Arama

Devlet - Tek Mesaj #3

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  devlet.jpg
Gösterim: 690
Boyut:  5.2 KB

Devlet Nedir?


Devlet'in ne olduğu hakkında günümüze kadar ve günümüzde de birçok tanım yapılmıştır fakat düşünürlerin/yazarların birçoğu devlet hakkında birbirlerinden farklı tezler öne sürmüşlerdir. Örneğin
Marx'a göre devlet: Yavaş yavaş yok edilmesi gereken topluma zararlı bir yapılanma,
Hegel'e göre; Tanrı'nın yeryüzündeki yürüyüşü,
Weber'e göre; güç kullanma yetkisini en üst düzeyde kullanan bir yapılanma,
sosyal demokrasiye göre; durmadan artan bir eşitliğe ulaşma ereğinde işe yarar bir araç olarak bakar.

-1- Devlet aslında kiminin menfaatine çalışıyor gibi bazı öğretilerde işlense de bir çok öğretinin ya da düşüncenin ortak bir fikri vardır: Devlet hiç kimsenin menfaatine çalışmaz,devletin tek menfaati kendisidir ve kendisini güçlü kılmak istemesidir.Liberal düşünce devleti pek önemsenmeyecek kadar küçük bir yapılanma olarak görür bunun nedeni de ekonomik olarak dolgunluğa ulaşan liberalizmin devleti pek fazla önemsememesi ve zaten isteklerini de gerçekleştirecek meşru bir ortam hazırlayabilmesidir.

Devlet uluslararası düzenin baş aktörüdür, fakat bunun yanında sivil toplum kuruluşları, uluslararası şirketler önemli bireyler de(tüm dünya'nın saygı duyduğu birisi) aktör olma konusunda önemli bir yer işgal ederler. Buna rağmen devlet her zaman gücünü kullanarak istediği birçok şeyi yapma yetisine sahiptir.

18. yüzyıla kadar filozoflar(o zamanın siyaset bilimcileri)en iyi sistem nedir sorusuna cevap bulmaya çalışırken 19. yüzyılda devlet, kurum devlet organları, vatandaş hakları incelenmiştir günümüzde ise devlet(ler) hakkında birçok şey açığa çıkmış ama devletin ne olduğu konusunda hala kesin sonuç alınamamıştır. Bunun nedeni de devletin birçok kurumdan meydana gelmesi ve bu kurumların işleyişindeki sorunlar olmasıdır. Devleti oluşturan kurumların bir çoğu belli bir yere bağlı olmadan tek başına çalışması ve belli dönemlerde devlet'in yerine geçmesidir. Örneğin;vergi vereceğiniz zaman devlet vergi dairesidir ve işlerinizin hızıyla doğru orantılı olarak büyüklüğü ölçülür.Hastaysanız devlet hastanelerdir ve size ne kadar değer verdikleriyle değeri ölçülür.Yani devlet içinde bulundurduğu kurumların çalışma hızlarıyla toplumda iyi yada kötü bir izlenim bırakır.

Devlete en fazla karşı çıkan öğreti marksist görüştür. Marksizm’de devletin kesin bir tavırla olmasa bile adım adım yok edilmesi ve böylece toplumun mutlak özgürlüğe kavuşması savunulmuştur. Lakin bu öğreti ile zaman birbirinden farklı işlemiş ve zaman, marksist öğretinin devletin yok edilmesi hakkındaki yorumunu silip gitmiştir, çünkü bu öğretide marksist devletin adım adım yok olması gerekirken, devlet gücünü çok daha fazla arttırmıştır ve faşizm ile marksizmin birbirine karışmasına yol açmıştır. Peki durum bu olunca devletin gücünü yitirip yok olmasını amaçlayan bu öğreti devletin egemenliği altına girmiştir? Devlet kendisini yok etmeye çalışan bu öğretiyi nasıl egemenliği altına alıp onu doğru yoldaymış gibi göstermiştir. Devlet bilindiği üzere Batı Avrupa’da gelişmeye başlamış siyasi bir örgüt biçimidir ve tüm dünya ülkeleri arasında kendine yer bulmuştur. Batı'nın bu siyasi yapısı karşı blokta yer alan S.S.C.B tarafından kesilmek istenmiştir ve bunun içinde Marksist görüş devleti alaşağı etmek istemiştir fakat bu kurum/siyasi yapılanma o kadar güçlüdür ki S.S.C.B bunu benimsemek zorunda kalmıştır.

Karl Marx 1859 tarihli önsözde toplumun iki temel yapıdan oluştuğunu söylemiş ve bunlara alt yapı ile üst yapı adını vermiştir. Marksist düşüncede iktisadi düşünce ön plana çıkmış ve bu düşüncede alt yapıya daha fazla önem vermiştir. Marx alt yapının, üretimin ve devamlılığın sağlanmasında en önemli rolü oynadığını belirtmiş, üst yapının ise alt yapıdan aldığı güçle ideolojik ve siyasi olarak varlığını sürdürdüğünü savunmuş bu yüzden de devletin üst yapı içinde varolduğunu belirtmiştir.

-2- Kısacası Marksizm devleti, alt yapının yönetmesi gerektiğini savunur. Fakat şu da göz önüne alınmalıdır ki devleti idare eden,alt yapı yada üst yapı içinde ki (Marx göre) siyasi yapılanmalar olsun yani her ne-kim olursa olsun devletin yönetiminde söz sahibi olanlar mutlaka siyasi bir ayrıcalığa sahip olup toplumdan kendilerini soyutlayacaklardır.Bu da bize gösteriyor ki devlet hiçbir zaman tam manasıyla yok olmayacak kadar toplumun her kesimine iyi yada kötü kendini kabul ettirmiştir.

Lenin 11 Temmuz 1919 da yaptığı konuşmasında hitap ettiği kitleye Marx ve Engels okumaları yönünde telkinde bulunarak devletin kötülüğünü vurgulamaya çalışmıştır. Peki devlet kimdir?

Devlet, amaçlarını/hedeflerini siyaset sayesinde gerçekleştirir. Siyasetin tümü devlet eylemi olmasa da devlet eyleminin tümü siyasettir -3- ve bugünde gördüğümüz gibi anarşi artık dağlardan sokaklardan çekilmiş ve kaba kuvvet kullanmaya son vermiş (en azından bugün görünen budur) siyasi olarak yapılanmaya başlamıştır.

Son olarak Thomas Paine'nin dediği gibi " Dünyada mevcut olan iki hükümet modeli şunlardır:
Birincisi, seçim ve temsille oluşan hükümet,
İkincisi, saltanat ile oluşan hükümet.
İlki genelde cumhuriyet olarak bilinirken ikincisi monarşi ya da aristokrasi olarak bilinir.
Bu iki farklı ve birbirine zıt hükümet şekli kendilerini akıl ve cahilliğin iki farklı ve zıt esası üzerine bina ederler.
Hükümetin çalışması yetenek ve beceriyi gerektirdiğinden ve yetenek ve beceri ırsi bir kökene sahip olmadığından saltanatın insan aklının onaylamayacağı, yalnızca cahilliğin üzerine inşa edebileceği bir inancı gerektireceği aşikardır ve her hangi bir ülkede cahiller ne kadar çok olursa bu tip bir hükümet şekli için o kadar uygun bir durum ortaya çıkar.
Bunun aksine, iyi teşkil edilmiş bir cumhuriyetteki hükümet insanların akıllarına uymayan bir inanca sahip olmalarını gerektirmez.

Bu bağlamda sağduyu ve cehalet, birbirlerinin zıddıdır ve insanoğlunun büyük bir kısmını etkilemektedir. Bunlardan her hangi birisi yeterince fazla bir şekilde bir ülkede oluşturulabilirse devlet makinesi kolayca çalışmaya devam eder. Akıl kendiliğinden itaati; cahillik ise dikte edilen her şeye boyun eğilmesini sağlar." bu durumda devletin yönetim şekli ne olursa olsun devlet mutlak varlığını sürdürmeye devam edecektir ve devlet üç beş sayfaya sığmayacak kadar büyük bir yapının en üst basamağıdır.

Kaynaklar
-1-Cem EROĞUL, Devlet Nedir?, Ankara, İmge Kitabevi Yayınları, 1999 syf:13
-2-Vahap ERDOĞDU, Marx, Engels, Marksizm, Sol Yayınları, Mayıs 1990 syf:285-304
-3-Cem EROĞUL,Devlet Nedir?, Ankara, İmge Kitabevi Yayınları, 1999 syf:13

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Mayıs 2017 13:40