Arama

Şeriat Nedir? - Tek Mesaj #6

CeLebRindaL - avatarı
CeLebRindaL
VIP why did you go why
24 Aralık 2011       Mesaj #6
CeLebRindaL - avatarı
VIP why did you go why
OXFORD’A GÖRE ŞERIAT NEDIR?
Birçok kişi için, şeriat kelimesi alarm zilleri çaldırır...Bu tepkilerdeki endişeler, şeriat teriminin ortak yanlış algısını yansıtır. Yanlışlık, terimin iki anlama geldiği gerçeğinden kaynaklanır. En yaygın kullanımda, şeriat (yol, izlek) İslam kanunundan söz eder. Dünyanın her yerindeki Müslüman ülkelerde, evlilik, boşanma ve miras konularına bakan şeriat mahkemeleri vardır. Bazı ülkelerde, örneğin Suudi Arabistan ve Pakistan’da, şeriat kanunun yetkisi ceza ve ticaret hukukun belirli yönlerini de kapsar. Her iki ülkede de, örneğin, yasal kanunlara had(hudüd) cezaları da dâhil edilmiştir. Had cezaları –örneğin, zina için taşlama ve hırsızlık için elin kesilmesi- İslam’ın ilk zamanlarında uygulanmıştır ve yargıcın takdiriyle cezalandırılabilecek ve tazmin ya da kısas yoluyla çözülebilecek diğer suçların aksine mecburi sayılmışlardır.Ancak şeriatın çok daha geniş bir anlamı da vardır. Kur’anda vahyedilen ve Peygamber Muhammed’in Sünnet’te örneklendirdiği İslam’ın çekirdek inançları ve uygulamalarıyla bu kaynaklardan çıkarılan kanunları kapsar. Esas inançlar ve uygulamalar sabit kalırken, onlardan çıkarılan kanunlar zamanla değişir ve belirgin farklılıklar gösterir. Bunun nedeni bu kanunların çoğunun Kur’andan ve Sünnet’ten yorum yoluyla çıkarılmasından kaynaklanır. Kur’an, örneğin, miras tanzimi gibi bazı kesin yasamalar içerir. Ekseri otoriteler, bu düzenlemelerin yoruma bağlı olmadığına inanmaktadır. Ancak Kur’an öğretilerinin çoğunluğu belirli hukuki kurallara tercüme edilmesi için insani çabaya ihtiyaç duyan ahlaki rehberlik ve tavsiyeler şeklindedir. Kur’an ve Sünnet’i yasal anlamlarının anlaşmasındaki insani çabaya fıkıh (anlama) adı verilmektedir.Fıkıh terimi aynı zamanda insani çabayla tertiplenmiş yasalara atıf için de kullanılır. İlahi kaynaktan geldiğine yani mükemmel ve değişmez olduğuna inanılan şeriat kanunlarının aksine, fıkıh kanunları insan mahsulüdür ve bu nedenle gayri mükemmel ve yenilenmeye meyilli olarak görülürler. Gerçekten de, İslami hukukun gövdesi 14 yüzyıldan beri gelişmektedir ve farklı şartlar ve değişen şartlara göre uyarlanmıştır ve İslami yasal yürütmenin 5 ekolü ortaya çıkmıştır. Diğer herhangi bir yasal sistemde olduğu gibi, yorumlar farklılıklar göstermektedir, bazı kurallar yürürlükten kaldırılırken yenileri ortaya çıkmıştır. Fıkıh’ın resmi “kökler”inden biri de, şartlar zorladığında kuralları yeniden yorumlama amacı taşıyan entelektüel çabadır. (içtihat)...Sürgündeki Tunuslu düşünür Raşit Gannüşi, toplumun otoritesi olarak tanımladığı şura yani Kur’anın katılımcı hükümet prensibine dayanarak, laik demokrasilere Müslümanların katılımını savunur. “Bağımsızlık, kalkınma, sosyal birlik, sivil haklar, insan hakları, siyasi çoğulculuk, yargının bağımsızlığı, basın özgürlüğü, cami ve İslami ibadetlerinin özgürlüğü” gibi hayati İslami amaçlara ulaşmak için yardımcı olmaya hevesli herkesle Müslümanlar çalışmalıdır.Hangi kanunların kesin olarak içtihada tabi olması noktasında birçok farklı görüş vardır. Muhafazakar alimler arasında inandıkları kanunların şeriat olarak korunması ve bu nedenle de içtihada tabi olmaması gerektiği yaygındır. Reformcu düşünürler, şeriat ve fıkıh arasındaki farkı çok daha önemli vurgu yaparlar. Bu tartışma tarih boyunca İslami söylemin bir özelliği olmuştur.Ünlü hukuk alimi İbni Teymiye (1328) Allah’ın vahyi ve ideal olara şeriatın teknik kullanımıyla, belirli kurallardan söz eden jenerik kullanımı arasını ayırmada başarısız olanları eleştirmiş ve cahil ve adil olmayan kadıların kararlarının şeriatla karıştırılmasına karşı uyarmıştır. Şeriat metinleri hangi kanunlarla adil ya da değil hüküm verilebileceği ölçüsü dahi koymuştur: şeriatın “maksatları” ve “amaçları” (makaşit). Bu amaçlar arasında yaşama, din, aile, mülk ve fikir hakkı olarak tanımlanan insan haklarının korunması da vardır. Eğer bu haklar korunmuyorsa, kanunlar yeniden düşünülmelidir.Müslümanların şeriatın ebediyetine ve evrenselliğine vurgu yaptıkları doğrudur, ancak bu İslami kanunların değiştirilemez olduğu ya da herkesin İslami kanunla yönetilmesi gerektiği anlamına gelmez. Bunun anlamı şeriatın değer ve amaçlarının hayatın tüm yönlerini kapsadığıdır. Bazı alimler şeriatın amaçlarını yerine getiren her yasanın doğal olarak İslami olduğu dahi öne sürmüşlerdir. Şeriatla yönetildiğinde dünyanın daha iyi bir yer olacağına inanan Müslümanların var olduğu doğrudur. Açık sözlü bir azınlık dışında yine de bu duruş ruhsaldır, siyasi değil. Tamara Sonn ( 21 Ağustos 2008 )
O Kadar Kalabalik ki Yalnizligim..