Arama


ChaosXL - avatarı
ChaosXL
Ziyaretçi
10 Aralık 2013       Mesaj #4
ChaosXL - avatarı
Ziyaretçi
1.Fiziksel Yasalar
Evrenin fiziksel yasaları vardır. Her varlık, bu yasaların sınırları içinde işlevlerini yürütür.
Fiziksel yasalar zorunludur. Evrendeki her varlık bu yasalara uyar. Buradaki zorunluluk, fiziksel yasaların değişmez ve sürekli geçerli oluşu anlamındadır.
Allah, Kur'anıkerim'de evrenin fiziksel yasaları olduğuna işaret ederek, evrenin hiçbir yerinde bir eksiklik, düzensizlik ve başıboşluk olmadığını söyler:
“Yedi göğü birbiriyle tam bir uyum içinde yaratan Allah’tır. Rahmanın yaratışında hiçbir düzensizlik göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?” (67/Mülk suresi, 3)
Kur'an fiziksel yasaların varlığını vurgulamakla kalmaz, bazılarına da örnekler verir:
“Gökleri, görebileceğiniz direkler olmaksızın yükselten... Allah'tır.” (13/Ra'd suresi, 2) “Göğü, yeryüzüne düşmekten koruyan Allah’tır.” (22/Hac suresi, 65) Bu ayetler, evrendeki dengeye işaret eder.

Çekim yasası evrenin denge ve düzenini nasıl sağlar?
Güneş ve ay kendileri için belirlenen yörüngede belli bir süreye kadar hareketlerini sürdürmektedir. (13/Ra'd suresi, 2) Bu fiziksel yasayı gösteren ayetlerden ikisi şöyledir:
“Ay için de sonunda kuru bir hurma dalına (hilâl şekline) döneceği evreler belirledik. Ne güneş aya yetişebilir ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzerler.” (36/Yâsîn suresi, 39-40)
“Güneş de ay da hesap iledir.” (55/Rahmân suresi, 5)
Kur’anıkerim’de gecenin karanlık, gündüzün aydınlık oluşuna işaret edildiği gibi, birbirlerini sürekli izleyişlerinin de fiziksel yasalara göre olduğu belirtilmektedir:
“Gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren Allah’tır.” (25/Furkan suresi, 62)
Gece ile gündüzün birbirini izlemesi, hangi fiziksel yasaya göre olmaktadır?

Evrenin fiziksel yasalarından biri de hava basıncıdır.
Kur’anıkerim, gemilerin denizde batmadan yüzmesini, Allah’ın varlığını gösteren bir belge olarak sunar:
“Onun varlığının bel-gelerinden biri de denizde dağlar gibi yüzen gemilerdir.” (42/Şûrâ suresi, 32)
Gemilerin denizde batmadan yüzmesi hangi fiziksel yasaya göre olmaktadır?

Evrende her şeyin çift yaratılması, bütün varlıkları içine alan bir yasadır. “Her şeyden çift çift yarattık ki düşünüp öğüt alasınız.” (51/Zâriyât suresi, 49)
Fiziksel yasaların en belirgin özelliği evrende yaşama ortamını oluşturmasıdır. Kur’an fiziksel yasalarla evrende yaşama ortamının oluşturulması arasındaki ilişkiyi şöyle anlatır:
“Allah, yeryüzünü sizin için bir döşek, gökyüzünü bir tavan yaptı. Gökten su indirerek onunla size rızık olan ürünler çıkardı....” (2/Bakara suresi, 22)
“Allah yeryüzünü düzenleyip yaymıştır. Yerden suyu ve bitki örtüsünü çıkartmıştır.” (79/Naziât suresi, 30-31)
“İnsanları sarsmasın diye yeryüzüne dağlar yerleştirdik, kolayca yollarını bulabilsinler diye orada geniş yollar (vadiler) açtık.” (21/Enbiyâ suresi, 31)
Allah, fiziksel yasalar üzerinde iyice düşünüp ibret almamızı istemektedir.

2.Biyolojik Yasalar
Biyoloji, canlılar bilimidir. Canlıların yapısı, büyümesi, üremesi, gelişmesi, çevresi, kalıtımı, beslenmesi, korunması ve yayılmasını inceler. Canlıların bütün özellikleri ve yaşamsal olayları biyolojinin konusudur. Amacı, insanın canlılar dünyasında geçerli olan yasaları tanıması ve yararlanacağı sonuçlara ulaşmasıdır. Biyolojinin iki ana bölümünden biri olan botanik, bitkileri; zooloji ise hayvanları incelemektedir. Biyolojinin alanı çok geniş olduğu için her canlı grubu için de ayrı alt bölümler oluşturulmuştur.

Canlıların ortak özellikleri vardır. Üreme, büyüme, gelişme, beslenme, vb. her canlı için söz konusudur. Bütün bunlar biyolojik yasalar alanıdır. Her bir canlı türüne ilişkin oluşumu ve gelişimi belirleyen bu yasalardır. Canlıların belli bir sürenin sonunda ölmesi de bu yasaların bir gereğidir. İnsanın yaşamı da biyolojik yasaların çizdiği sınırlar içinde sürmekte ve sona ermektedir.
Fiziksel ve biyolojik yasalar, birbiriyle tam bir uyum ve bütünlük içinde evrenin düzenini sağlarlar. Fiziksel yasalar, evrende biyolojik yasaları geçerli kılacak yaşama ortamını hazırlar. Ayrıca bunlar, biyolojik yasaların sürekliliğini de güvence altına alırlar. Yasalar arasındaki bu ilişkiyi güneş ve rüzgâr örnekleriyle açıklayabiliriz:
Güneş; doğuşu, batışı, yükselişi, alçalışı, kısaca fiziksel yasalar çerçevesinde gerçekleşen düzenli hareketleriyle, yeryüzünde biyolojik ortamın oluşmasına önemli katkılarda bulunur.
Rüzgârlar, fiziksel yasalara göre oluşur. Biyolojik yasaların geçerli olduğu ekinlerin, ağaçların serpilip büyümesine, bitkilerin üreme hücrelerinin birbirine kavuşarak döllenmesine yardımcı olur1.
Canlılığın suya bağlı olması biyolojik bir yasadır. Allah her canlıyı sudan yaratmış, suyu yaşamın temel öğesi yapmıştır2. Yaşamın ortaya çıkabilmesi ve gelişebilmesi için su en önemli etkendir. Bitkisel, hayvansal, canlı her hücrenin yaşam ortamı, insanın yaratıldığı madde de sudur3. Bunun için Allah Kur’an’da; tohumlar, bitkiler, ağaçları sarmaş dolaş olmuş bahçeler yetiştirmek için yoğunlaşmış buluttan bol bol yağmur indirdiğini söylemektedir4.
Biyolojik yasalardan biri de, yaşamın beslenmeye, yeme ve içmeye bağlı oluşudur. Bu yasa bütün canlı varlıklar için geçerlidir. Canlılar, enerji gereksinimlerini beslenme yoluyla sağlarlar. Canlıları besleyen her türlü ürün topraktan çıkar. İnsanların bin bir çeşit yiyeceklerini, katıklarını, ilâçlarını, tatlı-ekşi meyvelerini, daha nice ürünlerini yeryüzü sağlar5.
Bitkilerin büyümesi, gelişmesi ve ürün vermesi biyolojik yasaların sınırları içinde olmaktadır. Bitkiler toprağın yapısı, iklim ve mevsim koşullarına göre ekilip dikilirler. Her bir bitki türü, yetişmesini sağlayacak ortamlara gereksinim duyarlar. Yeryüzünün her bölgesi aynı özellikte olmadığı için, buralarda yetişen bitkiler de farklı olmaktadır. Bu durum, bitki türlerinin yetiştirilmesiyle ilgili bir yasanın varlığını gösterir.

Allah her şeyi çift olarak yaratmıştır6. Bu yasa, bütün canlı varlıklar için geçerlidir. Yeryüzünde renkleri, biçimleri ve yaratılışları birbirinden farklı canlılar, yine renkleri, türleri, tatları, kokuları ve yararları değişik olan bitkiler çift çift yaratılmıştır. Kur’anıkerim’de bu durum; "yeryüzünün ziynetini takınıp, süslenmesi” 7 şeklinde, insanın estetik duygularını okşayan bir tarzda anlatılır. Allah, Kur’an’da insanlar, hayvanlar, bitkiler ve diğer varlıkların çift yaratılması ve çiftler arasındaki ilişki üzerinde iyice düşünülmesi gerektiğini söyler8.
Evrenin şenlikleri; bütün canlılar, bitkiler, hayvanlar, insanlar. Doğar, gelişir, büyür. Yaşama veda etmeden önce tohumunu diker, soyunu sürdürür.

Erdoğan PAZARBAŞI
1) 15/Hicr suresi, 22 2) 24/Nûr suresi, 45 3) 25/Furkân suresi, 55 4) 78/Nebe’ suresi, 14-16
5) 6/En’âm suresi, 141; 13/Ra’d suresi, 4 6) 15/Hicr suresi, 22 7) 10. Yûnus suresi, 24 8) 13/Ra'd suresi, 3; 26/Şuarâ suresi, 7.

3.Toplumsal Yasalar
Toplumsal alanda geçerli olan yasalar vardır. Toplumsal ya-sa, tarihsel ve toplumsal değişmelere etki eden, bu değişmeleri yönlendiren etkenleri ve ilkeleri ifade eder. Neden-sonuç arasındaki değişmez ve zorunlu ilişki; toplumsal yasalarda da kendini gösterir. Burada toplumsal bir zorunluluktan çok, koşullar oluştuğu zaman gerçekleşen kaçınılmaz bir sonuç söz konusudur. Başka bir deyimle insanların özgür iradeleriyle yaptıkları seçimler sonunda karşılarına çıkan sonuçlar, bu anlamda birer toplumsal yasadır. Bu yönüyle toplumsal yasalar, insanların özgür iradelerini kullanmalarını engelleyen toplumsal bir kader olarak algılanamaz.

Toplumsal olgular ve olaylar arasındaki ilişkiler belirlenerek belli ölçülerde evrensel ilkelere ulaşılabilir. Bu konuya ilişkin açıklama ve sınıflandırmalar, kavramsal bir bütün olarak toplumsal yasaları oluşturur. Süreklilik ve değişmezlik içeren bu yasalar, sürekli değişmekte olan dünyamızda, kalıcı değer ve ilkelere işaret eder.

Kur'anıkerim’de “sünnetullah” deyimiyle toplumsal yasalara da işaret edilmekte ve bunların kişilere ve toplumlara göre değişmeyeceği belirtilmektedir.
“...Sen Allah’ın yasasında (sünnetullahta) hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen Allah’ın yasasında asla bir sapma da göremezsin.” (35/Fâtır suresi, 43)
“Sizden önce de yasalar uygulanmıştır. Yeryüzünde gezin de yalancıların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.” (3/Âl-i İmrân suresi,137)
Kur'anıkerim, toplumsal yasalar üzerinde düşünmeye, bu yasaların nasıl işlediğini bulmaya ve buna uygun davranmaya çağırmaktadır:
“Onlar yeryüzünde gezip kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmazlar mı?...” (35/Fâtır suresi, 44)
Tarihi tanımak, toplum hayatına yön veren yasaları tanımaktır. Bu anlamda geçmişin bilinmesi, bugünün daha iyi anlaşılmasını ve geleceğin de doğru tahmin edilip plânlanmasını sağlar.
Kur'anıkerim peygamberimizden toplumunu uyarmasını ve onları geçmişten ders almaya çağırmasını istemiştir (77/Mürselât suresi, 16-17).
Kur'anıkerim, toplumsal alanda geçerli olan yasaların ne olduğunu bildirir ve bunlarla ilgili örnekler verir:
“Bir top­lum, içlerinde olanı değiştirmedikçe, Allah onların du­ru­munu değiştirmez.” (13/Ra'd suresi, 11)
Toplumsal olaylar, belli bir sürecin sonunda ortaya çıkar. Sürecin bitiminde ise kaçış ve kurtuluş yoktur. Artık olayın gerçekleşmesi engellenemez. (22/Hac suresi, 48)
Kur'anıkerim’in üzerinde önemle durduğu toplumsal yasalardan biri de toplumların ömür sürelerinin, kendi tutum ve davranışlarına göre belirlenmesidir.
“Her toplumun bir eceli vardır. Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar ne de bir an ileri gidebilirler.” (7/A'râf suresi, 34)
Son düzenleyen Safi; 8 Ekim 2016 22:25