Arama


Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
1 Şubat 2012       Mesaj #8
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Akdeniz'in Önemi

Asya, Afrika ve Avrupa'nın kavşağında, önemli bir ulaşım yolu olan Akdeniz, binlerce yıldan beri, birçok uygarlığın mal ve kültür alışverişinde başrol oynamıştır. Bundan başka Akdeniz, sahne olduğu bütün siyasal çatışmalara rağmen, bir güneş ve tatil simgesidir, her yıl milyonlarca turist çeker.

Deniz yolculuğuna pek elverişli olmamakla birlikte (düzensiz rüzgârlar ve akıntılar, sayısız gizli kayalıklar), Akdeniz öteden beri çok işlek bir ulaşım yoludur; dağlarla, çöllerle veya din, kültür ve siyasal rejim farklarıyla birbirinden ayrı kalmış bölgeleri birbirine bağlamış, böylece sürekli bir buluşma ve çatışma yeri olagelmiştir.

Dünyadaki denizler arasında insanlığa en uygun ve en yakın deniz Akdeniz'dir. Çevresinde yüksek uygarlıkların doğmasında önemli rol oynayan Akdeniz, XIX. yüzyıla kadar büyük deniz savaşlarına da sahne olmuştur, llkçağ'da Fenikeliler, Kartacahlar, Romalılar; Ortaçağ'da Çenevizliler ve Venedikliler; Yeniçağ'da Venedikliler ve Osmanlılar üstün donanmalarıyla Akdeniz'e egemen oldular. XVI. ve XVII. yüzyıllarda Akdeniz bir Türk gölü durumundaydı. XVIII. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu gerilemeğe başlayınca Akdeniz'de İngilizler üstünlük kurdu. Cebelitarık, Malta ve Süveyş Kanalı gibi kilit noktalar İngilizlerin eline geçti. Zamanımızda ise Amerikan ve Sovyet donanmaları Akdeniz'de rekabet halindedir.

Ekonomik bakımdan Akdeniz, tarihte birkaç defa Önemini yitirdi. Îlkçağ'da, Akdeniz doğunun lüks maddeleriyle batının hammaddeleri arasında önemli alışveriş alanıydı. Buna benzer bir alışveriş düzeni de Ortaçağ'da gerçekleşmiş, Venedik, baharat ticaretine egemen olarak üstünlük kazanmıştı. Ama Portekizlilerin aç&ğı Kap yolu, Akdeniz'de gerilemeğe sebep oldu ve bu durum ancak 1869'da, Süveyş Kanalı'nın açılmasıyla düzeldi. O zaman Akdeniz, Hindistan ve Uzakdoğu yolunun can damarı haline geldi. 1967 yılında kanalın kapatılması, ikinci bir defa Akdeniz'in gözden düşmesine sebep oldu. Bu durum ancak 1975'te, kanalın yeniden açılmasıyla son buldu.

Bu iniş çıkışlara rağmen, Akdeniz'in gerek ticaret alanında (Arap ülkelerinden petrol ithali), gerek sanayi alanında oynadığı rol, öneminden bir şey kaybetmiş değildir. Gerçekten de, İkinci Dünya Savaşı sona erdiğinden beri, Akdeniz kıyılarında gittikçe artan sayıda sanayi tesisleri kurulmaktadır: petrol rafinerileri, gemi şantiyeleri, çelik fabrikaları v.b.

Meydan Larusse Gençlik Ansiklopedisi, 1. Cilt, Sy: 48-49-50
Dünyada tespit edilmiş petrol rezervlerinin %65’ine, doğalgaz kaynaklarının ise% 41’ine sahip Ortadoğu coğrafyasının sıcak denizi olan Doğu Akdeniz,aynızamanda Büyük Ortadoğu projesinin de çekirdek bölgesi durumundadır.

Tarihin her döneminde büyük güçler tarafından rekabet alanı olarak algılananve ciddi çatışmalara sahne olan Doğu Akdeniz , yakın gelecekte yine birçok açıdan Dünyanın gündemine gelecek ve 21.yüzyılın en keskin hesaplaşmasının yapılacağı bölge olacaktır.

Bu bölgede, güvenlik ve istikrarı gelecekte tehdit edebilecek bir başka unsur daBölgenin yenilenebilir su kaynakları açısından fakirliği olacaktır.

Doğu Akdeniz Havzası’ndaki ülkelerin birçoğu su açısından, çeşitli oranlarda Memba ülkelerine bağımlı ve ya su kaynaklarını kıyıdaş bir ülkeyle birlikte kullanmak durumunda olan ülkelerdir. Bu karakteristik özellik, havzada kıt olan su kaynaklarının kullanımının önemini arttırarak havzanın geleceğinde etkili bir rol oynayacaktır.

Akdeniz'in Doğusu / Dursun Ali, arka kapak yazısı


Boğazların Önemi
Boğazlar, konumu ve tarihi önemi itibariyle, İstanbul Karadeniz kapısı, Çanakkale de Ege Denizi kapısı olarak, geçmişte taşıdıkları ve çağımızda taşımakta oldukları stratejik önem ve değer açısından daima birlikte mütalaa edilmiş ve edilmektedir.

Her iki boğazda, klasik ve dar çerçevede sadece Akdeniz'i Karadeniz'e, Avrupa'yı Asya'ya bağlayan su geçitleri ya da köprüler değil, Akdeniz'in öteki önemli su geçitlerinden Cebelitarık ve Süveyş kanalı ile de bütünleşerek, dünyanın büyük denizlerini (Atlas ve Hint okyanusu gibi) ve büyük kıta kara parçalarını birbirine bağlayan, daha geniş anlamdaki jeopolitik konumuyla, dünya siyaset ve iktisadiyatı üzerine olan etkilerini bu gün de korumaktadır. Bu nedenlerledir ki, Türk Boğazları, uluslararası ilişkilere yön vermede daima odak noktası olmuşlardır.

Boğazların tarihin akışı içindeki stratejik durumu ve jeopolitik konumuyla ilgili yukarıdaki kısa açıklamaların ışığı altında, tarihin eski dönemlerinden beri ön planda, Avrupa ve Asya ülkeleri arasında başlamış olan ekonomik, ticari ve siyasi ilişkilerle, askeri hareketler, sürekli olarak Boğazlar bölgesinde cereyan etmiştir. Başka bir deyişle Boğazlar, dünyanın diğer parçalarında pek görülmemiş ardı arkası kesilmeyen mücadelelere sahne olmuştur.

Bu açıdan Türkiye, jeopolitik ve jeokültür levhalar üzerinde bir sınır ülkesidir. Yani batıdan Avrupa kültürü, kuzeyden Rus kültürü,doğudan Asya kültürü ve güneyden Afrika ve Arap kültürü ile sınırlıdır. Dolayısıyla Türkiye, aynı zamanda dünya kültürlerinin kesişme noktasında bulunur. Marmara Denizi,Çanakkale Boğazı ile Adalar denizine, İstanbul Boğazı ile de, Karadeniz'e bağlıdır. Adalar denizi güneyde, Akdeniz ile birleşir. Akdeniz ise, batıda Cebel−i Tarık Boğazı ile Atlas Okyanusu'na bağlantılıdır. Bu sebeple, Türkiye'nin üç tarafını çevreleyen denizler, dünya okyanuslarına açılmaktadır. Türkiye ve Karadeniz'e komşu olan ülkeler için boğazların çok büyük bir önemi vardır.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
theMira