Arama


Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
25 Mayıs 2015       Mesaj #6
Mira - avatarı
VIP VIP Üye

AYDINOĞULLARI


Bugünkü Aydın ılı ve yöresinde kurulmuş olan tûrk beyliği (XIV. yy.). Germiyanoğlu Yakup Bey l'in subaşılarından biri olan Aydınoğlu Mübarizettin Mehmet Bey tarafından kuruldu. Mehmet Bey Aydın ve yöresini ele geçirmekle görevlendirilince, önce Mente- şeoğlu’nun damadı Sasa Bey’in bölgesine saldırıp Tire, Ayasuluk (Selçuk), Birgi ve dolaylarını ele geçirdi; ardından bir çarpışmada Sasa'yı öldürdü (1307). Kurduğu beyliğin bağımsızlığını duyurduktan sonra (1308) önce "müslüman” İzmir'i (1310) ardından da "gâvur” İzmir’i ele geçirdi (1326). Birgi'yi kendisine başkent seçerek oğullarını beyliğin çeşitli kentlerine vali atadı ve Ayasuluk'ta kurduğu tersane ile güçlü bir donanma meydana getirdi. İzmir valisi atadığı oğlu Umur Bey, bu donanmayla Sakız, Eğriboz, Bozcaada, Mora ve Rumeli kıyılarına başarılı baskınlar düzenledi.

Mehmet Bey'in bir av sırasında ölümü üzerine (1334) kardeşlerinin oybirliğiyle babasının yerini alan Umur Bey, Latin- ler'in İzmir’e yaptıkları saldırıyı püskürttükten sonra Manisa yöresinde egemenlik kurmuş olan Saruhanoğulları ile ittifak kurdu. Mora'ya birçok sefer düzenleyerek sayısız ganimet ve tutsak elde etti; ardından Germiyanoğulları'nın egemenlik sınırı içindeki Alaşehir'i ele geçirdi. Cenevizliler Midilli'ye asker çıkarınca, Bizanslılar’ ın yardımına koşup komutan Kantakuze- nos ile yakın dostluk kurdu. Foça'yı denetimi altına aldıktan sonra donanmasıyla Karadeniz’e açıldı. Kili ve Eflak kıyılarını basarak yağmaladı. Bu sırada Kanta- kuzenos Bizans imparatoru olan ioannes V’e naip atanmış (1341, ama, bir saray entrikası sonucunda ayağı kaydırılmıştı. Kantakuzenos Dimetoka’ya çekilip imparatorluğunu ilan etti ve düşmanlarına karşı birlikte savaşmak için Umur Bey’i yardımına çağırdı. Bizans'a karşı giriştikleri savaşta Kantakuzenos yenilerek sırp kralının sarayına sığındı; Umur Bey ise Selanikli kuşattıysa da ele geçiremedi.

Öte yandan, körfezde demirli türk donanmasını yakarak "gâvur" İzmir’i (liman kesimi) ele geçiren Latinler (Venedikliler, Cenevizliler ve Rodos şövalyelerinden oluşan haçlı ordusu), kahramanca bir direniş gösteren müslüman kesimi alamadı (1344). Saruhanoğlu Süleyman Bey ile ittifak kurarak Rumeli’ye geçen Umur Bey, orada Kantakuzenos ile birleşip bir kez daha İstanbul üzerine yürüdüyse de güçlü düşman karşısında bir sonuç alamadan geri döndü (1345). Umur Bey, "gâvur" İzmir'i yeniden ele geçirmek için giriştiği harekât sırasında ön saflarda çarpışırken bir okla alnından vurularak öldü (1348). Beyliğin başına geçen kardeşi Selçuk valisi Hızır Bey, Latinler ile imzaladığı barış antlaşması (18 ağustos 1348) uyarınca, Aydınoğulları beyliğinin gümrük gelirlerinin yarısını onlara bıraktı, donanmasını Ege denizi'nde hareketsiz tutmayı da kabul etti. Hızır Bey'in ölümü üzerine İsa Bey (1360) de bu antlaşmayı yenileyince, Aydınoğulları beyliği hızla gerilemeye başladı.

Anadolu beyliklerini bir bayrak altında toplamaya başlayan Yıldırım Bayezit, kendisine silah çekmeden teslim olan İsa Bey'in Tire'de oturmasına izin verdi, onun kız kardeşi Hafsa Hatun ile evlendi ve topraklarını da OsmanlI devletine bağladı (1390). Timur'un OsmanlI birliğini parçalamasından sonra yeniden oluşturulan Aydınoğulları beyliğinin yönetimi, İsa Bey’in oğulları Musa ile Umur Bey ll’ye verildiyse de (1402) ertesi yıl Musa Bey’ in ölümü üzerine Umur Bey II, Ayasuluk' ta tek bey olarak kaldı (1403). Ancak, onu bey olarak tanımayan İbrahim Bahadır’ ın oğlu ve İzmir valisi Cüneyt Bey, aralarında yapılan savaşı kazanınca, Umur Bey ll'nin başkenti Ayasuluk'u ele geçirdi. Bey olduktan sonra, "fetret” döneminde OsmanlI şehzadelerinden Süleyman Çelebi’ yi desteklediğini açıkladı. Menteşeoğlu'nun yanına sığınmış olan Umur Bey II ölünce (1405) Ayasuluk’a yerleşen Cüneyt Bey OsmanlI şehzadeleri çekişmesinde bu kez de İsa Çelebi'nin buyruğuna girdi; bir süre sonra Anadolu kesimine Mehmet Çelebi egemen olunca da onun tarafına geçti.

Ancak, Rumeli'den gelen Süleyman Çelebi, Aydınoğulları beyliğinin topraklarına girince, korkarak onun yanına geçmek zorunda kaldı. Bu şehzade tarafından Ohri sanoakbeyliğine atandı. Kardeşi Musa Çelebi'ye yenilen Süleyman Çelebi’nin öldürülmesi üzerine Selçuk’a dönen Cüneyt Bey, kısa bir süre sonra Mehmet Çelebi'nin de Musa Çe- lebi’yi ortadan kaldırması sonucunda beyliğini bırakıp kaçtıysa da annesinin arabuluculuğuyla bağışlandı ve Niğbolu sancakbeyliğine atandı. Murat ll'nin hükümdarlığının ilk yıllarında patlak veren olaylarda Düzmece Mustafa’nın yanında yer alan Cüneyt Bey, onun veziri olduysa da Murat II, Aydınoğulları beyliğini kendisine vereceğini söyleyince, efendisini duraksamadan terk etti. Daha sonra İzmir’e giden Cüneyt Bey, Urla yarımadasında toplanan yandaşlarıyla Aydınoğ- lu Mustafa’yı ortadan kaldırarak eski topraklarına yeniden kavuştu (1422).

Ancak, ordusuyla İzmir üzerine yürüyen Murat II karşısında tutunamayarak ipsili'ye çekildi ve bir süre sonra da OsmanlIlar'a teslim oldu; ailesinin tüm erkekleriyle birlikte öldürüldü. Böylece, yüzyılı aşkın bir süre yaşamını sürdürmüş olan Aydınoğul- ları beyliği OsmanlI devletine katılarak ortadan kalktı (1425).

AYDINOĞULLARI BEYLİĞİNDE SANAT


Aydınoğulları sanatı, daha çok mimarlık ve onu bütünleyen sanat dallarında belirginleşmektedir Birgı, Selçuk, Tire ve Aydın’da ilk dönem yapılarında Anadolu Selçuklu sanatının etkisi görülür. Geç dönem yapılarındaysa yeni denemelerle karşılaşılmaktadır. Bu çalışmalar daha sonra osmanlı sanatının gelişiminde de etkili olmuştur.

Birgi" Ulu camisi ya da Aydınoğlu Mehmçtbey camisi, (1312) Anadolu’daki çok ayaklı ulu camilerin önemli örneklerindendir. Yapı tasarımı yanındâ, çini mozaik bezemeli mihrabı, geçme tekniğinde yapılmış ceviz panolu minberi, pencere kanatlarıyla Anadolu Selçuklu geleneğini sürdürür. Ancak ön yüzün ve taç- kapının yalınlığı, osmanlı süsleme sanatına da yansıyan kimi motifler, özellikle Batı Anadolu beyliklerinde izlenen yeni denemelerin ürünüdür. Türbelerde de klasik Selçuklu üslubunun sürdüğü görülür. Caminin batısındaki Aydınoğlu Meh- metbey türbesi (1334) kubbeyle örtülü, kare planlı özenli bir yapıdır. Caminin güneyindeki Sultanşah türbesi (1310) altı köşeli planlı, kubbeli bir örnektir. Dönemin bazı türbelerinde görülen giriş mekânı, XIV. yy.'da yaygınlaşmıştır.

Beyliğin bir başka önemli merkezi de, Birgi yakınlarındaki Tire’dir. Buradaki yapılar da tuğla ve taş işçilikleri, minarelerin zengin bezemeleriyle dikkati çeker. Aydınoğlu Mehmetbey camisi (yaklş. 1308-1334), tek kubbeli ana mekânı ve önündeki iki kubbeli son cemaat yeriyle dengeli bir yapıdır. Minare renkli tuğladan kilim motifleriyle bezelidir. Son cemaat yerinin duvarlarından biri çeşme olarak düzenlenmiş, giriş yana kaydırılmıştır. Yazıtsız olan Ulu cami'nin Aydınoğulları’ndan Cüneyt Bey tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır (XIV. yy.). Kara Haşan Bey’in yaptırdığı Karahasan camisi (1384) tek kubbeli ana mekânı, üç bölümfü son cemaat yeriyle yalın bir yapıdır, ancak tuğladan yivli minaresiyle dikkati çeker.

Aydınoğulları beyliğinin en önemli yapısı Selçuk'taki isabey" camisi1 dir (1375). Anadolu türk mimarlık tarihinin basamak taşlarından olan caminin mimarı, Ali bin Dimışkî'dir. Şam Ümeyye camisi'ndeki temel özellikler yanında, sonraki gelişmelerin ilk örnekleri bu yapıda izlenebilmektedir. Mermer kaplı ön yüzde, iki katlı pencere sırası ve mukarnaslı taçkapıyla anıtsal bir görünüm sağlanmıştır. Bu ön yüz mimarlığı daha sonra Bursa, Edirne, İstanbul'daki osmanlı camilerinde geliştirilmiştir. Yapının bir başka önemli özelliği de, avlu düzenlemesidir. Ortası sekizgen havuzlu, revaklı avlu ve düz ahşap çatılı revaklar önce bu yapıda görülür. Selçuklu ve Beylikler dönemi mimarlığında görülen çifte minareye bu camide de rastlanmaktadır. Bunlar avluyla caminin birleştiği noktalara yerleştirilmiştir. Osmanlı mimarlığını da etkileyen bu düzen, avluyla caminin ana mekânının organik bir bütünleşmeye ulaşmasını sağlamıştır. Ana mekânı oluşturan, mihraba koşut iki şahın, mihrap ekseninde iki kubbeyle bölünmüştür. Bu, Şam Ümeyye camisi ile başlayıp (VIII. yy.), Diyarbakır Ulu camisi ve öteki artuklu yapılarında uygulanan tasarımın değişik bir ürünüdür.

Dönemin önemli merkezlerinden olan Aydın'da, beyliğin mimarlık alanında geliştirdiği yenilikleri yansıtacak yapılar günümüze ulaşamamıştır. Anadolu Selçukluları ile osmanlı mimarlığı arasında geçiş sağlayan Beylikler dönemi mimarlığında Aydınoğulları yapılarının önemli bir yeri vardır. Dönemin yapıları, dar olanaklar içinde gerçekleştirilmelerine karşılık tasarımları, ahşap, taş, tuğla, çini işçilikleriyle yeni denemelere ortam hazırlamışlardır.

Kaynak: MsXLabs & Büyük L.
Son düzenleyen Baturalp; 20 Aralık 2016 00:45 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
theMira