Arama


_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
19 Aralık 2014       Mesaj #3
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Cahıt Sıtkı'nın ''Gün eksilmesin penceremden'' adlı şiirinin teması ve konusu nedir?


GÜN EKSİLMESİN PENCEREMDEN- CAHİT SITKI TARANCI


Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

Ve gönül Tanrısına der ki:
— Pervam yok verdiğin elemden:
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!

CAHİT SITKI TARANCI
(1910 - 1956)


Biçimi : Nazım.

Nazım biçimi
: Yeni edebiyatın yeni nazım bi­çimi.

Nazım birimi
: Dörtlük (kıta).

Ölçüsü
: 9'lu hece.
Ne do-ğan gü-ne hük-müm ge-çer
1 2 3 4 5 6 7 8 9
Ne hal-den an-la-yan bu-lu-nur
1 2 3 4 5 6 7 8 9

Türü
: Lirik şiir.

Konusu
: "Yalnız, çaresiz ve güçsüz insanların büyük sıkıntılara karşın yaşama sevinç ve tutkuları, hayata olan bağlılıkları" anlatılıyor.

Tema
: Yaşama sevinç ve tutkusu.

Kafiye şeması
: abab/cdcd
Kafiyeli olan, "Hükm-üm geçer/ölüm-üm geçer" sözcüklerindeki "-üm" iyelik ekleriyle yinelenen "ge­çer" sözcüğü rediftir. Geriye kalan bölümlerde ortak kafiye sesi "M" olup yarım kafiyedir. "Bulunur/nur" sözcüklerinde son üç ses kafiyeli olduğundan zengin kafiyedir.

Dil özellikleri:

a) Dil sade, anlatım yalın, özenti siz, süsten uzak, arı, durudur.
b) Konuşma dilinde yer alan sözcüklere şiirde yer verilmiştir: "Ne doğan güne hükmüm geçer/ne halden anlayan bulunur/ah aklımdan ölümüm geçer/ gün eksilmesin penceremden."
c) Halk diline yerleşmiş, anlaşılmasında zorluk çekilmeyen yabancı kökenli sözcüklere yer verilmiş­tir: Hükm, nur, perva, mihnet, kabul, elem, bahçe, hal.

İçerik Yönünden:

Evrenin kendi kuralları içinde bir işleyişi vardır. İnsan, evrenin işleyişi karşısında zayıf, çaresiz ve güç­süzdür. Şair, insanın evren karşısındaki çaresizliğini; "Ne doğan güne hükmüm geçer" dizesiyle açıkla­makta, böylece kendi çaresizliğini de anlatmış olmak­tadır. Çaresizlik içinde olan şair, "Ne halden anlayan bulunur" dizesiyle, içinde bulunduğu yalnızlığı dile getirmektedir. Şair, bu yalnızlıktan acı duyuyor. Yal­nızlık, şairin aklından ölümü geçiriyor. Sonra ölüm karşısındaki çaresizlikten doğan hüzün ve keder duy­gusu, dördüncü dizede "kuş, bahçe, nur" sözcükleriyle anlatılıyor. "Kuş, bahçe, nur" sözcükleri, "yaşam" (hayat) anlamına geliyor. Evrenin güzelliği, yaşama sevinç ve tutkusu şairi hayata bağlıyor, "yaşam" an­lam kazanıyor.
Şair, "Gün eksilmesin penceremden" dizesiyle, "yaşamak isteği" duygusunu dile getiriyor. Şaire gö­re, yaşamak "başlıbaşına bir amaç", erişilmekte ve elde edilmesinde Güçlük çekilen bir güzellik oluyor. Bu nedenle "elem ve mihnet" ile yok edilmesi müm­kün değildir. Bu inançta olan şair, gönülden inandı­ğı Tanrı'sına; yaşamda her türlü sıkıntıya katlanma­ya razıyım, yeter ki yaşayayım, diyor. Hayatı, sıkın­tılı da olsa ölüme yeğ (üstün) tutuyor.