Arama


_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
12 Şubat 2013       Mesaj #4
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Ümit Burnu'nu Ahmet bin Mâcid keşfetti





Tarih bazen çok büyük vefasızlıklar yapıyor. Bazı kişileri yok sayıyor, yaptıklarını bir başkasına mâlediyor. Ya da güçlü olan Batı, tarihi kendi insanlarına hasredip başka milletlerden olanı kabul etmiyor.
Böyle yaparak kendi tarihini ve geçmişini sanki dünyada tek onlar varmış gibi yeniden yazmış, uyarlamış oluyor. Oluşturulan kahramanlar geçmişin büyük insanları olarak yâdediliyorlar. Asıl kahramanlar ise bilinmiyor. Tarihin haksızlık ettiği ve Batının yok saydığı insanlardan biri de Ahmet bin Mâcid.

Müslüman bir denizci olan Ahmet bin Mâcid'in Vasco de Gama'dan önce Ümit Burnu'nu keşfettiği ve Gama'ya da keşif sırasında rehberlik ettiği bir çok kaynakta geçiyor. Kaynaklar Ahmet bin Mâcid'i Ümit Burnu'nun kâşifi olarak yazarken, okullarda okutulan ders kitaplarında ise hâlâ Vasco de Gama büyük kâşif olarak anlatılıyor. Gama'yı büyük övgülerle anlatan ders kitapları ne yazık ki, Ahmet bin Mâcid'den hiç bahsetmiyor. Ayrıca tarihi kaynaklar Vasco de Gama'nın sanıldığı gibi ünlü ve iyi bir kâşif değil, 800 kişinin kanına girmiş câni olduğunun da altını çiziyor.

Hedef: Bilinmeyen yerler

Osmanlı'nın Akdeniz'e hakim olması ve deniz ticaret yollarının Müslümanların eline geçmesiyle birlikte Batı dünyası harekete geçmiş, yeni yolların bulunması için topyekûn keşif hareketi başlatmışlardı. Katolik Kilisesi dönemin iki güçlü devleti olan İspanya ve Portekiz arasında Kuzey ve Güney Yarımküreyi bölüştürerek, fethedecekleri yerleri onlara tapulamıştı. İşte böyle sebeplerle kilisenin galeyana getirdiği İspanya ve Portekiz kralları, gemicisinden maceraperestine, din adamından hırsızına kadar herkesi göreve çağırmış ve harekete geçmeleri için emir vermişlerdi. Milli sefer haline dönüştürülen "yeni yerlerin keşfi" çerçevesinde İber Yarımadası'ndaki limanlardan gemiler hareket etmeye başlamıştı. Keşfedilen yerlere önce kâşifler, sonra papazlar, daha sonra da sömürgeci girecekti.

Böyle keşiflerin revaçta ve şan sayıldığı bir ortamda Ümit Burnu'nun keşfi de gündeme gelmişti. Kilisenin büyük para vaadettiği Portekizli gemiciler Ümit Burnu'na doğru hareketlenmişlerdi. İlk olarak maceraperest—gemici Alfonso de Albuguergue 1480'li yılların başında Ümit Burnu yolunda Portekiz bayrağını dalgalandırdı. Onu, bu noktaya 1487'de "Sıkıntılar Burnu"adını veren bir başka Portekizli gemici Bartolemeu Dias izledi. Fakat bu işin asıl kahramanı, maceraperest Joao Peres de Cavilhao'nun hayali raporlarının etkisi ve Portekiz Kralı Manuel'in emri ile "Rahip John'un ülkesi ve baharat memleketini"aramaya çıkan Vasco de Gama olmuştu.

Kılavuz Ahmet bin Mâcid

Bir çok kaynakta, Ümit Burnu'nun asıl kâşifinin Ahmet bin Mâcid adındaki Müslüman bir denizci olduğu kaydediliyor. Ders kitaplarında ve dünya çapında Ümit Burnu'nun kâşifi olarak Vasco de Gama olduğu lanse edilirken Ahmet bin Mâcid'den hiç kimse bahsetmiyor.

Müslüman Mombasa Hükümdarı'nın emriyle Gama'ya kılavuzluk yapan Ahmet bin Mâcid daha önce Ümit Burnu'nu keşfetmişti. Ahmet Bin Mâcid sayesinde 1497—1499 tarihleri arasında Ümit Burnu'na ulaşan Vasco de Gama burnu dolaşarak Mozambik'te ilk Portekiz sömürgeciliğini başlattı.

Araştırmacı—Yazar Ahmet Uçar, Vasco de Gama'nın Müslümanları kandırdığını söylüyor. Uçar şöyle konuşuyor: "Gama sedece keşif amacıyla yola çıktığını söyleyerek yanına Ahmet bin Mâcid'i alıyor. Ancak daha sonra Hindistan'a kadar giderek oraları sömürüyor. Batı yeni keşifler yapmak zorundaydı. Doğu onlar için yeni umutlar, baharat, kokular, temizlik ve sağlık demekti, gizem taşıyordu. Ama şu bir gerçek Ümit Burnu'nu ilk keşfeden Gama değil Müslüman Ahmet bin Mâcid'dir."

15. yüzyılın sonlarında Portekizli gemiciler burnun keşfinden sonra Güney Afrika'ya açılmışlardı. Bütün Avrupalılar için yeni bir "ümit ışığı" olan bu yola Portekiz Kralı II. Joao "Ümit Burnu" adını vermişti. Burnun keşfi ile birlikte yıllardır Osmanlı'nın izni olmadan Hint ve Çin mallarına ulaşamayan Avrupalılar'ın yüzü gülmeye başlamış; Ümit Burnu yolu ile Lizbon'a getirilen Hint ve Çin ticaret malları buradan bütün Avrupa'ya ulaşmıştı. Araştırmacı Ahmet Uçar, Ümit Burnu'nun keşfinden sonraki Avrupa'nın durumunu şöyle anlatıyor: "Batı'nın yeni yerlerin keşfini istemesinde emperyalizm yatmaktadır. Ve nitekim keşfettiği yerlerdeki izleri ve kalıntıları hâlâ geçerliliğini koruyor. Kilise ve emperyalizm yerinden hiç kıpırdamadan veya kıpırdamak istemeden günümüze kadar yerinde durmasını bilmiş. Portekiz yönetimi bu yolu kullanarak Avrupa'da çok büyük ticari kazançlar sağlamakla kalmamış; Doğu'da gittiği her yerde kurduğu sömürgelerle, Uzakdoğu ve Afrika'ya tam anlamıyla yerleşmişti. Afrika, Arabistan, Hindistan ve Çin Hindi'nde binlerce Müslüman Portekizlilerin tehdidi ile karşı karşıya kalmıştı."

Cani Gama

Günümüzde büyük kâşif olarak gösterilip, ders kitaplarında kendisinden övgü ile bahsedilen Vasco de Gama aslında bir câni. Portekiz'in Hindistan'daki ilk Sömürge Valisi olan Vasco de Gama'nın sicili oldukça bozuk. Kaynaklarda, Hindistan halkını korkutmak için Vasco de Gama'nın emriyle, ticaret gemilerini ele geçirmeye çalışan 800 tayfanın limanda halkın gözü önünde katledildiği belirtiliyor. Gama'nın yaptığı bununla da sınırlı kalmıyor. Gama katlettirdiği tayfaların kestirdiği el ve kulaklarını çuvallara doldurup bir mektup iliştirerek gemiyle Kalküta Sultanı'na Portekizlilerin hediyesi olarak gönderir. Çuvallara konulan insan parçaları ile Vasco de Gama civardaki devlet ve sultanlıklara gözdağı vermek istiyordu.

Yazar Abdurrahman Dilipak "Coğrafi Keşiflerin İçyüzü" isimli eserinde Gama'dan bahsederken onun gerçek bir kahraman olmadığını belirtiyor. Dilipak devamla şöyle diyor: "Osmanlı ve onun şahsında İslam'ı vurmak için hazırlanan sinsi oyunların baş aktörü; Kralına şarap kabı olarak, şehit Müslümanların kanlı kafataslarını gönderen hayasız bir cani ve gördüğü her zenginliğe azgınca saldıran muhteris bir soyguncu idi."

Ümit Burnu'nun kâşifi Ahmet bin Mâcid'in yok sayılması bir yana cani olmasına rağmen Ümit Burnu'nu keşfettiği için tarihe büyük denizci olarak geçen Vasco de Gama ise hâlâ tarih derslerinde okutuluyor, ansiklopedilerdeki yerini koruyor. Ve tarih bütün yanlışlığı ile nesilden nesile aynı tekdüzelik içinde aktarılıyor.