Arama


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
27 Haziran 2012       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Mühendishane-i Bahrî-i Hümâyûn
Osmanlı Devletinde gemi inşaiye mühendisleri, kaptanlar, kartograflar gibi teknik elemanların hepsi Bahriyeden yetişmişlerdi. Bu alanda eğitim yapan bir okul ise ancak 18. yy'ın sonuna doğru açılabildi. 1768'de başlayan Osmanlı-Rus harbi Osmanlıların mağlubiyeti ile sonuçlanınca Rusların Battık Filosunun Akdeniz'e geçeceği haberi yayıldı.



Atlantiğin haritasını yapan, Kitab-ı Bahriye'yi yazan Pîrî Reis ve Dünya haritası ile Akdeniz haritasını yapan Ali Macar Reis'ten 250 yıl sonra Rusların Baltık Filosunun Akdeniz'e geçmesinin mümkün olamıyacağı Osmanlı Sarayında tartışılmış, Fransız Sefiri Comte de Saint-Priest bu filonun geçebileceği hususunda Bab-ı Âli'yi ikaz etmişti. Nitekim Baltık Filosu Akdeniz'e geçerek Osmanlı Filosu ile çatışmağa girmişse de kesin bir sonuç elde edememiş, bu deniz muharebesinde Osmanlı Kumandanları ve bilhassa Cezayirli Hasan Bey büyük kahramanlık göstermiş fakat 6/7 Temmuz 1770 gecesi Çeşme Koyunda, sıkışık bir şekilde demirlemiş bulunan Osmanlı Filosu, içeri giren düşman gemisinin attığı ateşlerle tamamen yanmıştır.

Cezayirli Hasan Bey, Çeşme deniz savaşında ve Limni adasında gösterdiği kahramanlık ve başarı dolayısıyla Kasım 1770 yılında Kapdan-ı Deryalığa tayin edilmiş 27 Şubat 1774 tarihinde ayrılmış, Temmuz 1774'den 20 Nisan 1789 tarihinde ikinci defa Kapdan-ı Derya olmuş ve böylece toplam 18 yıl 1 ay 15 gün bu görevde kalmıştır. Hasan Paşa Çeşme mağlubiyetinin esas sebebinin gemilerin gerektiği gibi inşa edilmemiş ve personelin devrin bilgilerini yeterince öğrenmemiş olmasından kaynaklandığını, düşmanlara göre teknik bakımdan çok geri kalındığını, Padişah III. Mustafa'ya izah etmiş, bunun üzerine 1773'de Mühendishane açılmıştır.(1,2).



1770 Çeşme muharebesi sırasında müşavir olarak bulunan Macar Soylusu Baron de Tott'un 1784 yılında yayınlanan kitabında 1773 yılında açılan okulun adının "Riyaziye Okulu" olduğu yazılmaktadır. İtalyan Papaz Giambatista Toderini'nin 1787'de yayınladığı kitapta ise 1773'de açılan Okulun adı "Mühendishane" (Mühendis Khane-Ossia Camera die Geometria) olarak geçmektedir.



Baron de Tott'un kitabındaki "Ecole de Mathematique" sözcüğü Riyaziye Mektebi olarak düşünülebilir ise de Mühendishane'nin mukabilidir. Nitekim Mühendishane-i Berr-i Hümayun hocalarından Seyyid Mustafa'nın Mühendishane'de basılan "Diatribe de l'ingenieur Seid Mustapha sur L'etat actuel de Tart Militaire, du Genie, et des sciences a Constantinople" adlı eserinin ön sözünde kendi unvanını "Ingenieur et Professeur dans l'Ecole de Mathematique â Sudlitze" diye Fransızcaya çevirmiştir.

Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın 2. Kapdan-ı Deryalığı sırasında Darağacında Tersane-i Amirede, eski kadırgaların çekildikleri gözlerden (çeşm) birinin içinde 18 Kasım 1776 tarihinde Hendese Odasının törenle açıldığı, Küçük Hüseyin Paşanın III. Selim'e sunduğu 26.1.1797 tarihli lâyihada belirtilmektedir. Mühendishane-i Bahrî-i Hümâyûn'un başlangıç tarihi bu sebeple bazı araştırıcılara göre 1773 diğerlerine göre ise 1776'dır. Aradaki bu 3 yıllık fark şu şekilde açıklanabilir.



Küçük Hüseyin Paşa'nın lâyihasında "Tersaneye lüzumlu olan sefine inşa eylemek ve derya haritası ve müteferriatını bilmek mısullû hendese teallümüna 1190 (1776) tarihinde nizam verildikte..." dendiğine göre 1776'da Tersanede açılan Mühendishaneye, eski Mühendishane geliştirilerek gemi inşa etmek ve deniz haritası çizmek gibi denizcilikle ilgili bilgilere ağırlık verecek şekilde, yeni bir şekil verilmiştir. O halde Mühendishane-i Bahri-i Humâyûn'un başlangıç tarihini okulun adı ne olursa olsun 1773 olarak almak gerekecektir. Bu okulun açılmasından çok önce İstanbul'da bulunan Baron de Tott ile Mühendishaneyi ziyaret eden ve hocalarla konuşan GiambatistaTodereni'nin de başlangıç olarak verdikleri 1773 tarihi doğrudur. Küçük Hüseyin Paşa'nın Lâyihasında bu tek odalı Hendesehanenin kifayetsiz olması dolayısıyla Halil Hamid Paşa'nın Sadr-ı A'zamlığı sırasında (1782-1785) Tersane Emini Mehmet Ataullah Efendi eliyle Tersane zindanı yanında, üç anbarlı kalyonların yapıldığı yerde, birkaç odalı Hendesehane inşa olunarak öğretmen ve öğrencilerin oraya taşındığı yazılıdır.

Rusların Kırım Hanlığının işlerine karışması üzerine orduyu yetiştirmek için yabancı uzmanlar getirtilmiş, başka okul olmadığı için onlar da Mühendishane-i Bahrî-i Hümâyûnda ders vermişler. Küçük Hüseyin Paşa'nın lâyihasında 1776 yılında yeni bir şekle sokulan Mühendishaneye Cezayirli Hasan Efendi, Hoca olarak tayin edilmiş, bazı kaptanlar ve devlet ricalinin çocuklarından 50 kadar öğrenciye Salı ve Cuma günlerinin dışında ders verilmiştir. Cezayirli Hasan Hoca donanmaya Mirî Kaptan olarak tayin edilince yerine Hocalardan Seyyid Osman Efendi getirilmiştir.

Okulun ilk hocalarından meşhur Gelenbevî İsmail Efendi için logaritmayı icat eden kişi denmiş ise de, bunun doğru olmadığı, logaritmayı en iyi bilen ve kullanan kişi olduğu anlaşılmıştır. Gelenbevî İsmail Efendi ve Kassabbaşı-zâde İbrahim Efendi Mühendishanede teorik bilgileri okutmuşlar ve Müdürlüğe Mustafa Reşit Efendi getirilmiş, sonra bu görev İbrahim Efendiye verilmişti. Kemal Beydilli bu sırada okula bir nevi burslu olarak giren yedi kişi arasında muhtemelen sonradan aynı okula hoca olan Seyyid Mustafa'nın da bulunduğunu yazmakta ve bu devrede iki Seyyid Mustafa'dan bahsedildiği için Mühendishane-i Bahri-i Hümayundaki Seyyid Mustafa'yı Büyük Seyyid Mustafa (yaşça) diye adlandırmakta ve Seyyid Osman Efendi'nin Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûna tayininden sonra onun yerine Seyyid Mustafa'nın Hoca tayin edildiğini bildirmektedir. Seyyid Mustafa, Fransız Hocalardan Brune'nin öğrencisi olarak temayüz etmiş ve Kalas İskelesinde yapılacak Firkateyn inşasına memur edilmiştir

Seyyid Mustafa sonradan Ahmet Hoca (Kaptan)nın yanında Halife-i Sani olarak çalışmıştır. Ahmet Hoca ile Seyyid Mustafa Hoca'nın yaptıkları harp gemisi ve Firkateyn'in resimleri Mahmud Raif Efendi'nin kitabından alınarak verilmiştir. Mahmud Raif Efendi 1807 yılında 47 yaşında öldürülmüş ve yenileşme hareketlerinin şehidi olmuştur. Seyyid Mustafa'nın da şehitler arasında olduğu çeşitli kaynaklarda yazılmış ise de Kemal Beydilli 1807'den sonra da hayatta oduğuna dair vesikalar vermektedir.

Küçük Hüseyin Paşa'nın vefatından sonra Kapdan-ı Derya olan Abdülkadir Paşa'nın (1803-1804), III. Selim'e takdim ettiği bir lâyihada Ahmed Hoca'nın Halife-i Evvel, Seyyid Mustafa'nın Halife-i Sâni olduğunu, Napoleon'un Mısır'a saldırması üzerine mühendis Brune'ün Fransa'ya kaçtığı yerine Benoit adlı mimar mühendisin tayin edildiği bildirilmekte, bunun üzerine Mühendishane-i Bern'de harita ve Coğrafya okutmak üzere tayin edilen Seyyid Ahmed Efendi'nin de tekrar Mühendishane-i Bahrî-i Hümâyûna tayin edildiği açıklanmaktadır).

I. Abdülhamit devrinde (1774-1779) Kapdan-ı Derya Cezayirli Gazi Hasan Paşa okulun gelişmesine çok yardım etmiş, Sadr-ı Â'zam Halil Hamid Paşa zamanında 1784 yılında Fransa'dan getirtilen yabancı uzmanlar başka okul mevcut olmadığından Mühendishanede ders vermişler ve Le Roi ile asistanı Monier (askeri mühendis ve inşaat mühendisi), De Lafitte-Clavet, Francois Alexis Petolin (Top dökümü), yüzbaşı Saint-Remy (Topçu), Fransız sefaretinde bulunan astronom Tondul çeşitli dersler vermişler, Fransız Sefiri Choiseul-Gouffier'ın teşviki ile ders notları küçük bir matbaada bastırılmıştır).

Rusların ve Avusturyalıların bu gelişmenin önlenmesi için Fransa'ya müracaatları üzerine Fransız heyyeti 27 Eylül 1788'de ülkelerine geri dönmüştür. Fransızlar döndükten sonra Mühendishanenin Başhocalığına Kasapbaşızade İbrahim Efendi getirilmiş, Gelenbevî İsmail Efendi daha sonra Palabıyık Mehmet Efendi ve Baha Efendiler sıra ile Başhoca olmuşlardır. III. Selim (1789-1807), 1795 tarihinde çok daha mükemmel bir okul olan Mühendishane-i Berri-i Humâyûn'u açmış, 1803 tarihinde her iki okul 1808 tarihine kadar Kırımlı Ramiz Efendi'nin idaresinde aynı yönetimde devam etmiştir. Mühendishane-i Bahri-i Humâyûn'un öğrencileri Pazartesi, Perşembe günleri Mühendishane-i Berri-i Humayun'da beraber ders görmüşlerdir).

Haftanın iki günü Mühendishanede çalışan öğrenciler, diğer günler Tersanedeki kışlada Seyr-i Sefain (Navigasyon) ve gemi inşaatı bölümlerinde ders görürdü. Kadro ise seyr-i sefainde 35 şakird (öğrenci), bir kalfa, iki hoca, gemi inşaatı bölümünde ise 10 şakird, iki kalfa olarak tesbit edilmişti. Seyr-i sefain bölümünü bitirenler önce gemilerde jurnal hocası, sonra çorba hocası daha sonra başhoca olurlar ve imtihan geçirdikten sonra Kaptan tayin edilirlerdi (Osmanlı Donanmasında yazı işleri ile görevli subaylara "Hoca" denirdi). İnşaiye bölümünden çıkanlar ise İkinci Kalfa, Baş Kalfa ve sonra Tersane Mimarı olurlardı.

Küçük Hüseyin Paşa, Kapdan-ı Derya olduğu sırada (1792-1803), 26 Ocak 1797 tarihli arîza ile Padişah'a bu iki okulun ayrılmasını,aksi halde amacın kaybolacağını, yeni sistem gemi inşası için daha iyi öğretim yapan bir okula ihtiyaç bulunduğunu arz etmiş ve III. Selim de bu isteği kabul etmiştir. 1807 ve 1808 yılları Osmanlı tarihinin talihsiz devresidir. III. Selim'in 1808'de öldürülmesi üzerine kısa süren IV. Mustafa zamanından sonra büyük İslahatçı II. Mahmut (1808-1839) devrinde Mühendishanede de çeşitli değişikliklerle gelişmesine gayret sarfedilmiştir. 1806 yılında Haliç'te gemi havuzlarının bulunduğu yerde yeni bir okul yapılmağa başlandığı halde Kabakçı Mustafa isyanı dolayısıyla bitirilememiştir. 1822 yılında Mühendishane-i Bahrî-i Hümâyûn Parmakkapı yanındaki bıçkı atölyesine taşınmış, fakat yapılan bütün eklentilere rağmen bu bina da ihtiyaca yeterli olmamıştır).

1808 yılından itibaren ayrı ders görmeye başlayan bu iki okul 1825 yılındaki bir fermanla resmen ayrılmıştır. 1803 yılında okul Heybeliada'da kışla olarak yapılmış olan binaya taşınmış ve 8 sene orada kalmıştır. Sonra bugünkü Deniz Hastanesinin yerindeki Cezayirli Gazi Hasan Paşa'nın konağının yerinde yeni bir okul yapılmağa başlanınca Mühendishane-i Bahri-i Hümâyûn 1838 yılında bu binaya taşınmıştır. Bu bina 400 öğrenci alacak kapasitede idi. Mühendishane-i Bahrî-i Hümâyûn Osmanlı Devletinde batıya açılan İlk pencere olmuştur. 1841 yılında bu okulu gezen İngiliz seyyahı Charl Mac Farlan okulu çok beğenmiştik.

Okulda, Kara Mühendishanesinde olduğu gibi bir matbaa kurulmuştur. Mektep Nazırı Patrona Mustafa Paşa'nın 1842 tarihli lâyihasına göre okulun 120 öğrencisi ve 4 sınıfı olacak ve öğrenciler Darülfünun mezunları arasından alınacaktı. Başlangıçta okuyup yazma bilmeyen çocuklar, 1825'den sonra deniz subaylarının çocukları ve yetimler alınmış, meslek bilgilerinin temelini teşkil eden matematik, Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca öğretilmeğe başlanmıştı. 1842 ıslahatından sonra 13-16 yaşındaki çocuklardan kur'an'ı hatmetmiş ve sülüs yazı öğrenmiş bulunanların alınması ile yetinilmiş, okul dört sınıf halinde tertiplenmiş, imtihanları iki yılda bir yapıldığından öğretim süresi 7 yıl olmuştur. Birinci ve ikinci sınıflarda din bilgisi, Arapça, aritmetik,geometri, cebir, resim ve Fransızca okunuyor, üçüncü sınıfta güverte, makine ve inşaiye bölümlerine ayrılıyorlardı. Güverte öğrencileri kozmografya, küresel trigonometri ve seyr-sefain, Makine öğrencileri ise mekanik, teknik resim, İnşaiye öğrencileri, gemi inşaiye dersleri görüyorlardı. İngilizce mecburi yabancı dil, Fransızca ikinci dil olarak kabul edilmişti.

1846'da okul kesin olarak Heybeliada'daki binaya yerleştirildi ve Mekteb-i Bahriye-i Şahane adını aldı. Dört senelik yüksek okul durumunda olan bu okulda 15 Ekim 1852'de idadî (lise) sınıfı, 16 Şubat 1864'te deniz kurmay subaylarını hazırlayacak özel bir sınıf açılmıştı. 24 Ekim 1865'de diğer askeri okullarda olduğu gibi bir müddet Galatasaray ile birleştirilmiş ise de 1868'de tekrar Heybeliada'da açılmış ve meşrutiyet İslahatına kadar Deniz Harp Okulunun lise seviyesinde öğretim veren kaynağı olarak devam etmiştir. Bu devrede okulun dördü idadî, ikisi karada, iki denizde ve talim gemisinde olmak üzere süresi 8 sene olmuştur).

1875'de Bahriye Nezareti, Kasımpaşa'da Deniz Rüştiyesi, ayrıca Heybeliada' da deniz subaylarının çocukları için Rüşdiye sınıfları açmıştır. Meşrutiyet devrinde Bahriye Mektebi programlan olarak İngiliz Bahriye Mektebi programları ve eğitim sistemi kabul edilmiştir. İngiltere'den uzman öğretmenler getirilmiş, mezunlar yabancı ülkelerin donanmasına ve okullarına gönderilmiştir. Levazım bölümü açılmış, 1911'de yepyeni bir sistem uygulanmış, Mekteb-i Bahriye-i Şahane çok mükemmel bir okul olmuştur. 1906 yılında Kasımpaşa'da açılmış olan Çarkçı Mektebi 1916'da Heybeliada'ya getirilmiş, 1917'de Kâtip Okulu aynı yerde açılmıştır. Cumhuriyetten sonra 1924'de Deniz Harp mektebi, 1928'de Deniz Harp Okulu adını alarak okul Deniz Kuvvetlerine bağlanmıştır).

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....