Hakkari
Anadolu'nun güneydoğu köşesinde, Doğu Anadolu Bölgesi'nin en engebeli yöresinde yer alan il ve aynı ilin merkezi olan kent. Türkiye-İran-Irak sınırları birbirine burada bağlanır. Doğuda İran, güneyde Irak, batıda Şırnak ve kuzeyde Van illeri ile sınırlanır. Hakkâri ili, Güneydoğu Toroslar'ın Türkiye içindeki son ve en doğu kesimini oluşturan yüksek, derin vadilerle parçalanmış dağlarla örtülüdür. Bu dağlar genel olarak Hakkâri Dağları adını taşımakla beraber, aslında derin vadi oluklarıyla birbirinden ayrılan ve ayrı adlar taşıyan bloklar oluşturur. Bunlardan en yüksek ikisi, güneydoğuda, derin Oramar Vadisi ile ayrılan Cilo ve Sat (ya da Samdi) kitleleridir. Birincisinde Uludoruk ya da eski adıyla Reşko, 4.135 m. yüksekliğiyle yörenin en yüksek noktasıdır ve boyu birkaç km.yi bulan bir buzul taşır (Gelyaşin Buzulu).
Plato ya da ova düzlükleri az yer kaplar. Bunların yerleşme ve tarım bakımından en önemlisi ilin doğusunda yer alan ve ortasında Büyük Zap'ın kolu Nehil Suyu'nun geçtiği Yüksekova'dır (Gevar Ovası 2.000 m.). İklim karasaldır. Sıcaklık rejiminin başlıca özelliği, dağlar ve yüksek platolar ile derin vadi tabanları arasındaki büyük sıcaklık ayrılığıdır. Genellikle 1 m. nin üstünde olan yıllık yağışların büyük bölümü kış mevsiminde ve kar hâlinde düşer. Orman örtüsü, bu iklim koşullarına göre az yer kaplar (%15 kadar). İlin en önemli akarsuyu Büyük Zap'tır. Van ilinin doğusunda, İran sınırı yakınında Miremir Dağları'ndan doğan Büyük Zap, yörenin birçok suyunu da toplayarak Hakkâri'nin güneyinde, Samur Dağı yakınında Irak topraklarına girer (kaynağı ile Irak sınırı arasındaki boyu 189 km.).
İl topraklarının orta ve batı kesimlerinin başlıca ırmağı ise, yine Dicle'nin kolu olan Habur'dur (Küçük Habur). 1985 sayımına göre Türkiye'nin en az nüfuslu iliydi. İl merkezi Hakkâri, Gümüşhane, Bilecik ve Tunceli'den biraz daha kalabalık olarak yine az nüfuslu il merkezlerindendir. Yerleşim çok dağınık olduğu gibi, nüfusun önemli bir bölümü de yaylacıdır. Kışın vadi tabanlarında ya da yamaç düzlüklerinde kurulmuş köylerde yaşayan bu insanlar, yazın hayvanlarıyla birlikte yüksek düzlüklere çıkarlar ve mevsimi "zoma" adı verilen çadırlarda geçirirler. İlin çok engebeli oluşu, vadi tabanlarının dar, ova düzlüklerinin sınırlı bulunması yüzünden tarıma elverişli toprakların alanı küçüktür. Üstelik, ağır koşullar altında uzun süren kışlar da tarım çalışmalarını olumsuz yönde etkiler.
Bütün bu nedenlerle tarımsal ürünler çok sınırlı birkaç türden ibarettir ve üretimler de son derece düşüktür. Örneğin 1980'de tahıl 4.945, baklagiller 289, endüstri bitkileri 28, meyve 8.000 ve tüm sebze üretimi de 7.210 tondan ibarettir. Fakat, hayvancılığın durumu aksine tarımla karşılaştırılamayacak derecede önemlidir. Türkiye'nin en az nüfuslu ili olmasına karşın, özellikle küçükbaş hayvan sayısı bakımından Türkiye'nin oldukça zengin köşelerinden biridir. Örneğin ilde çoğunlukla yaylacılık şeklinde olmak üzere 1 milyon kadar küçükbaş hayvan beslenir. Bu sayılar ise Anadolu'nun birçok ilinden daha fazladır. Bölge ve il, adını 24 oymaklı Akara (Akarı, Hakâri) boyundan almıştır. Araplar buraya Hakâriyye (Hakkâriyye), burada oturanlara da Hakkâriler dediler. Bölge 1054'te Selçuklu yönetimine girdi, bu tarihten, ilk kez Osmanlı egemenliğini tanıdığı 1534'e kadar Araplar, İlhanlılar, Karakoyunlular, Moğollar, Akkoyunlular gibi çok çeşitli ulus ve devletin egemenliğinde yaşadı.
Dağlık, sarp bir bölge olan Hakkâri'de tarih boyunca kent kurulamamış, küçük kaleleri kışlak olarak kullanan oymak beyleri komşu devletlere bağımlı kalarak 1847'ye kadar beyliklerini sürdürmüşlerdir. Bu tarihten sonra da yörede karışıklıklar sürmüş, özellikle Rusların kışkırtmalarıyla birçok isyanlar çıkmış, yöre halkı talan ve kırımlarda büyük zararlara uğramıştır. 1926'da Musul ile birlikte Hakkâri'nin beş ilçesi de sınır dışında kaldı ve üç ilçeli bugünkü il kuruldu. Bir ara Van'a bağlandıktan sonra 1936'da yeniden il oldu. Daha sonra ilçe sayısı beşe çıkarıldı. 1990 yılında ise Siirt'in Şırnak ilçesinin il yapılmasıyla Hakkâri'nin Beytüşşebap ve Uludere ilçeleri Şırnak'a bağlanınca ilçe sayısı merkez ilçe dışında üçe indi. Yüksek, çok engebeli, ağır kış koşulları içinde bulunan il toprakları, ülkenin kalabalık bölge ve merkezlerine çok uzakta kalır ve Doğu Anadolu'nun yüzyıllar boyunca en ihmal edilmiş köşesidir.
Koşullar, cumhuriyetin ilk yıllarına göre hissedilir derecede değişmiş ve iyileşmiş olmasına karşın, özellikle ticaret ve ulaşım olanakları bugün de iyi durumda değildir. Hakkâri'yi Başkale üzerinden Van'a bağlayan karayolu kışın düzenli bir ulaşıma olanak vermez. Bu yol, Bağışlı'da Yüksekova ve İran sınırından gelen başka bir yol ile birleşir. İl merkezini, doğu yönünde uzanarak Beytüşşebap ve Şırnak üzerinden Cizre'ye bağlayan bir başka yol daha vardır. MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi