Arama


_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
7 Haziran 2013       Mesaj #3
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Tükenmişlik (Burn Out) Sendromu
MsXLabs.org

Psikoterapist Dr. Alper Hasanoğlu yanıtlıyor.

Nedir bu tükenmişlik sendromu?
Psikiyatri literatüründe “Burn out Sendromu” olarak bilinen bir durum. Aşırı yük altında olan insanlarda görülür.

Aşırı tatmin olmayla mı alakalı?
Önemli sorumluluklar yüklenmiş, önemli kararlar almak zorunda olan insanlarda daha çok görülür. Kriz durumlarında daha çok ortaya çıkar, çünkü bu dönemlerde alınmak zorunda kalınan kararlar daha yüksek riskler içerir.

Daha çok rastlandığı bir dönem oldu mu mesela?

Örneğin bankacılık krizi sırasında Avrupa’da birçok bankacıda görülmüştü. Avrupa’da yalnızca Burn out Sendromunu tedavi etmede özelleşmiş klinikler bile açıldı.

Yeni nesil bir rahatsızlık mı? Yoksa anneannelerimizde de gizli gizli var mıydı?

İnsanlık tarihi kadar eskidir aslında ama “Burn out” olarak adlandırılmaya başlanması pek eski değil. Çünkü esas olarak depresyona benzer. Ayırım yapmaya başlanması tedavi konusunda belli değişikliklere gitmek içindi.

Nasıl kişilik yapıları “tükenmeye” daha meyilli?

Sorumluluk duygusu yüksek, duyarlı, güvenilir insanlarda daha çok görülüyor. Daha çok yönetici hastalığı diyebiliriz.

TÜKENEN KİŞİ HİÇBİR ŞEYDEN ZEVK ALAMAZ

İnsan kendini nasıl hisseder bu sendromun ortasında?
Belirtileri depresyon belirtileri gibidir. Ön planda yapılan işin bir türlü kafadan çıkarılamaması vardır. Kişi, işten çıktıktan sonra da durmaksızın işle ilgili sorunları düşünerek ve olumsuz senaryolar kurarak kendini sıkıntılı, huzursuz hisseder. Gittikçe başka işlerle uğraşmaktan elini eteğini çeker, hiçbir şeyden zevk almamaya başlar. Hayat anlamsız gelmeye başlar. Uyku sorunları baş gösterir. Uykuya dalmak güçleşir; gece uyku sık sık bölünür. Sabaha karşı gergin bir şekilde uyanmak ve işle ilgili sorunları düşünmek sebebiyle tekrar uykuya dalamamak tipiktir.

Herhalde çok sinirli de oluyorlardır?
Evet, kişi sinirlidir. Toleransı düşmüştür. Konsantrasyon bozukluğu vardır. İştah kesilebilir ya da aşırı artar.

DİNLENMEKLE ÇÖZÜLMEZ


Dinlenmekle geçer mi?
Dinlenmekle çözülmez. Çünkü kişi dinlenmeyi beceremeyen bir konumdadır artık. Yalnızca işini ve sorumluluklarını düşünüyordur. Dinlenmek aksine suçluluk duygusunu artıran olumsuz bir etki yaratabilir.

Bu kişilik yapısı profesyonel yardıma açık mı?

Hayır, sorumluluk duyguları yüksek olduğu için bu sorunu da kendilerinin çözmesi gerektiğini düşünürler. Profesyonel yardım almak zor gelir. Yardım alınması gereken bir durumda olduklarını uzun süre fark edemeyebilirler.

Meryem Uzerli’nin diziyi orta yerinde bırakıp Berlin’de bir kliniğe yatıp telefonlarını açmaması ne kadar kabul edilebilir? O, bu sorunla size gelseydi, "Her şeyi bırak Berlin'e git" mi derdiniz?

Tanımadığım bir kişi hakkında konuşmam etik olarak doğru olmaz. Ama bana Burn out’la başvuran bir danışanı ilk evrede kendi yöneticileriyle ve iş arkadaşlarıyla yaşadığı sorunu paylaşmaya ve iş içinde ortak bir çözüm bulunabilmesi için konuşmaya teşvik ederim. Gerekirse kendim de mediatör olarak diğer çalışanlarla, yöneticilerle görüşüp işe zarar vermeden yeni bir iş bölümü yapılabilmesine ve organizasyonun yeniden düzenlenmesine destek olmayı teklif ederim. Yatarak tedavi olması gereken kişiler olabilir. Bu durumda hastayı, klinikten çıktıktan sonra işlerin daha da içinden çıkılmaz bir hal almasını önlemeye çalıştıktan sonra kliniğe yatırırım.

HASTALIKLARIN UTANILACAK BİR TARAFI YOKTUR
Britney Spears de tükenmişlik sendromuna girmişti… Saba Tümer de “Bende de vardı, kimseye söyleyemedim” dedi. Bu utanılacak bir şey mi?
Psikolojik sıkıntılardan utanmak genel bir sorundur. Biz buna “self-stigmatizasyon” yani kişinin kendini etiketlemesi diyoruz. Hiçbir hastalığın utanılacak bir tarafı yoktur. Ama “Burn out” gibi durumlarda insanlar bunun ruhsal bir sorun olarak da değil de, kişiliklerinin bir zaafı, zayıflığı gibi algılayabiliyorlar. O zaman da utanma devreye giriyor. Psikiyatrın terapideki en önemli görevlerinden biri de bunun utanılacak bir durum olmadığını kişiye gösterebilmektir zaten.

NE KADAR KAZANIP, NASIL YAŞADIĞINLA İLGİSİ YOK
Bazı insanlar, bir sanatçının bu hastalığa kapılmasını “şımarıklık” olarak görüyor. “O kadar güzel yaşayıp, çok para kazanıyorsun. Üstüne bir de memnun olmayıp hastalanıyorsun” diye bakıyorlar. Bu sözlerin haklı bir tarafı var mı?

Kesinlikle yok. Sanatçılar da insan ve bütün insanlar gibi ruhsal sıkıntılar yaşarlar. Ruhsal sıkıntılar yalnızca sosyal olaylarla değil, doğuştan getirdiğimiz biyolojik yatkınlık ve esas olarak çocuklukta yaşananlar sonucu ortaya çıkar. Yani ne kadar para kazanıldığıyla çok ilgisi yok…

Tükenmişlik sendromunda intihar riski var mı?
İntihar riski çok ilerlemiş durumlarda olabilir. Ama zaten bu durumda esas olarak ağır bir depresyondan bahsediyoruz demektir. Kesinlikle yoğun bir psikiyatrik tedavi gerektiren bir durumdur intihar riski varsa. Psikoterapi tek başına yeterli olmaz.