Arama


_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
15 Ocak 2013       Mesaj #3
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye

TÜRKİYE

(Fr.: Turquie, İng.: Turkey),
Ad:  gif-66.gif
Gösterim: 2974
Boyut:  4.81 MB

Coğrafi Konum


Asya'nın batısında, tarihî Küçük Asya ya da Anadolu ile Balkan Yarımadası'nın güneydoğusunda (Avrupa Türkiyesi ya da Trakya) devlet. Yaklaşık 36° -42° kuzey paralelleri ve 26° -45° doğu meridyenleri arasında kalır. En kuzey noktası, Sinop ilinde İnceburun (42° 06' kuzey), en güney noktası Hatay ilinde Beysun Köyü güneyi (35° 51' kuzey), en doğu noktası Kars ilinde, Türkiye-İran-Ermenistan sınırlarının kavşağı (44° 48' doğu) ve en batı noktasıysa Gökçeada'da Avlaka Burnu'dur (25° 40' doğu).

Kuzeyde Karadeniz, kuzeybatıda Bulgaristan ve Yunanistan, batıda Ege Denizi, güneyde Akdeniz, Kıbrıs, Suriye, güneydoğuda Irak ve doğuda İran, Ermenistan ve Gürcistan'la sınırlanır. Toplam uzunluğu 2.753 km. olan kara sınırlarının komşu ülkelere ait payları şöyledir: Suriye 877, Ermenistan ve Gürcistan 610, İran 454, Irak 331, Bulgaristan 269 ve Yunanistan 212 km. Kıyılarının toplam uzunluğu 8.333 km.dir. Bu sınırlar içinde Türkiye'nin yüzölçümü (göller dahil) 779.452 km2'dir (Anadolu 755.688, Trakya 23.764). Nüfusu 62.810.111 (1997), başkenti Ankara, dili Türkçe, dini Müslümandır. CHP ile SHP, CHP çatısı altında birleşti. 10 Eylül'de Deniz Baykal'ın CHP genel başkanlığına seçilmesinden sonra DYP-CHP koalisyonu bozuldu. Aralık 1995'te yapılan erken seçimde Refah Partisi birinci parti durumuna geldi (158 milletvekili). Haziran 1996'da Necmettin Erbakan başkanlığında Refahyol (RP-DYP) Hükûmeti kuruldu. Tartışmalı bir dış siyaset izleyen ve davranışları lâikliğe ters düşen Başbakan Erbakan, 28 Şubat 1997'de yapılan Millî Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında generallerin sert uyarılarıyla karşılaştı. Erbakan'ın 8 yıllık kesintisiz temel eğitime geçilmesi, imam-hatip okullarının orta bölümünün lağvedilmesi, Kuran kurslarının denetim altına alınmasını da kapsayan MGK kararlarını bir süre imzalamaması ciddî bir siyasî krize yol açtı. Erbakan, başbakanlığı DYP Genel Başkanı Çiller'e devretmek üzere 18 Haziran 1997'de istifa eti. Ama Cumhurbaşkanı Demirel, hükümeti kurma görevini ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi. Yılmaz'ın kurduğu CHP destekli ANAP-DSP koalisyon hükümeti, Kasım 1998'e kadar sürdü. Ocak 1999'da DSP Genel Başkanı Ecevit, ANAP ve DYP'nin desteğiyle bir azınlık hükümeti kurdu. 18 Nisan'da yapılan genel seçimlerde DSP 136, MHP 129, FP 111, ANAP 86, DYP 85 milletvekili çıkardı. Cumhurbaşkanı Demirel'in başbakanlığa atadığı Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1999'da DSP-MHP-ANAP'ın katıldığı koalisyon hükümetini kurdu.

Fizikî ve beşerî coğrafya: Alp-Himalaya kıvrımlı dağlar kuşağı üzerinde yer alan Türkiye, tümüyle yüksek ve dağlık bir ülkedir. Ortalama yüksekliği 1.132 metreyi bulur. Yüksek bir ülke olmasına karşın, plato ve ova düzlükleri çok geniş yer kaplar. Dağlar, genellikle sıralar hâlinde kenarlarda toplanmıştır; oysa iç kesimlerde en geniş yeri yüksek ova ve plato düzlükleri kaplar.

Türkiye'nin ortalama yüksekliği batıdan doğuya doğru artar. En az yer kaplayan, alüvyonlu, alçak kıyı ovalarıdır. Kuzey kenarda, birbirine paralel olarak doğudan batıya uzanan dağlara "Kuzey Anadolu Dağları" genel adı verilir. Güney kenarda da "Toros Sistemi" yer alır. Bu dağlar, Antalya Körfezi'nin batısından, ülkenin güneydoğu ucuna kadar uzanırlar ve dört gruba bölünürler:

Batı Toroslar, Orta Toroslar, Doğu Toroslar ve Güneydoğu Toroslar. İç kısımlarda ve Batı Anadolu'da diğer dağlar, bazen sıralar hâlinde, bazen de sönmüş volkan konileri şeklinde ova ve plato düzlükleri üzerinde yükselirler (Bingöl, Karasu-Aras, Tecer; Türkmen, Aydın Sıradağları; Ağrı, Süphan, Tendürek, Nemrut, Erciyes, Hasandağı volkan konileri gibi). Anadolu, genel şekliyle dikdörtgen biçiminde bir yarımadadır. Çevresindeki denizler derindir; kıta sahanlıkları genellikle dardır. Bu durum Karadeniz kıyılarında, özellikle, Doğu Karadeniz'de belirgindir.

Öte yandan kıyılar genellikle düz, girinti-çıkıntılar ve adalar azdır. Ancak batıda, Ege kıyıları bu genel kurala uymaz, birçok burun, yarımada, koy ve körfezlerle parçalanmıştır. İklimin başlıca özelliği "çeşitlilik"tir. Üç ana iklim tipi ve bölgesi vardır:
  • 1) Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı Akdeniz iklimi;
  • 2) Yazları daha serin, nemli, kışları, Akdeniz iklimindeki kadar olmamakla beraber, yine de ılık; bol ve her mevsime az çok düzenli olarak dağılmış yağışlarıyla kendini belli eden Karadeniz iklimi;
  • 3) İç kısımlarda, orta derecede yağışlı, yer yer kurak, doğuya doğru gidildikçe karasallık niteliği artan iklim. Bu üç ana iklim tipi arasında birtakım ikincil ve geçiş iklimi niteliğinde tipler de yer alır.
Akarsular dağınık, beslenme havzaları küçük, yıllık debi değişiklikleri büyüktür. Bununla beraber, üzerinde aktıkları arazinin fizikî koşulları nedeniyle enerji potansiyelleri nispeten fazladır. Genellikle ilkbaharda debileri yükselir (yağışlardan başka, kar erimesi nedeniyle) debinin en düşük olduğu mevsim yazdır. Döküldükleri denizlere göre Türkiye'nin başlıca akarsuları şunlardır: Kızılırmak, Yeşilırmak, Sakarya, Çoruh (Karadeniz); Susurluk (Marmara), Meriç, Gediz, Büyük ve Küçük Menderes (Ege); Seyhan, Ceyhan, Köprüsuyu, Göksu, Asi (Akdeniz); Fırat (Karasu ve Murat), Dicle (İran Körfezi), Kura ve Aras (Hazar Denizi).

Alanı 100 km2'den büyük doğal göllerle 10 km2'den büyük baraj gölleri şunlardır: Acıgöl, Akşehir, Beyşehir, Burdur, Çıldır, Eber, Eğridir, İznik, Kuş-Manyas, Tuz, Ulubat, Van. Baraj gölleri: Almus (Tokat), Apa (Konya), Demirköprü (Manisa), Devegeçidi (Diyarbakır), Gökçekaya (Eskişehir), Hirfanlı (Kırşehir), Kartalkaya (Maraş), Keban (Elazığ), Kemer (Aydın), Mamasın (Niğde), Ömerli (İstanbul), Porsuk II (Eskişehir), Sarıyar (Ankara), Seyhan (Adana), Tahtaköprü (Gaziantep). Nüfus: Türkiye, nüfusu hızla artan bir ülkedir. Cumhuriyet döneminde ilk nüfus sayımı 1927'de yapılmış ve 13.648.270 olarak saptanmıştı. Bazen %3'e yaklaşan bir artış hızıyla çoğalarak;

1935'te 16.158.018'e, 1940'ta 17.820.950'ye, 1945'te 18.790.174'e, 1950'de 20.947.188'e, 1955'te 24.064.763'e, 1960'ta 27.754.820'ye, 1965'te 31.391.421'e, 1970'te 35.605.176'ya, 1975'te 40.347.719'a 1980'de 44.736.957'ye, 1985'te 50.664.458'e, 1990'da 56.473.035'e, 1997'de ise 62.810.111'e ulaşmıştır.

Genel aritmetik nüfus yoğunluğu da, paralel olarak artarak, 1927'de 18'den 1980'de 58'e, 1997'de 78'e yükselmiştir. Bu arada nüfusun kırsal ve kentsel kesimlere düşen oranları da, kentsel nüfus yönünde artmaktadır. Bunun başlıca doğal sonucu olarak kentlerimiz giderek kalabalıklaşmaktadır.

Türkiye, fizikî ve beşerî koşullar bakımından farklı 7 coğrafî bölgeye bölünür, bunlar Karadeniz, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleridir. Ayrıca yönetim bakımından alanları, nüfusları, ilçe bucak ve köy sayıları birbirinden farklı 81 ile bölünür. Ekonomi: Türkiye son yıllarda daha da artan bir hızla gelişmekte ve ekonomi bakımından az gelişmişlikten kurtulmaya çalışmaktadır.

Yukarıda görüldüğü gibi, nüfusun çok hızlı artması ve enerji sağlamada (özellikle ham petrol) bütün dünyada karşılaşılan ve giderek artan güçlükler bu çabaları daha da ağırlaştırmaktadır. Ulaştığı üretim ve tüketim düzeyi, dış ticaret hacmi, ulaştırma olanakları vb. ana ekonomik koşullar bakımından bugünkü Türkiye ile Cumhuriyet döneminin ilk yıllarındaki Türkiye arasındaki fark gerçekten çok büyüktür.

Tarih


Tarih: Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan (30 Ekim 1918) sonra, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde yürütülen Kurtuluş Savaşı sonunda, Mudanya Ateşkes Antlaşması ile (11 Ekim 1922) askerî zafer belgelendi. 21 Temmuz 1923 günü imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Türkiye'nin bu zaferi ve "Misakımilli"si bütün dünyaca onaylandı. 29 Ekim 1923'te "Egemenlik Ulusundur" ilkesi uyarınca Cumhuriyet ilân edildi ve Mustafa Kemal ilk cumhurbaşkanı seçildi.

Ardından halifelik kaldırıldı ve Osmanlı hanedanı üyeleri yurt dışına çıkarılarak saltanatın kalıntıları da temizlendi (3 Mart 1924). Şeriat ve Evkaf Bakanlığı kaldırılarak din ve dünya işleri birbirinden ayrıldı. Medreseler, tekkeler kaldırıldı, öğrenim birliği sağlandı. Böylelikle Türkiye'nin önünde lâik doğrultuda bir gelişim yolu açıldı.

Ardından, Atatürk Devrimleri olarak tarihe geçen bir dizi atılım başlatıldı: Şeriat kuralları terk edilerek, çağdaş hukuk kuralları benimsendi (Türk Medenî Kanunu, 17 Şubat 1926); Arap alfabesi bırakılarak yerine Lâtin harflerine dayanan Türk alfabesi kabul edildi (3 Kasım 1928); giyimden takvime dek pek çok alanda yenilikler getirildi.

Ekonomi


Ekonomi alanında, Lozan Barış Antlaşması ile kapitülâsyonların kaldırılmasının yanı sıra, "ulusal egemenliğin, iktisadî egemenlikle beraber sağlanabileceği ilkesi benimsenerek devletçi bir ekonomi sistemi kabul edildi. Siyasî alanda, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (1924-1925) ve Serbest Cumhuriyet Fırkası (1930) girişimleri sonuç vermedi. Bununla birlikte, toplumda, çok partili sisteme geçiş yönünde demokratik bir eğilim vardı.

Siyasi Hayat


Atatürk'ün ölümünün (10 Kasım 1938) ardından İsmet İnönü cumhurbaşkanlığına seçildi. Kısa süre sonra patlak veren II. Dünya Savaşı, Türkiye sınırlarına kadar dayandığı hâlde, Türkiye Cumhuriyeti bu savaşın dışında kaldı. 1946'da Demokrat Parti'nin kuruluşuyla çok partili siyasî döneme girildi. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti iktidar oldu ve Celâl Bayar cumhurbaşkanlığına seçildi.

Halkın geniş desteğiyle iktidara geçen Demokrat Parti, bir süre sonra, Atatürk ve İnönü dönemlerinin ekonomi politikasını bırakarak, dış yardımlar ve yabancı sermaye yatırımlarına dayanan bir kalkınma yolu izlemeye koyuldu. Kore Savaşı'na asker gönderildi ve NATO'ya üye olundu. Yürütülen ekonomik uygulamalar, kısa sürede bir ekonomik bunalıma yol açtı. Bu durumun yarattığı tepkilerden çekinen iktidar, özgürlükleri kısıtlayarak baskıcı bir politika izlemeye başladı.

Özellikle İstanbul ve Ankara'da yoğunlaşan gösterilerin ardından, Türk Silâhlı Kuvvetleri, Demokrat Parti iktidarına son verdi ve Millî Birlik Komitesi yönetime el koydu (27 Mayıs 1960). Demokrat Parti kapatıldı. Adnan Menderes (başbakan), Fatin Rüştü Zorlu (dışişleri bakanı) ve Hasan Polatkan (maliye bakanı), yargılanmaları sonucunda idam edildiler. Kurucu Meclis'in hazırladığı yeni anayasa, halkın onayını aldı (1961).

Yasama, yürütme ve yargı erklerinin birbirinden ayrıldığı çok partili yeni bir parlamenter düzene geçildi. Temel kişi hak ve özgürlükleri güvence altına alındı; sendika kurma ve grev hakları tanındı; basın özgürlüğü sağlandı. Ekonomik alanda plânlı kalkınma ilkesi benimsendi. Geniş bir siyasî yelpazede yeni partiler kuruldu, 1961 Anayasası'nın güvencesi altında seçimler yapıldı.

Cemal Gürsel, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından cumhurbaşkanlığına seçildi. Partilerin hiçbiri çoğunluğu sağlayamadığından, 1965 genel seçimlerine dek dört ayrı koalisyon hükümeti oluşturuldu. 1965 seçimlerinde çoğunluğu sağlayan Adalet Partisi tek başına hükümeti kurdu. 1966'da Cumhurbaşkanı Gürsel'in ölümü üzerine Cevdet Sunay cumhurbaşkanlığına seçildi.

Adalet Partisi, 1969 seçimlerinde çoğunluğu sağladı. Ancak siyasî ve ekonomik uygulamalara karşı artan toplumsal tepkilerin ardından, 12 Mart 1971'de, Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin yayınladığı bildiride; parlamento ve hükümetin "...süregelen tutum ve davranışlarıyla yurdumuzu sosyal ve ekonomik huzursuzluk içine soktuğu, Atatürk'ün bize hedef verdiği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma umudunu kamuoyunda ortadan kaldırdığı ve anayasanın öngördüğü reformları gerçekleştiremediği" ve "Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini ağır bir tehlike içine düşürdüğü" belirtildi. Bunun üzerine Demirel hükümeti iktidardan çekildi.

Nihat Erim başkanlığında bir hükümet oluşturuldu ve sıkıyönetim ilân edildi. Anayasa'nın kimi maddeleri değiştirildi. Dört hükümet değişikliğinin gerçekleştiği "12 Mart Ara Rejimi" adı verilen bir dönem yaşandı. Süresi dolan Sunay'ın yerine Fahri Korutürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin 6. cumhurbaşkanı oldu. 1973 seçimlerinde, Bülent Ecevit'in liderliğindeki CHP, 197 milletvekilliği kazandı ve Millî Selamet Partisi ile bir koalisyon hükümeti kurdu. "Kıbrıs Barış Harekâtı"nın (1974) ardından, Süleyman Demirel başkanlığında "Milliyetçi Cephe" olarak adlandırılan bir sağ koalisyon (AP-MHP-MSP-CGP) oluşturuldu.

Türkiye, bu cepheleşmenin ardından terör eylemlerinin hızla tırmanışa geçtiği bir dönemde 1977 genel seçimlerine gitti. Seçimlerde hiçbir parti çoğunluk sağlayamadı. İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti'nin (21 Temmuz 1977) ardından kurulan CHP-Bağımsızlar koalisyonunu (5 Ocak 1978), MHP ve MSP'nin dışardan desteklediği AP azınlık hükümeti (25 Kasım 1979) izledi.

Kronikleşmiş bir ekonomik bunalımın ortasında, terör eylemleri yaygınlaştı. 12 Eylül 1980'de Türk Silâhlı Kuvvetleri bir kez daha yönetime el koydu. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren başkanlığında, kuvvet komutanları ve Jandarma Genel Komutanı'ndan oluşan Millî Güvenlik Konseyi kuruldu. Orgeneral Kenan Evren, Devlet Başkanlığı'nı da üstlendi. Tüm ülkede sıkıyönetim ilân edildi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, siyasî partiler, bazı sendikalar ve dernekler kapatıldı. Millî Güvenlik Konseyi ile birlikte Kurucu Meclis'i oluşturan Danışma Meclisi'nin üyeleri atanarak, yeni bir anayasa için çalışmalara başlandı. Hazırlanan taslak 7 Kasım 1982'de halkoyuna sunuldu ve onaylandı.

Anayasa'nın geçici 1. maddesi uyarınca Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren cumhurbaşkanı sıfatını aldı. 24 Nisan 1983'te yürürlüğe giren Siyasî Partiler Kanunu'yla sivil yönetime geçişin ilk adımları atıldı. 10 Haziran 1983'te de Seçim Kanunu kabul edildi. Siyasî Partiler Kanunu'na göre, Millî Güvenlik Konseyi, partilerin kurucularını denetleyebilecek ve uygun görülmeyen kurucu üyeler veto edilebilecekti. Bu dönemde ilk olarak emekli orgeneral Turgut Sunalp önderliğinde, 12 Eylül felsefesinin devamı olduğunu açıklayan ve askerî yönetim tarafından da desteklenen Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) kuruldu.

Ardından Temmuz 1982'de, tüm bankerlerin iflâs etmesiyle sonuçlanan "Banker Olayı"nın ardından başbakan yardımcılığından istifa etmiş olan Turgut Özal Anavatan Partisi'ni (ANAP) kurdu. 12 Eylül sonrasında kurulmuş olan hükümette Başbakan Bülend Ulusu'nun müsteşarı olan Necdet Calp, Halkçı Parti'yi (HP); emekli orgeneral Ali Fethi Esener ise Büyük Türkiye Partisi'ni (BTP) oluşturdular.

BTP, 12 Eylül'den sonra kapatılan Adalet Partisi'nin devamı olduğu gerekçesiyle Millî Güvenlik Konseyi tarafından kapatıldı. Eski partilerin liderlerine getirilmiş olan siyaset yapma yasağı daha da genişletildi. Süleyman Demirel, Ali Naili Erdem, İhsan Sabri Çağlayangil, Hüsamettin Cindoruk, Sırrı Atalay, Deniz Baykal ve Süleyman Genç gibi bazı eski siyasîler bir süre Gelibolu'da gözetim altında tutuldular. Daha sonra Erdal İnönü başkanlığındaki Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP) ve Yıldırım Avcı başkanlığındaki Doğru Yol Partisi (DYP) kuruldu.

SODEP ve DYP'nin birçok kurucu üyesi Millî Güvenlik Konseyi tarafından veto edildiği için kurucu üye barajını aşamadılar ve 6 Kasım 1983'te yapılan seçimlere katılamadılar. Yapılan seçimlerde ANAP, oyların %45'ini alarak 211 milletvekilliğiyle iktidara geldi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 24 Kasım 1983'te yeniden göreve başladı ve Başkanlık Divanı oluşturulunca Millî Güvenlik Konseyi'nin görevi sona erdi.

12 Aralık'ta ANAP Genel Başkanı Turgut Özal hükümeti kurdu. 24 Mart 1984'te yapılan yerel seçimlere SODEP, DYP ve Refah Partisi de (RP) katıldılar. Yerel seçimlerde ANAP, oyların %41'ini toplayarak belediyelerin çoğunda başkanlıkları kazandı. Türkiye'nin demokrasiye dönüşüyle dış ülkelerle ilişkiler yeniden olumluluk kazandı. Orta Doğu ülkeleriyle yakınlaşma sürdü, İran-Irak Savaşı'nda tarafsız kalındı, ABD'yle ilişkiler geliştirildi. İç politikada hareketlilik sürdü.

1985'te SODEP, HP'yle birleşerek Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) adını aldı. Bir süre sonra siyaset yapmaları yasaklanan eski siyasetçilerin yasaklarının kalkması sorunu gündeme geldi ve 1987'nin eylül ayında yapılan halkoylamasıyla eski politikacıların yasakları kalktı. 29 Kasım 1987'de yapılan erken seçimlerde ANAP %36,31 oranında oy toplayarak Meclis'teki çoğunluğunu korudu. SHP %24,74 oranında, DYP ise %19,14 oranında oy topladılar. Öteki partiler (Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Çalışma Partisi, Refah Partisi), Seçim Kanunu'nun getirdiği %10'luk oy barajını aşamadıkları için Meclis'e giremediler.

1989 yılında Kenan Evren'in görev süresinin dolması üzerine, cumhurbaşkanlığı seçimi gündeme geldi. Başbakan Turgut Özal, cumhurbaşkanlığına aday oldu ve muhalefet partilerinin katılmadığı bir Meclis seçimiyle cumhurbaşkanlığına seçildi (31 Ekim 1989). 9 Kasım 1989'da eski cumhurbaşkanı Kenan Evren'den görevi devraldı ve boşalan başbakanlık makamına ANAP Erzincan milletvekili Yıldırım Akbulut getirildi.

1991 yılında yapılan ANAP Olağan Kongresi'nde parti başkanlığına getirilen Mesut Yılmaz, başbakanlık görevini Yıldırım Akbulut'tan devraldı. Ağustos 1990'da Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesi üzerine, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Irak'a karşı ekonomik ambargo uygulanması kararına ilk uyan ülkelerden biri de Türkiye oldu.

Turgut Özal'ın cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle birlikte ABD safında Irak'a karşı takınılan tavır, sürekli tartışma konusu olmaya devam etti. Özal cumhurbaşkanı iken de, yürütme erkinin başı sıfatıyla özellikle dış politikada etkili olmakta ısrar etti. Koalisyon hükümeti döneminde ABD'ye, Balkan ülkelerine, Orta Asya Türk cumhuriyetlerine ve Azerbaycan'a ziyaretler yaparak müzakerelerde bulundu.

17 Nisan 1993'te Özal'ın anî ölümü üzerine Mayıs 1993'te DYP genel başkanı ve başbakan Süleyman Demirel cumhurbaşkanlığına seçilerek Çankaya'ya çıktı. DYP olağanüstü kurultayında Demirel'in yerine genel başkanlığa Tansu Çiller seçildi. Demirel, Çiller'i başbakanlığa atadı. Tansu Çiller, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kadın başbakan oldu ve SHP ile işbirliğini koruyarak yeni bir koalisyon hükümeti kurdu (Haziran 1993).

Çiller hükûmeti, PKK'ya ve Kürt ayrılıkçılığına karşı sıkı bir baskı uyguladı. Ödemeler dengesi açığı rekor düzeye ulaşan Türkiye, 1994'te büyük bir malî krize girdi. 18 Şubat 1995'te CHP ile SHP, CHP çatısı altında birleşti. 10 Eylül'de Deniz Baykal'ın CHP genel başkanlığına seçilmesinden sonra DYP-CHP koalisyonu bozuldu. Aralık 1995'te yapılan erken seçimde Refah Partisi birinci parti durumuna geldi (158 milletvekili).

Haziran 1996'da Necmettin Erbakan başkanlığında Refahyol (RP-DYP) Hükûmeti kuruldu. Tartışmalı bir dış siyaset izleyen ve davranışları lâikliğe ters düşen Başbakan Erbakan, 28 Şubat 1997'de yapılan Millî Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında generallerin sert uyarılarıyla karşılaştı. Erbakan'ın 8 yıllık kesintisiz temel eğitime geçilmesi, imam-hatip okullarının orta bölümünün lağvedilmesi, Kuran kurslarının denetim altına alınmasını da kapsayan MGK kararlarını bir süre imzalamaması ciddî bir siyasî krize yol açtı.

Erbakan, başbakanlığı DYP Genel Başkanı Çiller'e devretmek üzere 18 Haziran 1997'de istifa eti. Ama Cumhurbaşkanı Demirel, hükümeti kurma görevini ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi. Yılmaz'ın kurduğu CHP destekli ANAP-DSP koalisyon hükümeti, Kasım 1998'e kadar sürdü.

Ocak 1999'da DSP Genel Başkanı Ecevit, ANAP ve DYP'nin desteğiyle bir azınlık hükümeti kurdu. 18 Nisan'da yapılan genel seçimlerde DSP 136, MHP 129, FP 111, ANAP 86, DYP 85 milletvekili çıkardı. Cumhurbaşkanı Demirel'in başbakanlığa atadığı Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1999'da DSP-MHP-ANAP'ın katıldığı koalisyon hükümetini kurdu.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Son düzenleyen _Yağmur_; 17 Nisan 2017 16:43 Sebep: H2
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.