Arama

İnsan Hakları - Tek Mesaj #4

Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
24 Temmuz 2012       Mesaj #4
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi
İnsan Hakları

İnsanların, insan olma sıfatıyla devlete ve diğer insanlara karşı doğuştan sahip olmaları gereken ve devredilemez nitelikli hakları. Bunların başlıcaları yaşama, düşünce, inanç, seyahat, sanat, haberleşme, basın ve yayın, seçim hakları ile adalet, vergi, iş, öğrenim ve sosyal güvenlik alanlarında eşitlik haklarıdır. Tarihin eski dönemlerinde, yüzyıllar boyunca insan hakları kavramına rastlanmaz. Örneğin, demokrasinin beşiği olarak nitelenen eski Yunan'da filozoflar "insan"dan söz ettiklerinde yalnızca özgür vatandaşları kastediyorlardı. Toplumun büyük kesimini oluşturan köleler, nesne (meta) olarak görülüyorlardı. Bazı araştırmacılar, tüm insanlar arasında eşitlik hakkı fikrinin ilk kez Musevîlik ile ortaya çıktığını; bazıları ise Hristiyanlığın bu hakkı daha açık bir biçimde belirttiğini ileri sürerler. İnsan hakları alanında görülen ilk yazılı belge İngiliz feodallerinin krala karşı mücadele ederek yayınlanmasını sağladıkları 1215 tarihli Magna Carta Fermanı'dır. Daha sonra yine İngiltere'de Avam Kamarası'nın 1623 yılında kraldan aldığı hakları içeren "Petition of Rights" (Haklar Dilekçesi) ve 1689'da yayınlanan "Bill of Rights" (Haklar Bildirisi) adlı metinler, insan hakları alanındaki ilk önemli gelişmelerdir. Bu iki metnin yayınlanması arasında, 1679'da İngiliz Parlamentosu tarafından çıkarılan "Habeas Corpus Act" de, insan hakları kavramının gelişmesinde önemli bir nokta oluşturur. İnsanların doğuştan bazı haklara sahip ve eşit olduklarını belirten ilk yazılı metin Thomas Jefferson tarafından hazırlanan ve 4 Temmuz 1776 günü açıklanan "Déclaration of İndependence"dir (Bağımsızlık Bildirisi). Bu bildiriye göre, insanların doğuştan var olan ve devredilemeyen hakları yaşama, özgürlük ve mutluluğunu arama haklarıdır. Bağımsızlık Bildirisi, bu haklara aykırı davranan hükümeti değiştirip yerine yenisinin kurulmasını, milletin hakkı, hatta görevi olarak kabul ediyordu. İnsan hakları alanındaki sonraki gelişme, Fransa'da 27 Ağustos 1789'da Ulusal Konvansiyon tarafından kabul edilen "Déclaration des Droits de l' Homme et du Citoyen"dir (İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi). Aydınlanma felsefesinin ışığında, Mirabeau, Mounier ve Sieyes gibi devrimciler tarafından hazırlanan on yedi maddelik bildiri, evrensel bir nitelik taşıyordu. Bu bildiride ileri sürülen haklar, özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve zulme karşı direnme haklarıydı. Bildirinin önemli yönleri, mülkiyetin dokunulmaz ve kutsal bir hak olduğunun vurgulanmış olması ve kuvvetler ayrılığı ilkesinin savunulmasıdır. 1789'dan 1945'e kadar olan gelişmeler, İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin soyut ve yetersiz olduğunu ortaya koydu. 1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü, insan haklarını daha somut ve bütünleşmiş bir biçimde ortaya koydu. 10 Aralık 1948 tarihinde toplanan BM Paris Kongresi, 30 madde ve bir giriş bölümünden oluşan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ni kabul etti. O tarihte örgüte üye olan 48 devlet, tasarıya olumlu, 8 devlet ise çekimser oy verdiler. 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi'nin büyük ölçüde etkisiyle oluşturulan 1948 Beyannamesi, evrenselliği amaçlamasına karşın, koşulların yarattığı bir beyanname olmaktan öteye gidememiştir. Birçok ülke anayasasında, bu beyannameye atıfta bulunulmaktadır. Yine de, uluslararası alanda bu hakların korunmasını sağlayacak, yaptırım gücüne sahip, devletlerüstü bir otoritenin bulunmaması; birçok devletin insan haklarını çiğneyici tutumlar benimseyebilmesine yol açmaktadır.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi