Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Mayıs 2015       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aynı durum doğal afetler için de geçerlidir.
Özellikle Fransız devrim devriminden sonra gelişen topyekün savaşma yöntem yöntemleri savaşa katılan toplumlarda ağır hasarlara yol açar.
Doğrudan savaşa katılıp ölenlerin yanında savaşın yarattığı yıkım yüzünden kıtlıktan, hastalıktan ölenler de olur. Ülke içinde bozulan güvenlikten ötürü eşkiyalık artar çünkü toplumun tüm kaynakları savaşa aktarılmıştır, bu kaynakların başında da yetişmiş insanlar gelir. Özellikle milliyetçi mantık ile toplumun neresinde kendisinin ve başkasının yaşamını eş düzeyde önemseyip savunmaya gönüllü olacak biri varsa savaşma yetisine bakılmaksızın cepheye yollanır, topyekün savaş mantığında. Yıkım bu yüzden katlanarak artacaktır. Örneğin yalnızca Sakarya cephesinde yaklaşık 70000 kaçak vardır, neredeyse hepsi silahlıdır. Eşkiyalık, uzun süre bunların tek işi olmuştur. Anadolu halkına kan kusturmuşlardır.
Buraya kadar daha çok yıkım yönü idi. Başlıkta dediğimiz gibi yapıcı yanı değişimdir. Savaş gerçekten yararlı bir sonuca ulaşabilir. Örneğin eskimiş, yaşlanmış bir devletin yıkımını yukarıdaki gibi hem maddi hem de manevi olarak sağlayabilir. Böyle olduğunda yeni bir düzen kurmak için hem düşünce alanında hem de fiziksel alanda 'yeni yaşam alanları açılmış olur.' Hitler buna kavgam kitabında değinir. 2. Dünya Savaşı nda ise uygulaması ilginçtir. Savaşın kaybedildiğini fark edenler gelip ona: " Teslim olup barış isteyelim." dediğinde olumsuz yanıt vermiş ve şöyle demiş: " Siz Berkin'i bombalayan İngiltere'nin ne kadar masraflı bir iş yaptığının farkında değilsiniz. Bırakın yıksınlar. İngilizler bizim kendi başımıza başarayacağımız bir konuda bize destek oluyor, böylelikle. Alman toplumunu ülkeyi yeniden inşa etmeye ikna ediyorlar. Bırakın bombalasınlar, bombaları bitene kadar..."
Düşünür Hegel ve Nietczhe de benzer bir mantıkla savaşa yaklaşmıştır. Savaş sonunda toplum eskinin yüklerinden, anılarından geçici olarak da olsa arınır ve gelecek için bir eylem alanı doğar, böylece. Bu eskimiş tek katlı bir evin yıkılıp yerine çok katlı yeni, doğalgazlı, mantolamalı, depreme dayanıklı bir bina kurulması ile aynı işlevi görür. Bu yüzden Nietczhe, savaşın bir toplumun kendini gerçekleştirmesi ve üst insana ulaşmak için en yararlı araç olduğunu öne sürer.
Hegel de hantallaşmış toplumu düzene ve disipline sokan bir yapı olarak bakar. Hatta buna öyle inanmıştır ki Napolyon savaşları yüzünden kardeşi ölmesine rağmen Hegel'in yaşadığı yeri işgal için Napolyon geldiğinde Napolyon'u ayakta karşılamıştır ve alkışlamıştır.
Savaş sonunda kazanan da kaybeden de yenileme çalışmalarına hızla başlar. Toplumsal düzeyde açılan yaralar, hızla sarılır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhuriyetinin kurulması, devrimlerin yapılıp döneminde görece başarılı olması bundandır. Yine Bolşevik İhtilali, Nazilerin yükselişi hep savaşlar sayesindedir.
Örneğin yalnızca Almanya'nın Nazilerin(hitlerin partisi) iktidarı döneminde bilim ve teknolojiye yaptıkları katkı Yalnızca tıp alanında Bile 50 yıldır. Bu katkı ile 2. Savaşında ölenlerin en az 10 katı insanın yaşamı kurtarılmıştır.
Savaş toplumlarda doldurulması zor büyük boşluklar açar. Bu boşluklar yeni yaşam alanları kazanmanın bir yoludur. Belki de en önemli önemli yoldur. Günümüze kadar da en çok kullanılan yol budur.