Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
20:27, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Cumartesi, 11 Mayıs 2024 - 20:27
Arama
MaviKaranlık Forum
Ehl-i Beyt
-
Tek Mesaj #5
_Yağmur_
VIP
VIP Üye
29 Temmuz 2013
Mesaj
#5
VIP
VIP Üye
Al, Alu Muhammed
MsXLabs.org
Hz. Peygamber (s.a.s.)'in ailesi, ehl-i Beyt. Al, ehil kelimesinden dönüşmüş olup, sözlükte; serap, aile, hısım, tabi ve taraf anlamlarına gelir. Ehlin çoğulu ehalî'dir. Bir erkeğin evinde oturanlara "ehl-i beyt", bir mezhebi benimseyenlere "ehl-i mezheb", bir kimsenin hanımına "erkeğin ehli" denir. Al ve ehil eş anlamlıdır. Ehlü'n-Nebî (s.a.s.) tabiri, Hz. Peygamber'in hanımları, kızları ve damadı Hz. Ali'yi yahut Resulullah'ın hanımları ile "AL" denilen erkeklerden ibaret olup torunlar ve zürriyetler buna dahildir. "Ehlü'l-Enbiya", her peygamberin ümmeti, demektir. Ehil, genel anlamlı bir isim olup, bir neseb, bir din, bir san'at, bir ev veya bir belde bağı ile meydana gelen insan topluluğu demektir (İbn Manzûr, Lisanü'l-Arab; Şemseddin Sami, Kamus Tercemesi "al" maddeleri).
Alu Muhammed onun aile fertleri, hanımları veya hısım olsun olmasın dînine tabi olan kimseler demektir. Kur'an-ı Kerim'de bu anlamda kullanılmıştır.
"Nuh'a; her hayvan türünden birer çift, daha önce helakine hükmettiğimiz hariç, aile fertlerini ve îman edenleri gemiye yükle, demiştik" (Hûd, 11/40).
"Nuh (a.s.) dedi: Ey Rabbim şüphesiz ki oğlum ailemdendir" (Hûd, II/45). Yüce Allah şöyle buyurdu: "Ey Nuh, o senin ailenden değildir. Çünkü o, iyi olmayan bir amelin sahibidir"(Hûd, II/46). Burada, "senin ailenden değildir" sözünün anlamı "senin dînine tabi olanlardan değildir" demektir.
Bütün namazlarda okunması sünnet olan "Allahümme salli ve barik" dualarında "Ey Allah'ım, Muhammed (s.a.s.)'e ve Muhammed'in aile fertleri (ali)'ne iyilik ver..." (Buharî, Tefsîru Sure, 33/10, Enbiya, 10, Deavat, 31,32; Müslim, Salat, 65, 66, 69, Tefsîru Sure 33/23, Vitr, 20; Ebû Davud, Salat, 179) şeklinde Alu Muhammed'e dua edilmektedir.
Ebû Hüreyre'den rivayete göre, Allah Resulü torunu Hz. Hasan'ın toplanan zekat hurmalarından bir tanesini ağzına götürdüğünü görünce; "Sen Muhammed'in aile fertleri (al)'nin zekat malı yemediklerini bilmiyor musun?" buyurdu ve ağzından hurmayı çıkardı (Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, V, 292, Hadis no: 739).
Hz. Peygamber çeşitli vesîlelerle kendisine ve aile fertleri (al)'ne zekatın helal olmadığını bildirmiştir (Müslim, Zekat, 161, 168; Nesaî, Zekat, 95, 97, 98, Malik, Muvatta', Sadaka, 13; İbn Hanbel, I, 200). İbnü'l-Esîr (ö. 630/1232) bu konuda şöyle demiştir: "Alü'n-Nebî (Hz. Peygamber'in aile fertleri) hakkında görüş ayrılığı vardır. Bunlar, kendilerine zekat almanın helal olmadığı kimseler olup, çoğunluğun görüşüne göre "ehl-i beyt" sayılan kimselerdir (İbn Manzûr, a.g.e., 11, 38).
Ebû Hanîfe ile İmam Malik, "Alu Muhammed" kapsamına özellikle Haşimoğulları'nın girdiği görüşündedir. Haşimoğulları da; Alî, Abbas, Ca'fer, Akil, Haris b. Abdülmuttalib ve çocuklarıdır. Ancak Malikî mezhebinde daha sonra bu sınır genişletilmiş, "En yakın kavim ve hısımlarını azap ile korkut" (eş-Şuara, 26/214) ayeti nazil olunca Allah Resulü'nün İslam'a çağırdığı kimseler "Alu Muhammed" sayılmıştır. Hatta bazı alimler bütün Kureyş'i bu kapsama almışlardır .
Hz. Peygamber'in hanımları da ehli beytten sayılmıştır. Çünkü ayette onlara "Ey peygamberin ev halkı. Şüphesiz Allah sizden kusuru giderip, sizi tertemiz yapmak ister " (el-Ahzab, 33/33) diye hitap edilmiştir. Ayrıca onlar, bütün müminlerin anneleri sayılmıştır (el-Ahzab, 33/6).
Diğer yandan Hz. Peygamber, Humme denilen su başında, ümmetine iki ağırlık (önemli şey) bıraktığını, bunlardan birisinin Allah'ın kitabı olduğunu belirttikten sonra şöyle buyurmuştur: "İkincisi ehl-i beytimdir. Size ehl-i beytim hakkında Allah'ı hatırlatırım (bu sözü üç defa tekrarlamıştır)" (Müslim, Fedailü's-sahabe, 4; İbn Hanbel, Müsned, II, 114, IV, 367; Darimi, Fezailü'l-Kur'an, 1).
Şia alimleri Hz. Peygamber (s.a.s.) in ehl-i beytini, Hz. Fatıma'ya onun kocası Hz. Alî'ye, oğulları Hasan'la Hüseyin'e ve Hz. Hüseyin'in neslinden gelen dokuz kişiye bağlama eğilimindedirler. Hz. Hüseyin (ö. 61/680), Hz. Ömer (ö. 23/643) devrinde Pers İmparatoru Yezdecird'in kızı Şahbanî ile evlenmişti. Onlar ehl-i beyte* kapsamlı veras-i velayet, masumluk ve gaybı bilme gibi birtakım sıfatlar isnat ederler. Halbuki bu sıfatların bir kısmını Allah'u Teala bazı peygamberlere bile vermemiştir.
Hanefîlere göre Haşimoğulları'ndan olan Hz. Alî, Abbas, Ca'fer Akîl ve Haris b. Abdülmuttalib ailelerine zekat olsun, sadaka olsun vermek caiz değildir. Yalnız atiyye kabilinden yapılacak nafile yardımı caiz görenler vardır.
Hz. Peygamber, zekatı malın kirden arınması saymış olup, ileride kendi hısım ve akrabasının bu mallardan yemesini önlemek istemiştir. Çünkü bu durum, onları tufeylî bir yaşayışa itebilir, halk nezdinde küçük düşürebilirdi. Çünkü o biliyordu ki, yaktığı hidayet meşalesi insanlığı aydınlattıkça, bunun tabiî ve pek büyük minnettarlığından evlad ve ahfadı istifade derdine düşebilirdi. Konulan malî yükümlülüklerden, önce kendileri yararlanmak isteyebilirlerdi. Halbuki o, İslam'ı tebliğ ve yayma hizmeti karşılığında ne kendisinin ve ne de aile fertlerinin dünyada maddî mükafat görmelerini istemiyordu. Bu konudaki rehberi şu ayetti: "Ey Muhammed, sen onlara şöyle de: "Ben Allah'ın dinini tebliğe karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Ben sizden ancak salih amellerle Allah'a yaklaşmayı sevmenizi istiyorum." (eş-Şûra, 42/23).
Hamdi DÖNDÜREN
kaynak
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Bu mesajı
1
üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Cevapla
Kapat
Saat: 20:27
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...