Arama

Bitlis - Tek Mesaj #5

GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
11 Şubat 2012       Mesaj #5
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  bitlis5.jpg
Gösterim: 313
Boyut:  30.5 KB
BİTLİS

(13), D. Anadolu bölgesinin G. kesiminde il; 330 115 nüf. (1990); 6 707 km2 (göller hariç); merkez ilçe dışında 6 ilçe; 12 bucak; 303 köy. Merkezi Bitlis, 38 130 nüf. (1990). Van bölge idare mahkemesine bağlıdır.

Bitlis, osmanlı döneminde, günümüzde ayrı birer il olan Muş ve Siirt sancaklarını da kapsayan daha geniş bir vilayetin adıydı, il toprakları, Van gölünün B kıyılarından G.-D. Toroslar dış eteklerine kadar K-D.-G.-B. doğrultusunda uzanan, kabaca üçgen biçiminde çok engebeli bir alanı kapsar. Bu üçgenin daha geniş olan G. kesimini, ilin belkemiğini oluşturan G. - D. Toroslar kaplar. Van gölünün ve Muş ovasının G.’inde fay diklikleri boyunca birdenbire bir duvar gibi yükselen ve Bitlis eski kütlesi de denilen bu dağlarda birçok doruk 2 500, hatta 3 000 m'yi aşar (Bulak dağı 2 633 m, Ziyaret dağı 3 003 m, ilin D. sınırında Alacabük dağı 3 076 m, Gözeli dağı 3 103 m), iç ve G.-D. Anadolu bölgeleri arasında aşılması çok güç bir engel oluşturan bu dağlık kesimde, ilkçağ’dan beri başlıca geçit, kaynağını Van gölünün G.-B.’sındaki Rahva düzünden alan Bitlis çayının vadisini izleyen yoldur. II topraklarının K. yarısındaki engebeliği, geniş ve yüksek platolar oluşturur.

Bunların üzerlerinde, yer yer Süphan dağı (4 058 m) ve Nemrut dağı (2 801 m) gibi görkemli’yanardağlar yükselir. Türkiye’ nin yükseklikte üçüncü dağı ve sönmüş bir yanardağ olan Süphan’ın krateri 1,5 km uzunlukta bir buzulla kaplıdır. En son 1441'de püskürmüş olan ve halen içinden gazlar tüten Nemrut dağının geniş kalderasında, biri büyük ye derin, öteki küçük ve suları sıcak iki göl yerleşmiştir. Nemrut'tan çıkan lavlar, Van gölünü B. dan kapatmış ve Bitlis çayı vadisini izleyerek G.’e doğru uzanan 20 km uzunlukta bir lav akıntısı oluşturmuştur. Van gölünün en derin (400 m'den çok) kesimini oluşturan B. yarısı ile, Nemrut'un K.'indeki Erçek gölü ve Süphan ın eteğindeki Aygır ve Arin gölleri de il sınırları içindedir.

Bitlis, D. Anadolu’nun şiddetli kara ikliminin etkisindedir. Kışlar soğuk (Bitlis'te ocak ortalaması-2,4 °C) ve uzundur. K.’ deki platolar ve çukurluklar dışında, özellikle dağlık kesimlerde bol olan yağışlar (Bitlis'te yılda 957 mm) çoğunlukla kışın ve ilkbaharda düşer; kar yağışı zaman zaman yolların kapanmasına beden olur (Bitlis'te karla örtülü gün sayısı ortalama 119). Yazlar sıcak, ancak kısadır. Bu sert iklim, derin Van gölünün etkisiyle göl kıyılarında bir ölçüde yumuşar. Bitki örtüsünün büyük ölçüde tahrip edildiği Bitlis’ te, ormanlar il yüzölçümünün ancak 1/10’ unu kaplar. En yaygın ağaç türleri meşe, karaağaç ve ardıçtır.

Bitlis az nüfuslanmış (krrri’ye 49 kişi) ve kırsal nüfusun çoğunlukta olduğu illerden biridir. Yıllık nüfus artış hızı, 1985- 1990 yılları arasında il ve ilçe merkezlerinde %o 20,22, bucak ve köylerde %o 14,70 olmak üzere ortalama %o 17,07 olarak gerçekleşti. Bu değer, Türkiye geneline göre oldukça düşüktür. Buna karşılık, Van gölü kıyısında önemli bir iskele olan Tatvan, 54 0001 geçen nüfusuyla kalabalık bir kente dönüştü.

ilde tarım ve hayvancılık hemen hemen aynı ölçüde önemlidir. Bu engebeli bölgede tarım alanları dardır (il yüzölçümünün % 11 kadarı). Başlıca ürünler tahıllar (üretim miktarları sırasına göre buğday, darı ve arpa), tütün, şekerpancarı ile çeşitli meyve ve sebzelerdir, il, hayvan sayısının çokluğuyla dikkati çeker (500 000’e yakın koyun; bir bölümü tiftik keçisi olmak üzere 300 000’den çok keçi). Sanayinin gelişmediği ilde, kimi sanayi etkinlikleri de il merkezinde yoğunlaşmıştır, ilin başlıca ulaşım yolları Van kıyılarını ve Bitlis geçidini izleyen karayollarıyla, K.’de Tatvan'a, G.’de Kurtalan’a uzanan demır- yollarıdır. Ayrıca Tatvan’ın Tuğ iskelesinden Van’a feribot seferleri yapılmaktadır.

BİTLİS
Bitlis ilinin merkezi kent. Karayoluyla Ankara’dan 1 110 km, G.’de demiryolu istasyonu Kurtalan’dan 90 km, Van gölü kıyısındaki iskelesi ve istasyonu Tatvan’dan 25 km uzaklıkta; 36 073 nüf. (1985).

COĞRAFYA
Geçmişi ilkçağ a inen, eski bir yerleşme merkezi olan Bitlis, D. Anadolu’yu Mezopotamya’ya bağlayan en kısa ve en kolay aşılan doğal yol olan Bitlis çayı vadisinin biraz genişlediği bir yerde, 1 400 -1 450 m yükseltilerde kurulmuştur. Kentin batısındaki dar bir sırt üzerinde, bu tarihsel yolu denetleyen görkemli kale yükselir. Kentin çekirdeğini kalenin eteğinde dar ve dolambaçlı sokaklar boyunca basamak basamak sıralanmış sıkışık evler ve çarşı oluşturur, Bitlis çayı vadisini dolduran bir lav akıntısının yarılmasıyla oluşmuş düzlükler üzerinde öteki mahalleler yer alır. Yeşillikler içinde bir şerit oluşturan vadi, onu kuşatan çıplak tepeler, vadi boyunca uzanan toprak damlı, güzel taş evler ve arkada yükselen görkemli kale, Bitlis'in görünümüne ayrı bir özellik katar.

Tarihi boyunca önemli bir merkez rolü oynayan kent nüfusunun XIX. yy.’da 30 000 dolayında olduğu sanılıyor. Dere boyunca sıralanan ve siyah sahtiyan yapımıyla ünlü tabakhaneleri ve öteki ticaret ürünleri (pamuklu bez, kök boya, tütün, hayvan ürünleri) ile canlı bir merkez olan Bitlis, Birinci Dünya savaşı yıllarındaki düşman işgali ve ermeni komitacılarının yol açtığı karışıklıklar sonucu sönükleşti ve bir süre kalkınamadı (1927’de nüfusu 9 000 idi). Kent ancak D. ve G.-D. Anadolu'nun son yıllardaki gelişmesine koşut olarak yeniden canlanmış; 1950’de bile ancak 11 150 olan nüfusu, 1990’da 38 130'a yükselmiştir. Un ve tütün fabrikaları ile dericilik, battaniye ve halı dokumacılığı başlıca sanayi dallarıdır.

TARİH
Kuruluşuna ilişkin söylenceye göre, adını Makedonya kralı Aleksand- ros'un (Büyük İskender) buyruğuyla buraya bir kale yaptıran komutanı Badlis' ten alır. Bizans döneminde kimi zaman Sasaniler'in istilasına uğrayan Bitlis, Bizans devletine bağlı Vaspurakan krallığı1 nın önemli kentlerinden biri oldu. Halife Ömer döneminde müslüman Araplar'ca ele geçirildiyse de, kısa süre sonra BizanslIlar tarafından geri alındı. Emevi halifesi Abdülmelik döneminde (685-705) yeniden Araplar'ın eline geçen kent, iki- yüz yılı aşkın bir süre emevi ve abbasi egemenliğinde kaldı. 927'de Bizans'ın, X. yy.’ın sonlarında da Mervaniler'in eline geçti. Mervaniler'in bölgedeki egemenliğine son veren Fahrüddevle Muhammet bin Cuhayr tarafından Dilmaçoğlu Mehmet Bey e ikta' edildi. 1192'de sırasıyla Ahlatşahlar'ın ve Eyyubiler’in (1207) eline geçen Bitlis, Celalettin Harizmşan ve Moğol ordularınca yıkıma uğratıldı.

Daha sonra Şerefhanlar sülalesinin yönetimi altına girdi. Birbiri ardısıra Karakoyunlular'a, Timuroğulları'na, Akkoyunlular’ave Safeviler'e bağımlı olarak varlığını sürdüren Şerefhanlar, XVI. yy. başlarında OsmanlI devletine bağlandılar (1514). OsmanlI egemenlik sınırı içinde yarı bağımsız olarak hüküm süren Şerefhanlar hanedanı, XVII. yy.’ın ikinci yarısından sonra ortadan kaldırıldı (1670). Bundan sonra da yerel ailelerden atanan beylerce yönetildi. Beylerin egemenliğine 1894’te kesin olarak son verildi, Erzurum eyaletinin Muş sancağına bağlı kaza merkezlerinden biri oldu. 1877-1878 Türk-Rus sava- şı'nın ardından vilayet yapıldı. Birinci Dünya savaşı sırasında, 1916’da rus ve ermeni ortak saldırısına uğrayarak toplu kıyıma sahne oldu; 8 ağustos 1916’da kurtarıldı. Cumhuriyet'ten sonra il merkezi oldu, ilçeye dönüştürülerek Muş iline bağlandıysa da (1929) bir süre sonra yeniden il konumuna getirildi (1935).

MİMARLIK
Türkler’in Anadolu’daki ilk yerleşim merkezlerinden olan Bitlis'te, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinden birçok yapı bulunmaktadır. Kentin ortasında yükselen Bitlis kalesi'nin tarihi Büyük İskender’e değin uzanmaktadır. Bizans kaynaklarında da adı geçen kalenin birkaç kez yıkıldığı, Türkler döneminde onarıldığı bilinmektedir. Evliya Çelebi’nin verdiği bilgiye göre iç kalede 300 ev ve büyük bir saray vardı. Aşağı kaledeyse çarşı, bedesten ve birkaç yüz ev bulunuyordu. Anadolu türk mimarlığının en eski ve önemli yapılarından biri Bitlis Ulu camisi'dır. 1444 tarihli Hacıbegiye mescidi, aslında küçük bir külliyenin bir parçasıdır; medresesi günümüze ulaşmamıştır. Mescit, dikdörtgen planlı yalın bir yapıdır. Kızıl cami'nin yapım tarihi bilinmemektedir; ancak 1507 ve 1696 tarihli onarım yazıtları vardır. Kareye yakın dikdörtgen planlı, toprak damlı yapı, çok ayaklı ulu camiler grubundandır. Cami, medrese, imaret ve türbe yapılarından oluşan Şerefiye külliyesı Bitlis beylerinden Şerefhan IV döneminden kalmadır (1528 /1529).
Ad:  bitlis6.jpg
Gösterim: 364
Boyut:  62.4 KB

Osmanlı döneminde yapılmış olmasına karşılık, Selçuklu taş işçiliğini XVI. yy.'da yaşatan önemli bir örnektir. D.-B. doğrultusunda dikdörtgen planlı camide, mihrap önü kubbesi ana mekâna egemen olacak biçimde büyük tutulmuştur. Kareye yakın dikdörtgen planlı medresenin ortası açık avluludur. D.'da kubbeli beş oda, girişin karşısında büyük dershane bulunur. Caminin taçkapısına bitişik olan türbe kare kaide üzerine sekizgen gövdelidir; piramit biçimi külahla örtülüdür. Özellikle girişi çevreleyen geçme örgüler, sekizgenler, yıldız ve burulmuş halat motiflerinden oluşan bezemeleriyle dikkati çeker, imaret, yalın bir yapıdır. Dörtsandık camisidin yapım tarihini belirleyici iki yazıtı vardır. Bunlardan biri mihrapta (1552), öteki türbededir (1552).

Caminin ana mekânı ortadaki bir sütunla dörde ayrılmış ve her bölümün üstü küresel bingilere oturan kubbelerle örtülmüştür. 1572 tarihli Memidede mescidi, yarısı mescit, yarısı türbeden oluşan L planıyla dikkati çeker. Aynelbarit camisi ya da halk arasındaki türkçe adıyla Soğukpınar mescidi 1664/1665'te Molla Gazi Abdurrahman tarafından yaptırılmıştır. Bu yapıca da ana mekân, ortadaki bir sütunla dörde ayrılmış ve her bölüm kubbeyle örtülmüştür. Bunların dışında yapım tarihi bilinmeyen Şeyhhasan camisi,1783/1784’te Maksut Paşa tarafından yaptırılan Alemdar camisi, 1810’da büyük bir onarım geçiren Kureyşi camisi, yapım yazıtı bulunmayan, ancak mimari üslubuyla XVII.-XVIII. yy.'lara tarihlendirilen Taş cami, 1801 tarihli onarım yazıtı bulunan, çevresindeki yapılarla L biçiminde planı ve çok yüksek ve gösterişli minaresiyle ilgi çeken Gökmeydan camisi sayılabilir.

Döneminin önemli kültür merkezlerinden olan Bitlis'te, birçok medrese bulunmaktaydı. Bunlardan ihlasiye medresesi Selçuklu geleneğini sürdüren planı ve bezemeleriyle kentin en gösterişli yapılarındandır. 1589’da Şerefhan V tarafından yaptırılan medrese dört eyvan, kubbeli orta avlu ve yanlarda odalardan oluşur. Kentin anıtsal değerdeki bir başka yapısı Hatibiye medresesidir. Yapım yazıtı bulunmamakla birlikte XVI. yy.'a tarihlendirilir. Bugün oldukça yıkık durumda olan yapı, G.-B. köşede oniki basamakla çıkılan teras ve bunun arkasındaki odalarla, ince işçilikli bezemeleriyle dikkati çeken büyük bir dershaneden oluşur. Avlu bu yapıda da kubbelidir. Bunlara 1700 tarihli Nuhiye medresesi ve XVIII.-XIX. yy.’larda yapıldığı sanılan Yusufiye medresesi eklenebilir.

Bitlis, türbe mimarisi açısından da önemli merkezlerdendir. Bunların en eski tarihlisi, XIV. yy. sonuyla XV. yy. başlarına tarihlenen Ziyaettinhan türbesidir. Şerefhan II türbesi, yazıtsız olmasına karşılık XV. yy.'a tarihlendirilir. Kare kaide üzerinde sekizgen gövdeli külah örtülü bir yapıdır. Şerefhan ll’nin kızları için yaptırıldığı sanılan ve gene XV. yy.'a tarihlendirilen Üçbacılar türbesi, ihlasiye medresesi yapılar topluluğu içinde bulunan Velişemsettin türbesi (XV. yy.), kapı ve pen çere silmeleri örgü motifiyle bezenmiş Nuriye (Nurbaba) türbesi (1700), 1723 tarihli Saidiye (Saitşerefhan) türbesi, XVIII. yy.'dan Seyitibrahim (Şeyh Hacı İbrahim) türbesi vb. anılmaya değer.

Kentteki bir başka önemli yapı türünü, hanlar ve kervansaraylar oluşturur, işlevlerini yakın zamana değin sürdürebilen bu yapılardan biri olan Hazo han, yazıtına göre 1626/1627'de onarılmıştır. Uzun dikdörtgen biçimindeki yapı, iki sıra halinde düzenlenmiş sekiz ayakla, sivri tonoz örtülü on beş bölüme ayrılmıştır. Bitlis -Tatvan yolu üzerindeki Bapşin hamdın XVI. yy.’da Hüsrev Paşa tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır. Bu yüzden Hüsrev- paşa hanı olarak da bilinir. Kalın ayaklarla üç şahına ayrılan yapı, beşik tonoz örtülüdür. Gene Bitlis-Tatvan yolu üzerindeki Elaman ya da Rahva kervansarayı, XVI. yy.'da Hüsrev Paşa tarafından yaptırılmıştır. Anadolu'daki en büyük kervansaraylardan biri olan yapı yazlık ve kışlık bölümlerden oluşur Duhan, Bitlis-Diyarbakır yolu üzerinde görkemli bir yapıdır.
XVI. yy.’dan Han hamamı ve Hüsrevpaşa hamamı klasik türk hamamları Bitlis'ten bir görünüm nında yapılardır.

Bitlis’in içinden geçen dört suyun üzerinde 24 köprü bulunmaktadır. Kesme taştan ve kemerli olarak yapılan bu köprülerin en eskileri Eflesağa, Alemdar, Hüs- revpaşa, Gazibey, Aynelbarit, Hatuniye, Karadede, Değirmen, Şerefiye ve Arap köprüleridir.
Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 11 Ağustos 2018 01:37