Arama

Zengin Nedir?

Güncelleme: 18 Mart 2016 Gösterim: 1.463 Cevap: 4
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
8 Haziran 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ZENGİN sıf.
1. Çok parası, malı mülkü olan, maddi yönden rahat bir yaşam süren kimse için kullanılır; varsıl, varlıklı: Zengin insanlar. Zengin bir aileden gelmek.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Ekonomik durumu iyi olan, bolluk içinde yaşayan bir topluluk, bir toplum için kullanılır: Zengin bir kasaba. Zengin ülkeler ve yoksul ülkeler.
3. Çok sayıda ve üstün nitelikli öğeler içeren ya da birçok olanak sunan bir şey için kullanılır: Zengin bir kitaplık. Zengin bir sofra. Zengin bir dil. Araştırmamız için zengin bir kaynak.
4. Bol ürün veren bir şey için kullanılır: Zengin topraklar. Zengin bir maden.
5. Fiyatı, değeri yüksek olan, gösterişli bir şey için kullanılır: Zengin bir giysi. Zengin bir konak.
6. Belli miktarda toplu para sı olan bir kimse için kulların O arabayı satın alabilecek kadar zengin değilim. Bugün maaş aldım, zenginim: içkiler benden.
7. Bir şey bakımından, bir şeyce zengin, o şeyi önemli oranda, nicelikte içeren bir şey için kullanılır: Vitamin bakımından zengin bir yiyecek. Bilgi yönünden zengin bir yapıt.

—Mant. Kendisinden türediği mantık dilinin değişkenlerinden daha yüksek tipte değişkenler içeren bir mantık dili için kullanılır.

—Ed. Zengin uyak — uyak.

1. Parası, malı mülkü çok olan kimse: Yeni zenginler.
2.
Zengin çocuğu. zengin bir aileden gelen ve paranın şımarttığı çocuk.
3.
Zengin olmak, çok para ve mal mülk edinmek: Kısa sürede çok zengin olmuştu

Ad:  zengin5.jpg
Gösterim: 302
Boyut:  14.6 KB Ad:  zengin1.jpg
Gösterim: 234
Boyut:  22.4 KB
Kaynak: Büyük Larousse

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 18 Mart 2016 21:05
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
8 Haziran 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ZENGİNLEŞMEK ya da ZENGİNLEMEK gçz. f.
1. Bir kimseden, bir topluluktan söz ederken, para, mal mülk edinmek, servet yapmak; Kısa zamanda zenginleşen bir sanayici. Turizmle zenginleşen bir ülke.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Bir kimseden söz ederken bilgisi artmak, düşünsel alanı geniş- ipmpk Rnvle avdın hır insanla konuşur
ken zenginleştiğimi hissediyorum.
3. Yeni öğeler kazanarak kapsamı genişlemek: Son elli yılda yapılan çalışmalarla zenginleşen dilimiz.

—Nük. müh. Zenginleşmiş element, belirli bir izotopa göre izotop oranı doğal izotop oranının üzerinde olan kimyasal bir element için kullanılır.

♦ zenginleştirmek ettirg. f.
1. Bir kimseyi, bir şeyi zenginleştirmek, zengin duruma getirmek/ zenginleşmesini sağlamak: Gelişen endüstri bu bölgeyi zenginleştirdi. Yeni sözcüklerle bir dili zenginleştirmek.
2. Daha süslü ve şatafatlı bir görünüm kazandırmak: Salonu zenginleştiren tablolar, mobilyalar

—Cev. hazl. Bir cevheri zenginleştirmek, bir cevhere zenginleştirme işlemini uygulamak.

—Müz. Bir ezgiyi zenginleştirmek, o ha vaya süsler, bir çeşitlemeler dizisi ya da bir gelişim bölümü eklemek.

—Nük. müh. Bir kimyasal elementin izotoplarından birinin oranını artırmak.

Ad:  zengin2.jpg
Gösterim: 340
Boyut:  28.4 KB
Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 18 Mart 2016 21:06
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
8 Haziran 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ZENGİNLİK a.
1. Büyük para, mal, mülk varlığı; zengin olan bir kimsenin, bir topluluğun durumu: Her fırsatta zenginliğini gözler önüne seren bir türedi. Bir ailenin zenginliği. (Bk. anslkl. böl.)
2. Herhangi bir şeyi büyük miktarda içeren ya da üretebilen bir şeyin özelliği: Bir maden yatağının zenginliği. Toprağın zenginliği.
3. Bir ya da birçok öğeyi önemli sayıda içeren bir şeyin durumu: Bu kitaplık el- yazmalarının zenginliğiyle ünlüdür.
4. Düşün ya da sanat alanında renkliliği, çeşitliliğiyle dikkati çeken bir şey için kullanılır: Anlatım zenginliği. Sözcük dağarcığının zenginliğiyle tanınmış yazar.
5. Değerli, pahalı ya da şatafatlı bir şeyin özelliği; görkem: Bir sarayın, dekorasyonun zenginliği.

—Isıl mot. Motora aynı anda giren hava ve yakıtın miktarları arasındaki oran. (Ha- va/benzin oranı ya da hava/yakıt oranı da denir.) [Bk. ansiki. böl.]

—Nük. müh. Bir izotop karışımının, belirli bir izotopa ilişkin zenginliği, bir izotopun mol sayısının var olan öbür izotopların toplam mol sayısına oranı.

♦ zenginlikler çoğl. a. Bir ülkenin, bir bölgenin gereksinimlerini karşılamakta yararlanılan kaynaklar: Doğal zenginlikler. Yeraltı zenginlikleri. (Bk. ansiki. böl.)

—ANSİKL. Isıl mot. Kullanılan yakıtın cinsine bağlı olarak hava/benzin oranının genellikle yaklaşık 16/1 düzeyinde bir optimum değeri vardır. Bileşiminde daha çok hava bulunan bir karışıma "fakir” karışımı adı verilir. Fakir karışımlar motorun daha az yakıt tüketmesini sağlar, ancak böyle bir çalışma motor organları için tehlikeli olabilir. Dolayısıyla karışım oranını çok duyarlı bir biçimde denetlemek gerekir. Bu denetim elektronik bir sistemle gerçekleştirilir Bileşiminde optimum orandan daha az hava bulunan bir karışıma “zengin" karışım adı verilir. Zengin karışımlar kalkış sırasında ya da kapış durumunda maksimum bir güç elde etmeyi sağlar Çok zengin karışımlar motorun istenilen biçimde çalışmasını önler, yakıt tüketimini artırır ve aşırı bir kirlenmeye yol açarak motorun organlarını yıpratır.

—ikonogr. Antikçağ'da zenginlik, tanrı Plutos'un çizgileriyle canlandırmıştır. Yaşlı Kephisodotos’un ünlü bir heykel grubunda (bir kopyası Münih'te) Plutos tanrıça Ei- rene'nin kolları arasında görülür. Genelde zenginlik, elinde bir bereket boynuzu tutan, mücevherlerle süslü bir kadın olarak temsil edilirdi.

—ikt. iktisat bilimi, uzun süre, zenginliğin incelenmesini konu almıştı. Merkantilistler, zenginliğin parada, değerli madenlerde (altın ve gümüş) bulunduğunu, çünkü bunların bir savaş hâzinesi olarak kullanılabildiğini ve dolayısıyla devlet için bir kudret kaynağı oluşturduğunu ileri sürüyorlardı. Merkantilistlere karşı çıkan fizyokratlar ise, gerçek zenginliğin, toprağın ve doğanın ürünlerinde bulunduğunu savunuyorlardı. Adam Smith, zenginlikleri, “yaşam için zorunlu ve elverişli şeyler” olarak görüyordu. J.-B. Say, ekonomi politiği "zenginliklerin ortaya çıkış, dağıtılış ve tüketiliş biçiminin açıklanması" olarak tanımlıyordu. Uzun süre klasik bir değer atfedilen bu tanım, günümüzde arlık terk edilmiştir.

Ad:  zengin6.jpg
Gösterim: 301
Boyut:  19.5 KB

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 18 Mart 2016 21:07
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
18 Mart 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
zengin sıfat Farsça sengin



1 . Parası, malı çok olan, varlıklı:
"Şık, zengin, keyfi yerinde, yazı Avrupa'da ve kışı Beyrut'ta geçiren Suriyelilerden biri idi."- F. R. Atay.
2 . Yararlı veya kendisinden beklenilen, istenilen nitelikleri çok olan.
3 . Verimli.
4 . Gösterişli.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz ovada yolunu şaşırır
zengin etmek
zenginin malı züğürdün çenesini yorar
zengin olmak

Birleşik Sözler
zengin erki
zengin kafiye
Ad:  zengin4.jpg
Gösterim: 385
Boyut:  48.0 KB
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
18 Mart 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
zengin ingilizcesi

1. rich, wealthy, affluent, opulent.
2. rich, productive, fertile.
3. rich in, abounding in, amply supplied with: zengin bir kitaplýk a library which contains a large collection of books. zengin bir dil a language with an extensive vocabulary. zengin bir altýn damarý a rich vein of gold.
4. rich, sumptuous, costly and gorgeous.
5. rich person.
–in malý, züðürdün çenesini yorar. proverb A rich man´s wealth is a constant topic of conversation for a poor man.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

28 Şubat 2013 / kelebek_kiss Soru-Cevap
3 Haziran 2016 / Misafir Cevaplanmış
9 Kasım 2008 / husnu Cevaplanmış
18 Kasım 2014 / BARIŞ Spor tr
5 Şubat 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük