Arama


_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
13 Nisan 2015       Mesaj #3
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Anaya-Babaya ve Kocaya İtaat

Alıntı

Anaya-Babaya ve Kocaya İtaat: Muhterem hocam öncelikle bizleri irşad ettiğiniz için çok teşekkürler eder Allah (c.c.) razı olsun derim. Şu konulara da açıklık getirirseniz çok memnun olacağım. Bir insan için Allah’tan sonra itaat edilmesi gereken ana ve babası olduğunu, gerek Kur’an-ı Kerim’den gerekse Hadis-i Şeriflerden öğrendiğimize ve erkek ve kadın için de durum herhalde değişmeyeceğine göre, bir kadın kocasına itaat adına öz ana ve babasına küskün durabilir mi? Kocanın böyle şeyler yapma veya yaptırma yetkisi var mıdır? Mesela şu mealde bir Hadis-i Şerif var mıdır. “Bir kimsenin diğer bir kimseye secde etmesini emretseydim, kadının kocasına secde etmesini emrederdim.” Eğer bu Hadis-i Şerif doğru ise bunu ölçü alarak bir koca kendisini yukarıda bahsettiğim konularda yetkili görüp istismara yapamaz mı. Ayrıca bir baba kızını gelin ederken, kızına “kızım sen şimdi buradan gidiyorsun artık bundan sonra esas evin orası, esas anan ve baban da kaynanan ve kaynatandır.” Vb. nasihatlerde bulunması doğru mudur. Mesela bazı kitaplarda Peygamberimiz (s.a.v.) döneminde şöyle bir olayın yaşanmış olduğundan bahsedilir. Bir kimse bir sefere giderken hanımına babası ile konuşmamasını (küs durmasını) söyler. Kadının babası hastalanır, Peygamberimiz’e (s.a.v.) danışır, Peygamberimiz (s.a.v.) de, “kocan ne dediyse ona itaat et” der ve kadın babasını ziyarete gitmez. Aradan zaman geçer babası ölüm döşeğindedir veya ölür yine Peygamberimiz’e (s.a.v.) danışır, Peygamberimiz (s.a.v.) tekrar kocan ne dediyse ona itaat et der. Neticede kadın babasını hiç göremez. Peygamberimiz (s.a.v.) bu kadının, kocasına itaat etmesi sebebiyle cennetlik olduğunu söyler. Şimdi bu hadis eğer Hadis-i Şerif ise ana ve babaya itaat anlamında ilk önce sorduğum soru ile nasıl izah edilebilir. Kocaya itaat etme anlamında , ana ve babaya yüz çevirmek nasıl izah edilebilir. İfadelerimdeki eksiklik ve hatalardan dolayı özür diler, affınıza sığınırım.

İslam’da Allah’a (cc) itaatten sonra ana babaya itaatin önemi bilinmektedir. İsrâ Suresi’nde şöyle buyurulur: “Allah’ın kesin hükmüdür ki, O’ndan başkasına asla ibadet etmeyin ve anaya babaya ihsanda bulunun…”. Bunun dışında, bilmemiz gereken hususlardan bazıları da şunlardır:
İslam, hiyerarşik kademelerine riayet etmek üzere, itaate her halükârda büyük önem verir. Herkes bir üstüne, daha üstüyle çatışmayacak şekilde itaat etmek zorundadır. Evlatlar ana babaya, toplumun her biriminin fertleri birim amirine ve bu arada aile bireyleri aile reisine itaat etmek zorundadır. Bu itaatte kadın, kadın olduğu için değil, ev denen kurumun bir bireyi olduğu, evin reisi de erkek olduğu için ona itaat etme durumundadır. Erkek de görev aldığı birimde kendi amirine aynı şekilde itaat etmek zorundadır. Bir alttakine itaat, üsttekinin talepleriyle çelişemez ve bu itaat zinciri böylece gider Allah’a dayanır. Her alt, üstüne itaat etmek zorundadır ve bu durum şu önemli şartla anlatılır: Allah’a isyan ederek hiçbir insana itaat edilemez. Hz. Peygamber (sav): “Halika/yaratana isyan edilerek Mahluka / yaratılana itaat olmaz” buyurmuştur.
Şimdi bu itaatin önemini anlamazsak, bunu vurgulayan hadisi şerifleri abartılı zannedebiliriz. Bulunduğumuz noktadan bakarak konuyu biz böyle anlayabiliriz. Ya da hadisi şerifi kendi bağlamında düşünememekten kaynaklanan bir yanlış anlama içerisinde bulunabiliriz. Mesela sözünü ettiğiniz, “Bir kimsenin diğer bir kimseye secde etmesini emretseydim, kadının kocasına secde etmesini emrederdim.” Hadisi şerifi bazı kanalları itibariyle zayıf olsa da, pek çok yoldan sahih olarak rivayet edilmiş bir hadisi şeriftir. Bu ifadede bir problem de yoktur. Çünkü burada önemi anlatılan şey, kadının erkeğe secde etmesi değildir, bir aile bireyi olarak evin reisi olan kocasına itaatin önemidir. Secde etmeye varacak bir itaatin olamayacağı da hadiste zaten vurgulanmaktadır. Hadisi şerifin söylenme sebebi/vürûd sebebi şudur: Muaz isimli sahabî Şam’a gitmiş ve orada bulunan Hıristiyanların papalarına ve patriklerine secde ettiklerini görmüş, dönünce durumu Hz. Peygamber’e bildirmiş ve “biz de size secde etsek ya Rasulellah?” diye talepte bulunmuştu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (sav) bu sözü söylemiştir. Hiç bir erkek peygamberden daha üstün olmadığına göre, demek ki burada anlatılan şey, kadının erkeğe secdesi olamaz.
Diğer sözünü ettiğiniz hadis ise pek çok açıdan İslam’a zıttır ve sahih değildir. Önce Müslümanlar birbirleriyle küs olamazlar. İkinci olarak kadının anne ve babasını ziyaret etme, onlara bakma hakkı vardır ve koca bu hakka engel olamaz. Oysa hadis diye nakledilen bu söz böyle manalar içermektedir. Dolayısıyla onun üzerinde konuşmaya değmez.
Anadolu’da kız veren anne babaların: “kızım sen şimdi buradan gidiyorsun artık bundan sonra esas evin orasıdır, esas anan ve baban da kaynanan ve kaynatandır.”demeleri dini bir talep değil bir kültür ve örf ürünüdür. Mutlak anlamda düşünülmedikten sonra çok kötü de değildir. Çünkü evlilik kurumuna ve aileye verilen önemi anlatmaktadır. Boşanmanın düşünülmemesi ve eşlerin birbirlerini sevmeleri gerektiğine işaret eder. Ama dediğimiz gibi, yine de İslam’ın bir edebi ya da emri değil, bölgesel bir kültürün ve anlayışın ürünüdür. Zaten kadın olsun erkek olsun, bir insanın, kendi anne babasından başkasına anne, ya da baba demesi de çok hoş değildir. Ama bizim geleneğimizde kayınpedere, baba, kayınvalideye de anne denilegelmiştir.