Arama


Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
14 Eylül 2012       Mesaj #6
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Suudi Arabistan
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Güneybatı Asya'da Arap Yarımadası'nın büyük bölümünü kaplayan devlettir. Yüzölçümü 2.149.690 km2, nüfusu 20.206.000 (1997), başkenti Riyad; öteki önemli kentleri Cidde (diplomatik merkez), Mekke, Medine, Taif, Dhahran, Hofuf, resmî dil Arapça, dini Müslümandır. Kuzeyde Irak ve Ürdün, kuzeydoğuda Kuveyt, doğuda İran Körfezi ve batıda Kızıldeniz arasında kalır. Güney sınırları, yeryüzünün en kurak ve hayat bakımından en boş çöllerinden olan Rubülhali üzerinden geçer. Burada sırasıyla Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Umman, Güney Yemen ve Kuzey Yemen ile sınırlanır. Genellikle bir çöl ülkesi olan Suudi Arabistan, şu büyük coğrafî bölgelere ayrılır:

1) Kuzeybatıda Hicaz
Bu bölge, kuzeyde Akabe Körfezi'nden Kızıldeniz kıyısında küçük Lit limanına kadar uzanır ve Arap Yarımadası'nın kuzey kesimini kaplar. Her yerinde yarı kurak, bozkırla örtülüdür. İslâm dininin başlıca kutsal merkezleri buradadır (Mekke, Medine).


2) Kızıldeniz kıyılarının güney kesiminde Asir
Hicaz ile Kuzey Yemen arasında kalan bu bölge, yer yer 3.000 metreye kadar yükselir; az çok yağışlıdır. ve bir araya toplamaya çalıştı. Kuzeyde, yarımadanın öteki önemli emirliğini meydana getiren Şammarları yenilgiye uğratması üzerine, Osmanlı Devleti, Mehmet Ali Paşa vasıtasıyla Suud'un yayılmasını önledi (1818). Uzun bir aradan sonra, 19. yüzyılın sonlarında, yine Suud ailesinden bir emir, yeniden harekete geçti. Bu kişi, bugünkü Suudi Arabistan Devleti'nin kurucusu olan III. Abdülaziz İbnisuud'dur (1880-1953). Böylece ilk girişimden hemen yüz yıl sonra, III. Abdülaziz İbnisuud, 1901'de Riyad'ı, 1912'de Hasa vahalarını ele geçirdi. Türklere sadık kalan Şammarlara karşı İngilizlerin yardımını sağladı. I. Dünya Savaşı'nı İzleyen yıllarda, Arap Yarımadası'nda en büyük rakibi olan Mekke şerifine karşı harekete geçti ve 1924'te Şerif Hüseyin ve oğullarını yenilgiye uğratarak Hicaz'a egemen oldu. Asir bölgesini de Yemen'den alarak, 1932'de bugünkü Suudi Arabistan Krallığı'nı kurdu. Bütün bu başarılara karşın Suudi Arabistan, o tarihte ekonomi ve halkının yaşama koşulları bakımından geri kalmış bir ülkeydi. Fakat olaylar yeni devlet için çok şanslı ve başarılı

3) Arap Yarımadasının orta bölümünü kaplayan geniş Necit
Ortalama 600 m. yükseklikte bir platodur ve doğuda, Basra Körfezi kıyılarına doğru eğimlidir. Krallığın başkenti Riyad buradadır. Necit, Suudi Arabistan Krallığının merkezidir.

4) Doğuda, Basra Körfezi kıyıları ve bu kıyıların ardında Hasa
Yeraltı suları bakımından ülkenin en zengin yeri olan Hasa, aynı zamanda petrol üretim alanıdır. Hofuf, Dhahran, Damman bu bölgededir.

Çok eski bir tarihi olan Arap Yarımadası, geçen yüzyıllarda birbirine rakip kabilelere ve bu kabilelerin bağlı bulundukları emirliklere bölünmüştü. Yakın çağlarda Arap Yarımadası siyasî tarihinin en önemli olayı, burada siyasî bir birlik kurmak için gösterilen çabalar ve mücadelelerdir. Necit'te yaşayan Abdülaziz bin Suud adında bir emir, 18. yüzyılda bu amaçla harekete geçti. Vehhabiliği kabul eden Suud, yarımadada göçebe kabileleri yerleştirmeye ve bir araya toplamaya çalıştı. Kuzeyde, yarımadanın öteki önemli emirliğini meydana getiren Şammarları yenilgiye uğratması üzerine, Osmanlı Devleti, Mehmet Ali Paşa vasıtasıyla Suud'un yayılmasını önledi (1818). Uzun bir aradan sonra, 19. yüzyılın sonlarında, yine Suud ailesinden bir emir, yeniden harekete geçti. Bu kişi, bugünkü Suudi Arabistan Devleti'nin kurucusu olan III. Abdülaziz İbnisuud'dur (1880-1953). Böylece ilk girişimden hemen yüz yıl sonra, III. Abdülaziz İbnisuud, 1901'de Riyad'ı, 1912'de Hasa vahalarını ele geçirdi. Türklere sadık kalan Şammarlara karşı İngilizlerin yardımını sağladı.

I. Dünya Savaşı'nı İzleyen yıllarda, Arap Yarımadası'nda en büyük rakibi olan Mekke şerifine karşı harekete geçti ve 1924'te Şerif Hüseyin ve oğullarını yenilgiye uğratarak Hicaz'a egemen oldu. Asir bölgesini de Yemen'den alarak, 1932'de bugünkü Suudi Arabistan Krallığı'nı kurdu. Bütün bu başarılara karşın Suudi Arabistan, o tarihte ekonomi ve halkının yaşama koşulları bakımından geri kalmış bir ülkeydi. Fakat olaylar yeni devlet için çok şanslı ve başarılı geçti. Suud, geniş ülkesinde Amerikalılar ile anlaşarak bir petrol arama ve işletme ortaklığı kurdu (ARAMCO). İlk petrol kuyusu 1938'de işletilmeye başlandı. Üretim büyük bir hızla arttı. Abdülaziz İbn Suud'un yerini oğlu Suud almıştır (1953-1964). Suud, batı yanlısı (ABD'yle anlaşma) ve muhafazakâr kardeşi Faysal'ı karşısında bulmuş ve 1964'te iktidarı Faysal almıştır. 1975'te bir suikasta kurban olan Faysal'ın yerini üvey kardeşi Halid almış, 1982'de iktidara Fahd gelmiştir. Suudi Arabistan, Arap dünyasındaki önemini, İslâmiyetin kutsal yerlerinin koruyucusu olmasına ve petrol zenginliği sayesinde dağıtabildiği para yardımlarına borçludur.

Suudi Arabistan, 1990-1991'deki Körfez Savaşı sırasında Irak'a karşı ittifakta yer almıştır. Başlıca petrol yatakları Basra Körfezi yakınındadır. Burada üretilen petrol bir yandan Has Tanura ve Damman'dan dev tankerler, öte yandan da, dünyanın en uzun ve taşıma kapasitesi en büyük boru hattıyla (Transarabian Pipe-line, TAPLİN) Lübnan'da Akdeniz'e ulaştırılır. Rezervlerinin 20 milyar ton kadar olduğu sanılan Suudi Arabistan'ın petrol üretimi son yıllarda 500 milyon ton kadardır. Petrol dışında ülkenin ikinci büyük gelir kaynağı, hac nedeniyle her yıl bütün Müslüman dünyasından Suudi Arabistan'a gelenlerin bıraktıkları paradır. Bu iki gelir dışında kalan kaynaklar bugün de önemsizdir. Örneğin tarımsal üretimler, hurma dışında yetersizdir.
theMira