Arama

Kurşun Asker - Tek Mesaj #1

Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
4 Haziran 2014       Mesaj #1
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Andersen Masalları
MsXLabs.org

Danimarkalı yazar Hans Christian Andersen, kendi hayatı için ''güzel bir masal'' demiştir. Yazar, hayatı boyunca sık sık seyahatlere çıkmış ve bu seyahatlerinde edindiği zengin deneyimleri, masallarında kullanmıştır. Küçük Deniz Kızı, Karlar Kraliçesi, İmparatorun Yeni Elbiseleri (Kral Çıplak), Çirkin Ördek Yavrusu ve Parmak Kız, Andersen'in en çok bilinen masallarındandır.
Kurşun Asker
Bir varmış, bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde, uzak bir ülkede bir oyuncak evinin içinde tam altı tane kurşun asker yaşarmış. Bunları bir gün alıp bir oyuncakçı dükkanının vitrinine koymuşlar. Altısı da tüfekleri omzunda hazır olda duruyordu. Yalnız içlerinden birinin tek ayağı yoktu. Oğlunun doğum günü için armağan almaya çarşıya çıkan bir baba, askerleri görünce çok beğenmiş, hemen dükkâna girip onları satın almış, satıcı, askerleri kutuya yerleştirirken birinin tek bacaklı oluşunun nedenini açıklamış babaya. Bunları yapan ustanın kurşunu son askere yetmeyince o da topal kalmış. Baba şaşırmış bu duruma ama bir şey dememiş, kurşun askerleri alıp çocuğuna götürmüş. Doğum gününde eğlenen çocuklar, askerlerle oynayıp eğlenmişler Oyun oynamaları bitince altı tane kurşun askeri kutularına yerleştirmişler. rafa kaldırıldı. Yarı karanlık kutunun içinde askerlerin canı sıkılıyormuş, Yalnız topal olan kurşun asker kutunun kapağının aralığından dışarıyı görebiliyormuş ve bunu kendisi için bir eğlence gibi görüyormuş. Bizim topal kurşun askerin gözüne ilk çarpan, masanın üstündeki oyuncak bir kaleyle kalenin içindeki şato oldu. Şatonun önünde güzel bir prenses heykeli duruyordu. Prenses, kollarını iki yana açıp bir ayağını kaldırmış, aynı dans eder gibiymiş. Topal kurşun asker prensese aşık olmuş. Ağzını bıçak açmaz, bir söz söylemez hale gelmiş. Tek isteği prensesin yanına gitmek, ona kavuşmakmış, başka hiçbir şeyi gözü görmez olmuş. Ertesi gün oyuncakların sahibi olan küçük çocuk, bizim küçük kurşun askeri kutusundan çıkarıp oynamaya başlamış. Şimdi hem prensesi daha iyi gören kurşun asker, gözünü ondan ayıramıyormuş. Kurşun askeri prensese bir şey olacak diye o kadar korkuyormuş ki… O sırada hava birden kararmış, şimşekler ve ardından sert bir rüzgâr çıkmış.Rüzgar o kadar Kuvvetli esiyormuş ki,, pencerenin yakınında duran kurşun askeri savurup pencereden sokağa yuvarlayıvermiş sokağın bir köşesindeki kaldırımın kenarına düşmüş. Onu kimse görmemiş hatta gelip geçenler, üstüne basacak gibi oluyor,kurşun askerin korkudan yüreği ağzına geliyormuş. Rüzgârın ardından yağmur yağıp çukurlara sular birikmiş, sel olup akmaya başlamış. Hava açtığında su birikintisinin başına oynamaya gelen iki çocuk onu görünce o kadar sevinmişler ki. Biri kâğıttan bir kayık yapmış, Öteki bizim askeri içine bindirmiş ve iki çocuk sularla oynamaya dalıp bir süre sonra kayıkla askeri unutmuşlar. Kayık suyun içinde yavaş yavaş hareket ederek sürüklenmeye başlamış ve bizim asker yüzen kayığın içinde, silahı omuzunda dimdik duruyormuş. Korkuyu aklından bilke geçirmiyormuş, akıp giden yağmur suları sonunda büyük bir ırmağa ulaşınca, kurşun asker , koskoca ırmağın ortasında bir nokta kadar kalmış ve bir süre dalgalara kapılıp ilerlemiş. Bu arada yağmur daha hızlı yağmaya başlamış ve kâğıttan kayık ıslanınca da içine sular dolmaya başlamış. Böylece ırmağın azgın sularına gömülüvermiş.. Kurşunun ağırlığı onu ırmağın en dibine itiyormuş ve bu karanlık, ıssız soğuk yer artık onu korkutmaya başlamış. Işığa yeniden kavuştuğunda bir evin sıcacık mutfağında ocağın yanında durduğunu görmüş. O sırada sahibi olan çocuk gelip onu bulmuş ve alıp odasındaki yerine koyuş. Kurşun asker oraya geldiği için o kadar mutluymuş ki, ilk işi, prensesi araştırmak olmuş.Bir bakmış ki, Prenses, bıraktığı yerde ve iki kolu iki yana açık, bir ayağını kaldırmış dans ediyormuş gibi duruyor ve ona bakıyormuş.Kurşun asker çok mutlu olmuş ki, prensesle bütün gece boyunca birbirlerine sevgiyle bakışıp durmuşlar. Üzerinden birkaç gün geçmiş ama mutluluğu çok uzun sürmemiş. Sahibi olan çocuk bizim kurşun askerden sıkılmış ve artık onunla oynamaz olmuş. Bununla da kalmamış, bizim kurşun askeri alıp alev alev yanan şöminenin içine atmış. Kurşun askerin alevlerden canı çok yanmış ve bir süre sonra erimeye başlamış. Yine sevgilisi prensesten ayrılıyormuş işte, en çok da buna üzülüyormuş doğrusu. Tam o sırada açık pencereden giren güçlü bir esinti, prensesi uçurup ateşin içine düşürüvermiş. Bizim kurşun asker, sevinçle kollarını açıp prensesi kucaklamış. Artık onun için yeni bir hayat başlıyormuş.

Yazar Hakkında (bak. Hans Christian Andersen)
Hans Christian Andersen (1805-1875)
Dünya edebiyatının en önemli masal yazarlarından Hans Christian Andersen, 2 Nisan 1805'te Danimarka'nın Odense kentinde doğdu. Yoksul bir ailenin çocuğu olarak tek odalı bir evde doğan yazarın babası, ayakkabıcılık yaparak evini ve çocuklarını geçindirmeye çalışıyordu. Hans Christian henüz 11 yaşındayken babasını kaybetti ve yapayalnız kaldı. Düzenli bir eğitim alamadı. 14'üne bastığında, Kopenhag'a giderek Latince dersleri almaya başladı.Sık sık yurtdışına çıktı. Özellikle İtalya ve Fransa'ya yaptığı geziler onun sanatsal gelişimi üzerinde büyük rol oynadı. Bu yolculuklar sayesinde şiirsel yanı ağır basan ve gözleme dayalı anlatımın hâkim olduğu gezi kitapları ortaya çıktı.
1920'lere kadar yazdığı eserlerinde İskoç yazar Walter Sir Scott ile Alman Ernest Theodor Amadeus Hoffman ve Heine Heine'nin etkileri görünür. Yoksul insanların toplumsal gelişimini romantik bir dille anlatan romanlarıyla ün kazanan Andersen, 100'den fazla dile çevrilen masallarıyla dünya çapında ün kazandı. Sayıları 150'yi geçen masal ve hikâyeye imza atan Andersen, ilk eserlerinde Danimarka halk masallarından yararlandı ve onları geliştirdi. Daha sonra düş gücünü kullanarak kendine has bir biçim yarattı.
Hans Christian Andersen, hemen hemen bütün masallarında adaletli dünya özlemi, iyilerin kötülere karşı verdiği mücadelede elde ettikleri zafer ve soyluluk sıfatının doğuştan değil tavırlarla kazanıldığına dair düşüncelerini dile getirir. Yapıtlarında romantik eğilimlerin yanı sıra teknik buluşların ve doğabilimsel bulguların olumlanışına dayanan gerçekçi öğelere rastlanan yazar, sözlü anlatım tarzını kadar çocuksu hayalgücününü de ustalıkla kullanır. Ünlü masal ustası Andersen, 4 Ağustos 1875'te yaşamını yitirdi.
theMira