Arama

Edat (İlgeç) - Tek Mesaj #2

bloom22 - avatarı
bloom22
Kayıtlı Üye
18 Mart 2009       Mesaj #2
bloom22 - avatarı
Kayıtlı Üye

EDAT (İLGEÇ)


Tek başına anlamı olmayan, farklı türdeki sözcük veya sözcük öbekleri arasında çeşitli anlam ilgileri kuran sözcüklere edat (ilgeç) denir.

Bir sözcüğün edat sayılabilmesi için:
  • Tek başına anlamsız olması,
  • Sözcükler arasında çeşitli anlam ilgileri kurması ve bu sayede anlam kazanması,
  • Cümleden çıkarıldığında ya cümlenin anlamının bo­zulması ya da cümlenin anlamının değişmesi gereklidir.
Başlıca edatlar ve kurdukları anlam ilgileri:

e (-a) GÖRE


"(-e, -a) göre" edatı cümleye "uygun, bakılırsa, kana­at, uygun olarak" anlam ilgilerini katar.
  • "Bu ev tam bize göre" (uygun)
  • "Söylenenlere göre iyileşmiş." (bakılırsa)
  • "Bana göre sınavı kazanırsın" (kanaat)
  • "Çocuklara göre bir filmdi." (uygun olarak)

-e (-a) KADAR


"(-e, -a) kadar" edatı cümleye "zaman, karşılaştırma, miktar, yaklaşık, mesafe, gibi, eşitlik, ölçüsünde" an­lam ilgilerini katar.
  • "Sabaha kadar çalıştım." (zaman)
  • "Bacak kadar çocuk." (karşılaştırma)
  • "Çözebildiğiniz kadar soru çözün." (miktar)
  • "Bir kova kadar su götürdü." (yaklaşık)
  • "Eve kadar koştuk." (mesafe)
  • "Çay içmiş kadar oldum." (gibi)
  • "Kuzu kadar sessizdir bu çocuk." (eşitlik)
  • "Onun kadar çalışkanını görmedim." (ölçüsünde)

-e (-a) KARŞI


"(-e, -a)" karşı edatı cümleye "yönelik, yakınlık, yönelme" anlam ilgilerini katar. "Sana karşı çok uysal." (kişiye yönelik)
  • "Sabaha karşı uyudum." (yakınlık)
  • "Denize karşı yaktık mangalı." (yönelme)

e (-a) DOĞRU


"-e (-a) doğru" edatı her zaman "-e (-a)" ekiyle birlik­te kullanılır ve cümleye "yaklaşırken, yönelme, yakla­şık" anlam ilgilerini katar.
  • "Sınava doğru heyecanımız artıyor." (yaklaşırken)
  • "Eve doğru yürümeye başladık.
  • " (yönelme) "Akşama doğru dışarı çıktık." (yaklaşık)

-den (-dan) BERİ


"-den (-dan) beri" edatı zaman ya da yer bakımından ey­lemin başlangıcını bildirir.
  • Sabahtan beri burada bekliyoruz, (zaman)
  • Düzce'den beri hiç durmadık, (yer)

-den (-dan) ÖNCE, SONRA


"-den (-dan) önce, sonra" edatları zaman, yer ve sıra il­gisi kurar.
  • Akşamdan önce gelemem, (zaman)
  • Aksaray'dan önce Pozantı'da durduk, (yer)
  • Ben sizden önce geldim, (sıra) Onu yemekten sonra göremedim, (zaman)

-den (-dan) İÇERİ, DIŞARI


"-den (-dan) içeri, dışarı" edatları yönelme bildirir.
  • Atlarımız çözüldü girdik handan içeri, (yönelme)

DEĞİL


"Değil" edatının diğer ismi olumsuzluk edatıdır. Cümle­ye "olumsuzluk" anlam ilgisini katar.
  • "Sınav çok zor değilmiş." (olumsuzluk)
  • "Ne dediğini hâlâ anlamış değilim." (olumsuzluk)
"Değil" edatının bir başka görevi cümlede yüklemin ye­rine kullanılmasıdır.
  • "O değil, sen yapmışsın." (Yüklemin yerine kullanılmış­tır.)
  • "O yapmamış, sen yapmışsın."


"Mi" edatının diğer ismi soru edatıdır. Cümleye "soru, hayret, olumsuzluk, pekiştirme, şart" anlam ilgilerini katar.
  • "Oğlunuz sınıfı geçti mi?" (soru)
  • "Bu sözleri ben mi söylemişim? (hayret)
  • "Bugün evde oturulur mu?" (olumsuzluk)
  • "Uzun mu uzun bir yolculuğa çıktı." (pekiştirme)
  • "Havalar ısındı mı işler açılır." (şart)
DİĞERLERİ
Edatlar yukarıda verilen örneklerle sınırlı değildir. Bunların dışında kalan edatları ve bu edatların cüm­leye kattıkları anlam ilgilerini görelim:
  • "Sen gittin diye ağladı gökler." (neden)
  • "Onu göreyim diye evine gittim." (amaç)
  • "Yüzü sanki bir atlas kumaş." (benzetme)
  • "Şimdiye dek bir sorunla karşılaşmadık." (zaman)
  • "Seni sevmeme rağmen gidiyorum." (karşıtlık)
  • "Yağmurdan dolayı geç kaldık." (sebep)
  • "Trafikten ötürü yetişememiş." (sebep)
UYARI
Edatlar tamlanan ekini yani iyelik ekini (-i) aldıkla­rında isim veya zamir olur.
  • "Onun gibisini görmedim." (isim)
  • "Cimriliğin bu kadarı da fazla." (isim)
  • "İşin doğrusunu anlatın bana." (isim)
  • "Başkası avutur mu sandın beni." (zamir)
UYARI
Edatlar cümlede sıfat veya zarf öbeği oluşturur.
  • "Melek gibi çocuksun." (sıfat öbeği)
  • "Melek gibi gülümsüyor." (zarf öbeği)
  • "Eli, pamuk kadar yumuşaktı." (sıfat öbeği)
  • "Cennet kadar güzel bir ev. (zarf öbeği) "Sabaha kadar çalıştım, (zarf öbeği)
UYARI
Bir cümlede edatların yerine bazen bazı ekler kulla­nılabilir:
  • Bence (bana göre)
  • Görmeye (görmek için)
  • Koştuğundan (koştuğu için)

ÜZERE


Genellikle "için" edatının yerini tutar. "Amaç, koşul, yak­laşıklık" ilgileri kurar. Önceki sözcükle öbek oluşturur.
  • Buraya gelmek üzere yola çıkmış. (Amaç)
  • Yarın getirmek üzere kitabını verir misin? (Koşul)
  • Eve gelmek üzereyim. (Yaklaşıklık)

İÇİN


"İçin" edatı cümleye "amaç, neden, uğruna, hakkında, karşılığında, zaman, görelik" anlam ilgilerini katar.
  • Başarmak için çalışıyor, (amaç)
  • Üşüdüğü için sıkıca giyindi, (neden)
  • Vatanım için canımı veririm, (uğruna)
  • Senin için iyi şeyler söyledi, (hakkında)
  • Bu eşyalar için kaç lira verdin? (karşılığında)
  • Bir hafta için gelmişler, (zaman)
  • Benim için fark etmez, (görelik)

GİBİ


"Gibi" edatı cümleye "benzetme, hemen, o anda, tah­min, -a yaraşır biçimde" anlam ilgilerini katar. "Deniz gibidir gökyüzü." (benzetme) "Çantayı kaptığı gibi kaçtı." (hemen, o anda) "Birazdan yağmur yağacak gibi." (tahmin) "İnsan gibi yaşamak zordu." (-a yaraşır biçimde)

UYARI
"-ce, -imsi, -si, -cesine" ekleri cümlede "gibi" edatının yerini tutabilir:
  • İnsanca yaşamalısınız. (İnsan gibi)
  • Kadifemsi bir elbiseydi. (Kadife gibi)
  • Çocuksu yüzüne baktı. (Çocuk gibi)
  • Adamı delicesine kovaladı. (Deli gibi)

YALNIZ, ANCAK, BİR, TEK


"Yalnız, ancak" sözcükleri cümlede "sadece" anlamına geliyorsa edat; "fakat, ama" anlamına geliyorsa bağ­laçtır.
  • Onu yalnız sen görebilirsin, (edat) Çiçeklerden ancak iki tane alabildi, (edat)
  • O kitabı aldım; ancak okuyamadım. (bağlaç)
  • Sinemaya gidin; yalnız çok geç kalmayın, (bağlaç)
  • "Bir, tek" sözcükleri cümlede "sadece" anlamında ise edattır.
  • Bir sen varsın hatırladığım, (edat)
  • Sizden tek bir şey istiyorum, (edat)
UYARI
"Yalnız, ancak, bir, tek" sözcükleri farklı görevlerde de kullanılır.
  • "Yalnız çocuk ağlamaya başladı." (sıfat)
  • "Yalnız dolaşması hepimizi şaşırttı." (zarf)
  • "Akşam ancak gelir." (zarf)
  • "Bir akşam gideriz sinemaya." (sıfat)
  • "Tek sayıları çok iyi biliyor." (sıfat)
  • "Tek gezer, tek yaşardı." (zarf)

İLE


"İle" edatı cümleye "araç, birliktelik, durum ve nedenlik" anlam ilgilerini katar.
  • "Eşyaları at arabasıyla taşımışlar." (araç ilgisi)
  • "Dün akşam bir adamla döndü." (birliktelik ilgisi)
  • "Küçük kız sevinçle odaya daldı." (durum ilgisi)
  • "Görülmek korkusuyla saklandı." (nedenlik ilgisi)
UYARI
"İle" hem edat hem de bağlaç olarak kullanılabilir. "ile"nin yerine "ve" bağlacı kullanılabiliyorsa "ile" bağlaçtır; kullanılamıyorsa edattır. "İçeri ayakkabısıyla girdi." cümlesinde "ile" edattır; çünkü "ile" sözcüğünün ye­rine "ve" bağlacı kullanılamaz. "Mezuniyet törenime annem ile babam geldi." cümlesinde "ile" bağlaçtır; çünkü "ile" sözcüğünün yerine "ve" bağlacı kullanılabilir.
Son düzenleyen Safi; 20 Kasım 2016 20:11
Hayat fırtına demek değil, fırtınanın altında dans öğrenmektir.