Arama

Din Felsefesi - Tek Mesaj #3

zekiye ergin - avatarı
zekiye ergin
Ziyaretçi
30 Mart 2015       Mesaj #3
zekiye ergin - avatarı
Ziyaretçi

DİN FELSEFESİ


1- DİNE FELSEFİ AÇIDAN YAKLAŞIM


Din, bireysel ve toplumsal yanı bulunan, düşünce ve uygulama açısından sistemleşmiş olan, inananlara bir hayat tarzı sunan, onları belli bir dünya görüşü çevresinde toplayan bir kurumdur.

Semavi dinler inanç, ibadet ve eylem olmak üzere üç önemli sorunu içerirler ve onlara çözüm getirirler.
İnanç, aklın denetiminin dışında duyulan derin bir duyguyu ifade eder. Bu tür inanca dayanan düşünceler ve öğretiler doğrulukları sınanmadan, sorgulanmadan kabul edilip benimsenirler. Dogmalar da böyle aklın eleştirisine başvurmadan kabul edilen düşüncelerdir. Kur'an Allah Kelâmı kabul edilir ve her emri bir dogmadır. Bu nedenle Müslüman demek de, Kur'an'a ve Hz. Muhammedin Allahın Elçisi olduğuna inanan kimse demektir. Semavi dinlerin yapısı yalnız dogmalar sisteminden ibadet değildir, ayrıca bunları ibadetler, dini değer yargıları, neler günahtır, neler sevaptır ve iyi bir mümin nasıl hareket etmelidir? gibi dini-ahlaki kurallar takip eder. Her din böyle sistemli, dogmatik bir yapıya ve o din mensuplarının eylemlerini düzenleyen kurallara sahiptir. Böyle bir dogmatik yapı karşısında filozoflar şu soruları sormuşlar; Bu sistemli dogmatik yapının kaynağı nedir? Özü ve anlamı nedir? Dini dogmaların ve evren yorumlarının bilgi ve hakikat değerleri nedir? Ayrıca, Tanrı, yaratma, ölümsüzlük, peygamber, vahiy, teizm, deizm, panteizm, antropomorfizm, ateizm, agnostisizm gibi temel dini kavramların içeriği nedir? bu sorular felsefi nitelikli sorular olup bu soruları yine felsefe ele alır. Bu felsefenin adı Din Felsefesi'dir.

a) Teoloji ile Din Felsefesinin Farkı
Teoloji (İlahiyat) Yaradanı ve dinleri konu alan bir bilim dalıdır. Tanrı'nın varlığını, niteliklerini, evrenle, yaratılmış olan varlıklarla ilişkilerini ve dini inançları açıklamaya çalışır. Teoloji bu açıklamalarında "Kutsal kitaplara" peygamberlerin bildirdiklerine ve din dostlarının yorumlarına dayanır. Farklı dinler kendine özgü dogma ve kavramlara dayandıkları için, birbirinden farklı teolojiler meydana gelmiştir. Yahudi, Hıristiyan ve İslam teolojileri gibi...

Din felsefesinin konusu tek bir din değil, genelde din olayıdır. Bu bakımdan din felsefesi kapsam bakımından daha geniştir. Din felsefesi dini mantıksal yapısı ve temelleri bakımından, sebep-sonuç ilişkisi kurarak açıklamak ister.

b) Dinin Felsefi Temellendirilmesi
Felsefe dine, felsefenin temel tavrı olan "bütünlük" açısından yaklaşır. Dini dogmaları, dinin temel kavramlarını ve varlık açıklamalarını bir bütünlük içinde düşünür ve din üstüne objektiv kuşatıcı ve mantıksal bakımından tutarlı bir açıklama yapmayı amaçlar.

2- DİN FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI


Tanrı : Evrende var olan her şeyin yaratıcısı olduğuna ve tekliğine inanılan yüce varlıktır.
Vahiy : Allah'ın buyruklarını peygamberine duyurmasıdır.
İslam inancına göre Allah'ın vahyi bütün peygamberlere yapılmıştır.
Peygamber : Allah'ın vahiylerini dolaylı ya da dolaysız olarak insanlara ileten elçidir.
İman : Dinin inanılmasını istediği doğrulara inanma, Allah'a sınırsız güven duymadır. İman bütün dinlerin baş koşuludur. Allah'a ve onun bildirdiklerine kesin olarak inanmayı dile getirir.
İbadet : Tanrı'ya tapınmadır. Tanrı'nın buyruklarını yerine getirmekle gerçekleşir.
Yüce : İnsanca ölçüleri aşan, sınırlanamayan, önünde eğilinen ulu varlık anlamına gelir.
Kutsal : Din açısından saygıya değer olan, Allah ya da peygamber tarafından kutsanmış olandır.

3- DİN FELSEFESİNİN TEMEL SORUNLARI


Din felsefesinin konusu farklı sorular oluşturur. Bu sorular, bütün semavi dinlerde ortaktır. Bu soruları şöyle sıralayabiliriz.
Tanrı'nın Varlığı Sorusu : Tanrı var mıdır? Tanrı'nın varlığı kanıtlanabilir mi? Bu kanıtlar nelerdir ve onların geçerliliği nedir?
Evrenin Yaradılışı Sorusu : Evren yaratılmış mıdır? Yoksa ezeli ve ebedi midir?
Vahyin İmkanı Sorusu : Tanrı buyruklarını bir insan ile nasıl bildirebilir? Bu mümkün müdür? Ruhun Ölümsüzlüğü Sorusu : İnsanın ruhu bedeniyle beraber ölür mü? Yoksa ruh, bedenin ölümünden sonra da yaşar mı?
Ruh ölümsüz müdür? Sorusu : Eğer ruh ölümsüz ise bu nasıl kanıtlanabilir?
Bu sorular da din felsefesinin ele aldığı temel sorulardandır.

TANRI'NIN VARLIĞINA İLİŞKİN BAZI FARKLI YAKLAŞIMLAR



1- TANRI'NIN VARLIĞINI KABUL EDENLER


Allah'ın varlığını kabul eden anlayışlar teizm, deizm ve panteizm'dir.

a) Teizm
Teizm, kainatın bir yaratıcı tarafından yoktan yaratıldığını ve bu Yaradan'ın dünyanın mutlak hakimi ve koruyucusu olduğunu kabul eder. Bu anlayışa göre Yaradan, işiten, gören, bilen mutlak güce sahip ezeli ve ebedi olan, salt akıl ve iyilik olan yüce bir iradedir.

Teistler Tanrı'nın varlığını bazı kanıtlarla temellendirmek isterler. Şimdi bu kanıtlardan ikisini açıklayalım.
Descartes'ın Ontolojik Kanıtı : Descartes şöyle der : "Ruhumda sonsuzluk fikri buluyorum. Ben sonlu bir varlık olduğuma göre, bu sonsuzluk fikrini ben meydana getirmiş olamam. Çevremdeki varlıklar da ölümlü olduğuna göre bu ölümlü varlıklar, ölümsüz Yaratıcı fiilini bana veremez. O halde, bu sonsuzluk fikri benim ruhuma, kendisi de sonsuz olan bir varlık tarafından konmuş olmalıdır. Bu varlık Tanrı'dır."

Hudüs Kanıtı : Hudüs ve hadis Arapça sözcüklerdir. Hudüs, varlığın meydana çıkması, var olma; hadis, sonradan meydana gelme, yok iken ortaya çıkma anlamına gelmektedir. İslam anlayışına göre evren hadis (sonradan meydana gelmiş) Allah kadim (öncesiz, başlangıçtan beri var olan) dir. Hudüs kanıtına hemen hemen tüm Kelâm kitaplarında rastlanır. Kanıtı ilk kullananlardan biri Gazzali'dir. Onun kanıtı dile getirişi şöyledir :
1- Her hadisin hudüs bulması için bir nedene ihtiyaç vardır.
2- Evren hadistir.
3- O halde, onun da hudüs bulması için bir nedene ihtiyacı vardır. O neden de Allah'tır.

b) Deizm
Deizm'e göre,Yaradan dünyayı bir kere yaratmıştır. Ona ilk hareketi vermiştir. Sonra onu, kendi yasasına göre işlemek üzere kendi başına bırakmıştır. Yaradan evrene müdahale etmemektedir. Akıl ve bilim önemlidir. Akıl, insana yeterli olduğu için başka bir şeye gerek yoktur.

c) Panteizm
Bu anlayışa göre Yaradan'ın evrenden ayrı ve ondan bağımsız bir varlığı yoktur. Yaradan bu dünyada, nesnelerin, insanın dünyasında, doğada vardır. Bu görüş Spinoza da ve Tasavvuf felsefesinde kabul edilir.

2- TANRI'NIN VARLIĞINI REDDEDENLER


Allah'ın varlığını reddeden görüşe ateizm denir.Genel anlamda ateizm, dini inançsızlığı ve tüm dinlere karşı olmayı ifade eder.

Din felsefesinde ateizm "evreni, evrene dayanarak açıklayan, dolayısıyla Tanrı'nın ya da doğa üstü bir gücün yadsıyan öğretidir." Bu anlamda ateizm Tanrı'ya, ruha ya da ölümden sonraki hayata (ahirete) inanmamakla kalmaz, onların yokluğunu da kanıtlamaya çalışır.

3- TANRI'NIN VARLIĞI VEYA YOKLUĞUNUN BİLİNEMEYECEĞİNİ ÖNE SÜRENLER


Allah'ın varlığının veya yokluğunun bilinemeyeceğini söyleyen görüşe agnostisizm denir. Bu anlayış Allah'ın varlığı karşısında şüpheci bir tavır alır. Örneğin Protagoras "Tanrılar üzerinde bilgi edinmekte çaresizim; ne var oldukları ne de var olmadıkları, ne de ne şekilde oldukları üzerine..." derken agnostisizmin (Bilinemezcilik) tipik bir temsilcisi durumundadır.

Agnostisizm doğrudan Tanrı'yı reddetmiyor, ancak onu bilmek mümkün olmadığına göre, Tanrı üstüne herhangi bir yargıya varamayız diyor.
Son düzenleyen _Yağmur_; 9 Mayıs 2017 15:19