Arama


taklım - avatarı
taklım
Ziyaretçi
5 Haziran 2012       Mesaj #10
taklım - avatarı
Ziyaretçi
Temel Hafiza Geliştirme Teknikleri


Temel Hafiza Geliştirme Teknikleri

Akrostiş Tekniği

Bir bilginin hatırda tutulabilmesi için, ilgili kelimelerin baş harflerinden oluşan kelime ya da anlamsız harfler grubuna akrostiş denir.

Sırasıyla, Dünya'nın en uzun nehirleri:

Mississippi
A
Nil
İ
Sarıırmak
A

Sırasıyla, Türkiye'nin en uzun nehirleri:

Kızılırmak
A
Fırat
E
Sakarya

Bu sistemde, verilen kelimeler arasında sırasıyla, çarpıcı, ilginç, olağanüstü bağlantılar kurularak, kelimelerin sırayla hatırlanması sağlanabilir. Bu sistem,10-15 kelimeye kadar rahatlıkla kullanılabilir.

Çoğumuzun sırasıyla hatırlayamayacağı 12 burcu, bu sistemle rahatlıkla hatırımızda tutabiliriz. Önce 12 burcu sırayla yazalım:

1. Koç 2. Boğa 3. İkizler 4. Yengeç 5. Aslan 6. Başak
7. Terazi 8. Akrep 9. Yay 10. Oğlak 11. Kova 12. Balık

Önce yukarıdaki 12 burcu bakmadan sırasıyla saymaya çalışın. Yalnızca sol beyni kullanarak bunları sırasıyla saymanın oldukça zor olduğunu göreceksiniz.

Şimdi de bunları, sağ beyin fonksiyonlarını kullanarak bir hikâyeyle hatırlama yolunu deneyelim:

""Bir koç merada otlamaktadır. Meraya bir boğa gelir. Koç boğaya kızar ve bir tos vurur. Neye uğradığını şaşıran boğa, öfke ve şaşkınlıkla etrafına bakınırken orada dolaşmakta olan ikizleri görür, onlara saldırır. Korkuyla kaçan ikizler yakındaki bir göle düşerler.

Gölde, ikizlerden birinin ayağını bir yengeç ısırır. O da, yengeci tuttuğu gibi can havliyle sahile fırlatır. Sahile fırlatılan yengeç, oradan geçmekte olan bir aslanın üstüne düşer ve bu defa da onu ısırır. Neye uğradığını şaşıran aslan başakların arasına dalar. Can acısıyla, pençesiyle başaklardan büyük bir tutam koparır ve önüne çıkan bir terazinin kefesine savurur. Terazinin öbür kefesinde ise bir akrep vardır.

Başaklar hızla terazinin kefesine savrulunca, akrep fırlayıp, yayını germekte olan bir avcının ayakları dibine düşer ve onu sokar. Avcı kontrolü kaybeder, gayri ihtiyari ok yaydan çıkar ve ileride otlayan bir oğlağa saplanır. Vurulan oğlak, o acıyla koşarken bir kovaya çarpıp devirir. Kovanın içinde bir balık vardır. Devrilen kovayla birlikte balık da kovadan dışarı fırlar.""

Hayal Gücü ve Çağrışım Tekniği

Hayâl gücü ve çağrışım yoluyla bilgileri hafızaya alırken dikkat edilmesi gereken noktaları şöylece sıralayabiliriz:

1. Çarpıcı hayâller kurun. Mümkün olduğu kadar olağanüstü, tuhaf, esprili olsun.

2. Oluşturduğunuz hayâllere hareket verin. Çünkü beyin, hareketli cisimleri durgun cisimlerden daha çok hatırlar.

3. Kesinlikle, aklınıza ilk gelen hayâli kurun. Uzun boylu düşünüp kendinizi zorlamayın. Bilinçaltı, bazen bilinçten daha seridir.

4. Hayâl ettiğiniz görüntüyü gözünüzün önüne getirin. Bu görüntü, olabildiğince belirgin ve ayrıntılı olsun.

5. Abartın. Yâni, hayalinizdeki görüntülerde boy, sayı ve hızları iyice abartın. Sayıları artırın, boyları büyütün ya da küçültün.

6. Yerine koyma ilkesini uygulayın. Yâni, ilişkilendirdiğiniz kavramlardan birini diğerinin yerine koyun. Diş macununun yerine peynir koymak gibi.

7. Arada ilişki kurun. Beyin, objeleri birbirine bağlayarak hatırlar.

Hatırlamak istediğiniz bir şeyi, zâten bildiğiniz bir şeyle bağlantılandırarak çarpıcı bir hayâl ürettiğinizde, bellek tekniklerinin çok daha iyi sonuç vereceğini göreceksiniz.

8. Lütfen, daima olumlu düşünün. Kendinizi rahat bırakın, gevşeyin. Asla baskı altında hissetmeyin. Çünkü stres, bellek gücünüzü olumsuz yönde etkiler.

9. Kayıt kanalı çok olsun. Hayâllerinizi sadece görmekle yetinmemelisiniz. Onları diğer duyu kanallarınızla da kuvvetlendirmelisiniz. Yani, o hayâlin hem görüntüsünü görmeli, hem sesini duymalı, mümkünse hem kokusunu, hem de tadını algılamalı ve dokunmalısınız. Kayıt kanalı ne kadar çok olursa, kalıcılık da o kadar güçlü olacaktır.

10. Unsurları, bilgileri, şekilleri belli bir sıraya koyun. Bu, çağrışım yoluyla anımsamayı kolaylaştırır.

11. Renklendirin. Kurulan hayâllerde en önemli unsurlardan biri renktir. Ne kadar çok ve canlı renkler kullanırsanız o kadar iyi olur. Sadece renkleri kullanmak bile belleğinizi % 50 güçlendirecektir. Bu onbir maddeyi şöyle bir akrostişle ifade edebiliriz:

Çok Hayâl Kur

1. Çarpıcı hayâller kurun.

2. Oluşturduğunuz hayâlleri hareketlendirin.

3. Kesinlikle, aklınıza ilk gelen hayâli kurun.

4. Hayâl ettiğiniz görüntüyü gözünüzün önüne getirin.

5. Abartın. Yâni, sayıları artırın, boyları büyütün, ya da küçültün.

6. Yerine koyma ilkesini uygulayın.

7. Arada ilişki kurun; böylece çağrışım yoluyla hatırlamanız mümkün olur.

8. Lütfen, daima olumlu düşünün.

9. Kayıt kanalı çok olsun.

10. Unsurları, bilgileri, şekilleri belli bir sıraya koyun.

11. Renklendirin.

Beş Duyuyu Kullanma Tekniği

Soyut ya da somut bir şeyi hafızanıza alırken duyularınızı kullanmak o şeyin en güzel bir şekilde hafızanızda kalmasına sebep olur. Örneğin hafızanıza alacağınız nesne bir karpuz olsun; önce onu herşeyi ile görmeye çalışın, sonra karpuzun kesilirken çıkardığı sesi duymaya çalışın, kokusunu duyun ve tadını hissedin. Elinize alın ve karpuza dokunun.

Kullandığınız her duyu organı o nesnenin, hafızanıza daha derin bir şekilde nakşolmasına sebep olacaktır. Sevgi gibi soyut bir kelimeyi hafızanıza almak ve yoğunlaşmak istediğinizde ise önce o kelimeyi somutlaştırın. Örneğin, sevgi size kıpkırmızı bir kalbi hatırlatabilir."

Fonetik Alfabe Yöntemi "Bu yöntemde, rakamların okunuşlarındaki sessiz harfler kullanılarak bir fonetik hafıza alfabesi oluşturuluyor.

Bu sistemi oluştururken dikkat edeceğimiz birkaç husus var:

1. Rakamların okunuşlarındaki sessiz harfleri kullanarak bir fonetik hafıza alfabesi oluşturuyoruz.

2. Fonetik alfabeyi oluştururken sesli harf kullanmıyoruz.

3. Kullandığımız harfleri tekrar kullanmıyoruz.

4. Üç tane joker harfimiz var: R-H-Ğ. Temeli oluştururken joker harfleri de kullanmıyoruz.

5. Ayrıca, bir rakam için kullandığımız sessiz harfi, başka bir rakam için kullanmıyoruz.

Rakamlar Ve Karşılıkları

1. BİR: BİRdeki sesli harfi çıkardığımızda B ve R kalıyor. Joker olan R'yi de çıkardığımızda geriye B kalıyor. B ile P ağızdan çıkış itibariyle birbirine yakın harflerdir. BİRin simgesi olarak B ve P'yi alıyoruz.

2. İKİ: İKİdeki sesli harfleri çıkardığımızda, İKİnin fonetik alfabemizdeki karşılığı olarak K harfi kalıyor.

3. ÜÇ: ÜÇteki sessiz harf Ç'dir. Ağızdan çıkış itibariyle Ç'ye benzedikleri için, ÜÇün simgeleri olarak Ç ile beraber C-Ş-J harflerini alıyoruz.

4. DÖRT: DÖRT kelimesindeki sesli harfi ve joker harf olan R'yi çıkardığımızda geriye, sembol olarak D-T harfleri kalıyor.

5. BEŞ: BEŞ kelimesinde, sesli harfi ve daha önce kullandığımız B Ş harflerini atıyor ve ""Ne kaldı?"" diye soruyoruz. Sorumuz aynı zamanda cevabı da içinde taşıyor ve BEŞin sembolü N oluyor.

6. ALTI: Sesli harfleri ve daha önce kullanılan T harfini attığımız da ALTInın sembolü olarak karşımıza L harfi çıkmaktadır.

7. YEDİ: Sesli harfleri çıkardığımızda geride Y harfi kalıyor. YEDİ nin sembolü olarak Y'yi ve ağızdan çıkışı Y'ye benzeyen G'yi alıyoruz.

8. SEKİZ: SEKİZ kelimesindeki sesli harfleri ve kullanılan harfi çıkardığımızda, geriye, sembol olarak S-Z harfleri kalıyor.

9. DOKUZ: Kuralları uyguladığımız zaman DOKUZ kelimesinden geriye hiçbir harf kalmıyor. Yalnız, DOKUZ: kelimesi, etini yemediğimiz bir hayvanı çağrıştırıyor. Aradaki tek farklı harf ise M'dir. DOKUZ un sembolü olarak M'yi alıyoruz.

0. SIFIR: SIFIR kelimesindeki sesli harfleri, joker harfi ve kullanılan harfi çıkardığımızda geriye F kalır. Ağızdan çıkış olarak F'ye benzeyen V'yi de ekliyor ve SIFIR için sembol olarak F ve V'yi alıyoruz.

Bu durumda, fonetik alfabemizde, rakamların karşılığı olan temel harf tablomuzu şöyle yazabiliriz:

1. BİR (B-P))

2. İKİ Msn Lips

3. ÜÇ (Ç-Ş-C-J)

4. DÖRT (D-T)

5. BEŞ Msn Down

6. ALTI Msn Heart

7. YEDİ (Y-G)

8. SEKİZ (S-Z)

9. DOKUZ (M)

0. SIFIR (F-V)

Şimdi, bu tablonun temel hafıza sisteminde nasıl kullanıldığını ele alalım.

1 rakamını temsil eden harf B veya P'dir. O zaman, Temel Hafıza Sistemi'nde 1'i temsil edecek olan kelimemiz B veya P ile başlayacaktır.

2 rakamını temsil eden harf K olduğuna göre, 2 rakamını temsil edecek olan kelime K ile başlayacaktır.

3 rakamını temsil edecek olan kelime, Ç-C-Ş-J harflerinden biriyle başlayacaktır.

Bu şekilde devam ederek 10 numaraya geldiğimizde iki rakamla karşılaşırız: l ve 0. ""1'in sembolü neydi?"" ""B veya P""; ""0'ın sembolü neydi?"" ""F veya V"". O zaman, 1'in yerine B veya P'yi, 0'ın yerine ise F veya V'yi koyarak uygun bir kelime bulmalıyız. Gerektiğinde, yardımcı olarak joker harfleri de kullanabiliriz.

Başka bir örnek verelim. Sayımız 16 olsun. 1'in sembolü B veya P, 6'nın sembolü ise L'dir. P*L harflerinin ortasındaki kutuya bir sesli harf koyarak anlamlı bir kelime üretelim. Bu kutuya ""İ"" harfini koyduğumuzda 16'nın karşılığı olarak PİL diyebiliriz.

Son bir örnek verelim: Sayımız 66 olsun. 6 rakamını temsil eden harf L olduğuna göre L* L* 'deki boş kutulara ""A"" ve ""E"" harflerini koyarak, 66'ya LALE diyebiliriz.

İsimleri Hatırlamak

Bir ismi hatırlamakla ilgili olarak hafızayı ilgilendiren ilk kural şudur:

Biriyle tanışırken, o kişinin ismini iyice duyduğunuzdan emin olun. İsimlerine gösterdiğiniz ilgi insanları memnun eder. Zira, birçok insan için dünyadaki en güzel sözcük kendi ismidir. Bu yüzden, iyi duymadığınız bir ismin tekrarlanmasını istemekten çekinmeyin. Bu tekrar, isme daha çok yoğunlaşmanızı sağlar.

Daha sonra, tanıştığınız kişiye isminin manâsını sorun. Tanışma faslından sonra karşınızdaki insanla sohbet ederken, konuşma sırasında onun ismini kullanın.

Arada sırada, öğrendiğiniz bu yeni ismi içinizden tekrarlayın.

son basamak ise, vedalaşırken, tanıştığımız kişiye ismiyle hitap etmektir

İşitsel hafızayla, ilgili söylediklerimizi toparlayacak olursak;

• Dinle.

• Tekrarlat.

• Manâsını sor.

• Konuşurken kullan.

• İçinden tekrarla.

• Vedalaşırken kullan.

Bildiğimiz bir anlamı olan isimleri akılda tutmak kolaydır.

Manâsını bilmediğimiz ancak bize birşeyler hatırlatan isimlerde de yine bir kolaylık vardır.

Mükremin'i Mükremin Abi ile, Sadri'yi İbrahim Sadri ile, Süleyman'ı Süleyman Demirel ile hatırlayabilirsiniz.

Bildiğimiz bir anlamı olmayan isimlerden biriyle karşılaştığınız zaman yapacağınız ilk şey, size o ismi çağrıştıracak, sizin için bir anlam ifade eden yeni bir deyim veya sözcük bulmaktır.(Hayrettin = "hayır yapan" kişi )

Bir ismi işittiğinizde aklınıza ilk gelen çağrışımı bulun ve bunu kullanın. Daha sonra yapacağınız şey, bu çağrışımla karşınızdaki insanın yüzü arasında bir ilişki kurmaktır. Bu ilişki için alın, burun, kulaklar, gözler, dudaklar, çene, yüzdeki sivilceler sizin için abartılı örnekler oluşturabilirler.

Karşınızdaki insanın yüzünde dikkat çekici bir özellik ararken, ayrıca o insanın yüzüne ve ismine de konsantre olmuş olursunuz.

Örneğin, Ahsen isimli çatık kaşlı bir bayanla tanıştığınızda bu bayanın önüne gelen herkesi payladığını ve bunu yaparken de ""Ah seni seni!"" dediğini akıl gözünüzle görün. O insanla tekrar karşılaştığınızda onun çatık kaşlarını görünce ismini rahatça hatırlarsınız.

Örnekler

Fuat Sünger (Öğretmen): Fuat kelimesini Fırat ile çağrıştırabilir, saçlarını da süngere benzetebilir, Fuat Bey'in Fırat Nehri'nden sünger çıkardığını hayâl edebiliriz.

Ayşe Kaya: Ayşe'yi kaşe ile çağrıştırıyoruz. Ayşe'nin çok geniş olan alnına bir kaya ile kaşe bastığımızı düşünebiliriz.

Rakam-Şekil Sistemi

Bu sistemde 1'den 10'a kadar rakamlar, şekil itibariyle benzediği bazı şeylerle özdeşleştirilir.

Rakam - Şekil İlişkisi

1. KALEM

2. KUĞU

3. MARTI: Martının kanatları

4. YELKENLİ

5. ELDİVEN

6. ÇENGEL

7. UÇURUM

8. GÖZLÜK

9. BALON

10. AYAK - TOP: Ayak 1 , top 0 , İkisi yan yana 10

Beynin Potansiyeli

Uzmanlar, normal insanların mevcut beyin kapasitelerinin çok azını, bazı uzmanlar ancak %1 kadarını kullanabildiğini söylemektedirler. Bu durumda beynimizi, kullanılmayan, yaklaşık % 99 kapasitesiyle beraber, uyuyan bir deve benzetmek yanlış olmasa gerek. Demek geride, kullanılmayı bekleyen muazzam bir kapasite var.

Peki, beyin potansiyelinin neden bu kadar azı kullanılmaktadır?

Bunun temel sebeplerinin başında, beynin nasıl çalıştığının, yakın zamanlara kadar bilinememesi geliyor. Yani, zihinsel yeteneğimizle ilgili sorunlar, beynin kapasite eksikliğinden değil, onu nasıl kullanacağımızı bilmeyişimizden kaynaklanıyor.

İşte hafıza eğitiminin amacı, bu âtıl potansiyeli harekete geçirmek ve geliştirmek için yardımcı olmaktır.

Büyük âlim İbni Sina çocukluk yıllarında matematik dersinde başarısız olur ve medreseden kaçar. Gide gide bir kuyunun başına varır. Kuyudan kovayla su çekmek için eğildiğinde, kuyunun ağzını çevreleyen taşlar üzerindeki ip izlerini görür. İp, gide gele, o sert taşlar üzerinde izler bırakmıştır. Bu, küçük İbni Sina'yı derin düşüncelere götürür ve:

"Bu yumuşacık ip, gide gele gide gele bu sert taş üzerinde bu izleri yaparsa, ben de azimle çalışırsam, matematiği başarırım." der ve o kuyunun başından tekrar derslerinin başına döner. Böylece, bildiğimiz İbni Sina ortaya çıkar.
Çalışmak, özellikle sistemli çalışmak zekâyı, hafızayı açtığı gibi, tembellik de köreltir.

Tarihte "inanılmaz" denilebilecek hafızalar var. Bunlardan birisi olan Dominic O'Brien hafıza sistemlerini öğrendiğinde, para kazanmak için bir yol arar ve maalesef bu bilgi ve beceriyi çok kötü bir yolda kullanır. Her akşam bir kumarhaneye giderek 21 diye bilinen Black Jack adlı oyunu oynamaya başlar.

Bu oyunda kâğıt takip etmek son derece önemli olduğundan, bütün kâğıtları hafızasına alan ve hangi kâğıdın kullanıldığını bilen Dominic O'Brien her akşam büyük paralar kazanmaya başlar. Ancak, onun bu yeteneğini keşfeden kumarhane sahipleri onun kumarhanelerine girmesini yasaklarlar. Dominic O'Brien için tek bir seçenek kalır: Hafıza eğitimi vermek ve müthiş hafıza gösterileri yapmak. O da bunu yapar ve bu sayede çok zengin olur.

Melik Safi Duyar ise, hafıza konusunda, ülkemizden yetişen bir dünya şampiyonudur. Kendisi sadece bir dünya şampiyonu olmakla kalmamış, bu sistemin ülkemizde yayılmasına önderlik etmiştir.

Ayrıca, Tony Buzan'ın "Dehânın El Kitabı" adlı eserinde kısaca belirttiği gibi, büyük bir hadis âlimi olan İmam Buharı 300.000 hadisi, haber zinciri ile beraber ezberlemiştir ki, bu yaklaşık 21 milyon kelime eder.

Bir arkadaşı, Buhari'yi şöyle anlatıyor: "Buhari, işittiklerini, küçük yaşına rağmen yazmıyor, ezberliyordu. Basra'da bizimle beraber hadis âlimlerini dolaşırdı; biz yazardık, fakat o yazmazdı. Biz de ona, yazmamasının sebebini sorar dururduk. Aradan onaltı gün geçmişti ki bize, 'Artık bana sataşmakta çok oldunuz. Yazdıklarınızı getirip gösterin bakalım.' dedi. Getirdik. Hepsini ezberden okuyuverdi."

Buhari'nin bir hadisi ezberlemesi için, bir defa işitmesi veya okuması yetiyordu.

Bu şahsiyetten, çok çarpıcı bir örnek daha verelim: Buhari'nin Bağdat'a bir gidişinde, oradaki bir kısım hadis âlimleri ve hukukçular, onu sınava çekip bilgisini ve hafıza gücünü ölçmek isterler.

Bu maksatla 100 hadis seçerler ve bu hadislerin metinleriyle haber zincirlerini birbirine karıştırırlar. Sonra bu hadisleri on kişiye, onar onar dağıtırlar. Buhari'nin bulunduğu bir topluluk içinde, bu on kişiden her biri, elindeki on hadis ve haber zincirini, sırasıyla tek tek İmam Buhari'ye sorar. O da hepsine, verilen bilgiler yanlış olduğu için, "Böyle bir hadis bilmiyorum" diye cevap verir. Bu durumda, insanların, özellikle onu müşkil duruma düşürmek isteyenlerin hâllerini tahmin edersiniz. Böylece 100 soru da biter.

Bundan sonra Buhari, ilk şahsa döner ve "Senin birinci hadisin şöyle, haber zinciri de şöyle" diyerek onu düzeltir. Sonra ikinci hadise geçer, onu da aynı şekilde düzeltir. Böylece, 100 hadisi de, metni ve haber zincirleriyle beraber düzelterek, hiçbir kişiyi ve sırayı şaşırmadan, hepsini de tam ve doğru olarak söyler.