TOULOUSE-LAUTREC (
Henri Marie Raymond de Toulouse-Lautrec-Monfa), fransız ressam ve taşbaskı ustası (Albi 1864 - Malrome şatosu, Gironde, 1901). izlenimciliğe bağlanmakla birlikte, XIX. yy. sonlarında sözkonusu akımın yandaşlarında görülen sulandırmadan etkilenmedi; hatta bunun aksine, izlenimci harekete anlatımcı bir soluk getirdi. Toulouse kontlarının soyundandı. Ailesinde spora karşı ilgi duyulmakla birlikte sanat da ihmal edilmiyordu. Amcaları resim yapıyor, babasıysa heykelle uğraşıyordu. Kemik zayıflığından mustaripti. İki kez düştükten (1878 ve 1879’da) sonra sağlığı iyice bozulunca resme yöneldi, ilk denemelerinden başlayarak dikkate değer bir ustalık sergiledi; Uşağı tarafından izlenen amazon (1879, Albi müzesi), Mail Coach (1881, Petit Palais, Paris), ilk resim derslerini babasının dostu Rene Princeteau'dan aldı.
Güzel sanatlar okulu sınavlarına hazırlanmak üzere 1882'de Paris'te Bonnat’ nın serbest atölyesine girdi. Bu atölyenin eylül ayında kapanması üzerine Cormon’ un atölyesine geçti ve ağustos 1886’ya kadar orada çalıştı. Anquetin, François Gauzi, E. Bernard ve noktacı bir teknikle portresini yaptığı (1887, Van Gogh müzesi, Amsterdam) Van Gogh ile tanıştı. Toulouse-Lautrec kontesinin bahçede portresi (1883, Albi) gibi yapıtlarında izlenimciliğin etkisi hissedilir. Ancak sanatı giderek, arkadaşları Dihaular'ın tanıştırdığı Degas'nınkıne yaklaştı (Sahnede bale, 1886, Thielska Galleriet, Stockholm). O dönemde dost olduğu Forain ve Raffaelli gibi Lautrec de, tarama çizgileri, elektrikli renklerden oluşan tekniğini ve natüraliz- me ilişkin konularını Degas'dan almıştır (içki içen kadın [bu tabloya S. Valadon modellik etmiştir], 1889, Albi).
1886'dan başlayarak, şarkılarından esinlendiği Bruant’ın kabaresi Mirliton'da tablolarını sergiledi: Montrouge'da, Saint Lazare'da. Paris gece hayatının efsanevi kişisi durumuna geldi, Chat noir, Rat mort, Elysöe-Montmartre, Moulin-Rouge gibi çeşitli eğlence yerlerinde çevresindeki arkadaş topluluğuyla birlikte görülmeye başlandı. Jane Avril, Valentin le Ddsosse, la Goulue (Moulin-Rougeda, la Gouluenün sahneye girişi, Museum of Modern Art, New York; Jane Avril dans ederken, 1891-92, Louvre-Orsay müzesi) gibi dansçılara, sirk sanatçılarına (Palyaço kadın, 1895, Reinhardt kol., Winterthur), genelevde çalışan kadınlara (Moulins sokağındaki salonda, 1894, Albi), kadın şarkıcılara (May Bellort, 1895, Cleveland) ilgi duydu. Lautrec, dönemin oyuncularının neredeyse tümünü resimlerinde, desenlerinde ya da gravürlerinde canlandırmıştır: Antoine, Lucien Guitry, Sarah Bemhardt, Jeanne Granier, Yvette Guilbert. Çevre çizgilerini fırçayla çiziyor ve genelde aydınger (düzeltmeler yapmak amacıyla) ve karton üzerinde, benzinle sulandırılmış boyalarla çalışıyor, zaman zaman da guvaşla kimi eklemeler yapıyordu. 1891'den sonra Bonnard'ın öğütlerine göre gerçekleştirdiği taşbaskıları, ilk afişten (Moulin -Rouge'da la Goulue) başlayarak büyük başarı kazandı. 1899'a kadar üç yüzden fazla afiş tasarladı (le Divan japonais ve Jane Avril, 1893; Yvette Guilbert, 1894). La Revue blanchein yabancısı değildi; 1894’ten sonra J. Renard, R. Coolus vb.'nin metinlerini resimledi. 1888'den başlayarak Brüksel'deki Yirmiler salonu’nda, 1889'dan başlayarak Bağımsızlar salonu'nda, 1889-1893 arasında Volney derneği'nde, 1893’ten sonra da Bouteville’ deki Le Barc galerisi’nde, Gravürcüler salonu'nda, la Depeche de Toulouse'da, Yüzler salonu'nda, Özgür estetik salonu'nda yapıtlarını sergiledi. 1893'te Boussod ve Valadon'un (Charles Maurin ile birlikte), 1896’da Manzi-Joyant'ın, 1898'de de Londra'da Goupil'in galerilerinde ve Frochot caddesindeki kendi atölyesinde kişisel sergiler açtı. Meslek yaşamı boyunca Londra, Belçika, ispanya (1896) ve Hollanda’ya (1897) birçok seyahat yaptı, Arcachon havzasında ve annesinin 1883’te satın aldığı Malrome şatosu’nda bir süre kaldı. 1899'da içkiyi bırakmak için tedavi gördü (tedavi sırasında Sirk dizisini gerçekleştirdi). 1901'de bu şatoda alkolden öldü. Yağlıboya tabloları, gravürleri ve desenlerinden oluşan dikkat çekici bir kolek siyon, annesi tarafından Albi müzesi'ne bağışlanmıştır.
Kaynak: Büyük Larousse