Arama


Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
21 Temmuz 2012       Mesaj #5
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Güney Afrika Cumhuriyeti
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs

(Afrikaanca: Republiek van Suid-Afrika, Fr.: République Sud-Africaine, İng.: Republic of South Africa), Afrika'nın güneyinde devlet. Kuzeyde Botsvana ve Rodezya, doğuda Mozambik ve Ngwane (eski adı Swaziland), güneydoğuda bir anklav meydana getiren bağımsız Lesoto Devleti, kuzeybatıda Güneybatı Afrika (Namibia), doğu ve batıda da Hint ve Atlas okyanusları ile sınırlanır. Güney Afrika nüfusu Beyaz, Siyah, Renkli (Melez) ve Asyalı olarak dörde ayrılır. Toplam nüfus içindeki oranları, Beyazlar % 18, Siyahlar % 68'dir. Siyahlar Zosa, Zulu, Svazi, Bandebek, Sotho ve Tsonga gibi etnik gruplar altında toplanırlar. Melezlerin toplam nüfus içindeki oranı % 10,5, genellikle Hintlilerin oluşturduğu Asyalıların oranı ise yüzde 3,3'tür. Ülkenin iç kesimi, orta yerinde çukurlaşan ve kenarlarında dağ sıralarıyla kuşatılan geniş bir platodur (ortalama yükseklik 1.220 m.). Batıda Damara, doğuda, en yüksek doruğu 3.282 m.ye ulaşan Drakensberg sıraları uzanır. İç platolar genellikle kuraktır (yarı kurak, kurak bozkırlar, Kalahari gibi çöller). Doğu ve güney kıyılarında farklı bir iklim vardır. Güneyde tipik Akdeniz iklimi (kışlar yağışlı ve ılık, yazlar sıcak ve kurak); Hint Okyanusu kıyılarında alize ve muson rüzgârlarının etkisiyle yağışlı tropikal bir iklim egemendir, Fakat Atlas Okyanusu kıyıları soğuk Benguela Akıntısı'nın da etkisiyle iç platolar gibi kurak, yer yer çöldür. Güney Afrika'nın asıl yerlileri Boşiman ve Hotantolardır.
Bölgede yabancıların (Portekizli denizciler, Araplar, Hollandalılar, İngiliz ve Fransızlar) görünmesi ve yerleşmeleri 15. yüzyılın sonlarında başlar. İlk Hollanda kolonisi ise 1652'de kuruldu. 17. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar süren dönemde, başta Hollandalılar ve İngilizler olmak üzere yabancıların sayısı durmadan arttı. Bütün olaylar, gerek beyazlar, gerekse beyazlar ile yerliler arasında rekabet ve zaman zaman çarpışmalara yol açarak gelişti. Beyaz göçmenlerin sayısı 1707'de 800, 1795'te 15.000'di. 1806'da Kap, İngilizler tarafından işgal edildi. Bu eyalette İngilizler çoğalmaya başlarken, Hollandalılar ülkenin kuzeydoğusuna göç ederek burada, 1838'de Transvaal'i, 1854'te de Orange'ı kurdular. 1866'da elmas, 1870'te altın keşfedildi. Bu olay ülkenin her şeyini değiştirdi. Nüfus hızla artmaya, küçük yerleşmeler birer kent hâline dönüşmeye ve özellikle İngiliz ve Hollandalılar arasındaki rekabetse, sonunda savaşa dönüşecek olan bunalımlara yol açtı (1899-1902 İngiliz-Boer Savaşı). 1908-1909'da Kap, Natal, Orange ve Transvaal'in birleşmesiyle kurulan "Güney Afrika Birliği", yakın zamanlara kadar İngiliz Uluslar Topluluğu üyesi bir dominyondu. Fakat bu devletin izlediği ve özellikle 1948'de çok belirli bir hâl alan "ırk ayrımı" (apartheid) politikası, savaş sonrası dünyasında kınanan ve göze çarpan bir siyasal olay hâline geldi. Bir yandan Birleşmiş Milletler, öte yandan da Afrika'nın yeni bağımsız devletleri tarafından yapılan öneriler ve baskı Güney Afrika Birliği'ni bu politikadan vazgeçiremedi.

Fakat son yıllarda siyasal statüsünü değiştirmeye ve yeniden örgütlenmeye mecbur kaldı. 1961'de cumhuriyet ilân edildi ve yeni devlet İngiliz Uluslar Topluluğu'ndan ayrıldı. Bu değişiklikler, beyaz-zenci ilişkilerini düzeltmedi, aksine Güney Afrika Cumhuriyeti daha katı bir ırk ayrımı politikasını sürdürdü. Bu politikanın temel uygulamalarından biri olan özerk zenci devletçikleri içinde zencileri toplama sonra da bu birimlere bağımsızlık verme girişimi uygulamasına başlandı. 1976'da Transkei bu duruma getirildi ve üç bölge, Bostwana, Venda ve Ciskei onu izledi. Bu siyaset doğrultusunda Güney Afrika'da çoğunluğu oluşturan zencilerin tümünün vatandaşlık hakkından yoksun bırakılması planlanmıştı. Baskıcı yönetime karşı muhalefet gittikçe güçlendi ve Birleşmiş Milletler uluslararası yaptırımlara başvurdu. Bununla birlikte Güney Afrika'ya güçlü bağları olan ABD ve İngiltere gibi ülkeler kararları uygulamaktan kaçındılar. 1983'te sınırlı reformları ve daha otoriter bir yönetimi öngören yeni bir anayasa kabul edildi ve 1984'te P.W. Botha geniş yetkilerle donatılan cumhurbaşkanlığı makamına getirildi. Güney Afrika devlet adamları uluslararası ilişkilerde ülkenin yalnızlıktan kurtulması için girişimlerde bulundular ve kısmen de başarılı oldular ancak zenci çoğunluğa yönelik baskıcı yöntemleri sürdü. Öte yandan ırkçı beyaz yönetim komşu devletlere karşı da saldırgan bir politikaya yöneldi. Ocak 1986'da Lesotho, Güney Afrika birliklerince kuşatıldı, Ağustos 1986'da ise Angola'ya saldırdılar. P.W. Botha, Ağustos 1989'da kabinesinin ve Ulusal Parti'nin gitgide artan muhalefeti karşısında istifa etti ve yerine Ulusal Parti'nin lideri W. de Klerk getirildi. Eylül 1989'da yapılan seçimlerde Ulusal Parti ve Klerk iktidarlarını korudular. Yeni yönetim birçok siyasî tutukluyu ve Nelson Mandela'yı serbest bırakarak, ülkedeki ırk ayrımı politikalarının iyileştirilmesi yolunda girişimlerde bulunmaya başladı. Öteden beri zengin bir tarım ve hayvancılık ülkesi olarak tanınır. Tahıl, üzüm, şekerkamışı, pamuk, yerfıstığı, ayçiçeği, tütün, meyve başlıca ürünleridir. Özellikle koyun bakımından zengindir. Fakat Güney Afrika Cumhuriyeti asıl yeraltı kaynakları ve 35 yıldan beri çok gelişmiş olan sanayi nedeniyle zengin bir ülkedir. Dünya altın üretiminin yarıya yakınını sağlar. Ayrıca elmas, amyant, demir cevheri, krom, manganez, kömür, bakır, kalay, platin ve uranyum gibi kaynaklara sahiptir. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ekonomi bakımından Afrika kıtasında ne derece üstün durumda olduğunu belirlemek amacıyla şu oranları gözden geçirmek yeterlidir: Elektriğin %50'si, altının %95'i, çimentonun %30'u, demirin %16'sı, demiryolu trafiğinin %60'ı, telefonun %45'i, motorlu araçların %43'ü Güney Afrika Cumhuriyeti'ne, geri kalan ise kıtanın öteki ülkelerine aittir. Oysa Güney Afrika Cumhuriyeti'nin nüfusu, Afrika nüfusunun sadece % 6,4'ünden ibarettir. Prince Edward Adaları ve Marion Adası da Güney Afrika Cumhuriyeti'ne aittir. Önceleri Güney Afrika'ya bağlıyken 1968'de Birleşmiş Milletler'in koruması altına giren Namibia, bu kararı tanımayan Güney Afrika tarafından 3 yıl boyunca yarı özerk bir statüde tutuldu. Ocak 1983'te Güney Afrika yönetimi yarı özerklik durumuna son verdiğini, ulusal meclisin dağıtıldığını ve tüm yürütme ve yasama faaliyetlerini devraldığını açıkladı. Ardından Güney Afrika, uluslararası baskılar sonucunda, 1949'da ilhak etmiş olduğu Namibya'nın bağımsızlığını kazanmasına da boyun eğmek zorunda kaldı (1990). P. Botha 1989'da, muhalefet hareketini (1950'den beri yasaklanmış olan Komünist Parti'yle, 1992'de beyaz çoğunluğun referandumla onayladığı Afrika Ulusal Kongresi de dahil) yasal tabana oturtan F. De Klerk karşısında siyaset sahnesinden silindi. De Klerk aralarında Nelson Mandela'nın da bulunduğu siyasî tutukluları serbest bırakmak zorunda kaldı. 1991'de apartheid temelli son yasa da yürürlükten kaldırıldı. 22 Aralık 1993'te bir geçiş dönemi anayasası kabul edildi. 26-28 Nisan 1994'te, yeni ve nihaî bir anayasayı hazılamak için yapılan seçimlerden sonra, ANC (oyların %63'ü), Ulusal Parti (%20,4) ve İnkatha Özgürlük Hareketi (%10,6), bir ulusal birlik hükûmeti kurdular; Nelson Mandela da parlamento tarafından cumhurbaşkanı seçildi.
Sen sadece aynasin...