Arama

Elementler - Oksijen

Güncelleme: 17 Aralık 2015 Gösterim: 27.173 Cevap: 6
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
11 Nisan 2007       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Sembol: O

Sponsorlu Bağlantılar
Atom numarası: 8
Atom ağırlığı
: 15.9994 g/mol

Oda koşullarında (25
°C 298 K):
Renksiz gaz. Sıvı formda ise açık mavi

A Metal
p-blok elementi
Oksijen ilk olarak 1774 yılında Joseph Priestley ve Carl Wilhelm Scheele tarafından keşfedilmiştir.
Elementel oksijenin iki allotropu vardır. Bunlar moleküler oksijen (O2) ve ozondur (O3)
Oksijen He, Ne, ve Ar dışında tüm elementler ile bileşik oluşturur. Moleküler oksijen ise halojenler ve asal gazlar hariç bütün metalaer ile oda sıcaklığında veya uygun sıcaklıkta reaskiyon verir.
Yer kabuğunun yaklaşık %50 sini oksijen oluşturmaktadır. Ayrıca havanın hacimce % 21’i de oksijendir. Laboratuvarda oksijen eldesi bazı metal oksitlerin ısıl parçalanması sonucunda elde edilir.
2KClO3 (400°C) à 2KCl + 3O2
2KMnO4 (214°C) à K2MnO4 + MnO2 + O2
Diğer bir elde edilişi ise suyun elektrolizi ile anotta O2 toplanır.
En ucuz elde etme yöntemi ise sıvı havanın fraksiyonlu destilasyonu sonucunda gerçekleşir.

*
Son düzenleyen kompetankedi; 22 Nisan 2008 22:59
LaDymm - avatarı
LaDymm
Ziyaretçi
16 Şubat 2008       Mesaj #2
LaDymm - avatarı
Ziyaretçi
Kimyasal bir eleman. Sembolü O, numarası 8, atom ağrlığı 16 dır. Yeryüzünde en bol oranda bulunan bir elemandır. Yerkabuğunun yaklaşık olarak % 0,5 ini oksijen bileşikleri meydana getirir. Suyun ağırlığının 0/0 90′ı, havanın ağırlığının 0/0 23′ü oksijendir. Renksiz, kokusuz, suda az eriyen bir gazdır. Soy gazların dışında bütün elemanlarla tepkimeye girerek bileşikler verir..
Sponsorlu Bağlantılar
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
25 Ekim 2008       Mesaj #3
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
İnsanda ve balıklar dışındaki omurgalı hay­vanlarda, havanın oksijeni akciğerlerde kana karışarak vücudun bütün hücrelerine taşınır. Çünkü, besin maddelerinde depolanmış ener­jinin açığa çıkması ve hücredeki biyokimyasal tepkimelerde kullanılabilmesi için oksijen ge­reklidir. Solunum denen bu sürecin artık ürünü olan karbon dioksit gene kan yoluyla akciğerlere gelir ve soluk verirken az miktar­da su buharıyla birlikte dışarı atılır
Havayı oluşturan gaz karışımının molekül­leri sürekli hareket halindedir. Ama bu mole­küller yerçekimi nedeniyle Dünya'dan fazla uzaklaşamaz ve gezegenimizin çevresini kuşa­tan atmosferi oluşturur. De­niz düzeyinden yükseldikçe yerçekiminin et­kisi azaldığı için atmosferin yoğunluğu da giderek azalır. Buna karşılık, yerçekimiyle aşağıya doğru çekilen hava Dünya'nın yüzeyi­ne belirli bir basınç uygular. Deniz düzeyin­de, bu hava ya da atmosfer basıncının değeri santimetre kareye 1 kg dolayındadır. Yüksek yerlerdeki seyreltik (yoğunluğu az olan) hava­nın basıncı daha azdır. Hava yoğunluğunun az olduğu yüksek dağlara tırmandıkça solunum güçleştiği için dağcılar çoğu zaman yanlarında oksijen tüpleri taşırlar.
Oksijen suda az da olsa çözünür; böylece balıklar suda çözünmüş olan oksijeni solun-gaçlarıyla alarak solunum yapabilirler. Çimle­nen tohumlar ve büyüyen bitkiler de oksijen soğurur. Ayrıca organik maddelerin ayrışma­sında ve mayalanmada da oksijen tüketilir. Çürüyen çiftlik gübresinden yayılan ısının nedeni budur. Yanma olayı ise bir maddenin oksijenle birleşmesidir. Eğer havada oksijen olmasaydı ocaklarda, fırınlarda ve motorlarda yakıtın yanması olanaksızdı.
Yanma ve solunumla bu kadar çok oksijen tüketildiği için havadaki oksijenin giderek azalacağı, buna karşılık karbon dioksidin artacağı sanılabilir. Oysa yeşil bitkiler gün­düzleri havadan karbon dioksit alıp, fotosen­tez sonucunda açığa çıkan oksijeni geri ver­dikleri için havadaki oksijen ve karbon diok­sit oranı değişmez. Yalnız, kalabalık ve kapalı bir yerde havadaki karbon dioksit ile su buharı artar. Bu fazla nem hem solunumu güçleştirir, hem de rahatsız edici bir duygu verir. Klima aygıtları kapalı alanlardaki hava­nın fazla nemini gidererek temiz, daha kuru ve uygun sıcaklıkta bir ortam sağlar.
Hava, basınç altında sıkıştırılarak yaklaşık —200°C'de sıvılaştırılabilir. Sıvı hava sanayide büyük çapta üretilir ve çeşitli amaçlarla kulla­nılır. Sıvı havanın sıcaklığı yavaş yavaş artırıl­dığında, karışımdaki bütün gazlar belirli bir sırayla havadan ayrılır ve saf olarak elde edilebilir. Solunum aygıtları ve bazı sanayi dalları için gerekli olan saf oksijen, ayrımsal damıtma denen bu yöntemle elde edilir. Ayrıca sanayide argon, helyum, kripton ve ksenon elde etmek, başka gazları soğutup sıvılaştırmak için de gene sıvı havadan yarar­lanılır.


Msxlabs & TemelBritannica


Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
12 Kasım 2008       Mesaj #4
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
OKSİJEN, renksiz ve kokusuz bir gazdır. Havanın beşte birini oluşturan oksijen doğa­da en yaygın bulunan elementtir. Kimyasal simgesi O, atom numarası 8 ve atom ağırlığı 15,9994'tür. Oksijenin kalsiyum ve silisyum gibi maddelerle oluşturduğu bileşikler (karı­şımlar) yerkabuğunun neredeyse yarısını oluşturur. Solunum sırasında ciğerlere çekilen oksijeni, akyuvarlar kan dolaşımı yoluyla sürekli olarak hücrelere taşır; oksijenin buralarda besin maddeleriyle birleşmesi sonu­cunda, vücut için gerekli olan enerji ortaya çıkar.
Canlılar birkaç dakikadan çok oksijensiz yaşayamazlar. Çok yükseklere tırmanan dağcılar, bu kesimlerde havanın seyrelmesi vedoğal oksijenin azalması yüzünden, gerektiğinde kullanmak için katışıksız oksijen dolu
tüpler taşırlar. Solunumlarını kolaylaştırmak için, hastalar bazen oksijen çadırına alınır;ama katışıksız oksijen bir süre tek başına solunursa zehirleyici etkide bulunur. Suda daoksijen vardır ve balıklar solungaçlarıyla al-
dıkları, suda çözünmüş oksijenden yararlanarak solurlar. Dalgıçlar sualtında çalışırken soluyacakları oksijeni tüp içinde taşırlar; çok yüksekte uçan uçaklarda ve uzay araçlarında da oksijen taşınması gerekir.
Yanma için oksijen gereklidir. Havada yanan bir madde oksijende daha da iyi yanar. Oksijen dolu bir cam kavanozda mum daha parlak bir alev verir; ucu korlaşmış bir odun parçası ise alevler saçarak yanar.
Oksijeni 1772'de İsveçli kimyacı Cari Wil­helm Scheele (1742-86), ondan bağımsız ola­rak da 1774'te İngiliz bilgin Joseph Priestley keşfetti; ama bu keşfi ilk açıklayan Priestley oldu. Fransız kimyacı Antoine Lavoisier karbon ve kükürt gibi maddeleri bu yeni gazda yaktı; sonuçta ortaya çıkan külü ve gazı suyla çalkaladığında asit oluştuğunu gördü. Bu nedenle de bu yeni ga­za 1777'de, "asit yapan" anlamına gelen Yu­nanca sözcüklerden türettiği oksijen adını verdi. Lavoisier bu adı verirken, oksijenin bü­tün asitlerde var olduğunu sanmaktaydı; bu­nun yanlış olduğu sonraları anlaşıldı. Yanma­nın aslında, yanan madde ile oksijenin kimya­sal olarak birleşmesi demek olduğunu ilk gös­teren de yine Lavoisier'di
Oksijen hemen hemen bütün elementlerle birleşip oksit olarak bilinen maddeleri oluştu­rur, ayrıca pek çok karmaşık bileşikte de yer alır. Kibrit başlarında ve havai fişeklerde bulunan potasyum klorat; barutta kullanılan potasyum nitrat (güherçile); suda çözülerek dezenfektan olarak kullanılan potasyum per­manganat gibi bazı maddeler ısıtıldıklarında oksijen çıkarır.
Bir elementin oksijenle birleşmesine oksit­lenme ya da yükseltgenme denir. Hidrojen yandığı zaman yükseltgenir ve hidrojen oksit, yani su, karbon yükseltgendiğinde ise karbon dioksit oluşur. Alevdeki yanma gerçekte çok hızlı bir yükseltgenmedir. Bir benzin motoru­nun silindirlerinde benzin buharı hızla yanar ve sonuçta karbon dioksit ve su ile birlikte çok miktarda ısı açığa çıkar. Bir maddeden oksijen açığa çıktığında yükseltgenmenin tersi oluşur ve bu tepkimeye indirgenme denir. Örneğin, demir ya da çinko gibi metaller cevherlerinden elde edilirken indirgenme olur.
Sudan elektrik akımı geçirilirse, ELEK­TROLİZ maddesinde açıklandığı gibi, hidro­jen ve oksijen kabarcıkları çıkar. Bu yöntem, elektriğin su enerjisine dayalı olarak ucuza üretildiği ülkelerde oksijen elde etmek için kullanılır. Ama oksijen genellikle havadan, HAVA maddesinde anlatılan yöntemle elde edilir. Sanayide kullanılan oksijen çelik tüpler içinde sıvı ya da gaz halinde bulunur.

Sanayide Oksijen

Oksijenin en önemli kullanım alanlarından biri çelik sanayisidir . Yakıtlar oksijende yakılırsa aşırı derecede sıcak bir alev elde edilir. Bir oksiasetilen hamlacında alev sıcaklığı 3.000°C'ye kadar çıkabilir. Oksiasetilen aleviyle çelik, alümin­yum ve dökme demir gibi metaller ısıtılabilir, kesilebilir ya da kaynatılabilir Oksijen ve hidrojen karışımının yakıl­masıyla elde edilen oksihidrojen alevinde sıcaklık yaklaşık 2.400°C'dir ve bu alev, örne­ğin batık gemileri kurtarmak ya da batıktan mal çıkarmak gerektiğinde, sualtında çeliği kesmek için kullanılabilir.
Gözenekli bir yapısı olan odunkömürüne ya da kolayca yükseltgenebilen başka bir maddeye sıvı oksijen emdirilerek güçlü patla­yıcılar yapılabilir. Bu tür patlayıcılar belli bir süre içinde kullanılmazsa, oksijen buharlaştı­ğından, patlamaz hale gelir. Oksijen ayrıca, amonyağın oksitlenmesiyle nitrik asit elde edilmesinde ve pek çok organik maddenin üretiminde kullanılır.

MsxLabs & TemelBritannica
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
13 Eylül 2010       Mesaj #5
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Oksijen periyodik tablonun VI A grubu elementlerindendir. O şeklinde sembollegösterilir. Atom numarası 8, atom ağırlığı 15.9997 g/ mol olup, oda sıcaklığında renksiz bir gazdır. Sıvı hâli açık mavidir. P –bloku elementidir. İlk önce 1774 yılında Joseph Prestley ve İsveçli Kimyacı Karl V Wilhelm Scheele tarafından bulunmuştur

Doğada Bulunuşu


Oksijen, dünya üzerinde bolluk derecesi en yüksek olan elementtir.Soluduğumuz havanın ağırlıkça yaklaşık % 23’ü, içtiğimiz suyun %85’i ve üzerinde bulunduğumuz yer kabuğunun %46’sı oksijendir. Oksijenin sadece iki allotropu vardır.Oksijen Molekülü O2 ve Ozon O3 dur.Ayrıca üç tanede izotopu vardır, bunlar: 16O, 17O,18O’dur Tabiatta di atomik olarak da O2 bulunur

Oksijen Elde Etme Yöntemleri

Oksijen, bazı oksijen içeren bileşiklerin ısı ile bozulmalarından elde edilebilir.Etkinliği az olan metal oksitler (Hg,Ag,Au,) ısıtıldığında oksijen ve serbest metal vermek üzere bozunurlar.

Civa II Oksitin (HgO) Isıtılmasıyla Elde Edilmesi


1774 yılında Joseph Priestley HgO ısıtarak oksijen gazını elde etti.

2HgO(k ) + ısı → 2Hg (k) + O2(g)

Potasyum Kloratın (KCIO3) Isıtılarak Ayrışmasından Elde Edilmesi

MnO2
2KCIO3 → 2KCI + 3O2(g)

Suyun Elektrolizinden Elde Edilmesi

Elektrolit ilâve edilmiş suyun içine, elektrik akımı geçirilmesi ile saf olarak katotda hidrojen gazı, anotta ise oksijen gazı toplanır.

Endüstriyel Eldesi

Bu yöntemde oksijenin büyük bir kısmı havanın sıvılaştırılması ile elde edilir.Havanın ana bileşenleri azot %78 ve oksijen % 21’dir. Daha sonra ayrımsal damıtma ile ayrılır.

Özellikleri

Oksijenin pek çok inorganik bileşiği çok kararlıdır.Isıtmakla kolay bozunmazlar.Örneğin SiO2 , AI2O3 , MgO yüksek bozunurlar. HgO ve KCIO3 düşük sıcaklıkta hızla bozunur. Peroksit ve süperoksitleri çok kararsızdır. Işıkta, oda sıcaklığında kolay bozunurlar.

Oksijenin süperoksit (O2-), peroksit( O2-2) ve normal oksit (O-2) olmak üzere üç anyonu vardır.

Oksijen; alkali metallerden lityum ile oksit Li2O, sodyum ile peroksit Na2O2 potasyum ile süperoksit KO2 ve rubidyum ile süperoksit RbO2 oluşturur.

Toprak alkali metallerden 2A grubu baryum ile peroksit BaO2 , kalsiyum ile kalsiyum oksit CaO , magnezyum ile magnezyum oksit MgO stronsiyum ile stronsiyum oksit SrO oluşturur. Oksijen içindeki yanma olayına oksitlenme denir.

Oksijen Aktif Metallerle Tepkimeye Girerek Bazik Oksitleri Oluşturur

2Na + 1/2O2(g) → Na2O

Oksijen Ametallerle Tepkimeye Girerek Asit Oksitleri Oluşturur

S (k) + O2 (g) → SO2 (g)
2C (k) + O2 (g) → 2CO (g)

Oksijen (AI, Zn ,Cr,Pb) Gibi Metallerle Tepkimeye Girerek Amfoter Oksitleri Oluşturur


AI (k) + 3O2 (g) → 2AI2O3 (k)

Metal Sülfür Cevherleri Oksijenle Yanarak Metal Oksitlere Dönüşür

2ZnS + 3O2→ 2ZnO + SO3

Kaynakçılıkta Hidrojen ve Asetilenle Birlikte Kullanılır

2H2 + O2 → 2H2O + 116 kcal
2C2H2 + 5O2 → 4CO2 + 2H2O + 600 kcal

Metal Sülfürleri Sülfatlara Yükseltger


PbS (k) + 4O2 (g) → PbSO4 (k) + 4O2 (g)

Metal Oksitleri Suda Çözünerek Bazik Özellik Gösterir

Na2O (k) + H2O (s) → 2Na+1 (suda) + 2OH-1 (suda)

Kullanıldığı Yerler

  • Kimyasal bileşiklerin üretiminde,
  • Suyun temizlenmesinde,
  • Tıbbi alanlarda,
  • Petrolün rafinasyonunda,
  • Kaynakçılıkta,
  • Solunum sisteminde kullanılır.
  • Metanol üretiminde,
  • Beton üretiminde,
  • Canlıların yaşamında kullanılır
Önemli Bileşikleri

Oksijenin en önemli bileşiği hidrojenle oluşturduğu H2O (su) dur.Bunun dışında hidrojen peroksit (H2O2), peroksit ve süperoksitlerdir.Hidrojen peroksit renksiz bir sıvıdır, kuvvetli bir yükseltgendir.Hidrojen peroksit renk giderici olarak yükseltgeme maddesi ve dezenfekte edici olarak kullanılır. % 3’lük çözeltisi,oksijenli su olarak eczanelerde satılır.

Allotrop

Aynı elementin uzayda farklı şekilde dizilerek farklı geometrik biçimdeki kristallerineAllotrop denir. Ozon ile Oksijen birbirlerinin allotropudur.Ayrıca kükürtün , fosforun da Allotropları varır.Bu elementlerin allotroplarını yeri geldiğince anlatılacaktır. Allotropların Fiziksel özellikleri kristallerinin dizilişleri birbirinden farklı olduğu hâlde kimyasal özellikleri aynıdır. Oksijen diatomik , Ozon triatomik şeklindedir.

3O2 + 68 kcal → 2O3

Ozon karakteristik kokulu, açık mavi bir gazdır. Yoğunluğu oksijenin 1 1/2 katı kadar olduğu tahmin edilmektedir. Ozon atmosferin yüksek katmanlarında bulunur. Güneş ışığındaki mor ötesi ışınları soğuran ozon katmanı, insan ve diğer canlıları bu ışınların zararlı etkisinden korur. Azot oksitlerin ozon tabakasının incelmesine neden olduğu bilinmektedir.Bilim adamları bunun için önlem almışlardır. Atmosferde ozon azalmasına neden olan kloroflorokarbon gazlarının kullanımı 1996 yılından beri yasaklanmıştır.

MsxLabs.org & Megep
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Mira - avatarı
Mira
VIP VIP Üye
4 Mayıs 2012       Mesaj #6
Mira - avatarı
VIP VIP Üye
Oksijen
MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi

Periyodik cetvelin VIA grubunda yer alan ametal element. Atmosferin hacim bakımından %21'ini, yerkabuğunun ağırlık bakımından %50'sini oluşturur. Ağırlıkça suyun %89'u, insan vücudunun da %60'ı oksijendir. Atmosfer dışında, doğada serbest (elementel) hâlde bulunmaz. Renksiz, kokusuz ve tatsız bir gazdır. Suda az çözünür (100 litre suda 3 litre). Sıvı oksijen, soluk mavi renktedir. Oksijenin iki allotropu vardır. Ozon (O3) kararsız bir yapı gösterir (kaynama noktası -112°C). Öteki allotropu olan normal oksijen (O2) ise kararlıdır (kaynama noktası -183°C). İki atomlu molekülünde spinleri eşlenmemiş iki elektron bulunduğundan paramanyetik özellik gösterir. Laboratuvarda cıva oksitin (HgO) ısıtılmasıyla ya da potasyum kloratın (KClO3), mangan (4) oksit (MnO2) katalizörlüğünde ısıtılmasıyla elde edilir. Sanayide ise sıvı havadan ayrımsal damıtma yoluyla üretilir ve çelik tüplerde saklanır. Kimyasal bakımdan son derece aktif bir elementtir (flüordan sonra elektron ilgisi en büyük element oksijendir).

Güçlü bir yükseltgendir. Hemen tüm elementlerle birleşerek oksitler ya da peroksitler verir. Yaşam için gerekli enerjiyi sağlayan kimyasal tepkimelerde oksijen önemli bir rol oynar. İnsanlar ve hayvanlar havadan, balıklar da sudan, solunum yoluyla oksijen alırlar. Solunan oksijen, kan aracılığıyla vücuda dağıtılır. Önemli miktardaki bu oksijen tüketimine karşın, bitkilerin fotosentez yapmaları ve atmosferin üst tabakalarındaki su buharının, güneşten gelen morötesi ışınlar aracılığıyla oksijen ve hidrojene ayrışmasıyla havadaki oksijen miktarı sabit kalır. Oksijen metalurjide, özellikle demir ve çelik sanayiinde (Ereğli Demir Çelik Fabrikaları'nda, ham demirden çelik elde edilirken hava yerine oksijen kullanılır) bol miktarda kullanılır. Oksijen ve asetilen, metal kesme ve kaynatma işlerinde, sıvı oksijen de roket yakıtlarının yakıcısı olarak önem taşır. Tıp alanında da önemli kullanımları (oksijen çadırı) vardır. Dalgıçlar ve dağcılar, solunumu sağlamak ya da kolaylaştırmak amacıyla oksijen tüpleri taşırlar. Oksijen, birçok kimyasal sentezde de yaygın olarak yararlanılan bir elementtir.
theMira
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
17 Aralık 2015       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
OKSİJEN a (fr oxygöne; yun. oksys, a- sit, ve gennant, doğurmaktan). Hacim olarak yer atmosferinin beşte birini meydana getiren, solunum için zorunlu olan ikiatomlu gaz cisim (02). [Simgesi O olan kimyasal element.] (Bk. ansikl. böl.)

—Berbl. Oksijen sürmek, sulandırılmış oksijenle saçların rengini açmak.

—Fişekç. Sıvı oksijenli patlayıcı, sıvı oksijen emdirilmiş katı yanıcı maddelerden yapılmış patlayıcı. (Bk. ansikl. böl.)

—Jeokim. Oksijenin silikatlı minerallerdeki izotop oranı, silikatlardan alınan örnek ile deniz suyunda bulanan ortalama 180/160 oranına göre ölçülür, (iki mineral arasındaki izotop dengesi bulunabilirse, hem bir kayacın, oluşum sıcaklığı hesaplanabilir, hem de en önemli kayaçların meydana geldiği ısıl alanların tablosu hazırlanabilir.)

—Kim. Oksijen giderici, bir ortamdaki oksijeni uzaklaştırabilen madde. || Oksijen gidermek, bir karışımda yer alan ya da bir madde içinde bileşmiş olarak bulunan oksijeni uzaklaştırmak.

—Nörobiyol. Beyinde oksijen tedavisi, beyne oksijen gelişini artıran tedavi yöntemlerinin tümü. (Bk. ansikl. böl.)

—San. Oksijen boruhattı, oksijen gazının uzak yerlere taşınmasında kullanılan boru sistemi.

—Tip. Oksijen tedavisi, oksijenle yapılan tıbbi tedavi. (Eşanl. OKSİJENLEME.) [Bk. ansikl. böl.]

—Zool. Oksijen taşıma gücü, belli bir hayvan türünde, bir santimetre küp kanın taşıyabileceği oksijen miktarı.

—ANSİKL. Anorg. kim. Oksijen 1771-1774 yılları arasında potasyum nitrat ve cıva oksidin ısıl bozunması sonunda Priestley ile Scheele tarafından bulundu. 1775'ten sonra Lavoisier, su ve havadaki varlığını kanıtlayarak temel özelliklerini saptadı, yanma ve solunum olaylarındaki önemini ortaya çıkardı, asitlerin yapısında kesin olarak bulunduğuna inandığından, bu elemente “asit doğuran” anlamında ok- sıvı oksijen üretimi sijen adını verdi.
Oksijen, yerkürede en bol bulunan elementtir. Atmosferde serbest olarak bulunur, ağırlık olarak suyun dokuzda sekizini oluşturur. Yerkabuğunun önemli bir bölümünü meydana getiren silikat ve karbonatlarda, bitkisel ya da hayvansal organik maddelerin çoğunda yer alır.
Fiziksel özellikleri. Oksijen, 1,105'yoğunluğunda, sıvılaştırtması zor (ilk kez 1877'de Cailletet ile Pictet tarafından sıvılaştırıldı), renksiz, kokusuz bir gazdır. Sıvılaştırıldığında, paramanyetik özellikleri olan mavi renkli bir sıvı elde edilir. Suda az (0 °C'ta bir litre suda 40 cm3), erimiş gümüşte çok çözünür; ancak gümüşün katılaşması sırasında oksijen yeniden açığa çıkar (kabarma).
Kimyasal özellikleri. Oksijen, flüordan sonra elektronega.'ifliği en yüksek olan elementtir. Nitekim bileşikler oluştururken neonun elektron biçimlenmesine erişmek için büyük bir eğilim gösterir. Kendisinde bulunmayan iki elektronu şu yollardan alabilir:
1. örneğin metal oksitlerde olduğu gibi 02~ anyonu oluşturur (Na20, CaO);
2. yapısında yer alan eşleşmemiş iki elektronu kullanarak ortak değerlikli iki bağ meydana getirir; örneğin suda (H20) olduğu gibi ametallerle verdiği bileşiklerde böyle bir durum sözkonusudur;
3. nitrik asitte olduğu gibi, verici atomdan gelen bir çift elektron bağlarken alıcı rolü oynar:
Oksijenin yer aldığı tepkimelerin çoğu, ısıveren tepkimelerdir. Oksijen bağlanmasına, genellikle ısı açığa çıkardığı için "yanma” adı verilir. Yanma olayı, koşullara göre hızlı ya da yavaş gerçekleşir. Azot ve halojenlerin dışında ametallerin tümü, özellikle hidrojen, kükürt, fosfor ve karbon oksijen içinde, genellikle havada yanabilir. Bu sırada yanma sıcaklığında, yanan elementin en kararlı bileşiği, yani su (H20), kükürt dioksit (S02), fosfor pentaoksit (P2Os) ve karbondioksit (C02) elde edilir. Kimi ametaller, özellikle beyaz fosfor, oksijen ortamında yavaşça yanarak fosfit asidi anhidritini (P203, fosfor trioksit) verir. Oksijen azotla ancak elektrik arkı sıcaklığında bileşir ve bu sırada çok az miktarda azot monoksit (NO) meydana gelir.
Altın ve platin dışında metaller, özellikle alkali ve toprak alkali metaller, magnezyum, alüminyum, çinko, karmaşık tuz ya da tuz oksit Fe204'ü veren demir, bakır, kurşun vb. oksijende yanar. Ayrıca pek çok metal havada soğukta yükseltgenir; demirde derinlemesine; alüminyum, çinko, bakır ve kurşunda yüzeysel bir paslanma biçiminde ortaya çıkan korozyon, genellikle havadaki su buharı ve karbondioksit etkisiyle oluşur.
Oksijen genellikle altoksitler tarafından tutulur; bu bileşikler arasında katalizle sülfürik asit anhidritine (S03, kükürt trioksit) dönüşen kükürt dioksit (S02), soğukta azot dioksit (N02) veren azot monoksit (NO), yanarak karbondioksit (C02) meydana getiren karbonmonoksit (CO) sayılabilir.
Yanıcı elementlerden oluşan bileşiklerin kendileri de yanıcıdır; özellikle hidrojen ve karbonun verdiği bileşikler, yani organik maddeler, hidrokarbonlar, alkoller, karbonhidratlar vb. bu tür yanıcı bileşiklerdendir. Bu bileşikler yandıklarında su buharı ve karbondioksit verirler; ancak oksijen miktarı yeterli düzeyde değilse, hidrojen karbondan önce yanar ve karbonun bir bölümü parlak bir alev vererek is karası ya da karbon siyahı biçiminde birikir. Kükürt, fosfor ve metal bileşikleri için de aynı durum sözkonusudur. Özellikle pek çok cevheri oluşturan metal sülfürler, bir hava akımı içinde kavrulduğunda orta sıcaklıkta sülfatları, daha yüksek sıcaklıkta metal oksitler ile kükürt dioksidi verirler. Ayrıca pt)k çok bileşik, yavaş yavaş yükseltgenebilir; örneğin kimi mayaların etkisiyle amonyak azot oksitlerine, alkol asetik aside dönüşür, vb. Nihayet Lavoisier' nin de kanıtladığı gibi solunum, organik maddelerin, canlıların dokularında meydana gelen bir yükseltgenmeden başka bir şey değildir. Oksijenin bir ortamdaki varlığı, sönmekte olan bir odun parçasının yeniden tutuşabilmesiyle anlaşılır. Oksijenin bir gaz karışımı içindeki niceliğiyse, soğukta beyaz fosfor, pirogallik asit ve sodyum hidroksitle soğurularak belirlenir.
Elde edilişi. Oksijen sanayide, sıvı havanın ayrımsal damıtılması sonunda azotla aynı anda elde edilir: azot gaz halinde ayrılırken, oksijen sıvı olarak kazanılır. Günümüzde sanayide, büyük gereksinim duyulan oksijen bakımından zenginleştirilmiş hava (°/o 90), saatte 50 000 m3 havayı işleyebilen aygıtlarla hazırlanabilir. Oksijen, alkali bir çözeltinin elektrolizi yoluyla sudan da elde edilebilir. Tepkime sırasında hidrojen katotta, oksijen anotta açığa çıkar. Bu yöntemlerle elde edilen oksijen depolanır ve daha sonra oksijen bombası denen çelik tüplerde 200 bar basınç altında gaz halinde ya da yalıtılmış kaplarda sıvı olarak piyasaya verilir. Demir -çelik sanayisi gibi çok büyük miktarda oksijen tüketen merkezler için oksijen boruhatları döşenir. Oksijen laboratuvarda, potasyum kloratın (KCI03) katalitik (Mn02) olarak ya da oksilitin suyla bozunması sonunda elde edilir.
Oksijen, yapay atmosfer oluşturmada ve tıpta kullanılır; ayrıca hamlaçlarda, demir-çelik sanayisinde (çeliğin arılaştırıl- masında arı oksijen, yüksekfırıniarda havanın oksijenle zenginleştirilmesi), organik (asetilen, okso bireşimi vb.) ve anorganik kimya (nitrik asit) sanayilerinde geniş ölçüde tüketilir. Sıvı olarak maden ocaklarında kullanılan patlayıcıların yapımında işe yarar.

—Fişekç. Sıvı oksijenli patlayıcılar. Ağaç talaşı, toz mantar, nişasta gibi bu patlayıcıları yapmaya yarayan yanıcı maddelerin çok büyük bir emme yeteneği olması gerekir; bu yanıcılar, kâğıt ya da amyanttan yapılmış geçirgen bir kılıfla kaplı silindir kartuşlar biçimine getirilir. Tam kullanmadan önce, bu kartuşlar, 10-30 dakika, içinde sıvı oksijen bulunan bir kaba daldırılır. Oksijen emdirilmiş ve böylece patlayıcı dutuma gelmiş olan kartuşlar, normal sürekli patlayıcı kartuşları gibi bir maden ocağı deliğine doldurulur. Sıvı oksijenli patlayıcılar, daha çok, demir maden ocaklarında kullanılır. Patlayıcı istiflerini dağıtmak ve ateş almama durumunda, maden ocağı deliğinde hiçbir tehlikeli kalıntı bırakmamak gibi yararları vardır.

—Nörobiyol. Karbonmonoksit zehirlenmelerinde beynin oksijenlenmesi, yüksek basınçlı oksijen tedavisiyle sağlanır. Beyin damarlarının süreğen yetersizliklerinde, dolaşım üzerinde etkili olan ilaçlar (papa- verin ya da çavdarmahmuzu türevleri sayesinde damar genişletme ya da alyuvarların biçim değiştirebilme yeteneğini artırdığı kabul edilen ve böylece beynin kah dolaşımını kolaylaştırdığı varsayılan ilaçlar), yani beyin oksijenlendiricileri kullanılır. Hayvanlarda bu ilaçların etkinliği kanıtlanmış olmakla birlikte insanlardaki yararları henüz tam olarak ortaya konamamıştır.

—Tıp. Reanimasyonda muhakkak gerekli olan ve solunum yoluyla verilen oksijen, bütün hipoksemi hallerinde de (şok, boğulma, akut ya da süreğen solunum yetmezliği) gereklidir Oksijen tedavisi, burun sondasıyla, bir maske aracılığıyla, yapay ya da kendiliğinden solunumda bir nefes borusu sondası yardımıyla normal basınçla uygulanabilir (alveoller düzeyine iletilen oksijen, atmosferde bulunduğu basınca eş bir basınca sahiptir). Yüksek basınçlı oksijen tedavisinde ise, oksijen havada bulunduğu basınçtan daha yüksek bir basınca getirilmiştir. (YÜKSEK BASINÇ OLUĞU) Bu tedavi yöntemi başlıca karbonmonoksit zehirlenmelerinde, atardamar iltihaplarında, gazlı kangrenlerde uygulanır.

Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

27 Mayıs 2016 / Misafir Cevaplanmış
27 Mayıs 2016 / gözde13 Cevaplanmış
22 Şubat 2014 / Misafir Cevaplanmış