Arama


bekirr - avatarı
bekirr
VIP VIP Üye
10 Nisan 2013       Mesaj #3
bekirr - avatarı
VIP VIP Üye
Osmanlılarda eyalet sistemi ne şekildedir?

Ülke bütününde yönetsel bölümlemenin en büyük birimi "eyâlet"tir. Taşra teşkilâtı toprak ve askerlik rejimleri bakımından "dirlik düzeni"nin geçerli olduğu "tımarlı eyâletler", tımar düzeninin uygulanmadığı "müstesna (salyâneli) eyâletler" ve yarı özerk "mümtaz eyâletler" olarak üç ayrı sisteme bağlanmıştır.
Ancak "Haremeyn" denilen Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere ise eyâlet sisteminin dışında tutulmuşlardı.

Tımarlı Eyâletler
On altıncı yüzyıl başlarında Rumeli, Anadolu, Eyâlet-i Rum ve Karaman olmak üzere dört eyâlet bulunmaktadır. Aynı yüzyılın ikinci yarısından sonra yeni fetihler sebebiyle ya da büyük eyâletlerin parçalanmasıyla yeni eyâletler oluştu. On yedinci yüzyıl başında eyâlet sayısı 32'ye yükselmişti. Bunlardan 23'ü doğrudan timar sistemine bağlı eyâletlerdi.

Kaptan Paşa Eyâleti

Kanunî devrinde merkezi Gelibolu sancağı olmak üzere Kap- tanpaşa veya "Cezâvir-i Bahr-i Sefîd" Eyâleti olarak adlandırılan bir eyâlet teşkil edildi.Kaptanpaşa Eyâleti, Anadolu'ya yakın Ege Adaları ile kıyı kesiminin bir bölümünü ve Cezayir'i (Cezâir-i Garb) içine almaktaydı. Sıralamada Anadolu Beylerbeyliği'nden sonra gelmekteydi. Eyâletin beylerbeyliği, (yönetim işlerini kendi tayin edeceği bir vekille yürütmek üzere) kaptan-ı deryâların uhdesine verildi.

Kaptan Paşa Eyâleti Kanunnâmesine göre beylerbeyi, kaptanı derya olmakla beraber görevinin gereği yılın yarısında seferde bulunmasından dolayı, Eyâlet'i kendi seçtiği vekili yönetir.

Bununla beraber Kaptanpaşa, eyâletin sancaklarında tımar ve zeamet tevcihlerini yapmağa yetkili idi. Kaptan Paşa Eyâleti'ne bağlı tüm zeamet, tımar tevcihatı ve "mensuhat" adı verilen çiftlikleriyle ilgili işlemler Derya Kalemi'nde tutulurdu. Kaptanpaşa'nın haslarından her sefere çıkışta iyi yetişmiş, 1.000 cebelû götürmeleri, başka bir deyişle hazır bekletmeleri gerekliydi.Bu büyük eyâlete Gelibolu, Eğriboz, înebahtı, Midilli, Sığacık, Kocaeli, Mora'da Karlı-ili ve Mezistre, Sakız, Mehdiye, daha sonra Kıbrıs sancakları dahildi. Bu eyâletten savaş sı¬rasında Donanma hizmetine 4000-4500 kadar asker gelir ve bunlar kaptan-ı derya kalemine kaydedilirlerdi.

Kaptan Paşa Eyâleti'nde tımar sahiplerine "Tersane tımar sipahisi" denilmekteydi. Bunlar kendilerine verilen tımarlar karşılığında Donanma için hizmet verirlerdi. Eyâlet'in sancak beylerine "deryabeyi", gemilerine de "bey gemileri" denilirdi. Deniz seferlerine en az ikişer gemiyle katılmaları gereken deryabeyleri'nin toplam sefer gücü yaklaşık 8 bin askerdi.

Müstesna Eyâletler

Savda (Beyrut ve Suriye), Haleb, Bağdad, Basra, Musul, Bingazi, Mekke, Hicaz, Yemen, Habeşistan, Trablusgarb, Cezayir ve Tunus gibi halkı Müslüman olan eyâletler için daha gevşek ve özerk bir çeşit iltizam usulü olan salyane sistemi uygulan¬maktadır. Yarı özerk olan "müstesna eyâletler" topraklan Merkezden tımar olarak dağıtılamadığmdan Osmanlı idâresine girmeden önce aynı bölgede geçerli olan vergiler, bazı ufak değişikliklerle aynen devam ettirilmişlerdi. Dolayısıyla bu tür eyâletlere atanan beylerbeyleri bu bağlamda emanet yoluyla mültezimi de sayılırlar ve vergileri toplarlar. Aslında sistemin amacı yerli hanedanların ve beylerin otoritelerini zedelenmeden bölgenin yönetsel denetim altında tutulmasıdır. Daha sonraları salyaneler gerçek iltizama verilmiştir.

Nitekim On altıncı yüzyılda Osmanlı egemenliğine geçen Kuzey Afrika yüzyılın sonlarına doğru "Garb Ocakları" adıyla Cezâyir, Tunus ve Trablusgrap olarak üç eyâlete bölündü. Merkezî otoriteyi sağlamak için oralara gönderilen yeniçeriler ayrı birer ocak sayıldılar.
Aslında bu üç eyâletin fülen yönetimi giderek aristokrat bir yönetim kadrosu oluşturan yeniçerilerin "dayı" denilen bölük komutanları arasından seçimle gelen birinin eline geçti. Eyâlet'te Osmanlı devletini temsil eden beylerbeyi'nin ancak sembolik bir durumu vardı.
Örneğin, Hicaz/m da bağlı olduğu Mekke'yi Katade soyundan bir şerif yönetirdi. Medine'ye ise Şeyhü'l-Harameyn denilen saygın bir Saray hadımı gönderilirdi.

Mümtaz Eyâletler
Yarı özerk olan, örneğin Mısır, Sisam Beyliği, Kırım Hanlığı, Bulgaristan Prensliği, Eflak - Boğdan voyvodalıkları, Bosna-Hersek, Aynaroz gibi eyâlet-i mümtâzeler'in siyasî konumları birbirinden farklıdır.Mısır, eyâlet-i mümtaze olarak bir kubbealtı vezirinin beylerbeyi olarak gönderildiği ilk Osmanlı eyâletidir.

Kırım Hanlığı, Eflak - Boğdan Voyvodalıkları ile Erdel Krallığı, Bosna-Hersek, Sisam Beyliği, iç işlerinde serbest ama Osmanlı yönetimine bağımlı devletlerdir. Eflâk ve Boğdan mi- rîli eyâletleri ile Adriyatik kıyılarında Dobravenedik (Dubrovnik) Cumhuriyeti ahalisi Hıristiyan dinindedir ve her yıl cizye ödemektedirler. Eflak ve Boğdan (Şimdiki Romanya) Merkezden yollanan ve voyvoda denilen görevliler tarafından yönetilirdi. Voyvodalar iç işlerinde özerk olmakla birlikte, en ufak uygunsuzluklarında çok ağır cezalara çarptırılırlardı.'

Teşrifat'da hükümdar muamelesi gören içişlerinde özerk Kırım Hanlığı'na, komşusu Hıristiyan devletlere savaş açma izni verilmiştir. Ancak han, Padişahça seçilir ya da gene gerekirse işine son verilebilirdi. Sefere çağrıldığında kendisine "harc-ı rah bahası" (yol harçlığı) gönderilmekteydi.

Kafkasya'da yan bağımsız ve vergiye bağlanmış Gürcü, Dadyan, Açıkbaş Krallık ve Meliklikleri vardır.
Özel imtiyaz antlaşmalarıyla yönetilen Osmanlı yönetimine bağlı devletler, antlaşmalarla saptanmış yönetim biçimine uymaları ve yıllık vergilerini ödemeleri, savaşlarda belirli miktarda askerle şartıyla iç işlerinde serbest bırakılmışlardı.
Diğer taraftan eyâlet olan Kıbrıs Adası Sadrâzamın has'sı sayıldığından beylerbeyisi yoktu. Ada bir muhassıl ı aracılığı ile yönetilirdi.
Musul'da da, Çıldır ve Diyarbakır eyâletlerinde yer alan Ekrad beyliklerinin beylerine verasetle geçen yönetim hakkı tanınmıştı. Devlet bu beyliklere akçalı yardımlarda bulunmakta, çıkarttıkları askerlerin masraflarını karşılamaktadır.


kaynak: 99 soruda Osmanlı