Arama

Elementler - Oksijen - Tek Mesaj #7

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
17 Aralık 2015       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
OKSİJEN a (fr oxygöne; yun. oksys, a- sit, ve gennant, doğurmaktan). Hacim olarak yer atmosferinin beşte birini meydana getiren, solunum için zorunlu olan ikiatomlu gaz cisim (02). [Simgesi O olan kimyasal element.] (Bk. ansikl. böl.)

—Berbl. Oksijen sürmek, sulandırılmış oksijenle saçların rengini açmak.

—Fişekç. Sıvı oksijenli patlayıcı, sıvı oksijen emdirilmiş katı yanıcı maddelerden yapılmış patlayıcı. (Bk. ansikl. böl.)

—Jeokim. Oksijenin silikatlı minerallerdeki izotop oranı, silikatlardan alınan örnek ile deniz suyunda bulanan ortalama 180/160 oranına göre ölçülür, (iki mineral arasındaki izotop dengesi bulunabilirse, hem bir kayacın, oluşum sıcaklığı hesaplanabilir, hem de en önemli kayaçların meydana geldiği ısıl alanların tablosu hazırlanabilir.)

—Kim. Oksijen giderici, bir ortamdaki oksijeni uzaklaştırabilen madde. || Oksijen gidermek, bir karışımda yer alan ya da bir madde içinde bileşmiş olarak bulunan oksijeni uzaklaştırmak.

—Nörobiyol. Beyinde oksijen tedavisi, beyne oksijen gelişini artıran tedavi yöntemlerinin tümü. (Bk. ansikl. böl.)

—San. Oksijen boruhattı, oksijen gazının uzak yerlere taşınmasında kullanılan boru sistemi.

—Tip. Oksijen tedavisi, oksijenle yapılan tıbbi tedavi. (Eşanl. OKSİJENLEME.) [Bk. ansikl. böl.]

—Zool. Oksijen taşıma gücü, belli bir hayvan türünde, bir santimetre küp kanın taşıyabileceği oksijen miktarı.

—ANSİKL. Anorg. kim. Oksijen 1771-1774 yılları arasında potasyum nitrat ve cıva oksidin ısıl bozunması sonunda Priestley ile Scheele tarafından bulundu. 1775'ten sonra Lavoisier, su ve havadaki varlığını kanıtlayarak temel özelliklerini saptadı, yanma ve solunum olaylarındaki önemini ortaya çıkardı, asitlerin yapısında kesin olarak bulunduğuna inandığından, bu elemente “asit doğuran” anlamında ok- sıvı oksijen üretimi sijen adını verdi.
Oksijen, yerkürede en bol bulunan elementtir. Atmosferde serbest olarak bulunur, ağırlık olarak suyun dokuzda sekizini oluşturur. Yerkabuğunun önemli bir bölümünü meydana getiren silikat ve karbonatlarda, bitkisel ya da hayvansal organik maddelerin çoğunda yer alır.
Fiziksel özellikleri. Oksijen, 1,105'yoğunluğunda, sıvılaştırtması zor (ilk kez 1877'de Cailletet ile Pictet tarafından sıvılaştırıldı), renksiz, kokusuz bir gazdır. Sıvılaştırıldığında, paramanyetik özellikleri olan mavi renkli bir sıvı elde edilir. Suda az (0 °C'ta bir litre suda 40 cm3), erimiş gümüşte çok çözünür; ancak gümüşün katılaşması sırasında oksijen yeniden açığa çıkar (kabarma).
Kimyasal özellikleri. Oksijen, flüordan sonra elektronega.'ifliği en yüksek olan elementtir. Nitekim bileşikler oluştururken neonun elektron biçimlenmesine erişmek için büyük bir eğilim gösterir. Kendisinde bulunmayan iki elektronu şu yollardan alabilir:
1. örneğin metal oksitlerde olduğu gibi 02~ anyonu oluşturur (Na20, CaO);
2. yapısında yer alan eşleşmemiş iki elektronu kullanarak ortak değerlikli iki bağ meydana getirir; örneğin suda (H20) olduğu gibi ametallerle verdiği bileşiklerde böyle bir durum sözkonusudur;
3. nitrik asitte olduğu gibi, verici atomdan gelen bir çift elektron bağlarken alıcı rolü oynar:
Oksijenin yer aldığı tepkimelerin çoğu, ısıveren tepkimelerdir. Oksijen bağlanmasına, genellikle ısı açığa çıkardığı için "yanma” adı verilir. Yanma olayı, koşullara göre hızlı ya da yavaş gerçekleşir. Azot ve halojenlerin dışında ametallerin tümü, özellikle hidrojen, kükürt, fosfor ve karbon oksijen içinde, genellikle havada yanabilir. Bu sırada yanma sıcaklığında, yanan elementin en kararlı bileşiği, yani su (H20), kükürt dioksit (S02), fosfor pentaoksit (P2Os) ve karbondioksit (C02) elde edilir. Kimi ametaller, özellikle beyaz fosfor, oksijen ortamında yavaşça yanarak fosfit asidi anhidritini (P203, fosfor trioksit) verir. Oksijen azotla ancak elektrik arkı sıcaklığında bileşir ve bu sırada çok az miktarda azot monoksit (NO) meydana gelir.
Altın ve platin dışında metaller, özellikle alkali ve toprak alkali metaller, magnezyum, alüminyum, çinko, karmaşık tuz ya da tuz oksit Fe204'ü veren demir, bakır, kurşun vb. oksijende yanar. Ayrıca pek çok metal havada soğukta yükseltgenir; demirde derinlemesine; alüminyum, çinko, bakır ve kurşunda yüzeysel bir paslanma biçiminde ortaya çıkan korozyon, genellikle havadaki su buharı ve karbondioksit etkisiyle oluşur.
Oksijen genellikle altoksitler tarafından tutulur; bu bileşikler arasında katalizle sülfürik asit anhidritine (S03, kükürt trioksit) dönüşen kükürt dioksit (S02), soğukta azot dioksit (N02) veren azot monoksit (NO), yanarak karbondioksit (C02) meydana getiren karbonmonoksit (CO) sayılabilir.
Yanıcı elementlerden oluşan bileşiklerin kendileri de yanıcıdır; özellikle hidrojen ve karbonun verdiği bileşikler, yani organik maddeler, hidrokarbonlar, alkoller, karbonhidratlar vb. bu tür yanıcı bileşiklerdendir. Bu bileşikler yandıklarında su buharı ve karbondioksit verirler; ancak oksijen miktarı yeterli düzeyde değilse, hidrojen karbondan önce yanar ve karbonun bir bölümü parlak bir alev vererek is karası ya da karbon siyahı biçiminde birikir. Kükürt, fosfor ve metal bileşikleri için de aynı durum sözkonusudur. Özellikle pek çok cevheri oluşturan metal sülfürler, bir hava akımı içinde kavrulduğunda orta sıcaklıkta sülfatları, daha yüksek sıcaklıkta metal oksitler ile kükürt dioksidi verirler. Ayrıca pt)k çok bileşik, yavaş yavaş yükseltgenebilir; örneğin kimi mayaların etkisiyle amonyak azot oksitlerine, alkol asetik aside dönüşür, vb. Nihayet Lavoisier' nin de kanıtladığı gibi solunum, organik maddelerin, canlıların dokularında meydana gelen bir yükseltgenmeden başka bir şey değildir. Oksijenin bir ortamdaki varlığı, sönmekte olan bir odun parçasının yeniden tutuşabilmesiyle anlaşılır. Oksijenin bir gaz karışımı içindeki niceliğiyse, soğukta beyaz fosfor, pirogallik asit ve sodyum hidroksitle soğurularak belirlenir.
Elde edilişi. Oksijen sanayide, sıvı havanın ayrımsal damıtılması sonunda azotla aynı anda elde edilir: azot gaz halinde ayrılırken, oksijen sıvı olarak kazanılır. Günümüzde sanayide, büyük gereksinim duyulan oksijen bakımından zenginleştirilmiş hava (°/o 90), saatte 50 000 m3 havayı işleyebilen aygıtlarla hazırlanabilir. Oksijen, alkali bir çözeltinin elektrolizi yoluyla sudan da elde edilebilir. Tepkime sırasında hidrojen katotta, oksijen anotta açığa çıkar. Bu yöntemlerle elde edilen oksijen depolanır ve daha sonra oksijen bombası denen çelik tüplerde 200 bar basınç altında gaz halinde ya da yalıtılmış kaplarda sıvı olarak piyasaya verilir. Demir -çelik sanayisi gibi çok büyük miktarda oksijen tüketen merkezler için oksijen boruhatları döşenir. Oksijen laboratuvarda, potasyum kloratın (KCI03) katalitik (Mn02) olarak ya da oksilitin suyla bozunması sonunda elde edilir.
Oksijen, yapay atmosfer oluşturmada ve tıpta kullanılır; ayrıca hamlaçlarda, demir-çelik sanayisinde (çeliğin arılaştırıl- masında arı oksijen, yüksekfırıniarda havanın oksijenle zenginleştirilmesi), organik (asetilen, okso bireşimi vb.) ve anorganik kimya (nitrik asit) sanayilerinde geniş ölçüde tüketilir. Sıvı olarak maden ocaklarında kullanılan patlayıcıların yapımında işe yarar.

—Fişekç. Sıvı oksijenli patlayıcılar. Ağaç talaşı, toz mantar, nişasta gibi bu patlayıcıları yapmaya yarayan yanıcı maddelerin çok büyük bir emme yeteneği olması gerekir; bu yanıcılar, kâğıt ya da amyanttan yapılmış geçirgen bir kılıfla kaplı silindir kartuşlar biçimine getirilir. Tam kullanmadan önce, bu kartuşlar, 10-30 dakika, içinde sıvı oksijen bulunan bir kaba daldırılır. Oksijen emdirilmiş ve böylece patlayıcı dutuma gelmiş olan kartuşlar, normal sürekli patlayıcı kartuşları gibi bir maden ocağı deliğine doldurulur. Sıvı oksijenli patlayıcılar, daha çok, demir maden ocaklarında kullanılır. Patlayıcı istiflerini dağıtmak ve ateş almama durumunda, maden ocağı deliğinde hiçbir tehlikeli kalıntı bırakmamak gibi yararları vardır.

—Nörobiyol. Karbonmonoksit zehirlenmelerinde beynin oksijenlenmesi, yüksek basınçlı oksijen tedavisiyle sağlanır. Beyin damarlarının süreğen yetersizliklerinde, dolaşım üzerinde etkili olan ilaçlar (papa- verin ya da çavdarmahmuzu türevleri sayesinde damar genişletme ya da alyuvarların biçim değiştirebilme yeteneğini artırdığı kabul edilen ve böylece beynin kah dolaşımını kolaylaştırdığı varsayılan ilaçlar), yani beyin oksijenlendiricileri kullanılır. Hayvanlarda bu ilaçların etkinliği kanıtlanmış olmakla birlikte insanlardaki yararları henüz tam olarak ortaya konamamıştır.

—Tıp. Reanimasyonda muhakkak gerekli olan ve solunum yoluyla verilen oksijen, bütün hipoksemi hallerinde de (şok, boğulma, akut ya da süreğen solunum yetmezliği) gereklidir Oksijen tedavisi, burun sondasıyla, bir maske aracılığıyla, yapay ya da kendiliğinden solunumda bir nefes borusu sondası yardımıyla normal basınçla uygulanabilir (alveoller düzeyine iletilen oksijen, atmosferde bulunduğu basınca eş bir basınca sahiptir). Yüksek basınçlı oksijen tedavisinde ise, oksijen havada bulunduğu basınçtan daha yüksek bir basınca getirilmiştir. (YÜKSEK BASINÇ OLUĞU) Bu tedavi yöntemi başlıca karbonmonoksit zehirlenmelerinde, atardamar iltihaplarında, gazlı kangrenlerde uygulanır.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.