Arama

Richard Wagner - Tek Mesaj #7

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Haziran 2015       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
WAGNER (Richard), alman besteci ve dramaturg (Leipzig 1813 - Venedik 1883). Üvey babası oyuncu Ludwig Geyer tarafından yetiştirildi,. Weber ve Beethoven’i keşfetti ve 1830’da kendi bestelediği bir uvertürün çalınmasını sağladı. Ertesi yıl Leipzig Üniversitesine kabul edildi, Sankt Thomas'ın kantoru Christian Theodor VVeinlig’le müziğe çalıştı ve tiyatroyla ilgilenmeye başladı. VVürzburg’ta koro şefi olarak çalıştıktan (1833) sonra, Magde- burg’da müzik yönetmenliğine getirildi, Periler (Die Feen) [1834] ve Aşk yasağı (Das Liebesverbot) [1836] adlı yapıtlarını burada besteledi, ardından şarkıcı Minna Planer'le evlendi ve onunla birlikte Kö- nigsberg (1837) ve Riga'ya (1837-1839) g4- ti. Riga'da Rienzi'yi besteledi, ardından Londra üzerinden Paris'e gitmeyi kararlaştırdı. Çalkantılı denizde yaptığı deniz yolculuğu, transız başkentinde başlayacağı Uçan' Fiollandalı (Der fliegende Hollân- der) adlı yapıtını esinledi. Ancak operalarının hiçbirini temsil ettiremedi ve yoksulluk içinde yaşamak zorunda kaldı. Buna karşılık, Berlioz’la karşılaştı. Berlioz’un le Grand TraitĞ d’instrumentation et d’or- ehestration modernes (Çağdaş çalgılandırma ve orkestralama üzerine büyük inceleme) adlı yapıtı, Heine ve özellikle Liszt gibi, onu da etkiledi. Liszt’in dostluğu, ona yarar sağladı. 1842'de Rienzi ve Uçan Fiollandalı. Dresden’de olumlu bir biçimde karşılandı. Saray capellası yöneticiliği ünvanını kazandı (1843) ve Tannhâu- ser operasını besteledi (1845). Ekim’de bu operanın ilk dinletisi düzenlendi. Ancak devrimci düşünceleri ve Dresden'deki mayıs 1849 ayaklanmalarına katılması sonucu, kaçınılmaz bir hapis tehlikesiyle karşılaşarak kaçmak zorunda kaldı. Liszt'in kendisini beklediği VVeimar'a, ardından İsviçre'ye gitti. VVeimar’da Lohengrin”in ilk temsilini (1850) yöneten Liszt'in manevi ve mali desteğiyle 1861’e kadar İsviçre'de sürgünde yaşadı. Der Nibelungen'in konusunu Wagner, bu dönemde tasarladı. Germen geleneğinde büyük bir dram olan Der Nibelungen'in metni 1852‘de tamamlanmakla birlikte bestelenmesi, 1857’den başlayarak on iki yıllık bir kesintiyle birlikte 1853’ten 1874'e kadar sürdü. Gerçekte 1857 yılında, Mathilde Wesendonk'a karşı duyduğu aşk ve Schopenhauer felsefesine karşı duyduğu ilgi, onu bir Tristan" ile isolde (Tostan und Isolde) hazırlamayı düşünmeye yöneltti. Bu yapıtın son iki perdesi 1858-59'da, Venedik ve Luzern’de yazıldı. Eylül 1859'da, Paris'e ikinci bir yerleşme sırasında Opera sahnesinde büyük bir başarı kazanmaya giriş- tiyse de, Jockey-Club tarafından düzenlenen bir komplo umutlarını suya düşürdü ve üç temsilden sonra TannhâuseFin temsiline son vermek zorunda kaldı. Onu yalnızca, aralarında Gounod, Saınt-Saens ve özellikle Baudelaire'in de bulundukları küçük bir sanatçı topluluğu savundu. 1861' de affa uğradıktan sonra Almanya'ya döndü, Viyana'da yerleşti ve Nûrnbergli' usta şarkıcılar (Die Meistersinger von Nürnberg) operasını bestelemeye başladı. Bavyeralı Ludwig II ile karşılaşması (1864), o zaman umulmayan bir karşılaşma olarak göründü. Koruduğu sanatçıya karşı hayranca bir saygı duyan kral, Bayreuth' de Der Nibelungen'in ilk temsili için sanatçının aldığı bir borca kefil oldu, Tristan ile Isolde (1865), Usta şarkıcılar (1868), Ren altını (Das Rheingold) [1869] ve Vatküreler (Die VValküre) [1870] ise Münih'te temsil edildi. Minna Planer’den ayrılmasından dokuz yıl sonra VVagner, Liszt’in ve Tristan ile isolde’yi ilk olarak yöneten piyanist ve orkestra şefi Hans von Bülovv'dan boşanan Marie d’AgouIt'nun kızı Cosima Liszt'le evlendi (1870). Bu dönemde VVagner, yapıtlarını dinletmek için büyük kentler dışında bir yer arıyordu. Bu yeri Bayreuth’de buldu ve tiyatronun ilk taşı 1872’de kondu. Akustik ve estetiğiyle devrimci bir nitelik taşıyan salonun açılışı sırasında, Der Ring der Nibelungen'in tam çevrimi temsil edildi (1876). Ertesi yıl besteci, Parsital adlı yapıtını tasarladı. 1882’ de oynanan bu yapıt, son yapıtı olarak kaldı. Gerçekten de buddhacı bir opera tasarısı olan Die SiegeFe (Fatihler) bir biçim veremeden, Venedik’teki Vendramin sarayı'nda öldü.

Bach ve Beethoven’den kaynaklanan büyük germen geleneğinin mirasçısı olmakla birlikte Liszt ve Berlioz'dan da esinlenen VVagner'in dehası, yaşadığı dönem Almanya’sında rakipsiz olduğu tiyatro alanında ışıldadı. İtalyan (Periler) ya da Meyerbeer (Rienzi) örneğinden başlayarak şiir, müzik, dans ve sahnelemenin bireşimi ve bütünsel bir sanat olmaya yönelik bir dram anlayışına doğru evrim gösterdi. Sonradan tüm tetralojiye (dördüzleme) uygulayacağı leitmotiv (bir nesne, bir insan ya da soyut bir düşünceyi simgele yen müzik teması) sistemini, daha 1839’ da Uçan Fiollandalı operasında sezinlemeye başlamıştı. Tetroloji, sırasıyla 1854, 1856, 1871 ve 1874’te tamamlanan Ren altını, Valkureler, Siegtried ve Tanrıların grubu (Götterdâmmerung) adlı dört opera çevriminden oluşuyordu.

Şiirine 1848'de başlanıp 1852'de bitirildiğine ve müziği 1853-1874 arasında yazıldığına göre bu büyük yapıt, vvagnerci düşüncenin bir özeti olarak kabul edilebilir. Tarihsel (ya da sözde tarihsel) kişilikleri sakson ve İskandinav pagan mitolojilerin düşsel kahramanlarıyla birleştiren sanatçı, efsaneye mit boyutu vererek gerçek bir evrendoğum (kozmogoni) yaratır ve bu evrendoğum içinde kurtulma teması, kutsal olmaktan çok felsefi bir anlam kazanmaya yönelir. Ancak burada önerilen kurtulma, kadın kahramanın, yani tanrı Wo- tan’ın kızı Brunhild’in kendini feda etmesiyle gerçekleşir. Tanrı VVotan, insani boyutu, tanrıların gücünün etkisiz parıldamalarına yeğ tutar. Görüşünü deneyimleri, okumaları ve siyasal ve felsefi ilişkileriyle (Feuerbach ve Engels, ayrıca Schopenhauer) besleyen VVagner, burada ister istemez başarısızlığa götüren ve ancak aşkın insani değerinin kurtarabileceği erk iradesi koyutunu (postulatını) ileri sürer Bu erk iradesi -doğal yasaların bir çiğnenmesi olarak kabul edilen altının fethi- ancak kendinde yüzüğün bütün sahiplerini
öldürecek bir uğursuzluk taşıyan aşktan vazgeçmekle kazanılabilir. Ren altını’ndan ilkin Siegfrieds Tod (Siegfried’in ölümü) olarak adlandırılan Tanrıların grubu'na kadar, tanrıların gücünün insana, ancak tanrılar tarafından işlenen “ilk gûnah"a bağımlı olduğu için henüz yetkin olmayan bir insana aktarılmasıyla karşılaşırız. Kendini feda eden Brunhild, gelecekteki insanlık için yeni bir yaşamın ilk belirtisini haber verir Bu büyük yapıt, açıklayıcı müzik simgelerinin son derece özlü bir işleyişiyle, yapıtın mesajını seyircinin daha iyi kavramasına sözcükler kadar yardımcı olan ve kişiliklere, nesnelere, simge ya da düşüncelere bağlı leitmotiv'lerie eklemlenir.

Klasik opera bölümlerine (recitativolar, aryalar ve korolar) sırt çeviren sürekli bir dram hazırlamak isteği, Lohengrin'de açıkça ortaya çıkar. VVagner’in Ortaçağ’ dan bazı konular (Tristan ile isolde, Lohengrin ve Parsifai) almasına karşın Der Ring der Nibelungen, yapıtlarını germen kültürüne dayamak ve o sırada operaya bağlanan basit divertimento kavramını aşarak bu türü kutsallığa kadar yükseltmek olanağını sağlar. VVagner, bütün kromatizma zenginliklerini araştırarak eksensiz müziğe yol açar (Tristan ile isolde’nin prelüdü) ve Beethoven ile Berlioz'un orkestraları genişliğindeki orkestrası, çok sevdiği çokezgililik ve leitmotivlerin dile getirilmesinde baskın bir yer tutar. Bas klarnetler ya da tubaların eklenmesiyle orkestranın renk ve zenginliklerini artırmaya çalışır (Tetraloji). Ama bu teknik ancak bestecinin yapıtlarıyla yaymaya çalıştığı aşk yoluyla kurtuluş (Tristan ile İsolde, Uçan HollandalI), insan özgürlüğü sorunu ve halk erdemlerinin yüceltilmesi gibi felsefi ve simgesel düşüncelerin hizmetinde kullanılır. VVagner'in etkisi, Almanya'da Bruckner, R. Strauss, Schönberg ve Mahler gibi çok farklı kişilikler üzerinde olduğu kadar Fransa'da da (Franck, Chausson ve d’indy) büyük boyutlara ulaştı. —Oğlu SİEGFRİED de (Tribschen, Luzern yakınında, 1869 - Bayreuth 1930) besteciliğe yöneldi. ilkin mimarlık, ardından müzik eğitimi gördükten sonra, kendini orkestra şefi olarak kabul ettirdi ve 1896’dan başlayarak ölünceye kadar başında bulunduğu Bayreuth festivali temsillerini yönetti. Schil- ler'den bestelediği bir senfonik şiir (Sehrısucht, 1895), flüt ve küçük orkestra için bir Konzertstück (1913), bir keman konçertosu ve Der Bârenhâuter (1899), Herzog Wildfang (1901) ve Der Kobold (1904) gibi birçok opera bıraktı. —Siegfried'in oğlu
VVİELAND (Bayreuth 1917 - Münih 1966), 1951’den ölümüne kadar Richard VVagner festivali’nin sanat yönetmenliğini yaptı. Sanatının temel öğeleri arasında ışık ve renge yer verdiği çok yeni sahnelemeleriyle, Bayreuth festivali'ne yeni bir güç kazandırdı.

Kaynak: Büyük Larousse