Arama


_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
28 Aralık 2012       Mesaj #10
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
ŞARK MESELESİ
Şark Meselesi tabiri siyaset adamları ve tarihçiler tarafından bu güne kadar çeşitli şekillerde kullanılmıştır. Terimin ilk defa 1815 Viyana Kongresi'nde Rus delegasyonu tarafından kullanıldığını biliyoruz.
Fransız tarihçisi E. Drialut, Şark Meselesi'ni İslam- Hıristiyan mücadelesi olarak yorumlarken bir başka Fransız tarihçisi Albert Sorel Türkler , Avrupa'ya ayak bastığı günden beri Şark Meselesi zuhur etti diyerek meselenin bir Türk meselesi olduğunu vurgulamaktadır.
Türkler İslamiyetin hamisi ve İslam aleminin önderi durumuna geçmekle ,Avrupa için Şark Meselesi,Türk veya Osmanlı meselesi halini almıştır. Durum bu olunca ,artık İslamiyetle Türklük aynı anlamı ifade eder olmuştur. Böylece Türk-İslam ve Avrupa-Hıristiyan mücadeleleri Şark Meselesi'nin temelini teşkil etmiştir.
Şark Meselesi, son iki yüz yıl dünyanın büyük devletlerini meşgul etmiş, güç dengesinin tesisinde en mühim amillerden biri olmuş , entrikalara , kıskançlıklara ve pazarlıklara sebebiyet vermiştir.
Her Batılı devlet, güç dengesi politikasına titizlikle riayet ettiği gibi Şark Meselesini kendi menfaatine en uygun şekilde halletme yollarını aradı. Bütün Avrupa devletleri , özellikle Çarlık Rusyası , Şark Meselesi ile uğraşmayı dış politikasının esas unsuru haline getirmiştir.
Şark Meselesi belirgin hatlarıyla iki önemli safha geçirmiştir.
Bunlardan birincisi 1071-1683 yılları arasındaki Şark Meselesidir. Bu tarihler arasında Avrupa savunmada ,Türkler taarruz halindedir. Bu birinci safhada Batı için Şark Meselesi;
*Türkleri Anadoluya sokmamak
*Türkleri Anadoluda durdurmak.
*Türklerin Rumeliye geçişini önlemek.
*İstanbulun Türkler tarafından fethini engellemek
*Türklerin Balkanlar üzerinden Avrupa içlerine doğru ilerleyişine mani olmak v.b. politikalar uygulamaktı.ataturk3
Şark Meselesinin Batılılarca bu hedeflerine rağmen ,Türkler Anadoluya girmiş ,Balkanları tamamen zaptetmiş ve Viyana kapılarına kadar dayanmıştı. Ancak 1683 tarihinde Türklerin Viyana önlerindeki yenilgisi Şark Meselesinin birinci safhasını da sona erdirmiştir. Gene bu tarihte Şark Meselesinin ikinci safhası başlamıştır. Bu safhada,Türkler savunmada, Avrupa ise taarruz halindedir.
Şark Meselesine ikinci aşamada , özellikle 19.y.y.ın ikinci yarısından itibaren emperyalist zihniyet ilave edilmiştir. Ancak,Hıristiyan Batı, hem Haçlı zihniyetini hem de emperyalist zihniyetini gölgeleyebilmek için kendisinin daima hümanist zihniyetle hareket ettiğini propaganda yoluyla dünya kamu oyuna telkin etmeye çalışmıştır.
1920 yıllarına kadar devam eden bu safhada Şark Meselesinin gelişmesi şu şekilde gerçekleşecektir.
*Balkanlardaki Hıristiyan milletlerin Osmanlı hakimiyetinden kurtarılmaları .Bunun için Hıristiyan toplumları isyan teşvik ederek evvela onların muhtariyetini , sonra istiklallerini temin etmek.
Birinci maddede belirtilen hususlar gerçekleşmezse;
Hıristiyanlar için reform istemek ve onların lehine Bab-ı Ali nezdinde müdahalelerde bulunmak.
*Türkleri Balkanlardan tamamen atmak.
*İstanbulu Türklerin elinden geri almak.
*Osmanlı Devletinin Asya toprakları üzerinde yaşayan Hıristiyan azınlıklar lehine reformlar yaptırmak,muhtariyet elde etmek veya mümkün olursa istiklallerine kavuşturmak.
*Osmanlı hakimiyetinde bulunan Kuzey Afrikayı koloniyalist maksatlarla işgal ve ilhak etmek. Bunun için koloniyalist ve emperyalist devletlerin kendi aralarında anlaşmaları yeterli görülüyordu.
*Türk olmayan Müslüman toplumları , özellikle Arapları Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtmak ve onları devletten koparmak. Bu hedefe varmak için ,Arap milliyetçiliğinin tahrik edilerek canlandırılması kafi görülmüştür.Bu hususta emperyalist gayeler ön planda tutulmuştur.
*Anadoluyu paylaşmak ,Türkleri Anadoludan çıkarmak.
Büyük devletler daha 1878 Berlin Antlaşması ile Balkanlardan Türkleri attıklarına veya atmak üzere olduklarına inandıkları için Şark Meselesini Osmanlı Devletinin Asya topraklarına kaydırmayı başardılar. Nitekim; Berlin Antlaşmasına koydukları 61. Madde ile Anadoluda Ermeniler lehinde reformlar yapılmasını Bab-ı Aliye kabul ettirmişlerdir. Bu durum, Doğu Anadoluda bir Ermenistan Devleti kurmak anlamına geliyordu.
Her ne kadar dini, ekonomik , stratejik, kültürel, politik, ideolojik v.b. gibi menfaatleri birbirinden ayırmak mümkün değilse de , Avrupalı büyük devletler zaman, mekan ve diğer şartlara göre bu unsurları ayrı ayrı kullanarak hedeflerine yavaş yavaş ulaşmışlar ve Osmanlı Devletini yıkmışlardır.
Avrupalı emperyalist devletler ,Osmanlı tebası olan Hıristiyan azınlıkları kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeleri , devletten koparma çabaları bu defa yeni devletin sınırları içinde , İstiklal Savaşını kazanan evladlarını birbirine düşürmek şeklinde ortaya konulmuştur. Öyle ki, aralarında çeşitli şive farklılıkları görülen Doğu ve Güney Doğu Anadoludaki bir takım aşiretlerin ,Kurmancı ağzı etrafında toplanarak bu bölgede suni bir millet olarak ortaya çıkmalarını sağlamak için ilim adamlarıyla , propogandistleriyle,komünizm, Siyonizm gibi ideolojik saldırılarla adeta Türk Devletine savaş ilan etmişlerdir.Bölgede suni olarak bir Kürt milleti yaratılmak istenmektedir. Halbuki bu gün İran , Irak Türkiye ve Suriye topraklarında dağınık olarak yaşayan ve kendilerine Kürt adı verilen bu unsurlar en azından Türklerin Oğuz-Türkmen boylarının Anadoluya gelmelerinden itibaren bin yılı aşkın bir ortak tarihe kültüre sahip oldukları bilinmektedir.
Bütün bu gerçekler açık-seçik ortada iken T.C.Devletinin varlığına bir saldırı niteliğinde olan PKK terör örgütünün desteklenmesi Şark Meselesinin günümüzdeki yeni bir uygulamasından başka bir şey değildir.yavuzdevri
Özellikle Türkiye için Şark Meselesi halen fiili olarak mevcut olup ,stratejik ve ideolojik görünümüyle varlığını sürdürmektedir. Osmanlı Devletinin Şark Meselesinden edindiği acı tecrübelerden ders alarak Türkiye Cumhuriyetini günümüzdeki Şark Meselesinden korumanın ve kurtarmanın mümkün olduğuna inanıyoruz.
Acaba Avrupalılar ,Türk Milletinden ne istemektedirler. Bu isteğin ne olduğunu anlamanın tek yolu tarihi olayları ilim metodlarıyla tetkik etmektir
KAYNAKLAR
1 A. Haluk ÇAY: Her Yönüyle Kürt Dosyası s:11-12 Turan Kültür Vakfı Ankara
2. Bayram KODOMAN:Şark Meselesi Işığı Altında Sultan II.Abdülhamitin Doğu Anadolu Politikası
s:7 Orkun Yayınevi İstanbul 1983
3. Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi cilt:12 s.21-22 Çağ Yayınları İstanbul 1989