Arama

Yedi Nedir? - Tek Mesaj #1

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
22 Haziran 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YEDİ as. say. sıf.
1. Altı artı bir; Haftanın yedi günü. Aradan yedi ay geçti.
2. (Addan sonra) "yedinci" anlamında bir numaralama, sıralama belirtir; Bölüm yedi.
3. Yedi canlı, birçok kez ölecek duruma geldiği halde iyileşip sağlığına kavuşan kimse. Jj Yedi denizin dışarı attığı, herkesin kendisinden tiksindiği, hiçbir çevrede kendisine yer verilmeyen kimse için söylenir. || Yedi düvel, herkes, bütün dünya. || Yedi iklim dört bucak, dünyanın her yanında, her yerde. || Yedi kat yabancı, hiçbir yakınlığı ya da tanışıklığı bulunmayan. || Yedi kubbeli hamam kurmak, gerçekleşmesi güç, büyük hayaller peşinde koşmak. || Yedi mahalle, herkes, tüm çevre.

—Tasav. Yedi ulu, aleviler ve bektaşiler tarafından kutsal sayılan yedi şair. (Nesimi, Hatayi, Fuzuli, Pir Sultan Abdal, Kul Himmet, Virani ve Yemini mahlaslı türk şairleri alevi ve bektaşılerce büyük saygı görür, bektaşı tekkelerindeki törenlerde ve öteki toplantılarda bu şairlerin şiirleri okunur.)

♦ a.
1. 7 rakamı, sayısı (yerine göre ayın günlerini, ev, oda, numarasını, saati, yüzde yi vb. belirtir); Ayın yedisi Soruların yalnız ca yüzde yedisini yanıtlayamamış.
2. Yedisinden yetmişine, en gencinden en yaşlısına değin herkes; Bu yörede yedisinden yetmişine değin beni tanımayan yoktur.

—Tasav. Kutsal olduğuna inanılan sayılardan biri. (Bk. ansikl. böl.)

—ANSİKL. Tasavvufta yedi sayısının kutsallığı ile ilgili inancın temeli eski Sümer, ba- bil, yunan ve roma uygarlıklarına ve özellikle bu uygarlıklardaki astrolojik bilgilere dayanır. Bu bilgilerin ışığı altında gökte Ay ve Güneş ile birlikte yedi gezegen (felek) bulunduğu kabul edildi. Buradan da yedi kat gök inancı ortaya çıktı. Böylesı inançlar tasavvufa da geçerek yedi feleğin dünyadaki insanlarla ilişkisi ye onların kaderlerine etkileri düşünüldü, ibnül Arabi'nin de içinde bulunduğu bazı sufilere göre yedi felekten her birinde bir büyük peygamber bulunur Ayrıca kutup (ya da gavs), abdal gibi gayb erenleri bu yedi felek ve oradaki peygamberlerle ilişki kurarak dünya ve dünyadaki varlıkların kaderleri üzerine etki ederler. Şii ve bektaşı tarikatlarında da yedi sayısına büyük önem ve kutsallık verilir Özellikle hurufiler, arap harflerinin yedinin dört katı (28) olduğunu ve bu harflerden her birinin insandaki bir sırrı anlatan gizli bir anlam taşıdığını düşünürler Yedi alimler, türkçe masalsı öyküler.

• Dekametrelik dalgalar (3-30 MHz). Bu frekanslarda yüzey dalgalarıyla yayılma hızla zayıfladığı için yayılma temelde lyonos- fer yayılması biçiminde gerçekleşir ve görece zayıf güçlerle 20 000 km'lik uzaklıklara erişmesi sağlanabilir Fakat uzayda ve zamanda çok değişken özellikler gösteren bu yayılma bayılmaların ve başka bozucu engellerin etkisi altında kalır Belirli bir bağlantının hangi frekans üzBhnden gerçekleştirileceği, iyonosferdeki değişim tahminlerine göre saatte bir yeniden kararlaştınlma- lıdır çünkü frekansın yüksek olması halinde dalgalar iyonosferden yansımayabilecekleri gibi frekansın düşük olması da dalgaların iyonosfer tarafından aşırı miktarda soğurulmasına neden olabilir.

• Metrelik, desimetrelik ve santimetrelik dalgalar (30-30 000 MHz). Bu dalgalar iyonosfer yayılmasıyla yol alıp çok uzak noktalardaki istenmeyen yayın bozucu etkileriyle düzensiz olarak kendilerini hisset- tirseler de. aslında temel yayılma biçimlerini troposfer yayılması oluşturur. Troposfer yayılmasında dalgalar atmosferin alt katmanlarında kırılmaya uğrayarak yere doğru eğrilen bir yol izlerler Bu yayılma 10 ile 100 km arasındaki belirli bir uzaklığa erişebilir. Troposfer yayılması, ortalama olarak saymaca bir yer yüzeyi üzerinde düz bir çizgi boyunca gerçekleşen bir yayılma gibi düşünülebilir. Fakat bu yüzeyin yarıçapı, gerçek yarıçapının dörtte üçüne eşit olmalıdır; yani yüzey 8 500 km’ye yükseltilmiştir. Fakat normal olarak nitelenen bu ortalamanın altında ve üstünde bir değerle gerçekleşen kırılmaların yanı sıra yeryüzü ile bir troposfer katmanının arasında ya da iki troposfer katmanının oluşturduğu bir koridorda meydana gelen yayılmalara da rastlanır. 400 MHz'den yüksek frekanslarda troposfer yayınımı yoluyla bağlantı kurulmasına olanak veren tür- bülans bölgeleri de bulunmaktadır; fakat erişilebilecek uzaklığın birkaç yüz km'yi bulması için yüksek güçler kullanmak gerekmektedir.

• Milimetrelik ve desirrnlimetrelik dalgalar (30 GFIz'den yüksek frekanslar). Bu dalgaların atmosferdeki yayılmaları 02, H20 ve C02 gazları ile sis ve yağmur tarafından soğurulma oranlarıyla belirlenir Bu frekanslar özellikle uzay radyokomünikasyon sistemlerinde kullanılmaya çok elverişlidir

—Savunm, 1955'e kadar Amerikalılar ve Ruslar tarafından gizli tutulan nükleer bilgiler, daha sonra büyük ölçüde yayıldı Bu tehlike karşısında, nükleer silah ticaretini ya da teknik alanlarda kullanımlarını kısıtlayıcı önlemler alınarak, bu sürecin durdurulmasına çalışıldı.
1970'ten başlayarak Amerikalılar ve Ruslar'ın girişimiyle yayılmama antlaşması yürürlüğe girdi. Nükleer silahları olan devletler, askeri bilgileri bu silahlara sahip olmayan devletlere vermeyecek, sahip olmayan ülkelerse üretmekten .ya da almaktan vazgeçeceklerdi. Antlaşmanın uygulanması Viyana'da Uluslararası atom enerjisi ajansının denetimine verildi. 31 aralık 1981de 117 ülke tarafından İmzalanan yayılmama antlaşması, genel silahsızlanma yolunda tam bir önlem değildi, antlaşmayı onaylamayan birçok ülke tarafından ülkeler arasında ayrıcalığa ve nükleer güçlerin tekelleşmesine neden olduğu için eleştirildi.
1974’te Hindistan'daki nükleer denemenin ardından Londra'da toplanan birçok sanayileşmiş ülke, uranyum ve plütonyum gibi askeri alanda kullanıma elverişli, çok zengin nükleer maddelerin sağlanmasına kısıtlamalar getirmeyi uygun buldu. Böylece, 1977 yılında ABD birçok ülkeyle imzaladığı nükleer santrallarda kullanılan bölünebilir maddelerin sağlanmasıyla ilgili antlaşmaları yeniden gündeme getirdi.
Tekelleşme olarak gördükleri bu durum karşısında sayıları gittikçe artan devletlerin protestoları bu kez de aşırı kısıtlayıcı önlemlerin kötü etkilerim su yüzüne çıkardı. Bu arada, üreticiler karteline karşı, tüketici ülkelerin haklarını tam olarak korumak amacıyla, nükleer çalışmalara aday önemli üçüncü dünya ülkelerinin güçbirliğı yaptığı görüldü. (Persepolis kulübü, 1977). Bu durum karşısında, amerikan yönetimi 1981'den sonra bu sorunlar karşısında daha ihtiyatlı bir tutum aldı.

Kaynak: Büyük Larousse