Arama

Güney Afrika Cumhuriyeti ve Güney Afrika Cumhuriyeti Tarihi

Güncelleme: 21 Temmuz 2012 Gösterim: 27.878 Cevap: 4
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
28 Ocak 2007       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
On beşinci asır öncesinde Avrupalılar için meçhul olan ülke, 1488’de Bartholomeu Dias’ın Ümit Burnunu geçmesi ile tanındı. Avrupalılar için yeni bir Hindistan yolu olan Ümit Burnu, stratejik bir önem kazandı. Güney Afrika hakkında tarihi bilgiler bu tarihten sonra başlar.

Sponsorlu Bağlantılar
Avrupa ile Hindistan arasında seferler yapan İspanyol, Hollandalı, Portekizli ve İngiliz gemiciler için Güney Afrika sahilleri bir uğrak noktası olmuştur. Hollandalı, Jan Von Riebeek isimli bir doktor, 1652 senesinde çalışmakta olduğu Hollanda-Doğu Hindistan Şirketi adına Güney Afrika sahilerindeki şimdiki Cape Town şehrinin bulunduğu Tavola Körfezinde, ticaret gemileri için depo ve levazım istasyonu kurdu.

On yedinci yüzyılın ortasında kurulan bu ticari üs aynı yüzyılın sonlarında koloni (sömürge) haline getirildi. Bu ülke topraklarını sömürge yapmak isteyen İngilizler, Fransızların bölgeyi işgal etmelerini engellemek perdesi arkasında, bölgeyi işgal ettiler ve kendi sömürgeleri arasına kattılar. Bu işgal, sözkonusu Avrupa devletleri arasında 1815 senesinde yapılan bir anlaşma ile kabul edildi.

Avrupalıların buralarda ilk sömürge kurmaları esnasında yerli halka karşı yapılan ırk ayrımı politikası, 1807’de İngilizlerin çıkarttığı kanunla kaldırıldı. Fakat azınlıkta olan Boer adı verilen çiftçiler tarafından ırk ayrımı şiddetle tatbik edildi. Bu kanunun kalkmaması karşısında Boerler, 1836’da sömürge topraklarından ayrılarak iç kısımlara doğru göç ettiler ve ırkçılıklarını buralarda sürdürdüler.

İngiltere sömürgesinden sırasıyla 1852 ve 1854 senesinde Orange ve Transvaal adı ile iç işlerinde bağımsız yeni iki sömürge kuruldu. İç kesimlere yerleşen Boerlerle İngilizler arasında ilk zamanlar mevcut olan ılımlılık, gün geçtikçe soğuk harbe ve nihayet iki Boer Devletinin İngiltere’ye savaş ilanı ile sıcak harbe dönüştü.

Sömürgeci İngiltere ile ırkçı Boerler arasındaki kanlı savaşlar, 1902 senesinde İngilizlerin kesin galibiyeti ile nihayet buldu. İngiltere buraları iç işlerinde bağımsız birer sömürge olarak ilan ve savaş tazminatı ödemeğe mahkum etti. İki İngiliz sömürgesine (Orange ve Transvaal) iki de Boer devleti katılınca (bunlar iç işlerinde bağımsız), Güney Afrika dört devletten müteşekkil bir federasyon oldu.

Birinci Dünya Savaşından sonra her geçen gün ağırlık kazanan ırkçılık, 1924’te başa geçen General Herzog’un zamanında çıkarılan kanunlarla meşru hale getirildi. General Herzog 1934 senesinde çıkarttığı kanunlarla zencilerin yurttaşlık ve siyasi haklarını ellerinden aldı. İkinci Dünya Savaşından sonra bu ırkçı politika şiddetini artırarak devam etmiştir.

1948’de Dr. Molan’ın iktidara gelmesi ile mevcut ırkçı politika had safhaya vardı. Çeşitli dünya ülkelerinden yapılan baskılara rağmen, Güney Afrika Cumhuriyeti iktidarları, ırkçı politikadan vazgeçmediler. Ülke bu politikalarını terk etmemek pahasına Milletlerarası bazı teşkilatlardan ayrıldı. 1961’de ayrıldığı Commonwealth İngiliz Milletler Topluluğu teşkilatı da bunlardandır.

1968’de öğrencilerin düzenledikleri ırk ayırımına karşı gösterileri din yetkililerince de desteklendi. Bunun üzerine hükumet, askerleri en yeni silahlarla donattı. Güvenlik kuvvetlerini ve istihbarat teşkilatını kuvvetlendirdi. Böylece Afrika’daki diğer devletlere karşı da üstünlük sağladı.

1969’da Birleşmiş Milletlerin Namibya’dan çekilmesi isteğini reddetti. Namibya, Güney Afrika Cumhuriyetinin fiilen bir eyaleti oldu. Irk ayrımını burada da uyguladı. Dünya devletleri arasında yalnız kalan Güney Afrika Cumhuriyeti, 1970’ten sonra Afrika Devletleri arasında taraftar kazanmak için bazıları ile ilişkiler kurmaya çalıştı.

1976’daki zenci hareketlerinde yüzlerce zenci öldürüldü. Devam eden baskı ve öldürmeler üzerine, BM Güvenlik Konseyi, Güney Afrika Cumhuriyetine silah satışını yasakladı (1977). Milletlerarası ilişkileri hemen hemen kopma noktasına gelen yönetim, sert ırkçı yönetiminden tavizler vermeye başladı. Zencilere sendika kurma hakkı tanındı (1979).

1982’de Namibya’nın sömürgelikten kurtulmak için başlattığı hareket, ülkeyi yeniden karıştırdı. Sorgusuz, yargısız öldürmeler başladı. Yeni anayasa yapılarak başkanlık sistemine geçildi. Buna rağmen ülkedeki çatışmalar durmadı. Cumhurbaşkanı P.W. Botha, ülkesini milletlerarası yalnızlıktan kurtarmak için çeşitli ülkeleri ziyaret etti ve bunda başarı sağladı. Zenci çoğunluğun sesi, baskı ve zulümle susturuldu. Komşu devletlere saldırılar başladı.

Cumhurbaşkanı Botha, lideri bulunduğu Ulusal Parti içinde meydana gelen muhalefetin de tesiriyle 1989 Ağustosunda istifa etmek mecburiyetinde kaldı. Yerine Frederik W de Klerk geçti. Eylül 1989 seçimlerinde seçme hakkı bulunmayan zenciler ülke çapında büyük grev yaptılar. Zencilere karşı yumuşama politikası uygulayan Cumhurbaşkanı de Klerk Şubat 1990’da meclisi açarken yaptığı konuşmada Afrika Milli Konseyi, Afrika Komünist Partisi ve 33 muhalefet örgütü hakkında bulunan yasağın kaldırıldığını açıkladı.

Ayrıca 1962’den beri hapiste bulunan zenci lider Nelson Mandela serbest bırakıldı. Afrika Milli Konseyi 1991 senesi “İktidarın halka devredilmesi için doplu eylem yılı” ilan etti. Aynı sene yapılan Afrika Milli Konseyi toplantısında Nelson Mandela başkanlığa seçildi.

Irk ayrımı politikasındaki bu yumuşama sebepiyle birçok ülke Güney Afrika’ya uyguladığı ekonomik müeyyideleri kaldırdı. Komşularıyla arasındaki gerginlik de yumuşadı. Zenciler arasındaki şiddet olayları zaman zaman önemli boyutlara ulaşmaktadır.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
31 Mart 2007       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Güney Afrika Cumhuriyeti

Sponsorlu Bağlantılar
140px Flag of South Africasvg

Güney Afrika Cumhuriyeti, Afrika kıtasının güney ucunda 22°10'-34°55' güney enlemleri ile 16°30'-32°55' doğu boylamları arasında yer alan ülkedir. G.Afrika Cumhuriyeti, Afrika'nın güneyinin yaklaşık yarısını kaplar.

Güneybatısında Atlas Okyanusu, güney ve doğuda Hint Okyanusu, kuzeydoğuda Swaziland, Mozambik ve Zambiya, kuzeyde Botsvana, kuzeybatıda Namibya ile çevrili olan Güney Afrika Cumhuriyeti'nin sınırları içerisinde, topraklarının ortadoğu kesiminde Lesoto Devleti bulunmaktadır. Dünyada, ırk ayrımının en şiddetli bir şekilde vuku bulduğu ülke olması ile tanınmaktadır.

Tarihi

On beşinci asır öncesinde Avrupalılar için meçhul olan ülke, 1488'de Bartholomeu Dias'ın Ümit Burnunu geçmesi ile tanındı. Avrupalılar için yeni bir Hindistan yolu olan Ümit Burnu, stratejik bir önem kazandı. Güney Afrika hakkında tarihi bilgiler bu tarihten sonra başlar. Avrupa ile Hindistan arasında seferler yapan İspanyol, Hollandalı, Portekizli ve İngiliz gemiciler için Güney Afrika sahilleri bir uğrak noktası olmuştur. Hollandalı, Jan van Riebeeck isimli bir doktor, 1652 senesinde çalışmakta olduğu Hollanda-Doğu Hindistan Şirketi adına Güney Afrika sahilerindeki şimdiki Cape Town şehrinin bulunduğu Tavola Körfezinde, ticaret gemileri için depo ve levazım istasyonu kurdu. 17. yüzyılın ortasında kurulan bu ticari üs aynı yüzyılın sonlarında koloni (sömürge) haline getirildi. Bu ülke topraklarını sömürge yapmak isteyen İngilizler, Fransızların bölgeyi işgal etmelerini engellemek perdesi arkasında, bölgeyi işgal ettiler ve kendi sömürgeleri arasına kattılar. Bu işgal, sözkonusu Avrupa devletleri arasında 1815 senesinde yapılan bir anlaşma ile kabul edildi.

Avrupalıların buralarda ilk sömürge kurmaları esnasında yerli halka karşı yapılan ırk ayrımı politikası, 1807'de İngilizlerin çıkarttığı kanunla kaldırıldı. Fakat azınlıkta olan Boer adı verilen çiftçiler tarafından ırk ayrımı şiddetle tatbik edildi. Bu kanunun kalkmaması karşısında Boerler, 1836'da sömürge topraklarından ayrılarak iç kısımlara doğru göç ettiler ve ırkçılıklarını buralarda sürdürdüler.
İngiltere sömürgesinden sırasıyla 1852 ve 1854 senesinde Orange ve Transvaal adı ile iç işlerinde bağımsız yeni iki sömürge kuruldu. İç kesimlere yerleşen Boerlerle İngilizler arasında ilk zamanlar mevcut olan ılımlılık, gün geçtikçe soğuk harbe ve ilanı ile sıcak harbe dönüştü. Sömürgeci İngiltere ile ırkçı Boerler arasındaki kanlı savaşlar, 1902 senesinde İngilizlerin kesin galibiyeti ile nihayet buldu. İngiltere buraları iç işlerinde bağımsız birer sömürge olarak ilan ve savaş tazminatı ödemeğe mahkum etti. İki İngiliz sömürgesine (Orange ve Transvaal) iki de Boer devleti katılınca (bunlar iç işlerinde bağımsız), Güney Afrika dört devletten müteşekkil bir federasyon oldu.

Birinci Dünya Savaşından sonra her geçen gün ağırlık kazanan ırkçılık, 1924'te başa geçen General Herzog'un zamanında çıkarılan kanunlarla meşru hale getirildi. General Herzog 1934 senesinde çıkarttığı kanunlarla zencilerin yurttaşlık ve siyasi haklarını ellerinden aldı. İkinci Dünya Savaşından sonra bu ırkçı politika şiddetini artırarak devam etmiştir. 1948'de Dr. Molan'ın iktidara gelmesi ile mevcut ırkçı politika had safhaya vardı. Çeşitli dünya ülkelerinden yapılan baskılara rağmen, Güney Afrika Cumhuriyeti iktidarları, ırkçı politikadan vazgeçmediler. Ülke bu politikalarını terk etmemek pahasına Milletlerarası bazı teşkilatlardan ayrıldı. 1961'de ayrıldığı Commonwealth (İngiliz Milletler Topluluğu) teşkilatı da bunlardandır.

1968'de öğrencilerin düzenledikleri ırk ayırımına karşı gösterileri din yetkililerince de desteklendi. Bunun üzerine hükümet, askerleri en yeni silahlarla donattı. Güvenlik kuvvetlerini ve istihbarat teşkilatını kuvvetlendirdi. Böylece Afrika'daki diğer devletlere karşı da üstünlük sağladı.

1969'da Birleşmiş Milletlerin Namibya'dan çekilmesi isteğini reddetti. Namibya, Güney Afrika Cumhuriyetinin fiilen bir eyaleti oldu. Irk ayrımını burada da uyguladı. Dünya devletleri arasında yalnız kalan Güney Afrika Cumhuriyeti, 1970'ten sonra Afrika Devletleri arasında taraftar kazanmak için bazıları ile ilişkiler kurmaya çalıştı.

1976'daki zenci hareketlerinde yüzlerce zenci öldürüldü. Devam eden baskı ve öldürmeler üzerine, BM Güvenlik Konseyi, Güney Afrika Cumhuriyetine silah satışını yasakladı (1977).

Milletlerarası ilişkileri hemen hemen kopma noktasına gelen yönetim, sert ırkçı yönetiminden tavizler vermeye başladı. Zencilere sendika kurma hakkı tanındı (1979).

1982'de Namibya'nın sömürgelikten kurtulmak için başlattığı hareket, ülkeyi yeniden karıştırdı. Sorgusuz, yargısız öldürmeler başladı. Yeni anayasa yapılarak başkanlık sistemine geçildi. Buna rağmen ülkedeki çatışmalar durmadı. Cumhurbaşkanı P.W. Botha, ülkesini milletlerarası yalnızlıktan kurtarmak için çeşitli ülkeleri ziyaret etti ve bunda başarı sağladı. Zenci çoğunluğun sesi, baskı ve zulümle susturuldu. Komşu devletlere saldırılar başladı.

Cumhurbaşkanı Botha, lideri bulunduğu Ulusal Parti içinde meydana gelen muhalefetin de tesiriyle 1989 Ağustosunda istifa etmek mecburiyetinde kaldı. Yerine Frederik de Klerk geçti. Eylül 1989 seçimlerinde seçme hakkı bulunmayan zenciler ülke çapında büyük grev yaptılar. Zencilere karşı yumuşama politikası uygulayan Cumhurbaşkanı de Klerk Şubat 1990'da meclisi açarken yaptığı konuşmada Afrika Milli Konseyi, Afrika Komünist Partisi ve 33 muhalefet örgütü hakkında bulunan yasağın kaldırıldığını açıkladı. Ayrıca 1962'den beri hapiste bulunan zenci lider Nelson Mandela serbest bırakıldı. Afrika Milli Konseyi 1991 senesi İktidarın halka devredilmesi için toplu eylem yılı ilan etti. Aynı sene yapılan Afrika Milli Konseyi toplantısında Nelson Mandela başkanlığa seçildi.
Irk ayrımı politikasındaki bu yumuşama sebebiyle birçok ülke Güney Afrika'ya uyguladığı ekonomik müeyyideleri kaldırdı. Komşularıyla arasındaki gerginlik de yumuşadı. Zenciler arasındaki şiddet olayları zaman zaman önemli boyutlara ulaşmaktadır.

Fiziki Yapı

Fiziki yapı olarak Güney Afrika Cumhuriyeti, sade bir görünüşe sahiptir. Ortalama yüksekliği 1200 m'yi bulan geniş yayla, fiziki görünüşün ana hatlarını çizer. Ülkenin üzerinde bulunduğu 1.123.226 km²lik toprak parçasında göze çarpan tek dağ silsilesi, güneyde Ümit Burnu bölgesinde yer almaktadır. Denizlerdeki kıyı şeridi oldukça dar bir yapıya sahiptir. Kıyı şeridi dik yamaçlarla dağ ve yayla bölgesine bağlanır. Bu dik yamaçlı fiziki yapıya bol miktarda teras ve kayalıklar iştirak ederler. Güneydeki Cape Town bölgesinin kuzeyindeki dağlar, kuzey-güney doğrultusunda uzanır. Bu bölgedeki yükseltilerin eski çağlarda yer tabakalarının kırılmaları neticesinde ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Dağların en önemlileri Nuweveld Dağları, Sneeub Dağları ve Draken Dağlarıdır. Draken Dağları en fazla yüksekliğe sahib olan dağlar olup, en yüksek noktası Sources Dağıdır (3299 m). İç bölgelerde arazi yumuşak bir eğime sahiptir. Orta bölgelerde yer alan geniş yaylalar, çoğu bölgelerde akarsuların meydana getirdiği derin vadilerle bölünür. Bazı küçük dağ sıraları küçük ve büyük Karau ovalarını çevreler. 1200 m yükseklikteki yayla, çok büyük bir tabak şeklindedir. Kuzeybatıda Kalahari Çölünün güney ucu ile batı bölgelerinde Namib Çölünün bir kısmı yer alır.

Akarsular bakımından oldukça zengindir. Denize yakın dağların dış yamaçlarından doğan akarsular, kısa bir yatağa sahiptirler. Fakat bu ırmaklar su bakımından daha zengin, hızlı ve düzensiz bir akışa sahiptir. Ülkedeki akarsulardan en önemlisi olan Orange, ülkenin belli başlı ırmaklarından Karai, Caledon ve Vaal'i de alarak Atlas Okyanusuna dökülür. Hint Okyanusuna dökülen en önemli akarsu, Limpoopo Nehridir. Bunlardan başka Krokodilrivier, Komati, Pongola, Umfolazı, Tugela, Umzimkulu, Umzimvulu, Ker, Groot Visrivier, Sondağ, Grootrivior ve Gourits nehirleri Hint Okyanusuna dökülen önemli akarsulardır. Ülkenin en büyük akarsuyu Atlas Okyanusuna dökülmektedir. Akarsuları ulaşıma elverişli bir yapıya sahip değildir. Kıyılarda körfez ve burun miktarı çok az olup, bu sebepten tabii liman olabilecek yerleri hemen hemen yok denecek kadar azdır.

Tabii gölleri oldukça azdır. Bunlar arasında önemli bir büyüklüğe sahib olanı ise yoktur.

İklim

Genellikle tropikal ve tropik alt (ılıman) bir iklim ülkeye hakimdir. Afrika'nın diğer bölgelerine nazaran iklim daha yumuşaktır. Bu sebepten dolayı Avrupalılar buraya yerleşmişler ve bu bölgeye uzun zaman hakim olmuşlardır. İklimin mutedil olmasındaki en büyük tesir bulunduğu yer ve etrafındaki denizlerdir. Güney Afrika'da hiçbir yer denizden 800 km uzak değildir. Ortalama sıcaklık kuzey ve güneyde dikkati çekecek kadar düzgündür. Batı kıyısı, Benguela soğuk su akıntısının, Doğu kıyısı ise Mozambik sıcak su akıntısının etkisindedir. Batı kıyılarındaki Port Nolloth'da senelik sıcaklık ortalaması 13°C civarındayken, doğudaki Durban'da bu ortalama 20°C'dir. Ümit Burnunda Akdeniz iklimi özellikleri görülür. Bu bölgede yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise ılık ve yağışlı geçmektedir. Kış mevsimi ancak 150 gün kadar sürer. Yaz mevsimi altı ay gibi uzun bir süre devam eder. Yağışlar genellikle yaz mevsimlerinde görülür.

Bölgelere göre senelik yağış ortalaması büyük farklılık gösterir. Doğu bölgelerinde 1143-1270 mm olan yağış ortalaması, batı bölgelerinde 127 milimetreye düşer. Buharlaşmanın yüksek seviyede olması, ülkede her zaman kuraklık tehlikesinin bulunmasına sebeb teşkil eder. İç kesimlerde yağışlar genellikle fırtınalı ve dolu şeklinde meydana gelir. Kış mevsimlerinde Antarktika'dan gelen soğuk hava akımları, ülke üzerinde bazan geçici de olsa soğuk ve yağışlı mevsimler hasıl eder.

Doğal kaynaklar

Güney Afrika'da bitki örtüsü; ormanlar, savanlar, otlaklar, yarıçöller, çöller ve makiler olmak üzere beş bölümde toplanır. Genel olarak tropik ve subtropik olmak üzere iki tip orman mevcuttur. Ormanlar, yağışların en fazla olduğu doğudaki dağ yamaçlarında yer alır. Akdeniz ikliminin hakim olduğu güney bölgelerinde Akdeniz bitki örtüsü olan makiler yer alır. İç bölgelere gidildikçe ormanlık bölgeler yerlerini savanlara bırakır. Savanlar ise yağışların az olduğu batı bölgelerinde otlaklar haline döner. Ülkenin kuzeyinde yer alan Kalahari Çölünün güneyi ile batıdaki Namib Çölü, çöl bitkilerinin bulunduğu bölgelerdir. Batıdaki Namib Çölünde bol bulunan Cape maunu ve Cape abanozu gibi mobilyacılıkta kullanılan kıymetli ağaçlar, artık kalmamıştır.

Düzensiz avlanma, yabani hayvanların neslinin tükenmesine sebeb olmaktadır. Bu durum karşısında ülkenin çeşitli bölgeleri Milli Park ilan edilerek, bu bölgelerde mevcut hayvan nesli korunmaya çalışılmaktadır. Yabani hayvanlardan aslan, antilop, su aygırı, gergedan, zürafa, leopar, Afrika filleri, zebralar, geyik, ceylan, pars, yaban kedisi, vaşak, tilki, çakal başta gelenleridir. Kokarca, su samuru, sansar, yabani tavşan ve binlerce yılan çeşidi, ülkenin yabani hayvanlarındandır. Güney Afrika'nın bu tabiat zenginliğini ağaçlardaki binlerce kuş ile denizlerdeki balık ve kuş türleri tamamlar. Tropik karakterli kuşlardan muhabbet kuşu, papağan, kırlangıç, incir kuşu, bahçe öteğengili, çeşitleri ile penguen, albatros, yelkovan kuşuna benzer deniz kuşları bol miktarda mevcuttur. Ülkenin güney sahillerinde çıkan fok balıkları da bu tabii güzelliklerin tamamlayıcı unsurlarındandır.

Doğal kaynaklarından olan maddelerin en kıymetlileri Güney Afrika'da bol miktarda bulunmaktadır. En önemli madenleri altın, vanadyum, elmas, platin, uranyum, manganez, krom, demir cevheri, asbest, antimon, kömür, kalay, bakır, tungsten, mika ve nikeldir. Bunların haricinde 35 değişik maden de bulunmaktadır.

Nüfus ve Sosyal Hayat

38.160.000 olan Güney Afrika nüfusu, dört farklı etnik gruptan meydana gelmektedir. Siyahlar ve Bantular % 70 ile en kalabalık grubunu teşkil ederler. Beyazlar % 17, melezler % 10 ve Asyalılar ise % 3 ile nüfusun kalan bölümünü meydana getirirler. Beyazlar Hollanda, İngiliz, Fransız ve Alman menşelidir. Beyaz halkın hayat şartları ve kültür yapıları Batı Avrupa halkı gibidir. Beyazlar had safhada tatbik ettikleri ırkçılık sebebiyle ülke nüfusunun çoğunluğunu teşkil eden siyahlara son derece ucuz fiyatlarla ve ağır şartlarda iş yaptırmaktadırlar. Siyahlar ve Bantular genellikle Hotantolar ve diğer Afrika yerlilerinin karışımından meydana gelmişlerdir. Bunlar Cape Town bölgesinde yoğundurlar. Hint menşeli olan Asyalılar; on dokuzuncu asırda Güney Afrika'daki şekerkamışı çiftliklerinde çalıştırılmak üzere getirilmişlerdir.

Irkçılık politikasının bir neticesi olarak beyazlar, zenciler ve Bantular, melezler ile Asyalılar için birbirinden farklı yerleşim bölgeleri, siyasi ve iktisadi haklar mevcuttur. Güney Afrika Cumhuriyetinde her etnik grubun ayrı okulları vardır. Beyazlar için büyük bir serbestlik olmasına rağmen, diğer grupların okulları hükumet kontrolündedir. Ülkede mevcut olan 16 üniversiteden 11'i beyazlar, 5'i ise diğer gruplara aittir. Okuma yazma bilenlerin oranı % 80'dir. Fakat bu rakam ülke nüfusunun tamamına göredir. Nüfusu meydana getiren gruplarda bu rakam çok düşük seviyededir. Mesela Bantularda okuma yazma bilenlerin oranı % 50'dir. Resmi dil olarak Afrikaner ve İngilizce kullanılır. Afrikaner dili, Hollanda lisanı ile Afrika yerlilerinin lisanlarının karışımından, Hollanda lisanı ağırlıklı beyazlar tarafından türetilmiş bir lisandır. Beyazlar, zenciler, melezler ve Asyalılar daima Afrikaner lisanını kullanırlar. Bantular ise kendi dillerini kullanmaya devam etmektedirler.


Beyazların Avrupai bir hayat tarzına sahib olmalarına karşılık, diğer etnik gruplar sefil ve yoksul bir hayat sürmektedirler. Güney Afrika halkından dini inanış olarak Bantuların % 32'si Anemist, kalan % 68'i ise Hıristiyandır. Hıristiyan olanlar ise Methodist (bir Protestan mezhebi) Anglikan, Roma Katolik ve Protestan mezheplerine bağlıdır. Beyazların bir kısmı özellikle Hollanda asıllılar Protestan, kalanları ise İngiliz Anglikan mezhebine tabidirler. Melezlerin ise % 90'ı Hıristiyandır. Genellikle Hintlilerin meydana getirdiği Asyalıların ise yaklaşık % 73'ü Hindu, % 20'si Müslümandır.

Siyasi Hayat

Cumhuriyetle yönetilir. Yönetime zencilerin, melezlerin ve Asyalıların katılma hakları yoktur. İdari bakımdan dört büyük eyalete ayrılmıştır. Bunlar Ümit Burnu, Natal, Transvaal ve Orange eyaletidir. Bantuların dokuz yerleşme bölgelerinden birisi olan Transkei, Ümit Burnu eyaleti içersindedir. Bu bölge bağımsız bir yönetime 1963'te kavuşmuştur. Bantu bölgeleri için 1959'da verilen bağımsız olma hakkı üzerine Transkei bölgesini takiben Xhosa, Zula, Tswana, Bapedi ve Sotho bölgeleri de bağımsızlığa kavuşmuştur.

Güney Afrika Cumhuriyetinde, ülkenin yasama başşehri Cape Town, yargı başşehri Bloem Fontein, idari (yürütme) başşehri ise Pretoria'dır. Komşusu olan Nambiya'nın Caprivi Strip bölgesi, yönetim olarak Güney Afrika Cumhuriyetine, Güney Afrika Cumhuriyetinin bir bölgesi olan Walvis Bay ise Nambiya'ya bağlıdır. Cape Town şehrine güney-doğu istikametinde 1900 km mesafede, Hint Okyanusundaki Marian ve Prince Edward adaları da Güney Afrika Cumhuriyetine bağlıdır.

Parlamento, Millet Meclisi ve Senatodan müteşekkildir. Cumhurbaşkanı parlamento tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı parlamentodan, başbakanı seçer.

Ekonomi

Güney Afrika Cumhuriyeti ekonomik olarak gelişmiş ülkeler arasındadır. Ekonomik gelişmenin sağladığı refah dağılımı etnik gruplara göre çok farklılık gösterir.

Dünyada önceleri bir tarım ve hayvancılık ülkesi olarak tanınan Güney Afrika, 19. asrın sonlarında zengin maden yataklarının bulunmasıyla gelişmiş ülkeler arasında yer almaya başladı. Ziraate elverişli toprakların hemen hemen tamamına yakın bir kısmı beyazların elindedir. Ülke topraklarının ancak % 10'u ziraate elverişlidir. Temel ziraat ürünlerini mısır, yer fıstığı, patates ve buğday teşkil eder. Tropikal meyveler ve turunçgiller de yetiştirilir. Taze ve konserve meyve, en önemli zirai ihraç ürünleridir. Ayrıca önemli ölçüde üzüm yetiştirilir. Zirai ürünlerden şeker, tütün ve çiçek ihraç edilebilecek bir seviyede üretilir.
Hayvancılıkta dünya ülkeleri arasında söz sahibidir. Güney Afrika, topraklarının % 70'ini otlak olarak kullanır. Yetiştirdiği koyun sayısı ile dünyada yedinci sırada bulunan ülkede sığır üretimi de önemli bir seviyededir. Yün üretiminde dünyada beşinci sırada bulunmaktadır. Ülkede yün üretiminin % 60'ı Cape Province bölgesinde yapılır. Bu bölgedeki karakul koyunlarının derileri makbuldür. Ülkedeki Angora keçileri ise en güneyde beslenir. Tiftik keçisi üretiminde dünyada üçüncü sırayı almaktadır. Daha ziyade kuzey ve batıda beslenen sığırların et ve sütlerinden istifade edilir.

Balıkçılık önemli bir seviyededir. Balıkçılığın % 90'ı batı sahillerinin soğuk sularında yapılır. Cape Town, ülkenin en büyük balıkçılık limanıdır. Sardalya, morino, istakozyengeç en çok avlanan su ürünlerindendir. Açık deniz balıkçılığı, özellikle balina ve avcılığı her geçen gün gelişmektedir. Balık ürünleri sanayii kurulmuştur.

Maden rezervlerinin zenginliği ve işletilmesi ekonominin çehresini değiştirmiştir. Dünya altın üretiminin % 70'ini, elmas üretiminin % 65'ini, vanadyum üretiminin % 45'ini Güney Afrika yapmaktadır. Ülkedeki mevcut yedi altın yatağı 500 kilometrelik bir yay meydana getirir. Doğudan batıya uzanan başlıca elmas yatakları, Kumberley, Jagersfantain, Finsch, Pretoria'dadır. Transvaal ve Natal'da büyük kömür yatakları vardır. Ülkede büyük miktarlarda platin, uranyum, manganez, krom, demir cevheri, asbest ve antimon üretilir. Bunların haricinde 40 değişik maden daha üretilmektedir. Gümüş ve Uranyum işleyen 30 kadar tesis vardır.

Sanayii, tabii zenginliklerin değerlendirilmesine paralel olarak bir ilerleme kaydetmiştir. Afrika'nın sanayide en gelişmiş ülkesidir. Yılda beş milyon ton üretim yapan demirçelik tesisleri, modern kimya sanayii, gıda sanayii (konservecilik, şeker, et ve balık), yünlü ve pamuklu dokumacılık sanayii bu yöndeki en önemli tesisleridir. imalat sektörü dört yerde yoğunlaşmıştır. Transvaal (üretimin % 47'si buradan elde edilir), Durban/Piretown (% 14 üretim oranı), Batı Cape (% 11 üretim oranı) ve Port Elizabeth/Vitenhage (% 8 üretim oranı) sözkonusu bölgelerdir. Azınlık beyazlar, ülke ekonomisinin her sahasında diğer etnik grupları ucuz işgücü olarak kullanmaktadırlar. Zengin olmasına rağmen, adaletsiz gelir dağılımı, azınlığın çoğunluğa tahakkümü, insanları köle gibi kullanma (Haçlı zihniyeti) sebepleri insanlarını devamlı huzursuz etmektedir.
Afrika kıtasında üretilen toplam elektriğin % 57'si bu ülkede elde edilmektedir. Kömürlü termik santrallerinin yoğunlukta olduğu Güney Afrika'da son zamanlarda hidroelektrik santraller önem kazanmaktadır.

2000 yılında tamamlanacak bir projeye göre, ülke 20 yeni hidroelektrik santrale kavuşacaktır. Ülkede ayrıca kendi çıkardığı uranyumla çalışan bir nükleer santral vardır.

Turizm

Turizm son senelerde büyük bir gelişme göstermiştir. Son on yılda gelen turistlerin sayısı iki katına çıkarak bir milyona ulaşmıştır. En çok turist çeken yerler temiz ve güneşli plajlar, av için tahsis edilen yerler ve göz alıcı manzaralara sahip milli parklardır.

Güney Afrika Cumhuriyeti modern ve randımanlı bir ulaşıma sahiptir. Kaplanmış yollar, ülkenin her yerine girmiştir. 31.500 km'lik demiryolu ağı da yük taşımacılığının büyük bir kısmını üstlenir. Dört büyük liman vardır. Bunlar DurbanCape Town, Port Elizabeth ve East London'dır. Güney Afrika havayolları iç ve dış hatlarda çalışır. Johannesburg, en büyük havaalanıdır. (yükün % 60'ını);
Ticaretini umumiyetle gelişmiş ülkelerle yapar. Bunlardan ABD, Japonya, İngiltere ve Almanya en başta gelenleridir. Komşu ülkeleri ile olan gümrük birliği sayesinde bu ülkeler Güney Afrika Cumhuriyetinin pazarıdır. Altın, elmas, bakır ve diğer madenler ile meyve, demirçelik, tahıl, yün, şeker, deri ve deri mamülleri ülkenin ihraç ürünlerinin başında gelir. İthal ettiği ürünler ise makina ve ulaşım techizatı, bazı kimyevi maddeler, petrol, çeşitli gıda maddeleri ve metallerdir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Haziran 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
10 yildir guney afrikada yasiyorum yazilan bilgiler cok eski su an cumhurbaskani zenci ve yonetimde cok fazla zencil var suc oranlari tavan yapmis vaziyette johannesburgda yasamak bir beyaz icin cok zor hirsizlik gasp almis basini gidiyor bu suclardan tutuklanan insanlarin %99 u zenci ve melez simdi irkci bir insan oldugumu dusunebilirsiniz ama zencilerin hala ele gecirmekte zorlandigi cape town guney afrikanin incisi konumunda yonetimi beyazlara ayit suc orani diger guney afrika sehirlerine nazaran cok daha dusuk ben somugeyi desteklemiyorum ama somurgenin iyi taraflarini buraya gelip gorebilirsiniz sokakta rahatca dolasilabiliyor (istanbuldan bile daha guvenli)her yer tertemiz burda beyazlarin bir lafi vardir afrikada en degerli sey zenci beynidir cunku hic kullanilmamis evet bu soz cok dogru bir zenci tek basina birseyler yapamadigini ben burda sahit oldum zamaninda beyazlarin onlara yaptigi zulumu simdi kendi kafalarinca onlar yapmaya calisiyor johannesburg u mahvettiler durbanida umarim sira cape towna gelmez
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
9 Nisan 2011       Mesaj #4
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Afrikaanca (Afrikans)

Afrikans esas olarak Güney Afrika ve Namibya'da, daha çok Hollanda'dan göç etmiş Avrupa kökenli beyazlar Afrikanerler tarafından konuşulan Batı Cermen dil ailesinden, Felemenkçenin
bir lehçesi. Daha az sayıda kişi tarafından Botsvana, Lesoto ve Svaziland'da da konuşulmaktadır. Anadili Afrikans olanların sayısı 6 milyon kişi kadar, ikinci dil olarak konuşanların sayısı 10 milyon kişi ya da daha fazladır. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin 11 resmi dilinden biridir.

Güney Afrika Cumhuriyeti'nde yaşamış olan Boerlerin torunları tarafından konuşulmaktadır. Biçimbilim, sesbilim ve sözdizimi bakımından Hollanda dilinden (Felemenkçe) farklıdır. Bugün Güney Afrika Cumhuriyeti'nde yaşayan beyaz nüfusun yarıdan fazlasının anadili olan Afrikaanca, S. J. Toit (1847 - 1911) adlı bir rahibin önderliğinde büyük bir gelişme gösterdi ve bir edebiyat dili olarak yaygınlaşmaya başladı.

Ad:  800px-Afrikaansdistrib.jpg
Gösterim: 605
Boyut:  17.4 KB
Dilin konuşulduğu alanlar

Vikipedi
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs


Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
21 Temmuz 2012       Mesaj #5
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Güney Afrika Cumhuriyeti
Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs

(Afrikaanca: Republiek van Suid-Afrika, Fr.: République Sud-Africaine, İng.: Republic of South Africa), Afrika'nın güneyinde devlet. Kuzeyde Botsvana ve Rodezya, doğuda Mozambik ve Ngwane (eski adı Swaziland), güneydoğuda bir anklav meydana getiren bağımsız Lesoto Devleti, kuzeybatıda Güneybatı Afrika (Namibia), doğu ve batıda da Hint ve Atlas okyanusları ile sınırlanır. Güney Afrika nüfusu Beyaz, Siyah, Renkli (Melez) ve Asyalı olarak dörde ayrılır. Toplam nüfus içindeki oranları, Beyazlar % 18, Siyahlar % 68'dir. Siyahlar Zosa, Zulu, Svazi, Bandebek, Sotho ve Tsonga gibi etnik gruplar altında toplanırlar. Melezlerin toplam nüfus içindeki oranı % 10,5, genellikle Hintlilerin oluşturduğu Asyalıların oranı ise yüzde 3,3'tür. Ülkenin iç kesimi, orta yerinde çukurlaşan ve kenarlarında dağ sıralarıyla kuşatılan geniş bir platodur (ortalama yükseklik 1.220 m.). Batıda Damara, doğuda, en yüksek doruğu 3.282 m.ye ulaşan Drakensberg sıraları uzanır. İç platolar genellikle kuraktır (yarı kurak, kurak bozkırlar, Kalahari gibi çöller). Doğu ve güney kıyılarında farklı bir iklim vardır. Güneyde tipik Akdeniz iklimi (kışlar yağışlı ve ılık, yazlar sıcak ve kurak); Hint Okyanusu kıyılarında alize ve muson rüzgârlarının etkisiyle yağışlı tropikal bir iklim egemendir, Fakat Atlas Okyanusu kıyıları soğuk Benguela Akıntısı'nın da etkisiyle iç platolar gibi kurak, yer yer çöldür. Güney Afrika'nın asıl yerlileri Boşiman ve Hotantolardır.
Bölgede yabancıların (Portekizli denizciler, Araplar, Hollandalılar, İngiliz ve Fransızlar) görünmesi ve yerleşmeleri 15. yüzyılın sonlarında başlar. İlk Hollanda kolonisi ise 1652'de kuruldu. 17. yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın başlarına kadar süren dönemde, başta Hollandalılar ve İngilizler olmak üzere yabancıların sayısı durmadan arttı. Bütün olaylar, gerek beyazlar, gerekse beyazlar ile yerliler arasında rekabet ve zaman zaman çarpışmalara yol açarak gelişti. Beyaz göçmenlerin sayısı 1707'de 800, 1795'te 15.000'di. 1806'da Kap, İngilizler tarafından işgal edildi. Bu eyalette İngilizler çoğalmaya başlarken, Hollandalılar ülkenin kuzeydoğusuna göç ederek burada, 1838'de Transvaal'i, 1854'te de Orange'ı kurdular. 1866'da elmas, 1870'te altın keşfedildi. Bu olay ülkenin her şeyini değiştirdi. Nüfus hızla artmaya, küçük yerleşmeler birer kent hâline dönüşmeye ve özellikle İngiliz ve Hollandalılar arasındaki rekabetse, sonunda savaşa dönüşecek olan bunalımlara yol açtı (1899-1902 İngiliz-Boer Savaşı). 1908-1909'da Kap, Natal, Orange ve Transvaal'in birleşmesiyle kurulan "Güney Afrika Birliği", yakın zamanlara kadar İngiliz Uluslar Topluluğu üyesi bir dominyondu. Fakat bu devletin izlediği ve özellikle 1948'de çok belirli bir hâl alan "ırk ayrımı" (apartheid) politikası, savaş sonrası dünyasında kınanan ve göze çarpan bir siyasal olay hâline geldi. Bir yandan Birleşmiş Milletler, öte yandan da Afrika'nın yeni bağımsız devletleri tarafından yapılan öneriler ve baskı Güney Afrika Birliği'ni bu politikadan vazgeçiremedi.

Fakat son yıllarda siyasal statüsünü değiştirmeye ve yeniden örgütlenmeye mecbur kaldı. 1961'de cumhuriyet ilân edildi ve yeni devlet İngiliz Uluslar Topluluğu'ndan ayrıldı. Bu değişiklikler, beyaz-zenci ilişkilerini düzeltmedi, aksine Güney Afrika Cumhuriyeti daha katı bir ırk ayrımı politikasını sürdürdü. Bu politikanın temel uygulamalarından biri olan özerk zenci devletçikleri içinde zencileri toplama sonra da bu birimlere bağımsızlık verme girişimi uygulamasına başlandı. 1976'da Transkei bu duruma getirildi ve üç bölge, Bostwana, Venda ve Ciskei onu izledi. Bu siyaset doğrultusunda Güney Afrika'da çoğunluğu oluşturan zencilerin tümünün vatandaşlık hakkından yoksun bırakılması planlanmıştı. Baskıcı yönetime karşı muhalefet gittikçe güçlendi ve Birleşmiş Milletler uluslararası yaptırımlara başvurdu. Bununla birlikte Güney Afrika'ya güçlü bağları olan ABD ve İngiltere gibi ülkeler kararları uygulamaktan kaçındılar. 1983'te sınırlı reformları ve daha otoriter bir yönetimi öngören yeni bir anayasa kabul edildi ve 1984'te P.W. Botha geniş yetkilerle donatılan cumhurbaşkanlığı makamına getirildi. Güney Afrika devlet adamları uluslararası ilişkilerde ülkenin yalnızlıktan kurtulması için girişimlerde bulundular ve kısmen de başarılı oldular ancak zenci çoğunluğa yönelik baskıcı yöntemleri sürdü. Öte yandan ırkçı beyaz yönetim komşu devletlere karşı da saldırgan bir politikaya yöneldi. Ocak 1986'da Lesotho, Güney Afrika birliklerince kuşatıldı, Ağustos 1986'da ise Angola'ya saldırdılar. P.W. Botha, Ağustos 1989'da kabinesinin ve Ulusal Parti'nin gitgide artan muhalefeti karşısında istifa etti ve yerine Ulusal Parti'nin lideri W. de Klerk getirildi. Eylül 1989'da yapılan seçimlerde Ulusal Parti ve Klerk iktidarlarını korudular. Yeni yönetim birçok siyasî tutukluyu ve Nelson Mandela'yı serbest bırakarak, ülkedeki ırk ayrımı politikalarının iyileştirilmesi yolunda girişimlerde bulunmaya başladı. Öteden beri zengin bir tarım ve hayvancılık ülkesi olarak tanınır. Tahıl, üzüm, şekerkamışı, pamuk, yerfıstığı, ayçiçeği, tütün, meyve başlıca ürünleridir. Özellikle koyun bakımından zengindir. Fakat Güney Afrika Cumhuriyeti asıl yeraltı kaynakları ve 35 yıldan beri çok gelişmiş olan sanayi nedeniyle zengin bir ülkedir. Dünya altın üretiminin yarıya yakınını sağlar. Ayrıca elmas, amyant, demir cevheri, krom, manganez, kömür, bakır, kalay, platin ve uranyum gibi kaynaklara sahiptir. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin ekonomi bakımından Afrika kıtasında ne derece üstün durumda olduğunu belirlemek amacıyla şu oranları gözden geçirmek yeterlidir: Elektriğin %50'si, altının %95'i, çimentonun %30'u, demirin %16'sı, demiryolu trafiğinin %60'ı, telefonun %45'i, motorlu araçların %43'ü Güney Afrika Cumhuriyeti'ne, geri kalan ise kıtanın öteki ülkelerine aittir. Oysa Güney Afrika Cumhuriyeti'nin nüfusu, Afrika nüfusunun sadece % 6,4'ünden ibarettir. Prince Edward Adaları ve Marion Adası da Güney Afrika Cumhuriyeti'ne aittir. Önceleri Güney Afrika'ya bağlıyken 1968'de Birleşmiş Milletler'in koruması altına giren Namibia, bu kararı tanımayan Güney Afrika tarafından 3 yıl boyunca yarı özerk bir statüde tutuldu. Ocak 1983'te Güney Afrika yönetimi yarı özerklik durumuna son verdiğini, ulusal meclisin dağıtıldığını ve tüm yürütme ve yasama faaliyetlerini devraldığını açıkladı. Ardından Güney Afrika, uluslararası baskılar sonucunda, 1949'da ilhak etmiş olduğu Namibya'nın bağımsızlığını kazanmasına da boyun eğmek zorunda kaldı (1990). P. Botha 1989'da, muhalefet hareketini (1950'den beri yasaklanmış olan Komünist Parti'yle, 1992'de beyaz çoğunluğun referandumla onayladığı Afrika Ulusal Kongresi de dahil) yasal tabana oturtan F. De Klerk karşısında siyaset sahnesinden silindi. De Klerk aralarında Nelson Mandela'nın da bulunduğu siyasî tutukluları serbest bırakmak zorunda kaldı. 1991'de apartheid temelli son yasa da yürürlükten kaldırıldı. 22 Aralık 1993'te bir geçiş dönemi anayasası kabul edildi. 26-28 Nisan 1994'te, yeni ve nihaî bir anayasayı hazılamak için yapılan seçimlerden sonra, ANC (oyların %63'ü), Ulusal Parti (%20,4) ve İnkatha Özgürlük Hareketi (%10,6), bir ulusal birlik hükûmeti kurdular; Nelson Mandela da parlamento tarafından cumhurbaşkanı seçildi.
Sen sadece aynasin...

Benzer Konular

1 Haziran 2014 / Misafir Soru-Cevap
18 Mayıs 2009 / ThinkerBeLL Tarih
7 Nisan 2013 / Mira Tarih