Arama

Manisa - Tek Mesaj #12

_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
23 Şubat 2013       Mesaj #12
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Manisa - Mesir Macunu Şenlikleri

Her yıl Nevruz’da tekrarlanan Mesir Saçma Töreni Yıllardır Devam Etmekte. O günden bugüne onbinlerce insan Sultan Camii etrafında toplanır, doğanın uyanışının, baharın gelişini, bereket ve bolluğun başlangıcını, sevincini yaşar. Bu şenlik aynı zamanda Manisa’nın ekonomik ve sosyal yaşantısına canlılık getirmektedir. Ancak bu tarih kış şartlarının hakim olduğu bir mevsime rastlandığından son yıllarda kutlamalar Nisan ayı sonlarına kaydırılmıştır.

k yasinylnz mesir 1

Mesir Macunu
Uygarlık beşiği Anadolu’nun en eski tarihi kentlerinden olan Manisa’da Mesir geleneği ile anlamlı bir yardımlaşma ve bayram havası hissedilir. Önceleri tedavi amaçlı kullanılan daha sonra ise gelenek haline gelen Mesir’in ortaya çıkışı hakkında çeşitli inanışlar bulunmaktadır.

İnanışa göre; Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in eşi, Muhteşem Süleyman diye tarihe geçen Kanuni Sultan Süleyman’ın Annesi Hafsa Sultan Manisa’dayken hastalanır. Hastalığına çare bulunamayan Sultan’ın kendisinin yaptırdığı Sultan Camii Medresesi’nin başına getirilen Merkez Efendi bitki ve baharatların karışımından oluşan bir macun hazırlar.

41 çeşit baharat karıştırılarak hazırlanan macunu yiyerek sağlığına kavuşan Hafsa Sultan hastalara bu ilacın verilmesini ister. Halktan gelen isteğin artması üzerine kağıtlara sardırılan macunun Sultan Camii’nin kubbe ve minarelerinden saçılmasını buyurur. Manisa Mesir Şenlikleri bu şekilde doğmuştur.

Mesir'in Özellikleri
Mesir macununun çok faydalı olduğu, hastalara şifa verdiği, bir efsane olarak Anadolu’da yayıldı. Genel özellikleri, beden ve ruh sağılığına şifa olması, hoş lezzeti ve kokusudur. Diğer özellikleri arasında ağrılara, sancılara, soğuk algınlıklarına, hazımsızlıklara, iştahsızlıklara ve ağız kokusuna karşı kullanılmasını sayabiliriz. Ayrıca halk arasındaki inanışa göre; macundan yiyen kimseyi bir yıl boyunca zehirli hayvanların sokmayacağına inanılır. Nevruz günü en ağır hastalar bile yese iyi olurlar. Çocuk hastalıklarına da faydalı olduğu söylenir.

Mesir’in hazırlanışında kullanılan 41 çeşit baharat şunlardır;

Zencefil, Zulumba, Kremtartar, Kişmiş, Kebabiye, Havlican, Hindistan Cevizi, Anason, Yenibahar, Hiyerşambe, Çamsakızı, Zağfran, Üdül Kahr, Çöpçini, Hardal, Eksir, Karanfil, Çivit, Meyan Balı, Tiryak, Sarı Helile, Raziyane, Kimyon, Zerdeçal, Tarçın Çiçeği, Karabiber, Çörek Otu, Darıfülfül, Ravend, Limon Tuzu, Kakule, Şamlı, Vanilya, Şeker, Günbalı, Hindistan Çiçeği, Limon Kabuğu, Galanda, Tekemercini Tohumu ve Portakal Kabuğu’dur.

Merkez Efendi

Merkez Efendi, Denizli’nin Sarhanlı köyünde 1460 yılında doğmuştur. Babasının adı kılıçoğlu Muslihiddin, büyük babasının adı Haydar’dır. Kendi ismi Musa olup Merkez Muslihiddin, daha kısa olarak yanlız Merkez lakabıyla şöhret bulmuştur. On beş yaşında iken Bursa’ya gitmiş ve Orada veliyüdin medresesi’ne girerek hem medrese tahsilini yapmış, hem de asrın sayılı alimlerinden Hızır Beyzade Ahmet Paşa’dan ders almıştır. 15 sene süren tedristen sonra medreseden icazetnamesini alarak İstanbul’a gelen mücahitlerin meşhur simalarından Buharalı Ömer’in oğlu Mirza Baba diye bilinen zata damat olmuştur.

O sıralarda henüz 30 yaşlarında bulunan Merkez Efendi fıtri zekası ve derin ilim aşkıyla çok kuvvetli bir tahsil sahibi olmuştur. Kuvvetli bir hafızaya sahip olduğundan pek genç yaşında Kur’an-i kerim’i ezberlemiştir. İstanbul’da sık sık meşayih meclislerine gitmiş onların sohbetlerinden feyz almaya calışmıştır.

Mümtaz şahsiyeti ve ilmi birikimiyle kudretini zamanının ulemasına da tasdik ettirmiştir. Kendisi vakar ve tevazuyu şahsında birleştirmiş, yüksek seciyeli müstesna bir yaratılışta idi. Sözlerinde metanet ve vaazlarında belagat, vukut ve halavet vardı. Bilhassa Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin kendisi hakkında söylediği “ zamanımızda bu zat kadar riyadan uzak bir kimse görmedim” sözü meşhurdur.

Tahsil ettiği muhtelif ilimler arasında tıp ilmini dahi merak ederek kendi zamanındaki gelişme nispetinde tıp ve tıp tedavi ilimleri hakkında bilgi sahibi olmuştur. Bu tıbbi malumatı vesilesiyle Sümbül Efendi tarafından Manisa Bimarhanesi’ne memur edilmiştir. Bu gün 500 yıllık bir mazisi olan ve kendine has bir şekilde, 41 çeşit baharattan imal edilen “Mesir macunu”nu icad etmiştir.

Merkez Efendi bulunduğu muhitlerde insanların ruhlarına hitap etmek suretiyle yalnız ahlaklarını tasfiye etmek ve maneviyatlarını yükseltmekle kalmamış, Manisa Bimarhanesi’nde yatan hastalarıu şifaya kavuşturmaya çalışmış ve sosyal hizmetlerle şehir ve köylerde halkın hafızasında silinmeyen hatıralar bırakmıştır.

Şeyhi Sümbül Efendi’nin vefatından sonra İstanbul’a gelmiş ve onun yerine Halvti Şeyhi olarak tenvir ve irşad faaliyetlerine devam etmiştir.

Merkez Efendi çok mütevazı, nazik ve sevimli, nur yüzlü mübarek bir zat idi. Zayıf ve fakirleri korur, çocukları sever onlara daima iltifat ederdi. İbadet hususunda titizdi. Namazlarını cemaatle kılmaya azami gayret sarfederdi. Bütün ömrünü ibadet, hayır, hasenat, irşad, talim, fair ve zayıfları himaye, zikir ve tevhid ile geçiren ve melekler kadar pak bir hayat süren Merkez Efendi 1551 de 91 yaşında ahirete irtihal etti.


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Mira; 21 Ağustos 2013 17:25 Sebep: Kırık resimler kaldırıldı.