ZENGİNLEŞMEK ya da ZENGİNLEMEK gçz. f.
1. Bir kimseden, bir topluluktan söz ederken, para, mal mülk edinmek, servet yapmak; Kısa zamanda zenginleşen bir sanayici. Turizmle zenginleşen bir ülke.
2. Bir kimseden söz ederken bilgisi artmak, düşünsel alanı geniş- ipmpk Rnvle avdın hır insanla konuşur
ken zenginleştiğimi hissediyorum.
3. Yeni öğeler kazanarak kapsamı genişlemek: Son elli yılda yapılan çalışmalarla zenginleşen dilimiz.
—Nük. müh. Zenginleşmiş element, belirli bir izotopa göre izotop oranı doğal izotop oranının üzerinde olan kimyasal bir element için kullanılır.
♦ zenginleştirmek ettirg. f.
1. Bir kimseyi, bir şeyi zenginleştirmek, zengin duruma getirmek/ zenginleşmesini sağlamak: Gelişen endüstri bu bölgeyi zenginleştirdi. Yeni sözcüklerle bir dili zenginleştirmek.
2. Daha süslü ve şatafatlı bir görünüm kazandırmak: Salonu zenginleştiren tablolar, mobilyalar
—Cev. hazl. Bir cevheri zenginleştirmek, bir cevhere zenginleştirme işlemini uygulamak.
—Müz. Bir ezgiyi zenginleştirmek, o ha vaya süsler, bir çeşitlemeler dizisi ya da bir gelişim bölümü eklemek.
—Nük. müh. Bir kimyasal elementin izotoplarından birinin oranını artırmak.
Kaynak: Büyük Larousse