Arama

Kore Savaşı - Tek Mesaj #3

CeLebRindaL - avatarı
CeLebRindaL
VIP why did you go why
21 Ocak 2012       Mesaj #3
CeLebRindaL - avatarı
VIP why did you go why

KORE SAVAŞI TARİHÇESİ VE TÜRK ORDUSUNUN KORE SAVAŞINDAKİ ÖNEMİ


Sanayi devrimiyle birlikte Batılı ülkeler Asya’da pazarlar elde etmek için Doğu Asya’nın bir iskelesi olan ve o günkü nüfusu 30 milyonu bulan Kore’yi ticari pazar olarak görmeye başlamışlardı. Bunun sonucunda büyük mücadeleler yaşanmış, sonrasında da Kore birçok ülkeyle anlaşmalar imzalamak zorunda kalmıştır.
Ad:  kore savaşı3.jpg
Gösterim: 789
Boyut:  160.9 KB

Japonlar ve Ruslar 38. paraleli daha 1896'da kullanmak ve bu hat boyunca tarafsız bir bölge kurmak istemişlerdi.İşte bu suretle Kore, birdenbire iki Kore olmuştu. 1945'de Kore'nin, Japonlar’dan kurtarılırken ikiye bölünmesi bu ülkeyi komünist ve anti komünist dünya arasında en çetin bir çatışma alanı haline sokmuştu.Güneyde bir Demokratik Kore ( 15 Ağustos 1948 ) , kuzeyde de Komünist Kore Halk Cumhuriyeti ( 12 Eylül 1948 )'in kurulmasından sonra, 25 Haziran 1950'de kuzeyin taarruzu ile iç harp başlamış oldu.Bu hâl, bir taraftan B.M.’in diğer taraftan Çin ordularının savaş alanına girmesine yol açmıştı. Güney ve Kuzey Kore'yi birleştirmeye çalışan B.M komisyonu bunu başaramamıştır. Kore anlaşmazlığının sürüp gitmesinde Batılı devletlerle ve özellikle Amerika ile Sovyetler Birliği arasında, dünya sorunları hakkında bir anlaşmaya varılamamasının büyük payı vardır.

B.M Genel Sekreteri 28 Haziran 1950'de bütün üye devletlere Konseyin 27 Haziran 1950 tarihli kararını bildirdi ve üye devletleri Kore’ye yardıma çağırdı. Bu çağrıya 22 ülke olumlu cevap vermiştir. Bu ülkelerden bazıları askeri yardımda bulunurken bazıları da askeri teçhizat yardımında bulunmuştur. Askeri yardımda bulunan ülkelerden birisi de Türkiye’dir. Türk Tugayı 25 Eylül 1950’de ilk kafilesini İskenderun’dan yola çıkarmış ve 16 Ekim’de Kore topraklarına ayak basmıştır. Tugay Teagu şehrine yerleşmiş 20 Kasım’dan itibaren de ilk muharebelerinin olacağı Kunuri bölgesine geçmiştir. Kunuri’de o kadar çok şiddetli bir soğuk vardır ki donmamak için askerler bulundukları yerlerde tepinmekte ileri geri koşmaktadırlar.28 Kasım sabaha karşı başlayan Kunuri muharebesi üç gün üç gece aralıksız sürecekti.Türk Tugayı Kunuri’de altı Çin tümeni tarafından çevrilmiştir.Dört tarafı çevrilen bir birliğin kurtulduğunu tarih yazmıyor.Tugay Komutanı General Tahsin Yazıcı’nın: “Çemberi yardık, cepheye ekmek gönderin, görev verin.” Telsiz bildirisi, dünya basınında ve radyolarında büyük yankı yapmıştı.Ayrıca Türk ordusu Sunchon Boğazı’nı koruyarak B.M Ordusu’nu imha olmaktan kurtarmıştır. Her tarafı sarılmış olan bir birlik düşmanın içinden büyük bir soğukkanlılık ve sükunetle hareket etmiş , ses çıkarmamak için erler ayakkabılarını çıkarıp ellerine almış ve süngülerinin parlamaması için de eldivenlerini süngülerine geçirmişlerdir. Çetin muharebeler esnasında General Yazıcı “SON ER, SON KURŞUN” emrini verir ve Türk askeri bütün varlığını ortaya koyar.B.M ve Türk ordusu derin bir boğaza girdiğinde, düşmanın havan ve bazuka ateşleriyle durmak mecburiyetinde kalır. Askerler vasıtalardan atlayarak sarp yamaçlara doğru saldırır. Daracık boğaz , top tüfek sesleri, birbirine karışan türlü lisan gürültüleriyle inlemektedir. Bir kamyon üstüne oturan bir havan mermisinin infilâkıyla vasıtanın havaya fırlayan parçaları arasına insan uzuvları da karışmaktadır.Çok çetin geçen mücadelenin ardından zaferi Moskova radyosu veriyor ve Amerikalılara “bu defa sizi Türkler kurtardı” diyordu.

Sosori şehrinde madalya töreni için Tugayımıza gelen 8.Ordu Komutanı General WALKER uzun konuşmasına şöyle başlar:
“Kahraman Türk evlatları: Size şahsım, ordum ve Amerikan milleti adına teşekkür etmek için gelmiş bulunuyorum.Görevinizi fedakârane bir şekilde yaptınız.Eğer sizin düşmanı durdurmak için kahramanca çarpışmanız ve mukavemetiniz olmasaydı, ordum kuşatılarak çok zor durumlara düşecek, belki de imha edilecekti…”

Türk askeri bu defa Kumyangjang-ni’de kahramanlık yazacaktı. Türk askerinin ALLAH ALLAH nidaları bu defa burada duyulacaktı. 26 Ocak’ta karşıdaki ordunun Kunuri’deki düşman olduğu anlaşıldığında, Türk askerini arkadaşlarının intikamını alma hırsı saracak ve bu hırsla düşmanın üzerine atılacaktı. Mermisi bittiğinde süngüsüyle Kore’de Türk tarihine bir kahramanlık destanını daha hediye edecekti. Zafer yine Türk askerinindi. Türk ordusunu bütün B.M ordusu komutanları kutluyor ve madalyalarla göğüslerini kabartıyorlardı. General Mac Arthur “Sizleri görmekten memnunum.Japonya’da siz Türklere herkes kahraman diyor.Kunuri’de 8.Orduyu kurtaran, KUMYANGJ-Nİ de düşmanı mağlup ve perişan eden Türkler, kahramanlar kahramanıdır; Türk Tugayı için yok yoktur.”diyordu.

Türk askeri Kore’de sadece savaşmıyordu Koreli muhtaç ve yetimlere de elinden gelen yardımı yapıyordu. İşte o günleri Yüzbaşı Nazım Özoğul şöyle anlatıyor; “Takriben 20 yaşında bir Koreli kadının üstü başı parça parça olmuş. Edep yeri kan içinde.Yırtılan elbisesinden memeleri dışarıya sarkmış. Yüzü gözü çizikler içinde bu çiziklerden akan kan boynundan göğsüne sızmış. Sol kolu ve bacağı kan içinde. Saçları darmadağınık. Gözleri yuvalarından fırlamış. Odanın içindeki eşyalar darmadağınık. Hemen kapının yanında soluna yıkılmış, yanında takriben iki yaşında bir çocuk ölü annesinin üzerine kapanmış, memelerini emiyor” diyor. Türk askeri işte bu şekilde bulduğu yetimleri Seul’de kurduğu Ankara okulu ve yetimhanesinde muhafaza ediyor ve onlarla ilgileniyordu.

Düşman yenilgiye doymuyor bu defada Wegas’ta Türk askerinin karşısına çıkıyordu. Artık düşman son kozunu oynamaya başlamıştır ama karşısında yenilmez bir ordu vardır. O muharebede bulunan Astsubay Osman Eken şöyle anlatıyor ; “Mayıs ayında gece zifiri karanlık, yağmur çiseliyor, zaman zaman atılan aydınlatma mermileriyle ortalık gündüz gibi oluyor; düşen mermilerin meydana getirdiği toz ve duman bulutu içinde içi yaralı,inleyen insanlarla şehit ve ölülerle dolan irtibat hendeklerinde meydan savaşının izlenimini veren mahşeri bir tablo, bir karış boş yer bulunmayan bir tepede düşmanın görebildiğimiz yerde, yine cesetlerin üzerlerine mevziler yaparak cesetlere basa basa yürüyorduk.Makinalı tüfeklerimizin önü cesetlerle dolu önümüzü göremiyoruz, tepeyi yine de savunmaya çalışıyoruz…” 28 Mayıs 1953’de başlayan muharebe tam 26 saat göğüs göğüse aralıksız sürer ve Wegas 16 defa el değiştir.26 saatte Türk askeri 147 şehit verirken , düşman 4000 zayiat vermiştir.

Bu muharebenin sonunda başaramayacağını anlayan düşman ordusu 27 Temmuz 1953’de Panmunjon’da ateşkes anlaşmasını imzalar.Kore Savaşı’nda Türk Ordusu’nun kaybı 724 şehit olarak açıklanmıştır.

Bugün Kore Dünya ekonomisinin devleri arasındadır. Savaştan sonra her alanda başlattığı kalkınma programı sayesinde bugünkü halini almıştır. Cumhurbaşkani Park Jeong Hee Kore’nin kalkınmasında çok önemli bir yere sahiptir. Kore Savaşı’ndan sonra Türk insanı ile Koreliler arasında sıkı bir muhabbet oluşmuştur.1999’da Türkiye’yi sarsan depremde Koreliler canlarıyla ve mallarıyla Türk insanının yanında oldular. 2002 Dünya kupasında Türkiye ile karşılaşan Kore futbol takımı yenilmesine rağmen Türk futbolcularla kol kola girerek seyircilerin karşısına çıkıyordu. Seyirciler bütün stadı “Türkiye Türkiye!” sesleriyle inletiyordu. Savaşla başlayan dostluk bugün halen devam etmektedir. Ümidimiz gelecekte de iki ülke arsındaki dostluğun devam etmesi yönündedir.

Burak KARAKURT
Son düzenleyen Safi; 25 Temmuz 2016 00:43
O Kadar Kalabalik ki Yalnizligim..