Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
11:45, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Salı, 09 Aralık 2025 - 11:47
Arama
MaviKaranlık Forum
Hiyeroglif Yazısı
-
Tek Mesaj #4
ThinkerBeLL
VIP
VIP Üye
27 Haziran 2012
Mesaj
#4
VIP
VIP Üye
Hiyeroglif denen şey...
Her hiyeroglif, belli bir nesnenin resmi olduğu bariz bir sembolden ibaret; su, bir kol, kova, kuş, tüy, patates cipsi… Patates cipsi olan aslında güneş. Bu resimler, Çincedeki gibi tamamen belirsiz hale gelmemiş, ayrıca yine Uzakdoğu harflerindeki gibi ufacık bir ayrıntıyı değiştirirseniz anlamı da değişmiyor. Bir kuşu taşa oyarken, kağıda çizdiğiniz kadar ayrıntı kullanamayacağınızı düşünürseniz gayet mantıklı.
Mısırlılar, bir dili olan en eski kültürlerden biriydi ve hiyeroglif de onların ilk yazı sistemiydi. Hiyeroglif, Yunancada hieros (kutsal) ve glyphikos (oyuntu) kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş bir tamlama ve ilk yazıtlar için gayet uygun bir isim.
Mısırlıların alfabelerine verdikleri isim ise kabaca bir şekilde “medu netjer” şeklinde okunuyor ve “Tanrı’nın sözleri” anlamına geliyor. Şık dursa da kocaman taş devri tabletlerine yazmanın en pratik çözüm olmadığı fark edilince, günlük işler için bir de “hiyeratik” adlı yeni bir sistem geliştirilmiş. Hiyeroglif, resmî yazışmalarda kullanılmaya devam ederken, daha hızlı yazmak için geliştirilen hiyeratik, birer resim olan harfleri daha basitleştirip sembolleştirerek yazmayı ve okumayı kolaylaştırıyormuş. Yazmak ve okumak Mısır halkı için normal bir olay olmaya başladıkça, hiyeratik’in daha da basitleştirilmiş hali olan “demotik” ortaya çıkmış. Bu formları kullanarak papirüse yazı yazmak oldukça kolaymış, hiyeroglif ise kullanımı seyrekleşmesine rağmen ortadan kaybolmamış.
Bugün Kawm Al-ahmar, o zamanlar Hierakonpolis denen şehirde 1890’da bulunan Narmer tabletinin tarihinin M.Ö. 3000 yıllarına kadar gittiği tahmin ediliyor ve bulunan en eski hiyeroglif yazı da uzunca süre bu tabletteydi. 1998’de Alman bir kazı ekibi, antik Abydos kentinde M.Ö. 3400 yılına ait kireç bir tablet buldular. Yine de Narmer, hala bu tarihi yazının en önemli belgelerinden. En önemli belge ise Rosetta taşı. Hem hiyeroglif hem de demonik formları kullanılarak hazırlanmış, 1799’da Kahire’nin 200 kilometre kuzeyinde, Napolyon’un duvar yıkan askerleri tarafından tesadüfen bulunmuş 760 kilo ağırlığındaki bu granit tabletin üzerinde, aynı metnin Antik Yunanca hali de yazılıydı.
Rosetta Diski
Antik Yunanca, oldukça iyi bilinen bir dil olmasına rağmen tablet bir süre çözülemedi. 1822’de Jean François Champollion, tabletteki metinde bazı harflerin daire içine alındığını fark etti ve bunların özel isim olabileceğinden yola çıkarak Kleopatra ve Ptolemaios adlarını çözdü, böylece hiyerogliflerin okunmasına dair önemli bir adım attı.
Bu taştan ilham alan Rosetta Diski ve Rosetta Projesi, Türkçe ve Osmanlıca da dahil, dünyadaki en önemli 1000 dilin ileriki binyıllarda unutulmaması ve bir daha çeviri yaparken karınların bu kadar ağrımaması için hayata geçirilmiş bizce çok dahiyane bir fikir.
İncil’deki yaratılış bölümünün bu 1000 dilde çevirisinin yer alacağı avuç içine sığacak büyüklükteki disk, yüzyıllar sonra 1000 kere büyüten bir mercekle bakıldığında muhtemelen ortadan kaybolmuş bir çok dil hakkında önemli bilgiler verecek. Uzaya bile giden diskin, üzerindeki bilgileri 2000 yıl saklaması planlanmış.
Hiyeroglifin kullanılmasına İskender’in Mısır’ı fethi ve Roma dönemlerinde devam edilmiş. Başta “gerçek Mısırlılar”ı ülkelerine gelen yabancılardan ayırmak için dili gittikçe zorlaştırmak gibi bir eğilim oluşmuş ancak zamanla hiyerogliflerin içine Yunanca girmeye başlamış. Mısırlıların dillerine ve yazıtlarına olan saygısı, Romalı yazarların ve bilim adamlarının da hiyerogliflere saygı duymasına yol açmış. Ancak bu saygı sonucu gelen dokunulmazlık, sistemin bozulmadan günümüze gelmesini sağlamasına değil, bu yazı sistemine olan ilginin azalmasına ve kimse öğrenmediği için zamanla yok olmasına yol açmış. M.S. 4. yüzyılda, hiyeroglifleri okuyabilen Mısırlıların sayısı bir avuçmuş sadece. 391 yılında Roma imparatoru 1. Theodosius’un Hıristiyan kiliseleri dışında tüm kutsal yerleri kapatması ile bu dili bilenler tamamen ortadan kalkmış. 16. ve 17. yüzyılda Johannes Goropius Becanus ve Athanasius Kircher, hiyeroglifleri çözmek için o zamana kadarki en kapsamlı ve en geniş bütçeli çalışmaları yapmışlar. Ellerindeki tek bilgi kaynağı hayal güçleri olduğu için sonuç kocaman bir sıfır olarak kalmış. Rosetta taşına kadar da bu durum böyle sürmüş.
Peki Mısır’a gittiniz, bir piramit, bir mezar taşı, tablet ya da çömlek keşfettiniz. Yeni bir piramit keşfetme ihtimaliniz epey az olsa da bu durumda hiyeroglif nasıl okunur bilmeniz büyük fayda sağlayacaktır. Hiyeroglif okumaya kalksanız bilmeniz gerekenler nedir? Öncelikle sıralar ve sütunlar halinde yazılır, aralarda boşluk bırakılmaz, sağdan sola veya soldan sağa okunabilir. İnsan ya da hayvan şekillerinin başlarını takip etmek gerekir, başlar her zaman satırın başına dönüktür, yani bir kuşun kafası sağa bakıyorsa o metin sağdan sola okunmalıdır.
Hiyeroglif, tek sesli fonetik karakterlerden ve iki ya da üç sesli harflerden oluşur. Ayrıca bir kelimeyi simgeleyen “logograf” adlı harfler de vardır. Konuşma dilinde olmasına rağmen hiyerogliflerde sesli harf neredeyse hiç kullanılmaz. Örneğin, “mesela” yerine “msl” yazılıdır. “Örneğin” yerine ise “rnğn” yazılmaz, çünkü kelimeler sesli harfle başlıyorsa o sesli harf de yazılır. Bir de yazılacak kelime sesli harfler kullanılmayınca başka bir kelime ile karışıyorsa.
Hiyeroglifleri yazanlar ve okuyanlar daha küçük birer çocukken sırf bu iş için yıllarca eğitilirlermiş. Kız çocukların yazı yazmasına izin verilmezmiş. Yazı yazmayı bilenler büyük bir saygı görürler, şereflerine heykelleri yapılır, evlerin duvarlarına resimleri çizilirmiş.
Yaşam - İşte Genç
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Cevapla
Kapat
Saat: 11:47
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...