YERLİ sıt.
1. Taşınamayan, başka bir yere götûrülemeyen, sabit bir şey İçin kullanılır; yerli dolap terli yüklük.
2. İçinde bulunulan bölgede yetişen bir ürün İçin kullanılır: terli sebzelerden, meyvelerden tatmak.
3. Yurt içinde üretilen, ortaya konan bir şey için kullanılır: terli mallar. Yerli film.
4. Yerli yerinde, kendi yerinde, bulunduğu yere uygun olarak: Her şey yerli yerinde bulunsun. || Yerli yerine, kendine özgü yera || Yerli yersiz, uygun, yerinde, sırası olup olmadığını düşünmeden; uluorta, saçma sapan, anlamsız; Yerli yersiz sorularla konuşmacıları kızdırdı.
—Biyocoğ. Belirli bir bölgede kendiliğinden yetişen hayvan ya da bitki türüne denir
—Vbrbil Bir kayacın, bulundukları yerde oluşmuş bileşenleri İçin kullanılır. (Eşanl. OTOKTON.) || Aynı düzeyde oluşmuş ve katılaşmış bir magma ve daha geni; anlamda bundan türeyen kayaçlar için kullanılır.
♦ sıf. ve a.
1. Yandığı yerde doğup büyüyen ve ataları da o yerden olan kimse için kullanılır: Ben bu kentin yerlislyim
2. Bir ülkede, sömürgeleşmeden önce yaşayan bir halk ve o halktan olan kimse için kullanılır: Avustralya yemleri. fert/ kadın lâf.
♦ a Tamlayan olarak, yeril halka özgü bir şeyi belirtir: fert/ mahallesi, fert/ kutu, derttanlılar'da kale muhetızianhiH komutanı durumundaki dizdarların buyruğunda görev ya bin go nalla askerlere verilen ad ferbil tektonik bakımdsH yer değiştirmemiş oluşum.
Kaynak: Büyük Larousse