buluntular elde edilmiştir. Beyşehir gölü kıyısındaki Kubadabad sarayı’nda yapılan kazılarda, alçı şebekeli pencerelerde cam parçaları ortaya çıkarılmıştır.
Ad:  cam5.JPG
Gösterim: 773
Boyut:  67.5 KB
Ayrıca, bu kazılarda emaye tekniğinde bir tabak bulunmuştur (Konya Karatay müzesi). Konya'daki Alaettin köşkü ya da Kılıçarslan köşkü olarak bilinen yapıda da cam izlerine rastlanmıştır. Gözenekli oldukları için dışarıyı göstermeyen bu camlar, renkli olduklarından mekâna ilginç bir aydınlatma sağlıyordu. Bunların kenarları kalın, ortaları inceydi. Diyarbakır’daki Artuklu sarayı kazısında da, üzerinde kabartma olarak ejder figürü işlenmiş cam parçası bulunmuştur.

Osmanlılar'da cam sanatının gelişimi çeşitli kaynaklardan ve minyatürlerden izlenebilmektedir. Ancak ele geçen örneklerin yerli olup olmadığı kesinlikle bilinmemektedir. Murat lll'ün oğlu Mehmet'in 1582’de yapılan sünnet düğününü anlatan Surname-i Hümayun''da (Topkapı sarayı müzesi kütüphanesi), çeşitli sanat dallarının yanında camgeran, cam fırınları başında çalışırken ve hazırladıkları eşyayı sergilerken gösterilmektedir.

Bu minyatürdeki araç ve gereçlerle fırının yapısı günümüzdekilerle benzerdir. Albümün bir başka minyatüründe ise renkli pencere camı yapımcıları betimlenmiştir. OsmanlI yapılarında renkli cam büyük bir ustalıkla kullanılmıştır. Ancak bunlar alçı çerçeveli olduğundan çok çabuk kırılmış, eski örnekler günümüze ulaşmamıştır. Dinsel yapılarda ve sivil mimaride, tepe pençeli rest ya da kafa penceresi denilen üst pencerelerde osmanlı cam sanatının özgün örnekleri bulunmaktadır. Bunlar arasında İstanbul'da Süleymaniye camisi'nin, Üsküdar Mihrimahsultan camisi'nin, Rüstem paşa camisi’nin, Yeni cami’nin, Topkapı sarayı’nın pencereleri sayılabilir.
Ad:  cam6.JPG
Gösterim: 766
Boyut:  125.9 KB
Osmanlılar'da kullanılan cam eşya, önceleri Avrupa'nın önemli cam üretim merkezlerinden geliyordu. 1569 tarihli bir belgeden Venedik'ten cam dışalımı yapıldığı öğrenilmektedir. Bunlar turk beğenisine ve kullanım gereksinimlerine göre hazırlanmıştır. 1700'lerden sonra Bohemya'dan da cam eşya alınmıştır. 1716'da Venedik camlarının alımı bir fermanla yasaklanmıştır. Geleneksel türk camcılığının da XVII. ve XVIII. yy.’larda geliştiği görülür.

Bu dönemde camcılık merkezi Eğri-kapı ile Tekfur sarayı arasındaki kesimdedir. Bakırköy Baruthane-i Amire çevresinde de cam parlatma atölyeleriyle güherçile ocakları kurulmuş, bu bölgeler dışında cam işleriyle uğraşmak yasaklanmıştır. Mustafa III döneminde (1757-1774), Tekfur sarayı çevresinde yaygın bir şişe ve camcılık merkezi oluşturulmuştu. Mahmut I zamanında (1730-1754) Fransa’dan cam ustaları getirilmiştir. Selim III döneminde (1789-1807), mevlevi Mehmet Dede'nin İtalya’ya gönderildiği, orada camcılıkla ilgili yenilikleri öğrenerek İstanbul'a döndüğü öne sürülür.

Abdülmecit zamanında (1839-1861). Çubuklu’da, Beykoz’da ve Incirköy'de yeni cam atölyeleri kuruldu. (BEYKOZ İŞİ.) incirköy'de Çeşmi Bülbül mahallesinde, çeşmibülbül olarak adlandırılan cam eşya üretildi. 1899'da Saul Modiano tarafından Paşabahçe'de, bugünkü Tekel fabrikasının yerinde “Fabbrica vetramidi D. Modiano” kuruldu, bir süre sonra da kapandı. Çokrenkli ve zengin bezemeli türk cam eşyaları arasında gülabdanlar, ibrikler, laledanlar, şamdanlar, sürahiler, şişeler, daldırmalar, kâseler, vazolar, kuş biçimi kaplar, şekerlikler, fincanlar, tabaklar sayılabilir.
Ad:  cam7.JPG
Gösterim: 611
Boyut:  85.6 KB
Günümüzde özellikle Paşabahçe şişe ve cam fabrikaları’nda, geleneksel formlara ve tekniklere bağlı kalınarak el yapımı cam eşya da üretilmektedir.
Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 12 Kasım 2018 02:25