Arama

İptal Davaları - Tek Mesaj #3

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
6 Ağustos 2012       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
II. İPTAL DAVASININ ŞARTLARI
İptal davası şahsi bir dava olduğundan, konusu gayrımenkule ilişkin bile olsa, gayrımenkulün bulunduğu yer mahkemesinde değil, borçlu veya üçüncü şahsın ikametgahı mahkemesinde açılmalıdır.

Görevli mahkeme ise, dava konusu değere göre belirlenecektir. Ancak, iptal davalarının özelliği gereği, iptal davası sonucunda yapılan tasarrufun tümü iptal edilmeyip, alacaklının alacağını karşılayan kısım için tasarrufun iptaline karar verileceğinden, dava konusu değeri belirlerken, tasarrufun değeri ile alacağın değerinden hangisi daha az ise onun esas alınması gerekir. Dava harcı da buna göre belirlenir.

İptal davalarının tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde açılması gerekir. Bu süre hak düşürücü süre olup, bu sürenin geçmesinden sonra bir daha dava açılamaz.

İptal davalarında yargılama usulü de tartışmalı olmakla beraber, yaygın görüş, delil serbestisi olduğu şeklindedir. Buna göre hakim, davanın niteliğine göre her türlü delili inceleyerek (gerektiği takdirde tanık da dinleyerek) karar verir. Ayrıca davacı alacaklı, dava konusu tasarrufun yukarıda anlatılan iki sene (diğer durumlarda bir sene) içinde yapıldığını, ve işlemde bulunan üçüncü şahsın yasada öngörülen (yukarıda belirtilen) kişilerden olduğunu, tasarrufun da yine yasada sayılan işlemlerden olduğunu kanıtlamak suretiyle, başka delil ibraz etmeksizin davasını isbat edebilir.

Hakim, davacı alacaklının talebi üzerine, iptali istenen mallar üzerine, dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati haciz kararı verebilir.

İptal davalarında, davacının davalı borçludan bir alacağının bulunması ve yaptığı icra takibi neticesinde bu alacağını tahsil edememiş olması ön koşul olduğundan, mahkeme yargılama sırasında öncelikle bu şartın yerine gelip gelmediğini araştırır.

Alacaklının daha önce açtığı iptal davasının, aciz belgesinin alınmamış olması nedeniyle reddedilmiş olması halinde, daha sonra aciz vesikasının alınmasından sonra dava açılmasına engel teşkil etmez. Önceki red kararı kesin hüküm teşkil etmez.
Daha önce başka alacaklıların takipleri nedeniyle açılmış olan iptal davalarında verilen karar, diğer alacaklıların açacakları iptal davalarında kesin hüküm oluşturmaz.
İptal davasının görülmekte olduğu sırada, davalılardan her hangi biri, davacı alacaklının alacağını öderse, iptal davası reddedilir.

III. İPTAL DAVASININ TARAFLARI

1. Davacı

Haciz yolu ile yapılan takiplerde dava açabilecek olanlar şunlardır;

  • Kesin aciz vesikası sahibi alacaklılar.
  • Geçici aciz vesikası sahibi alacaklılar.
  • Kendisine karşı istihkak davası açılmış bulunan alacaklı, karşı dava olarak iptal davası açabilir.
Davacının aciz vesikasına sahip olması, iptal davasının ön koşuludur. Mahkemenin bu hususu kendiliğinden araştırması gereklidir. Davacı, aciz belgesi ibraz etme “Kesin aciz vesikası”; haczedilen malların paraya çevrilmesi sonucunda, alacağını kısmen ya da tamamen alamayan alacaklıya, icra dairesi tarafından verilen bir belgedir.
Borçlunun haczi kabil hiçbir malı bulunmadığını saptayan haciz tutanağı da kesin aciz vesikası hükmündedir.

Borçlunun, bulunan ve haczedilen mallarının icra dairesi tarafından takdir edilen değerlerine göre borcu karşılamadığını ve başkaca haczi kabil malvarlığı bulunmadığını belirten haciz tutanağı ise “Geçici Aciz Vesikası” yerine geçer.
Burada, alacaklıya iptal davası açma hakkı veren haciz tutanağı kesin hacze ilişkin olan tutanaktır.

2. Davalı
İptal davasında, davalı olarak gösterilebilecek olanlar şunlardır;

  • Asıl borçlu,
  • Tasarruftan yararlanan üçüncü şahıs,
  • Veya bunların mirasçılarıdır.
Yasada, iptal davasının iyiniyetli üçüncü şahısların haklarını ihlal etmiyeceği belirtildiğinden lehine borçlunun tasarruf yaptığı kişi dava konusu malı, iyiniyetli (yani tasarrufun iptal davasının konusu olduğunu bilmeyen) bir üçüncü kişiye devretmişse, bu kişi aleyhine dava açılamaz. Ancak bu şahıs kötüniyetli ise, aleyhine dava açılabilir.

IV. İPTAL DAVASININ SONUÇLARI
İptal isteminin kabul edilmesi halinde, dava konusu tasarrufun tümünün değil, takip konusu alacak miktarı ile sınırlı olarak iptaline karar verilmesi gerekir.


İptal davasının, davacı lehine sonuçlanması halinde, dava konusunu taşınır mal teşkil ediyorsa, alacaklı aldığı kararı asıl takip dosyasına ibraz ederek, sözkonusu malın haczini talep eder. Mal üçüncü şahsın elinde bulunamadığı takdirde, malın değeri haciz yoluyla üçüncü şahıstan tahsil edilir.

Dava konusu taşınmaz mal ise, alacaklı davalı üçüncü şahsın üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek kalmaksızın sözkonusu taşınmazın haczi ile satışını talep edebilir.
Davanın konusu rehin veya ipotek hakkı ise, alacaklı dava konusu malı bu rehin veya ipotek yokmuş gibi sattırabilir.

Davalı üçüncü şahıs, dava neticeleninceye kadar malları elinden çıkartmışsa, iptal davası bu malların yerine geçen değere ilişkin olur. Bu durumda davalı üçüncü şahıs, malın değeri veya alacak tutarından hangisi daha az ise o miktarda tazminata mahkum olur. Bu durumda davacı alacaklı aldığı kararı doğrudan doğruya icraya koyabilir.

Bunun dışındaki tüm durumlarda alacaklı kararı, yeni bir takip yapmaksızın aynı takip dosyasından ve kararın kesinleşmesini de beklemeksizin icraya koyabilir.

Dava konusu malın satış bedelinden, ilk olarak davacı alacaklının alacağı ödenir, geriye bir şey kaldığı takdirde, artan kısım borçluya değil davalı üçüncü şahsa ödenir.

Muhip Şeyda IŞIKTAÇ

"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.