Arama


sade - avatarı
sade
VIP hazan
1 Aralık 2012       Mesaj #3
sade - avatarı
VIP hazan
osmanli imparatorluğu ve avusturya-macaristan imparatorluğu arasında 1596'da yapılan ve osmanlıların kazandığı meydan savaşı. bu savaşın önemli bir özelliği, bir osmanlı padişahının ordunun başında en son çıktığı meydan savaşı olmasıdır ve bu savaşta ordunun başında padişah iii. mehmed vardır.

ucuncu mehmet komutasindaki 100,000 kisilik osmanli ordusu ile bircok avrupa devletinin ordularinin birlesmesi ile olusturulan 300,000 kisilik hristiyan ordusunun 1596'da yaptigi ve osmanlilarin kesin zaferi ile sonuclanan, ikinci viyana kusatmasi onundeki tum engelleri kaldiran muharebedir. savasin ilk bolumlerinde hristiyan ordusu sert bir sekilde osmanli ordusuna yuklenmis ve bunlari puskultmeyi basarmislar. hatta padisahin bulundugu yere kadar gelmisler ve padisah atina binip savas alanindan kacmaya bile yeltenmis ama yaninda bulunan hoca efendinin baskisi ile orda kalmis. bu sirada on safhalarda mucadele eden elit akinci birlikleri ve bazi ek kuvvetler tozu dumana katmis, gerideki ordudunun imdadina yetismis. boylelikle koca hristiyan ordusunu darmadagin etmistir. egri kalesi fethedilmis, ucuncu mehmet egri fatihi unvanini almistir.


osmanlı ile avusturya arasında yapılmış savaşdır.


osmanli imparatorluğu ve avusturya-macaristan imparatorluğu arasında 1596'da yapılan ve osmanlıların kazandığı meydan savaşı. bu savaşın önemli bir özelliği, bir osmanlı padişahının ordunun başında en son çıktığı meydan savaşı olmasıdır ve bu savaşta ordunun başında padişah iii. mehmed vardır.


bu meydan muharebesi kazanıldıktan sonra zaferin nimetlerinden yeterince yararlanılamamıştır. kış aylarında belgradda kalınıp baharda tekrar sefere çıkılsaydı büyük bir ihtimalle viyana kuşatılacak ve kanuni sultan süleymanın başaramadığını iii. mehmed başaracaktı. kaybedilmek üzere olan bir savaşın biraz şansın ve hoca sâdeddin efendi'nin yardımıyla kazanıldığı düşünecek olursak neden daha ileri gidilemediği anlaşılmaktadır. çünkü bu zaferin anlamını yeterince değerlendirebilecek değerli komutan eksikliği göze çarpmaktadır. zaten savaştan hemen sonra istanbul'a geri dönülmesini bunu göstermektedir.

nasıl ki mohaç meydan muharebesi tüm macaristanın kapılarını osmanlı'ya açtıysa haçova da avusturya kapılarını açmıştır. ama fırsat değerlendirilememiştir.

bu savaşın diğer bir önemi ise kanuni sultan süleymanın ölümünden sonra ilk kez bir padişahın ordusunun başında sefere çıkmış olmasıdır.

büyük türk savaşları ya da uzun savaş denilen 1593-1609 yılları arasındaki osmanlı-avusturya arasındaki savaşın en önemli meydan muharebesidir. osmanlı ordusu klasik tabur düzenini aldıktan sonra avusturya ve müttefikleri bu savunma düzenine saldırmışlardır. osmanlı ordusu özellikle merkezdeki yeniçeriler bu hücuma direnememiş avusturya süvarisi ve terciolardan oluşan piyadeleri hazineye kadar ilerlemiş ve savaşı unutarak hazineyi yağmalamaya başlamıştır. morali bozulan ordu dağılırken sadrazam damad ibrahim paşa iii. mehmed' e kılık değiştirerek kaçmayı bile önermiştir. ancak padişahın hocası hoca sadeddin efendi buna karşı çıkarak padişahın askerlerinin başında savaşarak onlara moral vermesi gerektiğini söyleyerek iii. mehmed'i cesaretlendirmiştir. sultan çevresindeki asklerler, vezirleri, enderun müderrisleri ve hatta aşçılar seyisler ve diğer hizmetçilerden oluşan bir güçle hazineyi yağmalayan avusturya merkezine saldırmıştır. diğer kanatlardaki osmanlı askerleri de bu saldırıdan etkilenmiş ve yeniden hücuma geçmişlerdir. gafil avlanan avusturya ordusu osmanlı topçusunun ateşine de daha fazla dayanamayınca dağılarak geri çekilmek zorunda kalmıştır. iki ordununda kayıpları 20 ile 30 bin arasındadır yani ordular güçlerinin üçte birini kaybetmişlerdir. bu savaş ne son osmanlı meydan muharebesi zaferidir, ne de padişahların katıldığı son savaştır. son zafer 1739 grocka, padişahların son katıldığı savaş ise 1697 zenta'dır.

ismail hakkı uzun çarşılı'da anlatıldığına göre; düşman askerleri yağmaya dalınca ordudaki görevliler *düşmana ellerine geçirdikleri satır, tahta, hatta kepçe gibi aletlerle saldırmışlardır. bunu gören ricat halindeki birlikler tekrar savaşa dahil olmuş ve yağma telaşına düşen düzensiz düşman birliklerinin mağlup edilmesi ile savaş kazanılmıştır.


mağlup duruma düştükten sonra korkuya kapılan üçüncü mehmed savaş kazanıldıktan sonra çoğu kaleyi fethetmeden belgrad üzerinden istanbul'a geri dönmüştür


haçova, osmanlı imparatorluğu'nun avrupa esaslı askeri teknolojiyi takip edememesinin doğurduğu sonuçlardan ilkidir denilebilir.

16. yüzyıl sonunda habsburgların kabul ettiği tercio formasyonu, osmanlı taktik anlayışına çok ters gelmiştir. özellikle osmanlı ordusunun ağır süvarileri olan sipahiler bu durumdan çok etkilenmiştir. çünkü kare düzeninde dizilen mızraklılar ve onları muhafaza eden arkebüzcülerden oluşan tercio düzeni, osmanlı ordusunun asıl taarruz kuvvetini oluşturan sipahilere aşılmaz bir duvar örmekteydi. sipahi hücumları tercio birlikleri önünde kayaya çarpıp dağılan dalga misali perişan olmuştur. haçova muharebesi'nde ordunun başlangıçta bu derece bozguna uğramasının esas sebebi budur. maalesef bütün 17. yüzyıl boyunca osmanlı ordusu avusturyalıların kuvvetli tercio hücumlarına verecek bir cevap bulamamıştır. sipahileri reformdan geçirmek marjinal bir düşünceydi, çünkü sipahiler tımar sistemine dayanıyordu ve bu düşünceyi gerçekleştirmek bütün tımar sistemini elden geçirmek demek olacaktı. ekonomisini tımar sistemine yaslayan devletin böyle bir işe kalkışması sözkonusu olamazdı.

avrupa'da ise, tercio'lar ile başlayan ve çakmaklı tüfeklerin icadıyla ortaya atılan hat düzeni (line formation, yani tüfekli-süngülü piyadelerin bir hat oluşturacak şekilde dizilmesi) ile devam eden süreç, süvarilerin kıymetini yavaş yavaş düşürmüştür. avrupa'da 17. yüzyıldan itibaren geleneksel süvari birliklerinden profesyonel piyadelere geçiş sözkonusudur. osmanlı imparatorluğu'nda bu geçiş, yeni teknolojiye yabancı kalmaktan ve tımar sisteminin katı yapısından ötürü geç ve sancılı olmuştur. bu gelişmeler tüm duraklama devri boyunca osmanlı ordusunun avrupa ordularına kıyasla teknolojik açıdan geride kalmasına yol açmıştır. işte bu sürecin ilk noktasını teşkil ettiği için haçova meydan muharebesi oldukça önem arz eden bir savaştır. her ne kadar savaş osmanlı zaferi ile sonuçlansa da ordunun başlangıçta yaşadığı büyük bozgun, durumun ciddiyetini yukarıda saydığımız sebepler ışığında ortaya koymaktadır.

meşhur alman disiplinin o yıllarda olmadığının kanıtıdır. zira osmanlı merkez kuvvetlerine derinlemesine nüfuz eden alman askerleri, bu başarının tesiriyle sevinçten sarhoş olmuş, ele geçirdikleri osmanlı hazinelerinin üstünde dans etmeye başlamıştı. (evet, kaynaklarda aynen böyle yazar. sandık sandık altınların üstünde kolbastı oynayan binlerce hans) o sıralarda padişah üçüncü mehmet, geri çekilme planları yapıyodur. fakat hoca saadettin efendi'nin -gönlünüzü hoş tutun, allah'ın inayetiyle zafer bizimledir- gazlamasıyla üstüne hz. muhammed'in hırkasını giyip, eline de yine peygamberin mızrağını alıp, olanca haşmetiyle atının üstünde arz-ı endam eylemiştir. bunu gören akıncı birlikleri, artık nası gaza geldilerse, kafir kaçtı, nemçelü sındı diye bağırarak (nemçe=almanya'nın o zamanki adı, sınmak=korkmak) 300.000 kişiye 500 kişi saldırmış ve şehid olmuşlardır. fakat orda osmanlı ruhu dirilmiş, osmanlı ordusu zaferini kazanmıştır. ve fakat haçlı ordusunu tamamen yok etmesine rağmen, açık arazide ilerleyip, viyana'yı -her nedense- almamıştır.