Georg Wilhelm Friedrich Hegel
(1770 Stuttgart - 1831 Berlin), Alman filozofu. Tübingen'de dinbilim ve felsefe okudu, orada Hölderlin ve Schelling ile çalıştı. Bern'de ve Frankfurt'ta eğitmenlik yaptı. 1801'de Jena Üniversitesi'ne girdi. Askerlik görevinden sonra 1808'de Nürnberg Klasik Lisesi'nde felsefe öğretmeni oldu. 1816-1818 arasında Heidelberg Üniversitesi'nde dersler verdi, 1818'de Berlin Üniversitesi'ne geçti. Koleradan öldü. Kant'tan sonra Hegel, Yeni Çağ'ın en sistematik filozofu sayılır. Kant'ta az çok belirgin bir biçimde ortaya çıkan ve daha sonra Marx felsefesinin temellerinden birini oluşturacak olan bütünsellik kavrayışı, ilk köklü anlatımını Hegel'de bulur. Hegel'e göre bir bütün vardır, bu bütün, karşıtların oluşturduğu bir bütündür. Heraklitos'un Eskiçağ'da ortaya koymuş olduğu "bir ve çok ilişkisi", yine Heraklitos'ta gördüğümüz çelişki kavrayışıyla bütünleşerek Hegelci felsefenin temeline yerleşir. Hegel, Heraklitos'taki her şeyi mantığına aldığını söylüyordu. Gerçekten her iki filozofta çıkış noktası ortaktır. İkisi de şu görüşten yola çıkarlar: Gerçeklik çelişkilidir, çünkü canlıdır. Bundan sonra Heraklitos'tan uzaklaşır Hegel, daha doğrusu Heraklitos'un diyalektik düşüncede ulaştığı yerden çok daha ötelere gider. Ona göre, evrende olgularıyla ve bireyleriyle tüm çeşitlilikler tek bir gerçekliğin sonsuz "ruh"un açınımlarından başka bir şey değildir. Bu ruh, tam anlamında ussaldır, yani ussal olmayan hiçbir şeyi içermez. Hegel'e göre fikir ussal olanla gerçek olanı, yani varlıkla düşünceyi içerir. Tek ve evrensel ilke olan fikir, varoluşla düşüncenin birleştiği, birbirine kavuştuğu yerdir. Buna göre gerçeklik ussaldır ve ussal da gerçektir. Fikrin ilerlemesi varlığı belirler. Bilimin işi de bu ilerlemeyi incelemektir. Bu incelemenin kurallarını ya da yasalarını mantık belirleyecektir. Söz konusu yasalar çelişkili yasalardır, çelişkilerin uyuşmasıyla ilişkili yasalardır. Fikrin devinimi üç evreli bir devinimdir. Birinci evrede, savda herhangi bir öneri kendini ortaya koyar. İkinci evrede, karşısavda bu önermenin karşıtı belirir. Üçüncü evrede, bileşimde her ikisi aşılır, bu evre karşıtların uyuştuğu evredir. Bileşim buna göre karşıtların yoksanmasıyla değil, uzlaştırılmasıyla belirgindir. Bu üç evreli düşünce devinimi diyalektik diye adlandırılır. Öznel kavramın karşıtı olan nesnel fikir, diyalektik gelişimi içinde doğayı ve ruhu yaratır. Mutlak düşünce olan fikirden doğa ve ruh, diyalektik gelişimle doğmaktadır. Ruh üç bölümde ele alınır: Öznel ruh ya da kendinde ruh insanbilimle, olgubilimle ilgilidir; nesnel ruh ya da kendi için ruh hukuk ve ahlâkla ilgilidir; mutlak ruh ya da kendinde ve kendi için ruh sanatla, dinle, felsefeyle ilgilidir. Ruh, doğanın içselleşmesidir. Fikir, ruh, doğa üçlüsü diyalektiğin yetkin yapısını belirler. Fikir mutlak düşüncedir, arıdır ve madde dışıdır. Doğa, fikrin uzamda ve zamanda eriyişidir. Doğa, gerçekte, fikrin fikirle karşıtlaşan nesnesidir, varlığın karşısavıdır, aynı zamanda fikrin dışlaşmasıdır, üçlü diyalektik oluşumla gelişir. Ruh, mutlakın kendi üstüne dönüşüdür, kendi için varolduğu zaman düşünce olur. Hegel buna göre tarihi "evrensel ruhun zamanda gelişimi" diye belirler. Başlıca yapıtları: "Leben Jesu" (İsa'nın Yaşamı, 1795), "Olumlu Din Fikrinin Eleştirisi" (1807), "Logik" (Mantık Bilimi, 1812-1816), "EnzyklopŠdie der Philosophischen Wissenschaften in Grundriss" (Felsefî Bilimler Ansiklopedisi, 1817), "Grundlinien der Philosophie des Rechts" (Hukuk Felsefesinin İlkeleri, 1818), "Vorlesungen über die Philosophie der Geschichte" (Tarih Felsefesi Üzerine Dersler, 1821), "€sthetik" (Estetik, 1832), "Din Felsefesi" (1832), "Doğa Felsefesi" (1842), "Ruh Felsefesi" (1845).
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen Mira; 11 Haziran 2012 23:55
Sebep: Sayfa düzenlendi.