Arama

Hemşirelik - Tek Mesaj #1

kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
2 Ekim 2006       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

hemşirelik

Ad:  hemşirelik.JPG
Gösterim: 543
Boyut:  20.8 KB

hasta, sakat ve yaralıların bakımı ve bunların iyileştirilmesi için öngörülen fiziksel, ruhsal ve toplumsal çevreyi oluşturmak amacını güden meslek dalı.

Hemşireler hekim, hastabakıcı, sağlık memuru gibi öbür sağlık personeli ile ortak bir çalışma yürütürler; halkı, hastalıklardan korunma, aile planlaması, bebek ve çocuk bakımı, gebelik ve loğusalık konularında eğitir ve bu alanlarda yapılan çalışmalara katılırlar.

Tıptaki gelişmeler yeni uzmanlık alanlarının ortaya çıkmasına, bazı hemşirelerin özel bir eğitimden geçerek bu alanlarda uzmanlaşmasına yol açmıştır. Çoğu ülkede hemşirelerin üçte ikisi hastanelerde çalışır; bunların arasında genel hemşirelerden başka ağır hastaların ve acil vakaların bakımını üstlenen yoğun bakım hemşireleri, özellikle yeni doğan bebeklere hizmet veren pediatri hemşireleri, psikiyatri hemşireleri ya da ameliyat hemşireleri gibi uzman olanlar da vardır.

Tarihi


İnsanlar ilk çağlardan beri başkalarının duyduğu acılardan etkilenmiş, hasta ve sakatları rahat ettirme isteği duymuşlardır. Doğum, yaşlanma, ölüm ve hastalıklara ilişkin düşünce ve davranışlar çağlar boyun ca hemşirelik ve tedavi yöntemlerinin gelişmesini etkiledi. Mısır, Hint, Çin, Aztek ve Eski Yunan uygarlıklarından kalan belgelerde yaraların dağlanması, yakı ve pansuman uygulanması, kırık ve çıkıkların sarılması gibi yöntemlerden söz edilir.

İnsanlar arasında sevgi ve kardeşlik önerisiyle ortaya çıkan Hıristiyanlığın yayılması ile birlikte hasta bakımına karşı duyulan ilgi de arttı. Hıristiyanlığı ilk kabul edenler arasında evlerini hasta ve düşkünlere açan soylu Romalı kadınlar da vardı. Ortaçağda kurulan manastır tarikatlarının bazıları sağlık hizmeti de veriyordu. Haçlı seferleri sırasında kurulan St. Jean (Hospitalier) tarikatı, ikisi Kudüs’te olmak üzere pek çok hastane açtı. Özellikle doğal afetler sırasında halka sağlık hizmeti ve yardım götürülmesinin amaçlandığı bu hastanelerde akıl hastalanna da bakılıyordu.

Bu tarikatlar, sağlık alanında çalışanlar arasında bir tür hiyerarşik örgütlenmeyle, gönüllü hizmet anlayışının temelinin atılmasına yol açtı.
Hemşireliğin itici gücünü bilim ve dinden aldığı söylenebilir. 16. yüzyılda bilimdeki ilerlemelere koşut olarak toplumsal ve dinsel hizmetlerde de hızlanma görüldü. 1633’te kurulan St. Vincent de Paul Rahibeleri tarikatı hemşirelere mesleki ve genel bir eğitim veriyor, onların halkın sağlık konusundaki bilgilenmesine yardımcı olmasını öngörüyordu.

Hemşirelikte en büyük ilerleme, 19 yüzyılda Florence Nightingale’in öncülüğüyle başladı. Nightingale’in 1854’te Kırım Savaşı’na gitmesinden önce ordudaki sağlık hizmetlerinin düzensizliği, askerlerin yaşadığı koşulların sağlıksızlığı, yiyecek kaynaklarının ve hastabakıcıların yetersizliği, yaralı askerler arasındaki ölüm oranının yüzde 50’nin üstüne çıkmasına yol açmıştı. Kırım’a giden hemşirelerin çabaları ve düzenli çalışmaları bu oranı yüzde 2,2’ye düşürdü.

Florence Nightingale, hemşirelerin özel bir eğitim görmesi ve hemşireler ile hekimler arasında mesleki bir yardımlaşma olması gerektiğine inanıyordu. Hemşire yetiştiren okulların hastanelerden bağımsız olmasını ve bu okullarda deneyimli hemşirelerin yanı sıra hekimlerin de ders vermesini savundu. Hemşireler yalnız hastanede ve evde hastaya bakmak üzere değil, hastalara ve ailelerine sağlıklı kalmanın koşullarını da öğretmek üzere eğitilmeliydi. Florence Nightingale’in yeni sistemi kurmasından kısa zaman sonra Ingiltere’de eski hemşirelik sistemi çöktü; bu hareket zamanla bütün gelişmiş ülkelere yayıldı. 20. yüzyılda hemşireler ile birlikte hemşire yardımcıları va hastabakıcıların da sayısı arttı.

Türkiye'de hemşirelik


Hemşirelik Osmanlı Devleti’nin son dönemlerine değin bir meslek olarak yerleşmemişti. 20. yüzyılın başındaki savaşlarda, hasta bakımının yetersizliği nedeniyle yaralı askerlerin kurtanlamaması, yetkililerin bu alanda çalışmalara başlamasına yol açtı. Meclis-i Tıbbiye-i Mülkiye’nin başkanlığını yürüten Besim Ömer Paşa, 1911’de Washington, D.C.’deki Kızılhaç Örgütü Kongresi’ne katıldıktan sonra gelişmiş ülkelerin hemşireliğe verdiği önemi yakından gördü ve İstanbul’a dönünce Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne başvurarak bir hemşire okulu açılması gerektiğini bildirdi.

Aynı yıl, İstanbul’da Kadırga’da altı aylık bir gönüllü hemşire kursu açıldı; Türk kadınları ilk kez Balkan Savaşı’nda hastanelerde hemşire olarak çalışmaya başladılar. I. Dünya Savaşı’ndan sonra İstanbul’un işgali sırasında ABD’nin kentteki yetkilileri, kendi askerlerini ve mültecileri tedavi etmek amacıyla daha sonra Amiral Bristol Hastanesi adını alan Amerikan Hastanesi’ni kurdular (1920).

Türkiye’deki ilk özel hemşire okulu, bu hastanenin bünyesinde açıldı. Cumhuriyet döneminde kurulan ilk hemşire okulu 1925’te İstanbul’da öğrenime başlayan Kızılay Hemşire Okulu’dur. 1936’da okulun eğitim sisteminde ve yönetiminde değişiklik yapıldı; öğrenim süresi üç yıla çıkarıldı ve öğrenci olarak ortaokul mezunlan alınmaya başladı. 1943’te Erenköy’de, sonradan Tevfik Sağlam Özel Hemşire Koleji adını alan Verem Savaşı Hemşire Okulu kuruldu. Günümüze değin açılan hemşire okulları arasında Şişli Etfal Hastanesi ile Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne bağlı Hemşire-Ebe Laborant okulları (1946), Ankara Doğumevi Hemşire-Ebe Laborant Okulu (1959), Florence Nightingale Hemşirelik Yüksek Okulu (1961) ve Hacettepe Üniversitesi’ne bağlı Sağlık Bilimleri Yüksekokulu (1961) sayılabilir.

Hemşirelik yüksekokulu


Ankara'da Hacettepe üniversitesi'ne bağlı yüksekokul.

Türkiye'de hemşirelik alanındaki lisans eğitimi Hacettepe çocuk sağlığı enstitüsü'ne bağlı Yüksek hemşirelik ve sağman okulu’nun açılmasıyla başladı (1961). Kısa bir süre sonra fizik tedavi, diyet ve tıbbi teknoloji lisans programlarının eklenmesiyle bu eğitim kurumunun adı Sağlık bilimleri ve hemşirelik yüksekokulu olarak değiştirildi. Hacettepe tıp ve sağlık bilimleri fakültesi kurulduğunda (1963), hemşirelik ve öteki sağlık bilimleri dallan fakültenin bölümlerini oluşturdular.

1964’te Diş hekimliği ve Temel bilimler yüksekokullarının eklenmesiyle Hemşirelik, Diyetetik, Fizik tedavi ve rehabilitasyon, fakültenin yapısı içinde bağımsız birer yüksekokul olarak kendi müdürleriyle yönetilmeye başlandılar. 1967'de Hacettepe üniversitesi tıp ve sağlık bilimleri fakültesi, ayrı fakülteler olarak örgütlenince Hemşirelik yüksekokulu Sağlık bilimleri fakültesi'nin yüksekokullarından birisi oldu. 1972'de Sağlık bilimleri fakültesi “mezuniyet sonrası eğitim fakültesi" olarak örgütlendi ve Hemşirelik yüksekokulu doğrudan rektörlüğe bağlandı.
kaynak: Ana Britannica
Son düzenleyen Safi; 5 Aralık 2018 23:59